beyaz konusu
Konu olarak beyaz, çok geniş bir araştırma alanına yayılıyor. Mimarlık da bunlardan biri. “Beyaz”ın bir rengi belirttiği ölçüde, beyaz konusunun belki en başta genel olarak görsel sanatları ve bunların içinde resim sanatını ilgilendirdiği söylenebilir.
Ama beyaz renk, algı yetisiyle ilgili bir konu olarak ele alınacaksa o vakit, onu da kapsayan renkler konusu bağlamında ele alınmalı. Böylelikle beyaz, felsefede bir algı fenomenolojisinin konusu oluyor; bunun benzer bir ele alınışı, psikoloji alanında olanaklı (bu noktada, fenomenolojik bir felsefe ile psikolojinin ayrımını ve kesişmelerini belirleyip hesaba katmak gerekiyor).
Beyaz olgusunu ele alabileceğimiz başka bir alan, onun edebiyatta (özel olarak da şiirde) kullanımlarıyla ilgilidir. Bu, salt betimleme düzleminin ötesinde, beyaz sözcüğünün metaforik kullanımıyla ilgili düzlemi işaret etmektedir. Burada birçok örnek gösterilebilir. Türk şiirinde Fazıl Hüsnü Dağlarca, bu terimi ilk döneminde çok kullanmıştır. Fransız şiirinde André du Bouchet’nin Beyaz Motor kitabı anılabilir.
Görüldüğü gibi araştırma alanları çok geniş. Dolayısıyla, beyaz konusunu ele alacak kapsayıcı bir çalışma, ancak her alan için ayrı bir çaba gerektirecek birkaç ciltlik bir araştırma olabilir. Şimdiye kadar, fizik biliminin alanını hesaba bile katmadık. Oysa elbette, beyaz renk konusundaki bilimsel açıklamayı bize fizik verebilecektir.
Kısaca özetleyecek olursak: Beyaz rengi algılıyorum (görüyorum); beyaz rengi hayal ediyorum (imgelem); beyaz sözcüğünü kullanıyorum (Wittgenstein, son metinlerinden biri olan Renkler Üzerine Notlar’da renk sözcüklerinin kullanımı üzerinde duruyor, “beyaz”a özel bir vurgu yaparak); beyaz rengi resimde, videoda, sinemada, heykelde, mimarlıkta, teknolojik üretimde vs. kullanıyorum; beyaz olgusu üzerine düşünüyorum (felsefe); beyaz olgusuyla ilgili öznel deneyimi, psikoloji çerçevesinde soruşturuyorum; maddî bir olgu olarak fizik bilimi çerçevesinde ele alıyorum...
Bir de politik/sosyolojik boyut var. Tarihsel süreç içinde, beyaz sözcüğünün, beyaz tenli insanı belirttiği biliniyor (siyah, sarı, kızıl tenli insan tiplerine karşıt olarak). Buna bağlanan ırkçılık düzleminde, beyaz sözcüğünün “kirli” bir sözcük olduğunu öne sürmek de olanaklı görünmekte.
İşlevsellik/estetik denkleminde mimarlık yaratısı, beyaz olgusunu malzeme, ışık, bütüncül ve bölümlenmiş görünüm düzenleri bileşkenleri (belirleyicileri) kapsamında işlemektedir. Tıpkı ressamlar gibi, mimarlar da beyaz’ın herhangi bir renk olmadığını bilirler. Beyaz bir renktir ama hepsinden ayrı bir belirlenimi vardır (Wittgenstein’ın yukarıda andığımız metninde beyaz’ın bu farkına, burada özetleyemeyeceğimiz bir tarzda değinilmektedir; ayrıca, bu konuda, Kandinsky’nin 1911 tarihli Sanatta ve Özel Olarak Resimde Ruhanî Olana Dair kitabının beyaz rengiyle ilgili bölümleri de anılabilir).