beton olmak: morfogenetik bir yaklaşım
Doğa davranışlarının taklit edilmeksizin izlenmesi, mimari yapısal çevrenin ortaya çıkışının kaotikliğini açıklar niteliktedir. Bu noktada heykelsi yapılarla katı olanı kırarak, geleneksel kodların sürekliliği ihtimallerini çeşitlendirmek içgüdüsel parametreleri çoğaltır. Yapılı çevrenin morfogenetik kodlarının arayışı; tarihsel uzam ve sürekliliği bir miras edinerek parçalardan uyumlu bir şekilde tümevarımı içgüdüsel verilerle sağlamaktadır. Kökensel kodların benzersizliği ile sayısız katmanın buluştuğu ve evrimsel değişimin okunabildiği bir uzay esneyip genişleyebilir. Zamanın herkes ve her şey için eşit akmadığını açıklayan Einstein’ın görelilik kuramıyla ilişkilendirerek uzay ve zamanın bükülmesine atıfta bulunabileceğimiz, esnek bir yumuşakçanın içine gömülü olduğumuzun kanıtı gibidir her şey. Morfogenesis süreç temelli bir yaklaşımdır. “Biçim işlevi izler”in tersine “biçim süreci izler” söylemini kullanır. Bu anlamda morfogenesiste biçimin nihai bir sonuç olmaktan ziyade dinamik bir sürecin değişken ürünüdür. Mimari biçim ve doğa ortak bir sürecin unsurlarıdır. Morfogenesis’e göre bu değişken süreç içerisinde bir şey bir biçim kazandığı anda yeni bir biçime doğru başkalaşmaya başlar. Bu noktada biçimin metamorfoza uğrayıp, ne şekilde dönüştüğü ve çevresine göre performansının nasıl başkalaştığı sorusu doğmaktadır. Morfogenesis bu soruya cevap arayan alanlardan biridir. Morfogenesis, tahmin edilebilir bir evren modelinin aksine göreliliği ve olasılıkları göz önünde bulunduran kuantum mekaniğine uygun bir yaklaşım olarak görünür.