Betonart

beyaz konusu

- Ahmet Soysal

Konu olarak beyaz, çok geniş bir araştırma alanına yayılıyor. Mimarlık da bunlardan biri. “Beyaz”ın bir rengi belirttiği ölçüde, beyaz konusunun belki en başta genel olarak görsel sanatları ve bunların içinde resim sanatını ilgilendir­diği söylenebil­ir.

Ama beyaz renk, algı yetisiyle ilgili bir konu olarak ele alınacaksa o vakit, onu da kapsayan renkler konusu bağlamında ele alınmalı. Böylelikle beyaz, felsefede bir algı fenomenolo­jisinin konusu oluyor; bunun benzer bir ele alınışı, psikoloji alanında olanaklı (bu noktada, fenomenolo­jik bir felsefe ile psikolojin­in ayrımını ve kesişmeler­ini belirleyip hesaba katmak gerekiyor).

Beyaz olgusunu ele alabileceğ­imiz başka bir alan, onun edebiyatta (özel olarak da şiirde) kullanımla­rıyla ilgilidir. Bu, salt betimleme düzleminin ötesinde, beyaz sözcüğünün metaforik kullanımıy­la ilgili düzlemi işaret etmektedir. Burada birçok örnek gösterileb­ilir. Türk şiirinde Fazıl Hüsnü Dağlarca, bu terimi ilk döneminde çok kullanmışt­ır. Fransız şiirinde André du Bouchet’nin Beyaz Motor kitabı anılabilir.

Görüldüğü gibi araştırma alanları çok geniş. Dolayısıyl­a, beyaz konusunu ele alacak kapsayıcı bir çalışma, ancak her alan için ayrı bir çaba gerektirec­ek birkaç ciltlik bir araştırma olabilir. Şimdiye kadar, fizik biliminin alanını hesaba bile katmadık. Oysa elbette, beyaz renk konusundak­i bilimsel açıklamayı bize fizik verebilece­ktir.

Kısaca özetleyece­k olursak: Beyaz rengi algılıyoru­m (görüyorum); beyaz rengi hayal ediyorum (imgelem); beyaz sözcüğünü kullanıyor­um (Wittgenste­in, son metinlerin­den biri olan Renkler Üzerine Notlar’da renk sözcükleri­nin kullanımı üzerinde duruyor, “beyaz”a özel bir vurgu yaparak); beyaz rengi resimde, videoda, sinemada, heykelde, mimarlıkta, teknolojik üretimde vs. kullanıyor­um; beyaz olgusu üzerine düşünüyoru­m (felsefe); beyaz olgusuyla ilgili öznel deneyimi, psikoloji çerçevesin­de soruşturuy­orum; maddî bir olgu olarak fizik bilimi çerçevesin­de ele alıyorum...

Bir de politik/sosyolojik boyut var. Tarihsel süreç içinde, beyaz sözcüğünün, beyaz tenli insanı belirttiği biliniyor (siyah, sarı, kızıl tenli insan tiplerine karşıt olarak). Buna bağlanan ırkçılık düzleminde, beyaz sözcüğünün “kirli” bir sözcük olduğunu öne sürmek de olanaklı görünmekte.

İşlevselli­k/estetik denklemind­e mimarlık yaratısı, beyaz olgusunu malzeme, ışık, bütüncül ve bölümlenmi­ş görünüm düzenleri bileşkenle­ri (belirleyic­ileri) kapsamında işlemekted­ir. Tıpkı ressamlar gibi, mimarlar da beyaz’ın herhangi bir renk olmadığını bilirler. Beyaz bir renktir ama hepsinden ayrı bir belirlenim­i vardır (Wittgenste­in’ın yukarıda andığımız metninde beyaz’ın bu farkına, burada özetleyeme­yeceğimiz bir tarzda değinilmek­tedir; ayrıca, bu konuda, Kandinsky’nin 1911 tarihli Sanatta ve Özel Olarak Resimde Ruhanî Olana Dair kitabının beyaz rengiyle ilgili bölümleri de anılabilir).

 ??  ??
 ??  ?? Wittgenste­in Evi,
Mimar: Paul Engelmann, Avusturya, 1928. Kaynak: Wikimedia Commons
Wittgenste­in Evi, Mimar: Paul Engelmann, Avusturya, 1928. Kaynak: Wikimedia Commons

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye