kadıköy’ün genişleyen sınırları: koşuyolu
Modern mimarlık mirasının korunması konusu günümüzde güncelliğini sürdüren, koruma alanının her seviyesinde kabul edilen bir meseledir. Bugün Dünya Mirası Listesi’nde çeşitli kategorilerde 38 modern miras kaydı bulunmaktadır.1 Modern miras kapsamını anıtlar, yapı kompleksleri, sivil mimarlık örnekleri, açık alanlar, kentler, kültürel peyzaj alanlarının yanısıra, 2008 yılında Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilen Berlin Modernizm Konutları gibi belirli bir dönem aralığında, mimarlık tarihine katkısı büyük olan mimarlar tarafından tasarlanmış alanlar ile Londra’daki Barbican Konut Sitesi gibi çok katlı kompleksler ya da mütevazı sosyal konut alanları oluşturmaktadır. Hangi kapsamda olursa olsun, söz konusu alanlar için koruma yaklaşımlarının belirlenmesi bağlamında hâlâ tartışmaya açık durumlar bulunmaktadır.
20. yüzyılın ortalarında ucuz konut ihtiyacının karşılanması amacıyla inşa edilmiş bir sosyal konut projesi olan Koşuyolu Mahallesi, günümüzde Kadıköy ilçesindeki aynı adlı semtin tasarlanmış bir yerleşim alanı olan
çekirdeğini oluşturmaktadır. Alan, zaman içinde kentin dinamikleri doğrultusunda dönüşüme uğrayarak günümüze ulaşabilmiştir. Bugün de yerleşimin içinde bulunduğu bölgedeki değişim baskısı sebebiyle, sürdürülebilir korunmasının önündeki risk ve tehditler devam etmektedir. Yasal koruma statüsünde olmayan Koşuyolu Evleri’nin içinde bulunduğu fiziksel ve sosyo-kültürel dinamikler göz önünde bulundurularak alanın kültürel miras değerlerinin korunması için alternatif koruma yaklaşımları üretmek gerekmektedir.
tarihsel gelişim
Günümüzde, Kadıköy ilçesi sınırları içinde, E-5 olarak da bilinen D100 karayolunun her iki yanına yayılan semtin kuzeydeki ilk yerleşimi Koşuyolu Mahallesi’dir. Günümüzde do
ğuda Sırma Sokak, batıda Bekir Sıtkı Sezgin Sokak ve kuzeyde Mütevelli Çeşme Caddesi ile sınırlanan mahalle yerleşim örüntüsü ile çevresindeki yoğun kentsel dokudan farklılaşmaktadır. Alanı güney-kuzey yönünde boydan boya kateden Muhittin Üstündağ Caddesi ve Koşuyolu Caddesi hem tasarlandığı ilk dönemde hem de günümüzde alanın en işlek ulaşım akslarıdır.
19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak ilk yerleşmelerin görülmeye başlandığı alan bu dönemde Validebağ, Tophanelioğlu, Gümrükçübağı gibi isimlerle anılmıştır. Az sayıdaki köşk dışında, neredeyse tümüyle bağ, bahçe ve çayırlarla kaplı bir alanda, dönemin en önemli yapısı, daha sonra arazisine çocuk prevantoryumu kurulacak olan, Adile Sultan Kasrı ve av köşkleri bulunmaktadır. Validebağ’daki köşkler dışında, Koşuyolu bölgesi daha çok bugünkü E-5 karayolunun güneyinde kalan ve o dönemde görece daha yoğun bir iskân alanı olan İbrahimağa Mahallesi’nin uzantısı sayılabilecek, tarımsal üretimlerin de yapıldığı çayırlık boş bir alan durumundadır.2
İstanbul’un hızla nüfus kaybederek tenhalaşmaya başladığı dönemde, kentin hem yangın alanlarının düzenlenmesi hem de yeni ulaşım aksları ve modern yerleşim alanları üretilmesi konusundaki ilk çalışmalardan biri olarak 1926-28 yıllarında Lörcher tarafından hazırlanan Üsküdar-Kadıköy İmar Planı’nda3 o dönemde boş olan Koşuyolu civarı için de “modern bir mahalle” tasarlanmıştır.
1950’lere yaklaşırken nüfusu yeniden hızla artmaya başlayan İstanbul’un yükselen konut gereksinimini karşılamak üzere, belediyenin 1948 yılındaki4 ucuz işçi evleri kurma girişimlerinin ilk örneklerinden olan Koşuyolu ve Selamsız mahalleleri, bu alanların yeniden yerleşim yeri olarak planlanmasını gündeme getirmiştir. Bir konut alanı olarak “tasarlanmış mahalle” fikri, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok kenti için özellikle Almanya’dan davet edilen plancı ve
mimarların yayın ve çalışmalarıyla yaygınlaşmaya başlamıştır.5
II. Dünya Savaşı’nı izleyen dönemde, ülkenin değişen politik yapısı, özellikle de tarım ve sanayileşme politikaları, köylerden kentlere büyük bir göç dalgasını başlatmış, bunun sonuçlarından biri olarak da artan nüfus bir süredir durağanlaşmış olan İstanbul’da aniden ve acilen çare bulunması gereken bir konut sorununu gündeme getirmiştir. Ancak aynı dönemde yaşanan ekonomik sorunlar, özellikle inşaat malzemelerinin temininde karşılaşılan zorluklar, ucuz konut üretimi konusunda farklı ekonomik model arayışlarına yol açmıştır.
1926 yılında kurulan ve çeşitli konut ve yerleşim projelerini üstlenen Emlak ve Eytam Bankası6, 1950’lerde çeşitli kentlerdeki konut alanı projelerinde en önemli aktör olarak yer almaya devam etmiştir. Ancak özellikle 1940’larda başlayarak artan “ucuz konut üretimi” tartışmaları dönemin en önemli mimarlık yayını olan Arkitekt dergisinde yayınlanan çeşitli makalelerde tartışılmıştır. Gerhard Kessler’in İstanbul için hazırladığı rapor da bu kapsamda yayınlanmıştır.7 Kessler’in önerisi İstanbul Belediyesi’nin kent içerisindeki geniş arazilerde, basit, sade ve düşük maliyetli halk tipi konutların üretimi konusunda görev üstlenmesi gerektiğidir. 1940’larda birçok kentin planlama çalışmalarını yürüten Kemal Ahmet Aru da benzer şekilde İstanbul’un kentsel ve sosyal yapı olarak büyük bir dönüşümün eşiğinde olduğunu ve 1950’li yıllarda kendisinin de dâhil olduğu komisyonun yaptığı hesaplara göre derhal temin edilmesi gereken 40.000 konuta ihtiyaç olduğunu belirtir.8 1950’li yıllarda, toplu konut, sosyal mesken ve ucuz ev tanımları üzerinden çeşitli tartışmalar devam eder. Bu tartışmalarda devletin, belediyelerin ve konut üretimini destekleyen Emlak Kredi Bankası’nın uygulamalarının kentin ucuz konut gereksinimini karşılamaktan uzak olduğu yönünde yoğun eleştiriler dikkat çeker. Zeki Sayar, bir yazısında, İstanbul Belediyesi Mesken Bürosu ve Emlak Kredi Bankası Fen Heyeti tarafından projelendirilip uygulanan 1954-57 tarihli Atatürk Bulvarı üzerindeki bloklar9 ile Kemal Ahmet Aru’nun müellifi olduğu ve yine Emlak Kredi Bankası tarafından uygulanan IV. Levent Mahallesi konutlarının10 “ucuz konut” kavramından ve bu konuda geliştirilen asgari normlardan çok uzak olduklarını, hatta orta halli aileler için bile lüks kabul edilebileceğini, dolayısıyla yola çıkış amacı olan “dar gelirli evsiz hemşerinin iskânı” kapsamının dışında uygulamalar olduğunu belirtir.11 Sayar’ın bu eleştirilerinin dışında tuttuğu tek örnek belediyenin 1948 tarihli ilk girişimlerinden olan Koşuyolu Mahallesi’dir.
1950 yılında İstanbul Belediyesi Matbaası tarafından basılan “İstanbul Belediyesi Tarafından Taksitle Satılacak Ucuz Evler Yönetmeliği” ucuz evlerin parsel boyutları, yapı oturum alanları, mekân organizasyonları ve kullanılacak malzemeler gibi konularda detaylı kurallar belirlemiştir. Bu kurallar çerçevesinde üretilecek plan tiplerinin örnek projelerden veya yarışma sonucu elde edilen ürünlerden seçilebileceği ifade edilmiştir.12 Nitekim İstanbul Belediyesi 1950 yılında, hem yaptırılacak tek katlı iki odalı, tek katlı üç odalı ve iki katlı üç odalı halk tipi ucuz evler için bir yarışma
düzenlemiş13 hem de İmar Müdürlüğü bünyesinde plan tiplerine ilişkin çalışmalar yürütmüştür.14
Etaplar halinde geliştirilen projenin uygulanan ilk etabı 1952 yılında İzmir Enternasyonal Fuarı’ndaki Emlak Bankası pavyonunda açılan “Milletlerarası Mesken Mimarisi Plân ve Fotoğraf Sergisi” kapsamında on yedi ülkeden seçilen ucuz mesken davası örnekleri arasında tanıtılmıştır.
Belediye Evleri tarafına ilişkin ulaşılabilen en erken tarihli belge, 1948 yılında Kemal Uralman15 imzasını taşıyan plandır. 1949 yılında onaylanan plan, 16 yapı adasından oluşmaktadır. Daha sonra yine Uralman tarafından bu plana dayanarak hazırlanmış olan uygulama planı Henri Prost’un da onay imzasını taşımaktadır.16 Bu kısımdaki planlama kararlarına ilişkin 1954 tarihli bir diğer plan bulunmakla birlikte, yapı adası düzeni günümüzdeki durumla örtüşmemektedir. Büyük olasılıkla uygulama sürecinde birçok revizyon yapılmış olmalıdır.
1950 yılında, Kemal Ahmet Aru ve Rebii Gorbon tarafından17 İstanbul Belediyesi için “Koşuyolu İstanbul İmar Limited Ortaklığı Mahallesi” adıyla planlanmıştır. 1/1000 ve 1/500 ölçekli parselasyon planları, Belediye Evleri tarafında olduğu gibi eğime paralel düzenlenmiş yapı adaları içinde sokaklara cephe veren, farklı tiplerdeki bahçeli bir ve iki katlı yarı müstakil konut dizilerini içermektedir. Alanda konutlar dışında, dükkânlar, okul, kır kahvesi gibi çeşitli işlevler de yer almaktadır. Plan ile öngörülen 140.000 m2 alan içindeki 14 yapı adasında inşa edilmiş 413 konuttan oluşan mahallede, konutlara ilişkin farklı mimari çözümler geliştirilmiştir.18
Kentte hızla artan nüfusun barınma sorununu çözmek amacıyla gerçekleştirilen toplu konut üretimi çalışmalarının ilk örneklerinden olan Koşuyolu Evleri, İstanbul Belediyesi ve Emlak Kredi Bankası’nın katılımıyla oluşturulan İmar Limited Ortaklığı tarafından gerçekleştirilmiştir. Belediye Evleri ve Banka Evleri olarak iki ayrı plan üzerinden yürütülen ilk etap çalışmaları kapsamında Belediye Evleri tarafında 10019, Banka Evleri tarafında ise 10520 konut inşa edilmiştir. Eşzamanlı yürütülen Selamsız Ucuz Evleri ile birlikte düzenlenen temel atma törenine dönemin vali ve belediye başkanı olan Fahrettin Kerim Gökay da katılmış21 ve günün anısına Koşuyolu Caddesi’ne cephe veren konut dizisi cephesine plaket çakılmıştır.
Bu ilk etap çalışmaları kapsamındaki Belediye Evleri 1952 yılında tamamlanırken22 Banka Evleri planının uygulanmasına devam edilmiş ve bu kısımdaki 159 ve 155 konutu içeren diğer etaplar 1954 yılı itibarıyla tamamlanmıştır. Emlak Kredi Bankası’nın 1952 ve 1953 tarihli tanıtım broşürlerinde, farklı konut tipleri, kredi miktarları ve uygulama etapları hakkında bilgiler bulunmaktadır.
Belediye Evleri kısmında ise sonraki etaplar, konut kooperatifleri aracılığı ile farklı dönem
lerde gerçekleştirilebilmiştir. İlk etapta yapılan ucuz evler de dâhil olmak üzere dar ve orta gelir grubuna hitap eden, farklı büyüklükte ve karma yapım tekniği ile inşa edilen 400’ün üzerinde23 konut ile çarşı, karakol, kreş, okul, sinema, park ve sosyal donatı alanlarını içeren bu tasarlanmış mahalle, İşçi Evleri, Kredi Yapı Sandığı Evleri ve Tersane Evleri adıyla anılan bölümlerden oluşmaktadır.
Belediye Evleri kısmında yer alan ancak daha küçük birimlerden oluşan konutlar İşçi Evleri olarak adlandırılmaktadırlar. Bu yapılara ilişkin projelendirme çalışması 1955 yılında gerçekleşmiştir.24 Çizimlerde görülen iki katlı konutlarda yer alan ızgara bölüntülü cam çıkmalar bu konutların cephe düzenini diğerlerinden oldukça farklılaştırsa da, büyük olasılıkla ısı kaybı ve/veya ekonomik nedenlerden bu tasarım hiç uygulanmamış, yerine pencere açıklığının altında ve üstünde yalı baskısı görünümlü derz uygulaması yapılmıştır. Seyfi Arkan’ın 1954-1955 yıllarında İstanbul Belediyesi Mesken Planlama Müdürlüğü’nde danışmanlık yaptığı ucuz evler sitesi mevzii imar planları içinde Koşuyolu’ndaki bu bölümün de adı geçmektedir.25
Belediye Evleri kısmı içinde bulunan Kredi Yapı Sandığı Evleri için hazırlanmış 1957 tarihli katalogda, konutların 1958 yılı Haziran ayında bitirilip teslim edileceği bilgisi yer almaktadır.26 En son gerçekleştirilen kısım olması nedeniyle Koşuyolu Mahallesi’nin artık kentin seçkin bir yerleşim alanı kabul edildiği ve altyapı gereksinimlerinin karşılanmış olduğu vurgusu da broşürde yer alır. Konutlar ile birlikte tasarlanan çarşı ve sinema büyük olasılıkla uygulanmamıştır. İki katlı ev dizileri olarak tasarlanan konutlar boyutlarına ve dizi içindeki konumlarına göre farklı tipler olarak sınıflandırılmışlardır. Diğer kısımlardan farklı olarak, zemin katında dükkân bulunan konutlar da seçenekler arasındadır.
Yine Belediye Evleri kısmında Cenap Şahabettin Sokak’ta yer alan kırma çatılı yalın prizmatik kütlelerden oluşan iki katlı konutları içeren Tersane Evleri ise İstanbul Liman ve Dokları Gemi Sanayii İşçileri Sendikası Kooperatifi tarafından 1962 yılında yaptırılmıştır.27
Bu süreçte dönemin birçok önde gelen mimar ve plancısının katılımıyla, farklı etaplar ve konut edinme modelleri çerçevesinde, az katlı bahçeli ve seyrek dokulu bir yerleşim olarak 1950’ler İstanbulu’nun ilk modern mahallelerinden birisi olarak tamamlanmıştır.
mevcut durum
2016-18 yılları arasında yürütülen alan çalışmalarında başlangıç aşamasında, planlanmış yapı tiplerinin hepsinin uygulanmadığı ya da bazı tiplerin uygulama sırasında değiştirildiği, alternatif varyasyonların yaratıldığı görülmüştür. Bu doğrultuda, yapıların özgünlük durumlarının, başka bir deyişle ilk inşa edildiği haline göre ne kadar değiştiğinin belirlenmesi için bir envanter fişi hazırlanmıştır. Belediye Evleri tarafında 367, banka evleri tarafında 466 olmak üzere toplam 833 yapı için doldurulan envanter fişlerinde yerleşim düzeni analizi ve mimari karakter analizi olmak
üzere iki temel başlık bulunmaktadır. Yerleşim analizi başlığı altında dönemin “modern mahallesi” olarak ortak bir bakışla farklı etaplar halinde tasarlanan ve yine farklı dönemlerde inşaatı tamamlanan konutların mevcut durumlarının “yol-parsel ilişkisi”, “parsel-yapı ilişkisi”, “komşu yapı ile ilişkisi”, “bahçe duvarı” ve “meyve ağacı” gibi yerleşimin karakterini oluşturan temel bileşenler üzerinden değerlendirilmesi yapılmıştır.
yol-parsel ilişkisi: Gerek banka evleri gerek belediye evleri tarafında bulunan farklı tiplerdeki konutlar için bina, bahçe ve yol arasındaki ilişkinin biçimleniş ve kot düzenlemesi bakımından farklı şekillerde kurgulandığı görülmektedir. Manzara, yönlenme gibi genel prensipler arazinin topografik yapısı ile ilişkilendirilirken örneğin bina girişleri, bazı konutlarda bahçe ve yol kotundan tamamen koparılarak 10-12 basamak yüksekte tasarlanırken, bazı konutlarda ise, ön bahçe ve yol ile doğrudan bağlantılı olarak inşa edildiği görülmektedir. Bazı yapılarda ise, konut girişine, tretuvardan bağlanan bir köprü ile ulaşılmakta, ön bahçe ise yaklaşık bir kat yüksekliği kadar alt kotta bulunmaktadır. Bununla birlikte, bina girişlerinin yerleri değiştirilmiş, bahçesi yeniden düzenlenerek duvarları yıkılmış yapılarda özgün yol-parsel ilişkisinin algılanması mümkün olamamaktadır.
parsel-yapı ilişkisi: Yapıların parsel içindeki yerleşimi farklı tiplerdeki konutlarda değişkenlik göstermekle birlikte, genellikle ön ve arka bahçe mesafesi bırakılarak sıra evler ya da ikili-üçlü-dörtlü diziler halinde tasarım yapıldığı görülür. Diziler halinde tasarlanan konut tiplerinde dizinin başındaki ve sonundaki konutların yan bahçeleri de bulunmaktadır. Bununla birlikte, Belediye Evleri tarafında bahçe içinde tek yapı olarak tasarlanmış müstakil konut tipleri de vardır.
komşu yapı ile ilişkisi: Her bir yapının komşusu ile ilişkisi, özellikle ikili-üçlü-dörtlü diziler içinde yer alan konutlar düşünüldüğünde, yerleşimin mimari karakterinin önemli bir parçasıdır. Dizinin içindeki bir konutun yıkılarak yenisinin yapılması ya da kitle-gabarisi
değişecek ölçüde kapsamlı müdahale görmesi, hem tek yapı ölçeğinde özgünlüğün kaybedilmesine hem de dizisel bütünlüğün bozulmasına neden olmaktadır.28
bahçe duvarları: Koşuyolu Evleri’nin, günümüze sınırlı sayıda özgün örneği ulaşabilen bir başka elemanı bahçe duvarlarıdır. Kaba yonu taş örgülü ve taş harpuştalı bahçe duvarları, yükseklikleri eğime bağlı olarak değişmekle birlikte, görüş sınırlaması koymadan kamusal (yol) ve yarı kamusal (bahçe) alanı birbirinden ayırmak üzere tasarlanmıştır. Günümüzde bazı konutlarda, özellikle ön bahçeleri park alanı olarak kullanılanlarda, bahçe duvarının tamamen kaybedildiği, bazılarında ise, gabari, biçimleniş veya malzeme olarak değişikliğe uğradığı görülmektedir. meyve ağaçları: Konutların bahçelerinde bulunan çam, iğde, elma, ıhlamur gibi farklı ağaç türleri, yerleşimin karakterinin önemli parçalarından biridir. Ancak zamanla bahçe içerisine yapılan eklentiler ya da yapı alanını genişletmeye yönelik müdahaleler nedeniyle bazı yapılarda özgün yapı-parsel ilişkisinin yanısıra meyve ağaçlarının da kaybedildiği görülmektedir.
Mimari karakter analizi başlığı ise, yapıların inşa edildikleri dönem sonrasındaki zaman içinde geçirdikleri değişimleri belirlemeye yönelik olarak “cephe özgünlüğü”, “kütle biçimleniş özgünlüğü” ve “iç mekân özgünlüğü” başlıkları altında yerleşim bütününü oluşturan her bir konut biriminin mevcut fiziksel korunmuşluk durumu irdelenmiştir.
cephe özgünlüğü: Gerek banka evleri, gerek belediye evlerinde, farklı yapı tiplerine göre cephe tasarımları çeşitlilik göstermektedir. Bu çeşitliliği kapı, pencere gibi elemanların tekil veya birarada biçimleniş, adet ve kullanılış şekilleri, balkon tercih edilip edilmemesi gibi durumlar sağlamaktadır. Betonarme yapım sisteminde, tuğla duvarlı olarak inşa edilmiş Koşuyolu Evleri’nde, genel olarak döneminin rasyonel ve işlevsel inşa özellikleri yaklaşımı benimsenmiş olsa da geniş saçak ve cumba gibi geleneksel mimari unsurlara öykünmeler olduğu görülmektedir. Geleneksel konutlarda çok sık görülen ahşap yalı baskı tekniğinin, çıkmalar üzerinde çimento sıva ile stilize edilerek uygulanması bu duruma örnek olarak verilebilir. Bununla birlikte, ön cephe tasarımında, Fransız balkonları veya gridal açıklıklı tuvalet
pencereleri gibi modernist tercihlere yer veren farklı konut tipleri de bulunmaktadır.
kütle biçimleniş özgünlüğü: Koşuyolu yerleşiminde konutların kütle biçimlenişleri, arazi özellikleri, parselin konumu, parselde tercih edilen yapı tipine göre farklılık göstermektedir. Yerleşim özgün durumda, 180-280 m2 arasında değişen parsel alanları içerisinde 38 - 71,50 m2 taban oturumuna sahip farklı konut tiplerinden oluşmaktadır. Yapıların büyük bir kısmı 1-2 katlı olmakla birlikte, eğimin fazla olduğu kısımlarda kısmi bodrum katların açığa çıktığı görülmektedir. Cephe genişlikleri 5-7 m, bina derinlikleri ise 7-11 m arasında değişmektedir.29
Ancak günümüzde alandaki yapıların bir kısmının yıkılarak yerine taban alanı, gabari ve kat adedi bağlamında özgün konut tipleri ile uyumsuz çok sayıda yeni yapı eklendiği, bir kısmının ise özgün kütle biçimlenişi anlaşılamayacak derece kapsamlı müdahale geçirdiği görülmektedir
iç mekân özgünlüğü: Parsel ve yapı alanı büyüklüğü, konut tipi tercihi, girişin yeri, merdivenin şekli ve konumu, iç mekân büyüklükleri, sayıları ve kullanım şekilleri plan organizasyon şemasında değişikliklere sebep olmaktadır. Fakat tipolojilerin getirdiği standartlaşmış plan şemaları nedeniyle birbiriyle oldukça benzer bir iç mekân organizasyonu gözlenmektedir. Bu makalenin temelini oluşturan alan çalışmasında, iç mekânlarla ilgili özel bir çalışma gerçekleştirmek mümkün olamasa da yerleşimin planlanma aşamasında çizilmiş planlar üzerinden bu değerlendirmeye varmak mümkündür.30 Her ne kadar plan şemasında modernist yaklaşımın izlerini taşıyan rasyonel ve işleve yönelik çözümler üretilmiş olsa da bazı yapı tiplerinde geleneksel Türk evi plan şemasının temel öğelerinden biri olan “sofa” mekânına yer verildiği de görülmektedir. Esasen, geleneksel Türk evinin plan tasarımı sade ve özünde rasyonalizmle uyumlu bir yaklaşıma sahiptir. Yine de Türk evi planlamasına öykünen iç mekân çözümlerinin, orta ve dar gelirli sınıf için tasarlanmış olan bu konutlarda, kullanıcının tasarıma yabancılaşmasını engellediği söylenebilir.
önemi ve değerleri
II. Dünya Savaşı sonrasında, Türkiye’de politik yapının değişmesi, beraberinde tarım toplumundan sanayi toplumuna doğru dönüşümü hızlandırmış, kırsal nüfus büyük kentlere göç etmeye başlamıştır. Bu göç dalgasının etkisiyle nüfusu giderek artan İstanbul için, konut ihtiyacı önemli bir sorun haline gelmiştir. Bununla birlikte, yüzyıl ortalarında Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum doğrultusunda, konut üretiminde farklı çözüm arayışlarına gidildiği görülmektedir. Bu doğrultuda ucuz konut ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilmiş erken tarihli yerleşimlerden biri de Koşuyolu Evleri’dir. Döneminin sosyo-ekonomik özelliklerini yansıtması, değişen yaşam pratiklerini ortaya koyması gibi sebeplerle, Koşuyolu Evleri’nin tarihsel ve sosyal değere sahip olduğu söylenebilir.
Tasarlandığı dönemde, ihtiyaçlar doğrultusunda konut yapıları dışında sosyal donatıların, parkların, eğlence alanlarının ve ticari mekânların da dahil edildiği konut alanı, günümüzde şehrin merkezinde kalmıştır. Fizik
sel bütünlüğünü alan ölçeğinde yitirmemiş, konut özelliğini koruması yanında güncel ihtiyaçlarla eklenen diğer işlevleri içeren Koşuyolu Mahallesi grup değeri taşımaktadır.
Koşuyolu, Türkiye’de şehirlerin çağdaş bir planlama ile ele alınması, yeni şehirlerin kurulması, şehirlerin genişlemesi gibi sebeplerle ortaya çıkan “tasarlanmış mahalle”dir.31 Konut yapılarının dışında ticari mekânların, sosyal donatı alanlarının ve parkların yer aldığı yerleşimin tasarım ve inşa aşamasında Kemal Ahmet Aru, Rebii Gorbon, Leyla Turgut, Sait Özden, Seyfi Arkan gibi dönemin önemli mimar ve şehir plancılarının katkıları bulunmaktadır. Farklı kullanıcı gruplarına göre tasarlanmış konut tiplerinin ortak özelliği, modernist bir mimari dile sahip olmakla birlikte, sade formlarının çıkmalar, basık kemerli giriş kapıları, dairesel planlı Fransız balkonları, gridal görünümlü tuvalet pencereleri vb. öğelerle zenginleştirilmesidir. Bu özelliklerin tamamı, alanın mimarlık ve şehircilik bağlamındaki önemini ortaya koymaktadır.
Alandaki yapılar tekil olarak sahip oldukları kullanım değeri açısından da önem taşımaktadır. Günümüzde konut olarak kullanılan yapılar çağın ihtiyaçları doğrultusunda özgünlüğe büyük müdahalelerde bulunmadan işlevlerini sürdürebilmektedir. Tasarım ve işlev ilişkisi iyi kurgulanmış olan yapıların bu niteliği, ağırlıklı ticari alan olarak karşımıza çıkan işlev değişikliklerinde de mekânsal bütünlüğün korunmasına olanak tanımaktadır. Özgün işlevini kaybetmiş pek çok yapı fiziksel ve tasarım özgünlüğünü hâlâ korumakta, az müdahaleyle özgün işlevlerine döndürebilecek durumdadır. Özgün işlevi ile kullanımına ek olarak söz konusu potansiyel de yapıların kullanım değerlerini oluşturmaktadır.
risk ve tehditler
İnşa edilmesinden günümüze kadar kentin tümünde görülen değişim ve dönüşümün baskısı altında kalan Koşuyolu için en önemli gelişmelerden ilki, 1970’lerde Boğaziçi Köprüsü’nün açılması, ardından çevre bağlantı yollarının yapılmasıdır. O dönemde bahçeli az katlı konut yapılarından oluşan bölgenin ana ulaşım arterlerine yakın hale gelmesi, zamanla işyerleri için de cazip bir konum olarak görülmesine neden olmuştur. Son on yıllık süreçte ise Marmaray Tüp Geçişi’nin açılması ile birlikte, kentleşme baskısı daha da artmış, bu durum özgün durumda konut alanı olan bölgede ticarete yönelik kullanımın artmasını, sosyal dokunun değişerek özgün konut örneklerinin yıkılmasını ya da kapsamlı müdahaleler geçirmesini beraberinde getirmiştir.
Kentleşme baskısının yarattığı konut kullanımından ticaret kullanımına doğru dönüşümün yoğun olarak görüldüğü kısımlar, yerleşim içindeki Koşuyolu Caddesi ve Kalfa Çeşmesi Sokak gibi ana ulaşım arterlerinin çevresidir. Bu bölgelerde, özgün konut örneklerinin bazıları tamamen yıkılıp yerlerine kütle ve gabari olarak yerleşimin dokusuna uygun olmayan ofis, kafe ve restoran gibi ticaret fonksiyonlu yeni binalar inşa edilmiştir. Bazı konut örnekleri ise, ticaret kullanımına dönüştürülürken kapsamlı müdahaleler geçirmiş, özgünlüğünü büyük oranda kaybetmiştir. 2000 ve 2018 yıllarında arazi kullanım durumu ile ilgili yapılmış analizler, zaman içerisinde konut ve ticaret kullanım oranlarında yaşanan değişikliği ortaya koymaktadır. Buna göre, 2000 yılında konut kullanımı %79, ticaret kullanımı %17 iken32 bu çalışma kapsamında yapılan 2018 tarihli alan çalışmasına dayanan verilere göre ise konut kullanımı %49, ticaret kullanımı %40, konut+ticaret kullanımı ise %3 olarak belirlenmiştir. 18 yıl içerisinde yaklaşık 230 konut yapısının işlevinin değişmesi, bölgedeki değişimin kontrolsüz bir hızla gerçekleştiğini göstermektedir
Koşuyolu Evleri’nin sürdürülebilir korunmasının önündeki engellerden bir diğeri, sosyal dokunun değişmesidir. Yerleşim düşük ve orta gelir grubunun mesken ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilmiş olmasına karşın, zamanla üst-orta ve üst gelir grubunun konut alanı haline dönüşmüş, bu durum basit veya kapsamlı müdahaleleri de beraberinde getirmiştir. Farklı özellikleri ve beklentileri olan yeni kullanıcı grubunun kendi istek ve ihtiyaçları doğrultusunda yaptığı düzenlemeler, konutların gerek vaziyet planı ölçeğinde gerek tek yapı ölçeğinde sahip olduğu özelliklerini kaybetmesine neden olmuştur. Bölge genelinde araba sahipliği oranının artışı ve otopark yetersizliği dolayısıyla ön bahçelerin park alanı olarak kullanılması bu duruma örnek verilebilir. Benzer şekilde, bazı konutlarda bodrum kat seviyesinde parsel tamamının otopark olarak kullanılması da Koşuyolu Evleri’nin mimari karakterinin bir parçası olan yarı kamusal alan niteliğindeki toprak zeminli
ön bahçelerin ve meyve ağaçlarının kaybolmasına yol açmıştır.
Koşuyolu Evleri için bir başka önemli tehdit ise yerleşimin özgün mimari karakterini hızla kaybetmesidir. Bugüne kadar Koşuyolu Evleri için gerek tek yapı ölçeğinde gerek alan ölçeğinde herhangi bir yasal koruma kararı alınmamış olması, bazı yapıların yıkılarak yerine kitle ve gabari bakımından özgün doku ile uyumsuz yapıların inşa edilmiş olmasına, bazı yapıların ise kapsamlı onarımlar geçirerek ilk yapıldığı dönemdeki özgün durumlarını kaybetmesine neden olmuştur. 2000 yılında Şener ve Yıldız tarafından yapılan alan çalışmasına göre, yerleşmede yapıldığı dönemdeki orijinal durumunu koruyan binalar %28, değişime uğrayan yapılar arasında basit onarım görmüş olanlar %15 ve özgünlüğünü tamamen kaybetmiş olanlar (yıkılıp yeniden yapılanlar) ise %57’lik bir orana sahiptir. 2018 yılında yapılan alan çalışmasında ise, iyi durumda olan yapıların oranının %21’e gerilediği görülmüştür. Özgün hâlini kısmen koruyan ancak tadilatla değişime uğramış yapıların oranı %13, özgünlüğünü kaybetmiş yapıların oranı ise %66 dır. Özgünlük değerlendirmesi, yapıların envanter fişlerinde belirtilen özelliklerini ne ölçüde koruduğu doğrultusunda yapılmıştır. Örneğin, özgünlüğünü tamamen kaybetmiş örnekler arasında, iki komşu parsel birleştirilerek inşa edilen yapılar, yeni kat veya çatı katı eklenerek ya da bahçe içine yeni eklentiler yapılarak özgün kütle ve gabarisini kaybeden yapılar, fonksiyon değişikliği nedeniyle plan organizasyon şeması tamamen değiştirilen yapılar bulunurken; özgün halini kısmen koruyan yapılar arasında kütle ve gabarisi büyük oranda korumasına karşın, cephe açıklıkları değiştirilmiş, balkonları kapatılmış, giriş kapılarının önüne rüzgârlık veya saçak eklenmiş yapılar yer almaktadır. 2000 ve 2018 yıllarında yapılan alan çalışmalarından elde edilen veriler, özgün durumunu koruyan konutların sayısının yıllar içinde giderek azaldığını göstermektedir.
koruma yaklaşımı önerisi
Günümüzde gerek tekil yapılar gerekse de yapılı çevreler için geçerli olan bütüncül koruma yaklaşımının temelleri, koruma kuramının tarihsel gelişimi içinde farklı dönemlerde ele alınmış bir konudur. Cesare Brandi 1963 tarihli kitabı Teoria del Restauro’da, bir mimari eserin kendisini oluşturan tüm parçalarla bir bütün olarak korunması gerekliliğini savunur ve bunu bir mozaik örneği ile açıklar. Buna göre, mozaiği oluşturan her bir parçanın (tessera), hatta rastgele toplanmış birden çok parçanın bir sanat değeri bulunmamakta, bu parçalar ancak mozaiğin bütünü ile sanat değeri kazanabilmektedir.33 Koruma kuramının gelişmesi ile mozaik panoların, zaman içerisinde oluşan kayıp parçalara veya boşluklara (lacunae) rağmen sanatsal bütünlüğü bozulmayacak biçimde nasıl onarılabileceği konusu ele alınmıştır.34
2011 tarihli bir ICOMOS metni olan “Tarihi Kentler ile Kentsel Alanların Korunması ve Yönetimiyle İlgili Valetta İlkeleri Tarihi”; kentler ve kentsel alanların kentin strüktürüne ek olarak, mimari ögeler, kentin içi ve çevresindeki peyzaj, arkeolojik kalıntılar, panoramalar, siluetler, bakı noktaları ve koruma alanları gibi somut ögeler yanında tarihi değerin özünü oluşturan etkinlikler, simgesel ve tarihi işlevler, görenekler, gelenekler, anılar ve kültürel kaynakları içeren soyut ögelerden oluştuğunu ifade eder.35 Tarihi kentler ve kentsel alanlar bir toplumun ve onun kültürel kimliğinin evrimini anlatan mekânsal oluşumlar, onları biçimlendiren geçmişin yaşayan kanıtlarıdırlar. Öte yandan bu alanlar günlük yaşamın da parçasıdırlar ve korunmaları ve çağdaş toplumla bütünleşmeleri kent planlama ve imar hareketlerinin temelini oluşturmalıdır.
