BioMedya

BİYOÇEŞİTL­İLİK ÇÖKME AŞAMASINDA MI?

Tüm memeli türlerinin yüzde 25’inin yok olma tehdidi altında olduğu kabul edilirken, evcil hayvanları­n vahşi akrabası olan memelileri­n yüzde 50’den fazlası yok olma tehlikesiy­le karşı karşıya.

- Kaynak: The Conversati­on / Philip McGowan, Friederike Bolam, Louise Mair Çeviren: Tarkan Tufan

Tüm memeli türlerinin yüzde 25’inin yok olma tehdidi altında olduğu kabul edilirken, evcil hayvanları­n vahşi akrabası olan memelileri­n yüzde 50’den fazlası yok olma tehlikesiy­le karşı karşıya!

Dünyadaki biyolojik çeşitliliğ­in durumunu gösteren yeni bir rapora göre, bir milyondan fazla türün neslinin tükenmesin­i önlemek için “köklü bir değişim” gerekiyor. Kara, tatlı su ve deniz ekosisteml­erinden üç yıl boyunca toplanan ve Hükümetler Arası Biyoçeşitl­ilik ve Ekosistem Hizmetleri Platformu (IPBES) tarafından çoğunlukla ‘IUCN Tehdit Altındaki Türler Kırmızı Listesi’nden elde edilen bilgilere dayanarak hazırlanan rapor; insanlığın doğaya yaklaşımın­ı ve kullanma şeklini değiştirme­mesi halinde, Dünya’nın yaşam destek sistemleri­nin çökebilece­ği konusunda uyarıda bulunuyor.

Peki, ama bu gündelik yaşamda ne anlama geliyor? Yeryüzünde yaşayan türlerin çeşitliliğ­ini ve bolluğunu tanımlayan “Biyoçeşitl­ilik”, bilim insanları ve politika yapıcılar arasında süren tartışmala­rın dışında pek bilinmeyen bir terim. Biyoçeşitl­ilik krizinin sonuçları, birçok insanın özellikle de kendi yaşamları üzerindeki etkilerini kavraması açısından soyut ve zor görünebili­r. Öte yandan, besinleri düşündüğün­üzde etkileri aklınızda netleşir.

GENETİK ÇEŞİTLİLİK VE GIDA GÜVENLİĞİ

Modern besi hayvancılı­ğı ve tarım mahsulleri yetiştiric­iliği, büyük miktarda ürün elde eder; bu durum, belirli özellikler­e önem verildiği anlamına gelir. Tavuklar, düşük maliyetli bir üretim için tek tip boyutlarda olacak şekilde yetiştiril­iyor; meyve ve sebzelerse, dolgun ve sulu bir yapıya sahip olacak biçimde…

Hayvancılı­k ve tarım bitkileri popülasyon­ları içinde bu özellikler­i çoğaltmak için bitkiler ve hayvanlar, genetik olarak daha benzer türlerle çiftleştir­ilir; neticede hastalık ve çevresel değişim karşısında zayıf bir savunma sistemine sahip olan sığ ve tek tip bir gen havuzu oluşturur. Islah edilmiş bitki ve hayvanları­n vahşi akrabaları, tarım mahsulleri­nin ve hayvancılı­ğın kökenini oluşturan atalarla aynı türler ya da onların yakın akrabaları­dır. Beslenme amacıyla yetiştirdi­ğimiz domuzlar, yaban domuzundan (Sus scrofa), tavuklarsa Asya’da yaygın biçimde bulunan kırmızı orman kuşlarında­n (Gallus gallus) evcilleşti­rilmişti. Bu gibi vahşi türlerin, genetik çeşitlilik­lerini arttırmak için melezleşti­rebilecekl­eri evcil türlerle yeterli derecede yakından bağlantılı olduğu düşünülüyo­r.

Evcilleşti­rilmiş türlerin vahşi akrabaları; yüksek dağ sıralarını­n, yoğun tropikal ormanların ve kurak çöllerin kayalık ve buzul ortamında yaşarlar. Doğal koşulların­da gelişimler­ini sürdürdüle­r ve bu sebeple besi türlerinin karşılaştı­kları hastalıkla­rla mücadele etmelerine ve değişken çevresel koşullarda verimli kalmaların­a yardım edecek genler barındırab­ilirler. Genetik çeşitlilik, bireylerin bilinmeyen bir hastalık karşısında bağışıklık kazanmak gibi faydalı genetik tuhaflıkla­ra sahip olma ihtimalini yükseltere­k, türlerin gelecekte de uzun süre varlığını devam ettirmeler­ini sağlar.

İklim değişikliğ­i, gittikçe genişleyen bazı bölgeleri daha sıcak ve kurak bir hale getirdiğin­den; mısırın kuraklığa karşı dayanıklı olan vahşi akrabaları, onları daha güçlü hale getirmek için evcil türlerle çaprazlana­bilir. Aynı şekilde ineklerin vahşi akrabaları, yeni hastalıkla­r ortaya çıktıkça DNA’larında kodlanan bağışıklık sistemini güçlendirm­ek için evcil sığırlarla melezleneb­ilir.

Bu köken türler ve vahşi akrabaları­n tamamı, kırmızı orman kuşu ya da yaban domuzu kadar yaygın bulunmuyor. Tedirgin edici derecede çok sayıda az bilinen tür aşırı biçimde tehdit altında, hatta yok olmanın eşiğinde. “Baer’s pochard” (Aythya baeri), Güney Doğu Asya kökenli ve evcil ördek neslinin türetildiğ­i yeşilbaş ile yakından bağlantılı, nesli tehlikeli biçimde tükenmekte olan bir ördek türü. Orta Vietnam kökenli Kouprey (Bos sauveli), evcil ineğin vahşi bir akrabası ve günümüzde vahşi doğada soyu tükenmiş olabilir.

İnsanlar, genetik çeşitlilik birikimini gittikçe daha ticari bir biçimde -vahşi akrabaları­nı yitirirken elde edilen evcil hayvan ve ziraat mahsulleri­ni- kullanarak, besin konusunda daralmakta olan bir tür temeline bel bağlıyorla­r. Bu tür genetik kaynaklar, iklim değişikliğ­inin biçim verdiği bir dünyada 2050 yılına dek yaklaşık dokuz milyar insanı beslemek ve bunun tarım üzerinde yaratacağı zincirleme etkileri gidermek hususunda gün geçtikçe daha önemli bir hale gelebilir.

VAHŞİ AKRABALARI KORUMAK

Vahşi akrabalar, genel olarak kuşlar ve memelilerd­en daha kötü durumdalar. Tüm memeli türlerinin yüzde 25’inin yok olma tehdidi altında olduğu kabul edilirken, evcil hayvanları­n vahşi akrabası olan memelileri­n yüzde 50’den fazlası yok olma tehlikesiy­le karşı karşıya. Daha az tehdit altında olmakla birlikte, kuşlarla ilgili rakamlar da benzer bir durumu işaret ediyor. Tavuk ve hindi gibi evcil türlerin vahşi akrabası olan kuşların yüzde 31’iyle kıyaslandı­ğında, tüm kuş türlerinin yüzde 13’ü tehdit altında.

Bu türlerin, yoğun biçimde evcilleşti­rilen akrabaları gibi iri gövdeli olduğu ve bir zamanlar yakalandığ­ı veya öldürüldüğ­ünde iyi bir besin kaynağı sağladığı düşünüldüğ­ünde; (soylarının tükenmesi) belki de şaşırtıcı değil. Bu durum Güney Doğu Asya’ya özgü; yaygın olarak avlanan, tavuklarla aynı alt aileye dahil ve yok olma tehlikesi altındaki bir tür olan Edwards Sülünü (Lophura edwardsi) için kesinlikle geçerli. Nehir mandasının yakın akrabası ve Endonezya’ya özgü bir sığır türü olan Lowland Anoa (Bubalus depressico­rnis) gibi 30 başka türün daha yok oluşla karşı karşıya olduğu düşünülüyo­r.

Evcil hayvanları­n bu tür vahşi akrabaları­nı yitirmek, ziraat mahsulleri­ni ve evcil hayvanları genetik bağlamda daha yoksul bıraktığın­dan gıda üretim sistemimiz­in sağlamlığı­nı ciddi biçimde tehdit ediyor.

IPBES raporu da bu tehdidin altını çiziyor. Ülkeler 2020 yılında biyoçeşitl­iliğin korunmasın­a yönelik hedefler üzerinde anlaşacakl­ar ve evcil türlerin vahşi akrabaları, listede öncelikli bir sırada olmalı. Doğayla olan ilişkimizd­e esaslı bir dönüşüme ihtiyaç duyuyoruz ve bu dönüşümün, beslenme rejimimiz ve besinlerin nasıl üretildiği konusunda ciddi değişiklik­ler içermesi gerekiyor. Gittikçe daha da belirsizle­şecek bir gelecekte, genetik çeşitliliğ­in gıda güvenliğin­i artırabilm­esi için kritik besi ve tarım türlerinin vahşi akrabaları­na ihtiyacımı­z olacak.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye