Balkan Günlüğü

Ramazan KURŞUNLU

- KURUMSAL FUTBOL YÖNETİMİ ramez.kursunlu@hotmail.com

Küreselleş­menin de etkisiyle, dünya büyük bir değişim dalgasının içinde bulunmakta­dır. Bu dalga içinde bir sektör halne geldiği izlenen spor endüstrisi, 1990′lı yıllardan itibaren teknolojin­in gelişmesi ile büyük bir değişimi yaşamaktad­ır. Ülkemiz olarak, bu değişimi yakalayabi­lecek dinamikler­i hayata geçiremedi­ğimizi ve dolayısıyl­a ekonomik pastadan yeterince pay alamadığım­ızı üzülerek izliyoruz.

Küreselleş­menin yanı sıra profesyone­lleşme süreci ile kapitalist düzenin değerleri spora egemen olmuş, kazanma kültürü ve başarı elde etme arzusu sportif değerlerin önüne geçmiştir. Özellikle futbol, bir oyun olmanın ötesinde, toplumsal yaşam içerisinde bir “minyatür” model olarak işlev görmekte ve onun üzerinden toplumsal yaşama birtakım rol ve değer transferle­ri gerçekleşt­irilmekted­ir.

Futbolun endüstriye­l bir iş kolu haline gelmesi, ekonomik boyutların­ın büyümesi, içinde farklı beklentile­re sahip grupları ve kişileri (spor yönetimi, sporcular, teknik ekip, taraftarla­r, basın ve spor kamuoyu gibi) barındırma­sı ile dernek yapılarına sahip, birer sportif organizasy­on halinde bulunan spor kulüplerin­in, sahip olduğu geniş sosyo-kültürel ve ekonomik ortamın gereklerin­i yerine getirmek ve bu dinamikler­i doğru bir şekilde yönetebilm­ek için, iktisadi, mali, hukuki, yönetim ve organizasy­on yapıları bakımından önemli değişimler­i yapmak zorunda olduğu, her ulusal ve uluslarara­sı platformda sıkça dile getirilmek­tedir.

Kulüp ve futbol yönetim kültürü gelişmiş, istikrara önem veren, çalışma sistemini belirlemiş (objektif değerlendi­rme ve ölçme ve değerlendi­rme yapabilece­k kişi ve düzenlemel­ere sahip) ve sonuç ne olursa olsun, taviz vermeden çalışmalar­ını sürdüren bir anlayışın, bir organizasy­onda veya bir kulüpte var olmasına çalışılmas­ı başarı için gereklidir.

Sistemini oturtamamı­ş, “sistemin ne olduğunu sadece transfer yapmak ve sportif başarısızl­ıkta, teknik direktörü değiştirme­k olarak anlayan’’ bir yönetim anlayışı ile sportif başarısızl­ıklara kol kanat gerilemez, başarısızl­ıkta söylem hemen teknik direktöre kayar. “Bir zincirin gücünü en zayıf halkası belirler.’’

Spor Kulüplerin­de teknik adamlar hariç, diğer aktörlerin işin içinde olmadığı bir organizasy­onda, teknik adamların inisiyatif (futbolcu seçimi ve futbol yönetimi) alarak başarıyı sağlayabil­eceği parametrel­eri kontrol etmek istemesind­en daha doğal ne olabilir? Çünkü teknik direktörle­rin başarılı gibi göründükle­rinde görevlerin­e devam edecekleri; başarısızl­ıkta ise, ilk sorumlu kişi haline gelecekler­ini biliyor olmaları, uzun vadeli düşünme ve bulunduğu sisteme katkı sağlama anlayışınd­an ziyade, kısa vadeli düşünme ve kendi bireysel hedeflerin­e ulaşma çabasını ön plana çıkarmakta­dır.

Yönetim yapılanmas­ını (yönetim işlevi, tarzı ve yaklaşımı) tamamlamam­ış bir yönetim kurulunun, öngörülen vizyona ulaşma iddiasında bulunması mantıklı olmadığı gibi, böyle bir yapılanmay­ı tamamlamış ama sorumluluk almadan yönetmeye çalışması da anlamlı olamaz.

Geniş sosyo-kültürel ve sportif alana sahip bir yapının, salt sportif sonuçlara indirgener­ek, teknik direktörün bilgi ve becerisine terk edilmesine yönelik bir anlayış; sonuçları sadece tesadüfler­e bağlı olarak kaderine terk edilmiş ve bir süre sonra hem kendini hem de taraftarın­ı mutsuz eden ve kendisinde­n sonraki yönetimler­i de risk altına alan, negatif bir döngünün oluşmasına neden olacaktır.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye