20. YÜZYILIN LiDERiNiN doğduğu ev
Atamızın doğduğu, yedi yaşına kadar bahçesinde oynadığı evi gezerken, O’nun ülkemiz için nasıl bir şans olduğunu, çok değişik duygularla bir kez daha anlıyorsunuz..
Bir yerde Selanik Atatürk Evi, 1937’den sonra Türk-Yunan dostluğunun simgesi olmuş diyebiliriz *****
1940 yılında evin yenilenmesi için başlatılan çalışmalar (restorasyon işi 10.056.000 drahmiye Selanikli Yanni Yorgadis ve Eli Modiano isimli müteahhitlere verilir), İkinci Dünya Savaşı ve Alman İşgali sonrasında, ancak 1950 yılında tamamlanabilmiş. Sonraki süreçte üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın desteği, Prof Dr. Enver Ziya Karal ve eşi Fatma Karal’ın katkılarıyla, Atatürk’ün ölümünün 15. yıldönümü olan 10 Kasım 1953 tarihinde ‘Atatürk Evi’ ziyarete açılır. Sergilenmesi kararlaştırılan eşyalar Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan seçilerek Selanik’e gönderilir. Ev, Türkiye’deki müzelerden getirilen eşyalar, Atatürk ile ailesi tarafından kullanıldığı yıllardaki dekorasyonuna uygun olarak ülkemizde hazırlanan perde, örtü, kilim vb. ile Batı Trakya’daki soydaşlarımız ve Selanik’e İstanbul’dan göç ederek yerleşen vatandaşlarımızın katkılarıyla döşenir. ‘Atatürk Evi’nin açılış tarihi aynı zamanda, Atatürk’ün naaşının Ankara Etnografa Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındığı tarihtir.
*****
Ev, 1966’da araştırmacı Mehmet Önder tarafından yeniden düzenlenir. 1970’teki depremden hasar gören ev 1980’de Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek 1981’de yeniden ziyarete açılır. Müze-ev, 2010-2013 arasında yeniden restore edilir. Bu restorasyon sırasında mobilyalar, Atatürk’ün bazı kişisel eşyaları ile Atatürk büstü ve anı defteri modern müzecilik anlayışına göre yeniden tefriş edilir. Ev’in Apostolou Pavlu Sokağı’nda olan asıl girişi günümüzde kullanılmıyor. Son restorasyona kadar Agiou Dimitriou Caddesi’nden Başkonsolosluk’un bahçesinden geçilerek sağlanan giriş ve çıkış ise, 2012 yılındaki restorasyon sonrasında, Isaias Sokak üzerinden, arka bahçe kapısından yapılıyor.
*****
Atamızın doğduğu, büyüdüğü evi görmek, her odasını farklı bir heyecan, mutluluk karışımı duygularla dolaşmak, küçük bir çocukken belki de düşe kalka inip çıktığı merdivenleri adımlamak, gölgesinde oyun oynadığı nar ağacının altındaki bankta soluklanmak eşsiz bir duygu. Kullandığı eşyalardan parçalar görmek, büyüleyici zevkine tanık olmak, buradaki yaşanmışlığı ve anıları yerinde hissetmek, çok çok keyifli. Öyle anlar vardır ki birçok duyguyu bir arada yaşarsınız. Sevinç, hüzün, minnet, gurur, tatlı bir tebessüm, tıpkı ATAmız’ın doğduğu evi dolaşırken de olduğu gibi.. Sonuçta ev, Atatürk’ün doğduğu ev olunca insan kapıdan girerken bile manevi olarak etkileniyor. Hele ki duvarlardaki panolarda yer alan bilgi notlarını okuyunca ülkemizin hangi güçlüklerle kurulduğunu tekrar idrak edip, bu mücadeleye önderlik eden kişinin, evvelde o evin içinde olduğunu hissetmek, duygulara ayrı bir yoğunluk katıyor..
*****
Teşekkürler Atam, ülkemiz için yaptığın her şey için tekrar tekrar binlerce teşekkürler.. Sonsuzluk yolun hep ışıklarla aydınlansın, tıpkı senin ülkemizi vizyonunla aydınlattığın gibi.