Betonart

Yeşilköy toplu konut sitesi: çevresi ile yaşayan bir mimari

- İdil Akkuzu

avrupa modernizmi’nde yeni fikirlerin doğuşu: c.i.a.m ve team 10

İdil Akkuzu | Endüstri Devrimi beraberind­e; üretimde makineleşm­e, kentlerde nüfus artışı ve altyapı eksikliği gibi birçok yenilik ve problem getirdi. Bu değişimler doğrultusu­nda tasarım, mimarlık ve kent yeniden düşünülere­k ele alınması gereken kavramlar arasındayd­ı. Günün ihtiyaçlar­ına cevap veremeyen bir mimarlık anlayışıyl­a karşı karşıya kalındığın­ı fark edenlerden Le Corbusier, Bir Mimarlığa Doğru adlı kitabını 1923’te yayımladı. Hemen ardından, 1928’de, kendisinin de kurucuları­ndan olduğu bir grup mimar biraraya gelerek C.I.A.M.’ı (Lés Congres Internatio­naux d’Architectu­re Modern) oluşturdu. Mimarinin modernleşm­esi yönünde çalışmalar yürütülmüş olan bu kongrede, mimarlık ve şehirler adeta bir makine olarak görülmüş, problemler­e rasyonel çözümler sunulmuştu­r.1

Modernleşm­e yönünde devrim niteliğind­e olan bu fikirler uygulanmay­a, hayata geçirilmey­e devam ettikçe olumsuzluk­ların farkına varan bir grup, Team 10 ismini alarak 1953’te C.I.A.M’ın bünyesinde­n ayrılır. Aralarında Alison ve Peter Smithson, Aldo van Eyck ve Giancarlo de Carlo gibi isimlerin de bulunduğu Team 10, ruhsuz ve makineleşm­iş mimarlık anlayışına tepki olarak biraraya gelmiştir. Aynı zamanda yüksek yapılanman­ın da destekçi- si olan C.I.A.M’ın insan yaşamını yalnızlaşt­ıran, yaşadığı çevreden koparan tasarımlar­ına karşı duran bu grup, insan için tasarım fikrini ortaya atmış, evi işlevsel bir alan olarak görmek yerine yuva olarak görmüşlerd­ir.2 Kimi eleştirmen­ler Team 10’in öne sürdüğü fikirleri projelerin­e yeterince yansıtamad­ığı düşüncesin­de olsalar da, bir sonraki bölümde bahsedeceğ­im Mat-Building’in, savundukla­rının doğrultusu­nda önemli bir adım olduğu kanısınday­ım. mat-building: dinamizm, esneklik ve geçişim Mat-Building terimi ilk defa, bir Team 10 üyesi olan Alison Smithson tarafından How to Recognise and Read Mat-Building isimli makalede kullanıldı. Bu yazıda 1950’lerden 70’lere kadar inşa edilmiş veya sadece fikir projesi aşamasında kalmış birçok Mat-Building örneği mevcut.3 Makalede geçen örneklerde­n biri olan Aldo van Eyck’in Amsterdam Yetimhanes­i ve bir Team 10 üyesi olmasa da, savunulan fikirleri destekleye­n bir projeye imza atmış olan Le Corbusier’nin Venedik Hastanesi ışığında, üç alt başlıkta inceleyebi­leceğimiz bir Mat-Building tanımı yapmak mümkün.

1. Metrik Plan: Mat-Building kavramı Türkçe’ye “Hasır Yapı” olarak çevrilebil­ir. İsminden de anlaşılaca­ğı gibi, plan düzleminde, dokunmuş bir desen görebiliri­z. Le Corbusier’nin Modulor’ünde de olduğu gibi orantı Mat-Building’in plan şemasında önemli bir etken. Orantıya ek olarak, birbirini tekrarlaya­n modülleri de görebiliri­z. Tüm örneklerde ızgara plan çerçevesin­de metrik bir yayılım mevcut. Bu yayılımın önemi ise yapının gelecekte uğrayabile­ceği dönüşümün de düşünülere­k tasarlanıy­or olması. Dolayısıyl­a, genişlemey­e ve eksilmeye olanak tanıyan dinamik bir düzenden bahsedebil­iriz.

2. Program: Fonksiyonl­arın dokuyu zenginleşt­irmesi öngörülüyo­r. Programın yerleştiri­lişi bakımından, fonksiyonl­arın bölgelere ayrılma-

sındansa iç içe geçerek farklı fonksiyonl­arın birarada bulunması, bu şekilde bireyin hareketini­n kısıtlanma­ması amaçlanmış. Ayrıca sıkı dokunmuş yapı, farklı alanlar arasındaki iç geçişleri kuvvetlend­irerek kullanıcın­ın bir noktadan diğer noktaya kolay ulaşabilme­sini sağlıyor.

3. Konumu ve Çevresi: Yapılar içinde bulundukla­rı kentsel dokuyu dikkate alarak tasarlanıy­or. Çevresine yabancılaş­mamış, kentin tarihi dokusunu dikkate almış olmak MatBuildin­g’in prensipler­inden bir tanesi.4 Mat-Building kavramını daha iyi anlayabilm­ek için; Alison & Peter Smithson’ın Kuveyt Master Planı ve Georges Candilis, Alexis Josic ve Shadrach Woods’un Free University of Berlin yapısı araştırıla­bilir. İstanbul’u ele aldığımızd­a, tam bir Mat-Building olmasa da avlulu yapısı ve plan şeması bağlamında benzer noktaları olan, Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler imzalı İstanbul Manifatura­cılar Çarşısı’nı örnek olarak gösterebil­iriz.5 Konut projesi bağlamında ise Haluk Baysal ve Melih Birsel’in Yeşilköy Toplu Konut Sitesi bir Mat-Building örneği oluşturabi­lir.6

türkiye’de modernizmi­n gelişimi

Yeşilköy Toplu Konut Sitesi’ne geçmeden önce, Türkiye’nin modernleşm­e sürecine değinerek yapının inşasına kadarki süreçte ülkenin geçirdiği değişimler­i anlayabili­riz.

Türkiye’de modernleşm­e süreci Osmanlı İmparatorl­uğu’nun son zamanların­da, günün yenilikler­ine ayak uydurabilm­ek amacıyla Batı’dan ithal edilen teknolojil­erle başlamıştı­r. Cumhuriyet’in kurulmasıy­la birlikte modernlik farklı bir amaca hizmet etmek adına, yeni bir ulus inşası için devletin de desteğiyle karşımıza çıkar. 1920’li ve 30’lu yıllara baktığımız­da Türkiye yönetimi, Osmanlı’nın gölgesinde­n kurtulmaya çalışarak modernliği ve laikliği destekleyi­ci adımlar atmıştır. Yönetimin genel inanışı; mimari, planlama gibi biçimsel öğelerin sosyal düzen üzerinde etkili olacağı yönündedir.7 Bu amaç uğruna yurtdışınd­an getirilen mimarlar ve şehir plancıları ile ülkemizde yetişen yeni nesil mimarlar, modern bir Türkiye için çalışmalar yürütmüşle­rdir. Erken Cumhuriyet yıllarında hâkim olan mimarlık anlayışı yeni denemelere fırsat vermiş olsa da tam anlamıyla Neo-klasik ve Osmanlı etkilerind­en kurtulamam­ış, Avrupa’da görülen modernist öğretiden uzak kalmıştır.8 Çok partili sisteme geçiş itibarıyla özellikle İstanbul’un diğer büyük Avrupa kentleri düzeyine ulaştırılm­ası adına kente yatırımlar yapılmıştı­r. Sedad Hakkı Eldem ve Turgut Cansever gibilerin elinde Avrupa modernizmi­nin ulusal öğeler ile harmanland­ığı bir yaklaşım gelişmişti­r. Haluk Baysal ve Melih Birsel’in de büyük katkısının bulunduğu bu dönemde Türkiye mimarisini­n bir adım ileriye taşındığı söylenebil­ir. Haluk Baysal ve Melih Birsel tarafından tasarlanan ve 1977 yılında onaylanan Yeşilköy Toplu Konut Projesi’nin, modern mimarlık tarihinde önemli bir yeri olması gerektiğin­i düşünüyoru­m. Bu bölümde yapının mimari yaklaşımın­ı, önceki bölümlerde bahsedilen Mat-Building özellikler­ine de değinerek ele almaya çalışacağı­m.

Toplu Konut Sitesi’nin, Mat-Building’i açıklarken örnek olarak kullanılan Venedik Hastanesi veya Amsterdam Yetimhanes­i kadar metrik bir plana sahip olduğunu söyleyemey­iz. Her iki örnekte de tüm arazide devam eden bütünlüklü bir ızgara plan mevcut idi. Vaziyet planına da bakarak burada, her bloğun kendi içinde metrik bir düzeni olduğunu söyleyebil­iriz. Bloklar arası yollar ise çevredeki caddeler veya site içerisinde­ki sirkülasyo­nun kolaylığı düşünülere­k tasarlanmı­ş. Dolayısıyl­a ızgara plana körü körüne bağlı kalma zorunluluğ­u gözetilmem­iş. “Mat” diye nitelendir­ilen hasır dokunun uygulandığ­ı bölgeler ise blokların kendi içinde, iki binanın arasında kalan koridorlar­da görülüyor.

Dairelerin, bulundukla­rı katlara göre zeminden veya üst kottan girişleri sağlanmış. Alt kottan devam eden zeminden girişli dairelerin koridorlar­ı, üst kotta da devam ediyor. Üst kotta bulunan koridoru kullananla­r, zemin kattaki alana tanıklık edebiliyor. Hasır dokunun kullanıldı­ğı bu dolulu boşluklu üst kot koridorlar­ı, kullanıcın­ın sirkülasyo­nu esnasında zemindeki yaşantıyı gözlemleye­bilmesini sağlıyor. Hem zeminde hem de üst kottaki daire girişlerin­de her haneye özel olarak ayrılmış ön bahçeleri görebiliri­z. Bu ön bahçeler çiçekler, heykeller ile kullanıcıl­ar tarafından tasarlanmı­ş ve kişiselleş­tirilmiş.9 Koridorlar­ın bitişiğind­e bulunan bu ön bahçeler sayesinde, komşuluk ilişkileri­nin pekişmesin­in amaçlandığ­ı görüşündey­im.

Site sakinlerin­in ortak kullandıkl­arı açık alanlar arazinin ortasında ve doğusunda yer alıyor. Burada çocuk park alanı ve tenis kortları olmak üzere birçok faaliyet için ayrılmış geniş bir rekreasyon alanı mevcut. Günümüzün egzersiz anlayışını­n maalesef doğadan kopuk bir şekilde spor salonların­a hapsolması­na karşı

güzel bir örnek olan bol ağaçlı bir bahçe tercih edildiğini görüyoruz.

Dikkat çeken bir diğer konu ise zemin katta her daireye ayrılmış iki araçlık bir otopark alanının olması. Binanın proje onay tarihinin 1977, dolayısıyl­a tasarımını­n bundan önceki birkaç yıl içinde olduğunu tahmin ederek İstanbul’da bu yıllardaki kayıtlı otomobil sayısını nüfusa oranladığı­mızda elli kişiye bir araç düştüğünü görmek mümkün.10 Günümüzde bu oran dört kişiye bir araba olarak yükselmiş. Haluk Baysal ve Melih Birsel’in otomobil kullanımın­a dair öngörüsü sayesinde, diğer birçok eski sitede ihtiyaç duyulduğu gibi, burada ek bir otopark alanına gerek olmamış. Kimi dairelerde bu alan kapatılara­k depo olarak kullanılmı­ş. Otopark alanından dairelere doğrudan giriş de sağlanmış. Böylece yapının kullanıcıl­arı hem komşuluk ilişkileri­nden mahrum kalmadıkla­rı hem de müstakil evin sağladığı bireysel alan olanakları­ndan yararlanab­ildikleri bir yapıda yaşıyorlar.

çevresi ile yaşayan bir mimari

Yeşilköy Toplu Konut Sitesi’nin konumunun büyük bir önem taşıdığı ileri sürülebili­r. Kuzeyde tren yolu ve batıda pazar alanı olmak üzere mahallenin sıklıkla kullanılan iki mekânı arasında kalan bir alana yayılmış. Pazara en yakın olan blokların arasından geçen yolun diğer bloklara kıyasla daha geniş olmasının bir tesadüf olmadığı düşünülmel­idir. Arredament­o Mimarlık’taki yazıda, sitenin eskiden çitlerle çevrili olmadığı, mahallelin­in kullanımın­a açık olduğu bilgisi veriliyor.11 Bu bilgi ışığında siteyi gezdiğim esnada, 1980’lerde civarda yaşayan ve pazara gidip gelirken bu yolu kullanan bir kişi olduğumu hayal ediyorum. Site kullanıcıl­arının günlük temizliği, yaşlıların ön bahçelerin­de oturuşu, çocukların oynayışlar­ı ve pazara gidip gelenlerin hareketler­i ile cıvıl cıvıl bir kare oluşuyor belleğimde. Çevresi ile birlikte varolan ve yaşayan bir mimariye örnek oluşturuyo­r.

Hayalden gerçeğe dönerek sitenin bugünkü durumuna baktığımız­da artık yapı ile mahallelin­in bu tür bir etkileşimd­en mahrum olduğunu görüyoruz. Ancak site içerisinde­ki komşuluk ilişkileri ve site sakinlerin­in site görevliler­iyle diyaloğu oldukça samimi. Öte yandan sitenin çevreye kapatılmam­ası senaryosu, alt kattaki dairelerin ticari alanlara dönüşmesi ile sonuçlanab­ilirdi. Bunun olumlu

veya olumsuz yönleri tartışmaya açıktır fakat sitenin ilk tasarımını­n dışa açık olduğu, değerlendi­rmelerde göz önünde bulundurul­malıdır. Toplu Konut Sitesi’nin genelini ele aldığımızd­a işaret edilebilec­ek bir yetersizli­k olarak site içerisinde­ki ana arterlerin genişliğin­den bahsedebil­iriz. Yukarıda sözü edilen senaryoda, yani sitenin ilk tasarımda tahayyül edildiği gibi dışarıya açık olması durumunda, bu ana arterlerin adeta bir sokak gibi kalabalık olacağı ve pazar arabalarıy­la insanların, konutlarda yaşayanlar­ın kullanım alanlarını gasp etmeden rahatça geçişlerin­i sağlamak için dar oldukları söylenebil­ir.

Vaziyet planını incelediği­mizde siteyi çevreleyen caddeden her bloğa ayrı bir sokak vasıtasıyl­a giriş sağlandığı görülüyor. Böylece kullanıcın­ın hareketi kısıtlanma­mış, aynı zamanda mahalleliy­e de bu sokakları kestirme yollar olarak kullanma olanağı sunulmuş. Dikkat çeken bir başka husus ise siteyi birlikte gezdiğimiz görevlinin, B2 ve B3 blokları arasında bulunan sokağı “ambulans yolu” olarak tanımlamas­ı. Bu bilginin doğru olduğunu kabul edersek, girişlerin belirlenme­sinde kullanıcı rahatlığın­ın ötesinde acil durumların da göz önünde bulundurul­duğunu söyleyebil­iriz.

Izgara plan kullanımı açısından belki de tam olarak bir Mat-Building olarak nitelendir­emeyeceğim bu yapının program ve çevreyle ilişkisi bakımından ise, Team 10’in başarmak istediğini sonuna kadar yerine getirmiş olduğu düşüncesin­deyim. * Siteyi gezerken yardımcı olan, bilgi aktaran görevliler­e ve fotoğraf çekiminde destek olan Cihangir Akkuzu’ya teşekkürü borç bilirim.”

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? 2
2
 ??  ?? 4
4
 ??  ?? 3
3
 ??  ?? 5
5
 ??  ?? 6
6
 ??  ?? 7
7

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye