İNSAN GENOMUNA MÜDAHALE EDİLİYOR! NASIL BAŞA ÇIKACAĞIZ?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) insan genomu düzenlemesi uygulamalarının denetlenmesinde kullanılacak bazı küresel standartlar geliştirmek için bu ay içinde bir toplantı düzenleyecek.
Kurulun bu standartların uygulanmasını mecbur tutma gibi bir gücü bulunmuyor ve her ülke kendi yönetmeliklerini kendi belirliyor ancak yine de yapılacak tavsiyeler etki sahibi olacak ve kurul üyelerinin toplantı sırasında dikkate alması umulan birkaç nokta var. Bunlardan ilki güvenlik konusu.
Toplantıda insan embriyolarında yapılan ve etkileri kalıtım yoluyla gelecek nesillere aktarılan, germline genom düzenleme (GGE) adı verilen üreme hücreleri üzerindeki gen düzenleme uygulamasına odaklanılmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.
İnsanlarda Kullanımı Henüz Güvenli Değil
GGE konusundaki eleştiriler, kısmen fareler üzerinde yapılan ve her embriyo DNA’sında kesin ve öngörülebilir değişiklikler yapmak için CRISPR-Cas9 gibi genom düzenleme yöntemlerine güvenilemeyeceğini ortaya koyan birçok çalışma sonucunda ortaya çıktı. Varılan yargı, genom düzenlemenin insanlarda üremeye yardımcı uygulamalarda döllenmiş yumurtalar üzerinde kullanılmasının henüz güvenli olmadığı yönünde oldu. Ancak bu yöntem belli bir noktada güvenli hale gelebilir ve WHO GGE üzerinde yapılacak preklinik araştırmaların güvenliğini ve etkinliğini değerlendirmek için standartlar belirleyebilir.
Bu standartlar üzerinde uzlaşma sağlamak bir başka açıdan da önem taşıyor. Genom düzenleme konusu da dâhil olmak üzere, insan embriyosu üzerindeki araştırmalar; tüp bebek kliniklerindeki başarı oranlarını artırmanın ve daha genel anlamda rejeneratif tıp alanında ilerleme sağlamanın da merkezinde yer alıyor.
Sosyal, Yasal Ve Etik Tartışmalar Göz Önüne Alınmalı
Bu konunun vurgulanması önemli, çünkü “germline” adı da verilen üreme hücreleri üzerinde yapılan müdahaleler bazı yerlerde çoktan yasal hale gelmiş durumda. Örneğin, İngiltere’de preimplantasyon genetik tanı (PGD) yöntemi, İnsan Üreme ve Embriyoloji Kurumu tarafından düzenleniyor. PGD embriyoları genetik bozukluklar için incelemeyi de kapsıyor ve dolayısıyla insanlarda yardımcı üreme tedavilerinin uygulandığı durumlarda sadece “sağlıklı” embriyolar kullanılıyor. Bu yöntem CRISPR-Cas9’da olduğu gibi DNA üzerinde bilfiil değişimler yapılmasıyla ilgili olmasa da, yine de bir germline müdahalesi. Bu nedenle, onun nasıl regüle edildiği ve neden olduğu sosyal, yasal ve etik tartışmaların GGE’yi değerlendirirken göz önüne alınması gerekiyor.
Bu da bizi toplantıda ele alınması gereken bir diğer noktaya getiriyor. GGE İngiltere ya da başka bir yerde yasal hale gelecek olursa, konu üzerinde zekice bir denetim ve kontrol mekanizmasının bulunması büyük önem taşıyor. Kontrol mekanizmasının sağduyulu yenilikler getirilmesini yasaklamanın değil, bunlara olanak tanınmasının bir yolu olarak görülmesi gerekiyor. Ancak bunun gerçekçi olması adına; bu kontrol ve denetim altyapılarının bilimsel, teknolojik ve toplumsal alanlarda meydana gelen hızlı değişimlerle başa çıkmak için yeterince çabuk hareket edebilecek şekilde yapılandırılması şart.
İnsanlarla Bağlantı Halinde Olmak Önem Taşıyor
Şu anda gerçekleşmekte olan bilimsel ve toplumsal değişimlerin hızı, dikkat edilmesi gereken bir diğer noktanın da önemini artırıyor: İnsanlarla bağlantı halinde olmak. Toplumsal muhalefete rağmen genomik teknolojileri kullanıma koymaktan kaçınılması gerekiyor.
Peki, toplum bu tür yenilikler için nasıl onay verebilir veya vermeyebilir? Bu sorunun cevabı GGE ve diğer genomik teknolojiler hakkında kapsamlı bir konuşma yapmaktan, GGE’nin hayata geçmesi konusunda en hassas olan insanların nasıl korunabileceğini tartışmaktan ve insanların endişelerini dinlemekten geçiyor.
Bu ayrıca, düzenlenmiş bir genomun neden insanlık onurunu kırıcı bir durum gibi görülebildiğini sorgulamayı da gerektiriyor. Kullanılan bilimsel ve ahlaki dilin net olması, şeffaflık ve toplumdaki farklılıklara hassasiyetle yaklaşmak fikir birliği sağlamak açısından büyük önem taşıyor. Çünkü bunu yapmanın kestirme bir yolu bulunmuyor.