Yeni
Son zamanlarda güncel siyasette ve hayatın içinde çokça kullanılan “yeni olma” hâllerine bu sayıda sadece mimarlık içinden değil; tarih, sanat, felsefe, psikoloji ve hatta nöroloji penceresinden de bakmaya çalıştık.
“Yeni” kimilerine göre değişimi, kimilerine göre dönüşümü simgeliyor; kimilerine göre ise “yeni” diye bir şey yok...
“Yeni” değişim ise; geçmişten gelen bilginin yani geçerli modelin, dünün hatırası, bugünün ihtiyaçları ve geleceğin umutları ile yinelenmesi ve/veya yenilenmesi olabilir mi? Değişimle ortaya çıkan yenilere direnç gösterilebilir. Geçerli modelin haklı ya da haksız dayanma noktasını güncel ihtiyaçların ve gelecek umutlarının dirayeti belirler. Düşünce, bilgi, mekân, hayat... varolan modelle şekillenmişken, “şimdiki zaman” onların değişiminde lokomotiftir.
“Yeni” dönüşüm ise; varolan geçerli modelin farklılaşmasından daha kapsamlı ve daha radikal bir değişimi ifade ediyor. Dönüşüm olduğunda mevcut bilgi, düşünce, mekân, hayat… biçim değiştiriyor. Bu biçim değişikliğinin olabilmesi için de varolan modele yabancılaşma ve ret gerekiyor.
Peki değişim ve dönüşümün yarattığı “yeniler” her zaman doğru yolu mu tarifler? Tabii ki hayır. Ancak onların süreç ve gelişimlerini izlersek, etkilerini de ölçebiliriz.
“Yeni” diye bir şey yok ise; hayat içinde süregelen bilginin, anın içindeki minör değişimlerini geçerli modelin normali kabul etmek gerekir. Yeni, bu durumda sadece bir tasarım, bir kurgu olabilir. Bu da “gerçek nedir” sorusunu gündeme getirir ki bu soru, derginin başka bir sayısının konu başlığı olacak kadar derin bir mevzu.
“Yeni”nin mekân yaratımındaki algısı; değişim, dönüşüm halleri ve varolup olmadığı, mimarlığın bitmek tükenmek bilmeyen en hararetli tartışmalarından.
Mimarlıkta geçmişten gelen mekân bilgisini güncel olan üzerinden okumayıp olduğu gibi bugüne taşıyanların pek tabii ki düştüğü hâl biçimsel tekrar ki bu durum siyasetin de ilgi alanı. Mevcudu muhafaza etme adı altında geçmişin biçimlerini kullanarak yeniden paketlenmiş yapılar, özellikle kentsel mekânda içe dönük konut siteleri olarak sıkça karşımıza çıkıyor.
Varolan modele yabancılaşan, kimi zaman yersiz yurtsuz, geçmiş ile bağı zayıf ve dönüşüm yaratmayı, yaşam şeklini dönüştürmeyi hedefleyen “yeni” mimarlıklar da hep var: Tarih boyunca bazıları deneysel tekil örnekler olarak kalmış, bazıları ise geleceğin habercisi olmuşlar.
Nihayet bir şeyi “yeni” diye adlandırdığınızda bu, içinde bir iddia barındırır. İddianız tarafınızı belli eder. Bu belirginlik, özgür ve özgün tasarımı, düşünceyi kısıtlayabilir.
Yıllardır üzerine okuduğum, düşündüğüm “yeni” kavramı ile ilgili kendi içimde hep çelişkiye düşerim. İlk bakışta paradigmaları yıkması, değiştirmesi ve dönüştürmesi beklenen “yeni”nin tarih sahnesindeki hâllerine mesafeli durmak “yeni”yi anlamama ve sorgulamama yardımcı oldu. “Yeni” de hayat gibi; bazen hayranlık yaratıyor, bazen hayalkırıklığı.
Yoğun bir dönemde davetimizi kırmayıp bu zor konu üzerine bizimle birlikte düşünen ve konuk editörü olduğum 57. sayıya katkıda bulunanlara çok teşekkür ederim.