Buradan yola çıkarak tekil özellikleri yanında, özellikle tasarlanmış bir alan olarak alanın bütününün sahip olduğu değerler ile ön plana çıkan Koşuyolu Evleri’nin korunması konusundaki temel yaklaşımın, mozaik bir panonun korunması ile benzer olduğunu söylemek mümkündür. Nasıl ki, panonun her bir parçası panodan bağımsız olarak korunduğunda bağlamından koptuğu için bir değere sahip olmayacaksa, Koşuyolu’nda da yalnızca yerleşimin bütünü içinde anlamlı olan, özgün durumdaki yapıları tekil olarak korumak, alanın sahip olduğu değerlerin korunmasında yeterli olmayacaktır. Öte yandan, parçaları kaybolmuş bir panodaki boşlukları, özgün parçaları taklit ederek kapatmaya çalışmak panonun sanat değerine bir katkı sağlamayacağı gibi Koşuyolu Evleri’nde de özgün durumunu tamamen kaybetmiş yapılar için ilk tasarımın taklidi yeni yapılar önermek de alanın sahip olduğu değerlerin korunmasını olumsuz yönde etkileyecektir. Bu durumda,
Koşuyolu Evleri’nin korunmasında bütüncül bir koruma anlayışı temelinde, özgün durumdaki yapıların nasıl korunacağı ve özgünlüğünü tamamen kaybeden yapılar için nasıl bir yöntem izleneceği temel sorular olarak öne çıkmaktadır.
Modern mimarlık mirasının korunması konusunda 1990’lı yıllardan bu yana kuramsal gelişmelere bakıldığında gündemin bu mirasın korunması gerekliliğinden, değişimin nasıl yönetileceği konusuna yoğunlaştığı görülmektedir. DOCOMOMO’nun kuruluş bildirgesi olan 1990 tarihli Eindhoven Bildirgesi ile 2014 tarihli (Eindhoven-Seul Bildirgesi) güncellemesi arasındaki en önemli fark, “yeniden işlevlendirme” ve “sürdürülebilirlik” kavramlarının eklenmiş olmasıdır.36 Benzer şekilde ICOMOS ISC20C tarafından 2011’de kabul edilen ve 2017 yılının Aralık ayında son halini alan Madrid New Delhi Bildirgesi’nin 5. ve 6. maddelerinin değişimin yönetilmesi konusu ile ilgili olduğu görülmektedir.37
Modern mimarlık mirasının korunması konusunda güncel uluslararası kuramlar doğrultusunda, mahallenin sit alanı ilan edilmesi ilk akla gelen seçenektir. Bununla birlikte, proje üretme ve uygulama süreçlerindeki olası zorluklar düşünüldüğünde, ilgili yerel yönetim koordinatörlüğünde yürütülecek ve alana özgü “kabul edilebilir değişim sınırları” ile koruma yaklaşımının belirleneceği planlama kararları ile de Koşuyolu Mahallesi’nin korunması mümkün olabilir. Bu kapsamda, şehir plancısı, koruma uzmanı, mimar, iç mimar, sosyolog vb. farklı meslek gruplarından oluşacak disiplinlerarası bir komisyon danışmanlığında alanın tamamında kullanılacak bir rehber oluşturulmalıdır. Hazırlanan rehberle ilgili mahalle muhtarlığı, sivil toplum kuruluşları gibi tüm paydaşların sürece dâhil edilmeleri katılımcı bir planlama adına olumlu bir yaklaşım olacaktır. Başta da belirtildiği gibi, Koşuyolu yerleşimi için en temel sorunlar, özgün durumda olan ya da özgünlüğünü kısmen kaybederek günümüze ulaşmış olan yapılar için nasıl bir yöntem izleneceği ve yeni inşa edilecek yapılar için hangi yapılaşma koşullarının esas alınacağıdır. Bu doğrultuda, dikkat edilmesi gereken asgari şartlar, özgünlüğü büyük oranda korunan yapıların restorasyonu yanında, özgünlüğünü tamamen ya da kısmen koruyan yapılarda, bina giriş saçağı, dış cephe boyası vb. ilave ve müdahaleler için, binaların özgün karakteri ile uyumlu malzeme, boyut, renk ve doku dikkate alınarak hazırlanmış farklı alternatiflerin yer aldığı bir tasarım rehberine yer verilmesi ve yeni inşa edilecek binalardaki yapılaşma koşullarının belirlenmesidir. Bu bağlamda yerleşimdeki konutların mimari karakterini taklit eden bir tasarım anlayışı yerine, alanının bütünlüğünü gözeten tasarım kriterlerinin belirlenmesi; yerin ruhuna tümüyle uyumsuz yapılar yerine, yerleşim düzeni, özgün kütle oranları, çatı biçimlenişleri gibi başlıklar için alternatiflerin üretilmesi fiziksel yapının kabul edilebilir değişiminin belirlenmesine yardımcı olacaktır.
20. yüzyıl ortalarında İstanbul’un ucuz konut sorununu çözmek üzere inşa edilmiş örneklerden biri olan Koşuyolu Mahallesi, tarihsel, sosyo-kültürel ve mimari değerleriyle korunması gerekli olan bir yerleşimdir. Alandaki konutların bir kısmı, zaman içinde yapılan müdahaleler ve yenilemelerle özgün mimari niteliklerini kaybetmiş durumdadır. Bununla birlikte, hâlâ özgün fiziksel yapısını koruyan konutlar ise bölgedeki değişim baskısı nedeniyle yok olma tehdidi altındadır. Son 20 yıllık zaman dilimi içerisinde yerleşimdeki çok sayıda konutun yıkılarak ya da kapsamlı müdahalelerle değiştirilerek özgünlüğünü kaybetmesi bölgedeki değişim hızını göstermektedir. Bu doğrultuda kent içinde önemli bir modern miras alanı olan Koşuyolu Mahallesi’nin, koruma odaklı planlama çalışmalarına en kısa sürede başlanması gerekmektedir.
1 UNESCO Dünya Mirası Listesi: https://whc.unesco. org/en/list/ (Son erişim: 15.04.2020).
2 Mehmet Rıfat Akbulut, “Koşuyolu”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Yayını, İstanbul, s. 78-79, 1994.
3 İstanbul’un farklı alanları için hazırlanan plan hakkında detaylı bilgi için: Carl Ch. Lörcher, “Stadt und Siedlung: Bebauungsplan, Verkehrswesen, VersorgungsAnlagen, Deutcshe Bauzeitung”, S. 19-20, s. 141-156, 1926.
4 Zeki Sayar, “İmar Vekâletinden Beklediklerimiz”, Arkitekt, S. 290, s. 3-4, 1958.
5 Esra Akcan, “Modern Komşuluğun İç İçe Geçmiş Tarihleri”: www.eurozine.com/modern-komsulugun/ (Son erişim: 20.02.2019).
6 Murat Güvenç, Oğuz Işık, Emlak Bankası 1926-1998, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999.
7 Gerhard Kessler, “İstanbul’da Mesken Darlığı, Mesken Sefaleti, Mesken İnşaat”, çev: Ekmel Zadil, Arkitekt,
S. 209-210, s. 131-134, 1949.
8 Kemal Ahmet Aru, “Avrupa’da Mesken Problemi”, Arkitekt, S. 259-260, s. 101, 1953.
9 Anonim, “İstanbul Belediyesi T. Emlak Kredi Bankası Blok Apartmanları, Atatürk Bulvarı”, Arkitekt, S. 286, s. 12-16, 1957.
10 Kemal Ahmet Aru, “Levend 4. Mahallesi”, Arkitekt,
S. 285, s. 140-153, 1956.
11 Sayar, a.g.e.
12 İstanbul Belediyesi Tarafından Taksitle Satılacak Ucuz Evler Yönetmeliği, İstanbul Belediye Matbaası, 1950. 13 F, Özdoğan, A, Balkan, A. Arpat, “İstanbul Belediyesi’nin ‘Ucuz Evler’ Müsabakası Münasebetile”, Arkitekt, S. 221-222, s. 135-136, 1950.
14 “Belediye’nin ucuz ev inşaatı”, Cumhuriyet, s. 1, 11.05.1950.
15 İstanbul Belediyesi İmar Müdürlüğü Şehircilik kısmında görevli şehirci, yüksek mimar.
16 Prost’un plan üzerindeki onay notu 1949 tarihlidir. 17 Akbulut (2012) Kemal Ahmet Aru’nun çalışmaları arasında Koşuyolu projesini “Üsküdar Koşuyolu Mahallesi Tanzim Şehircilik Planı (25 ha) 480 konut” olarak listeler. Bu listede Aru ile birlikte müellif olan Rebii Gorbon’un adına yer verilmemiştir. Ancak, Atatürk Kitaplığı Harita arşivinde bulunan planlar her iki ismin de imzasını taşımaktadır.
18 1/500 ölçekli parselasyon planında 5 farklı temel konut tipinin alandaki dağılımı gösterilmiştir. Ancak, Broek, 1964, s. 191’de yer alan 3 tip konutun imar planından belirlenen tipler ile uyuşmadığı görülmektedir. Yayında kullanılan fotoğraf ise aynı dönemde inşa edilen belediye evlerine aittir. Yayındaki bu hatalar, konutların mimarı olarak adı geçen Leyla Turgut ve Sait Özden’in olasılıkla belediye evleri kısmındaki konutları tasarlamış olabileceklerini düşündürmektedir.
19 “Ucuz evler”, Milliyet, s. 2, 26.04.1951.
20 Türkiye Emlak Kredi Bankası, Yurt Hizmetinde 40. Yıl 1926-1966, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1966, Ankara. 21 “Ucuz evlerin temeli dün törenle atıldı”, Milliyet, s. 1, 17.05.1951.
22 “Ucuz evlerin inşaatı sona erdi”, Milliyet, s. 2,
12.02.1952.
23 Konut sayısı konusunda farklı yayınlarda 480, 419 ve 413 gibi farklı sayılar belirtilmektedir. Büyük olasılıkla, mahallenin etaplar halinde tasarlanması sürecinde hem konut ve diğer işlevlere ilişkin düzenlemelerde hem de konut dizilerinin tasarımında değişiklikler yapılmış olmalıdır.
24 Konutlara ilişkin çizimler Kadıköy Belediyesi Arşivi’nde bulunmaktadır.
25 Ali Cengizkan, Derin İnan ve Müge Cengizkan( Ed.), Modernist Bir Açılımda Öncü Seyfi Arkan, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, 2012. Zeynep Rona, Zehra Güreyman, “Seyfi Arkan (1903-1966)”, Mimarlık, S. 1112, 1973.
26 Reyhan Suoğlu, Koşuyolu Yerleşmesinin Oluşumu ve Gelişimi, İTÜ FBE, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, 2009.
27 Reyhan Suoğlu, a.g.e. 28 https://www.google.com.tr/maps/dir/ (Son erişim: 20.04.2020).
29 Hasan Şener ve Dilek Yıldız, “Dünden Bugüne Koşuyolu”, Mimarlık, S. 291, s. 26-37, 2000.
30 Emlak Bankası Levend ve Koşuyolu Evleri Broşürü, 1953.
31 Yıldız Salman, ”Koşuyolu İstanbul’da Bir Modern Mahalle”, Dosya 43, TMMOB Ankara Şubesi, s. 164-174, 2019.
32 Şener ve Yıldız, a.g.e.
33 Cesare Brandi, Theory of Restoration, (ilk basım: 1963, Teoria del Restauro, Roma), ICR, Rome, 2005.
34 Paul Philippot, “The Problem of Lacunae in Mosaics”. Deterioration and Conservation, S. 1., s. 83-87 Roma, ICCROM, 1977.
35 ICOMOS, “Tarihi Kentlerin Ve Kentsel Alanların Korunması Ve Yönetimiyle İlgili Valetta İlkeleri”, 2011. 36 “Eindhoven-Seoul Statement 2014”, DOCOMOMO, 2014: https://www.docomomo.com/2014/09/27/ eindhoven-seoul-statement-2014/ (Son erişim: 16.04.2020).
37 ICOMOS ISC20C, Madrid New Delhi Document Approaches for the Conservation of Twentieth Century Architectural Heritage, ICOMOS, New Delhi, 2017.