Bulgaristan’da tarım sektörü büyük protestolar düzenledi
Bulgaristan’da tarım sektörü çalışanları ülke genelinde protestolara başladı. Tarım sektörü çalışanları, Ulusal Tahıl Üreticileri Birliği (NAZ) organizasyonunda ülkenin 85 noktasında kara yollarında traktör ve arazi araçlarıyla trafik akışını 2 saatliğine engelledi.
Tarım ve çiftçilik alanındaki birçok sektörün, başta Ukrayna’dan tahılda olmak üzere süren düzensiz ucuz ithalattan zarar gördüğünü öne süren protestocular, hükümetin, tarım sektörüne destek ve tazminat için yeterince bütçe ayırmadığını ifade etti.
Bulgaristan Tarım Odası Başkanı Kostadin Kostadinov, sadece tahıl üreticilerinin değil, tüm tarım sektörünün hükümetten destek beklediğini bildirdi.
Buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, kolza üreticilerinin öncelikli destek görmeleri gerektiğini belirten Kostadinov, hükümetin 2024’ün ilk yarısında tarım sektörüne ayırdığı 76 milyon Euro’luk desteği yetersiz bulduklarını aktardı.
HÜKÜMETİN TAVRI
Kostadinov, “Şimdilik taşrada eylemlerimiz sürüyor, gelecek günlerde binlerce ağır arazi aracı başkent Sofya’ya doğru yönelebilir” dedi.
Protestolara her gün devam edeceklerini belirten tarım sektörü çalışanları, günlük trafiği engelleme süresini 3 saate çıkaracaklarını bildirdi. Bulgaristan Başbakanı Nikolay Denkov, tarım sektörü ve çiftçilerin temsilcileriyle dün yaptığı son görüşmelerin ardından, protestoların “haklı hiçbir tarafı olmadığını” söyledi. Tahıl üreticilerinin gelir beyanında bulunarak uğradıkları gerçek zararlarını açıklamayı reddettiğini ifade eden Denkov, “Hükümet, 2023’te kazançlı çıkan tahıl üreticilerine de destek veremez. Devletin ve Avrupa kaynakları da bu amaçla kullanılamaz. Böyle bir yaklaşım ekonomi mantığına aykırı olup diğer sektörleri de olumsuz etkiler.” dedi. Denkov, 2023’ün başından bu yana devletten tarım sektörüne 1,6 milyar avroluk ek finansman sağlandığının altını çizdi.
Tarım Bakan Yardımcısı Deyan
Stratev de milletvekillerinin yeni bütçede bu sektöre para ayırmadığını ve halihazırda hazirana kadar sadece 76 milyon Euro’luk finansman belirlendiğini kaydetti.
Stratev, “Protestocuların talepleri her geçen gün giderek artarken, devletten bekledikleri destek ise şimdilik 400 milyon Euro’yu aşmış bulunuyor” diye konuştu. (AA)
Bir tarafı doğumu bir tarafı ölümü sembolize eden o romanlara, destanlara konu olan Nil ile ayrılmış Luksor’dayız. İlk önce yine maceracı ruhumuz ve Fatih Bey’in tedirginliğiyle oteli bulmaya çalıştık. At arabalı bir abi bizi ablukaya aldı Ne dese Fatih ‘No no’ diyor. En son adını soruyo bizimki o kadar bunalmış ki ona da ‘No’ diyor. Neyse adam da gülmeye başladı. Tam o sırada bir baktık otelin önündeyiz. Yani otelimiz biraz tuhaf sürgülü kapısı, eski zaman eşyalarıyla Kahire’deki o lüks otele benzemese de yerleşip dinlenmeye ve ertesi güne o değişik mısır kahvaltısıyla uyanmamıza yaradı. Mısır kahvaltısı nasıl desem değisik tadlar ve baharatlarla biraz bize tuhaftı ama sizde bir deneyin derim. Neyse hadi bakalım Luksor bizi bekler
KARNAK TAPINAĞI
Karnak tapınağıyla başlayalım keşfe. Karnak aslında bitmemiş bir tapınaktı. Her firavun kendinden önceki firavunun yaptığı eklemelerden çok fazlasını yaparak büyük ve görkemli bir tapınak haline getirdi. Her firavun kendinden bir şeyler katmak istemiş ve böylece Karnak’ın yapımı 2 bin yıldan fazla sürmüş. Karnak Tapınağı ayrıca hem Mısır tarihi hem de mitolojisi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca Karnak Tapınağı’nda birçok firavunun izine rastlamak mümkündür. Hem de Karnak’ta arkeologlar birçok kazı yaparak bu kazılarda önemli bulgular elde etmişlerdir. Gizemli o aslanlı yoldan geçtik ve o tüm Mısır tarihinin yazılı olduğu sütunlar insanı tam anlamıyla büyülüyor . Yani bir resimle bir tarih böyle anlatılabilirdi. Karnak’tan sonra o gizemli Nil Nehri’nde bir tekneyle batı yakası ve mezarlara gececeğiz
ALTIN SANDALET
Eski Mısır uygarlığı hakkında bildiklerimizin çoğu, onların ölümden sonraki dünyaya yaptıkları hazırlıkları kapsıyor. Altın sandaletlerden gösterişli lahitlere kadar, zanaatkarlıklarının kalıntıları dünyanın dört bir yanındaki müzelerde bulunabiliyor. Ancak bu gösterişli mezarların etkisini tam olarak anlamak için mezarlar yakından incelenmelidir. En ünlü ve ayrıntılı kral mezarları Krallar Vadisi’nde bulunuyor. Krallar Vadisi’nde tek başına duran 62 mezar vardır. Thutmose I ile başlar ve Ramses X ya da Ramses XI ile biter. Soylular Vadisi’nde bu sayı yüzlerle ifade edilir. Kraliçe ve prensesler de Kraliçeler Vadisi’ndedir. Çoğu işçilerin mezarları da İşçiler Vadisi’ndedir. Buralardaki çoğu mezar ziyarete açık değildir. Krallar Vadisi’nde ayrıca asillerin ve kralların eşleri, çocukları ve özel soyluların da mezarları bulunmaktadır. Ramses I zamanında Kraliçeler Vadisi’ne başlanmış ve çoğu firavun eşleri buraya gömülmüştür. Vadideki taşların kalitesi tutarsızdır. Mezarlar kireçtaşlarıyla yapılmıştır. Çoğu mezar zarar görmüştür. Bu vadide sadece Yeni Krallık’ın 18 – 19 – 20. hanedanlıklarına ait mezarlar bulunmaktadır. Mezarların çoğunda kireçtaşı kullanılmış, üç koridor, bir giriş salonu ve batık bir lahit odası bulunmaktadır. Bu yer altı mezarlığı gizli olduğundan dolayı soyulması çok zordur. Hırsızlıklara karşı 21. Hanedanlık zamanındaki papazlar, firavun naaşlarını çoğu kez buraya taşımışlardır. Bir mezarın yapımı tahmini 6 yıl sürmüştür. Mezarlardaki yazılar da Ölüler Kitabı, Kapılar Kitabı ve Yer altı Kitabı’ndan yazılmıştır. Biz de aldığımız biletlere seçtiğimiz mezarları gezdik. Bildiğimiz mezarlardan çok farklı ihtişam, süs ve her birinin hayatı resmen duvarlara işlenmiş. Burada mezarlardan sonra Temple Habu tapınağını çok beğendik. Taksiciyle anlaşıp o bölgeleri gezdik. Her defasında bir ilgiyle karşılanmamız da bize Mısır’ı sevdiren unsurlardan. Luksor Tapınağı’nı da gezip at arabalarıyla turlar yaptıktan sonra Hurgada’ya geçtik. Mısır’ın Antalyası diye bilinen Hurgada daha turistik deniz kenarı bir şehir. Burada da gitmeniz gereken yerler özel resifler bence. Mısır demek tarih demek deniz demek keyifli ilgi demek.