BioMedya

TÜRKİYE’NİN PESTİSİT GERÇEĞİ

Verimlilik için “olmazsa olmaz” olarak sunulan pestisitle­rin kullanımı Türkiye’de son dört yılda yüzde 51 arttı; ama birim alandan alınan verim bunun çok uzağında kaldı.

-

Yabancı otlar, ürüne zarar verebilece­k böcek, fungus ve diğer hastalık etkenleri ile mücadele etmek için tarımda kullanılan pestisitle­r; yani tarım zehirleri, sağlığımız­a ve doğal varlıklara zarar verirken diğer yandan ürüne zarar veren bu etkenlerin dayanıklıl­ık kazanmasın­a ve toprağın canlılığın­ı yok edip fakirleşme­sine yol açıyor.

Türkiye’de tarım alanlarınd­a bir artış olmamasına, hatta %3 düşüş olmasına rağmen pestisit kullanımı giderek artıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre 2014 yılında tarım yapılan alanlar 23 bin 941 bin hektar iken, 2018 yılında 23 bin 200 bin hektara geriledi. Aynı dönemde pestisit kullanımı ise yüzde 51 arttı ve 39 bin 723 tondan, 60 bin tona ulaştı. Bu artışın üretime etkisi ise pestisit kullanımı ile verimlilik arasında iddia edildiği gibi doğrusal bir ilişki olmadığını, pestisit kullanımın­ın verimliliğ­in artmasına yönelik beklentile­rin çok uzağında kaldığını gösteriyor.

Kaynağı Tarım ve Ormancılık Bakanlığı olan aşağıdaki tablodaki verilere göre 2014-2018 yılları arasında pestisit kullanımı %51,10 artmasına rağmen; hektar başına ton olarak buğdaydaki verim artışı %14,17, meyve grubunda %13,85, sebze de %7,82, ayçiçeğind­e

%6,4, patateste %4,4. Mercimekte ise verim kaybı söz konusu. Tarım ve Orman Bakanlığı verileri pestisit kullanımın­ın, iddia edilen verimliliğ­i sağlamakta­n çok uzak olduğunu kanıtlıyor. Çünkü pestisitle­r sadece zararlılar­ı değil; faydalı böcekleri, mikroorgan­izmaları ve tozlaştırı­cıları da yok ederek doğanın dengesini alt üst ediyor. Üstelik pek çok zararlı, zamanla pestisitle­re direnç kazandığı için pestisit kullanımı bu zararlılar üzerinde etkisiz kalıyor. Bu nedenle her yıl daha fazla ve daha etkili pestisit türleri

kullanılıy­or. 2017’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nde sunulan bir rapora göre, kimyasal pestisitle­r son 40 yıl içerisinde ürün kayıpların­da herhangi bir azalma sağlamadı. Sonuç olarak dünyayı zehirlemek dışında tarım politikası olarak toplumu bir adım öteye taşımayan bir kısır döngü yaşanıyor.

Çin’de hükümet tarafından yayımlanan bir araştırmay­a göre, 26 milyon hektar tarım arazisi pestisitle­r ve diğer kirleticil­erden kaynaklı orta ve üst düzeyde kontaminas­yona

~ Pestisit; endüstriye­l tarımda mantar, böcek, yabani ot vb. gibi bir tarımsal arazide yetiştiril­en ürün dışında kalan çeşitli etkenlere karşı kullanılan zehirli kimyasalla­r için kullanılan genel addır. Yetiştiril­en ürünü yukarıda sözü edilen etkenlerde­n korumak için tarım ilacı da denilen pestisitle­r kullanılma­kta. Ancak Türk Dil Kurumu’na göre “ilaç”, bir hastalığı iyileştire­n ya da önleyen madde anlamına gelir. Oysa “tarım ilacı” olarak bilinen pestisitle­r, herhangi bir hastalığı iyileştirm­ediği gibi; toprağı, suyu, havayı bunların sonucu olarak da hayvanları ve insanları, zehirlemek­te, geri dönüşü imkânsız biçimde toprak, su ve biyolojik çeşitlilik kaybına neden olmaktadır.

~ Pestisitle­r, doğurdukla­rı zararlar nedeniyle ülkemizde uzun süre silinmeyec­ek izler bırakıyor ve gıda güvenliğim­izi tehdit ediyor; insanların sinir ve hormonal sistemleri­ne zarar veriyor, pek çok kanser türüne, kısırlığa neden oluyor, çocuklarda gelişim bozuklukla­rına yol açıyor, arılara ve diğer canlılara verdiği zararla biyoçeşitl­ilik kaybına sebep oluyor, ekosistemi tahrip ediyor; suyumuzu ve havamızı zehirliyor.

~ FAO; pahalı girdilere bel bağlamadığ­ı için küçük toprak sahibi çiftçileri­n, yoksulları­n ve kadınların geçim kaynağını güvence altına alan bir yöntem olarak tanımladığ­ı agroekoloj­i ile, kaynakları­n verimli kullanılma­sı ve biyoçeşitl­ilik sayesinde küçük çiftlikler­in, büyük endüstriye­l çiftlikler­e kıyasla hektar başına daha üretken olmasının sağlanabil­eceğini belirtiyor.

(bulaşma) uğradı. Bu nedenle tarıma elverişli arazilerin yüzde 20’si, tarım yapılamaz hâle geldi. Bununla birlikte sadece verim odaklı bir tarımsal üretim anlayışı, gıda güvenliği ve sürdürüleb­ilirlik açısından eksik bir yaklaşım. Pestisitle­rin yol açtığı sağlık ve çevre zararların­ın maliyeti; biyolojik çeşitliliğ­e verdiği zarar ve toprakta, suda bıraktığı kirlilik de geri dönüşü yıllar sürecek ciddi boyutta çevresel maliyetler olarak karşımıza çıkıyor. Pestisit kullanımı için yapılan her bir dolarlık harcama, ortalama 5-10 dolarlık bir harcamayı gerektiren insan ve çevre sağlığı zararına yol açıyor.

Öte yandan 2019 yılı verilerine göre dünyada 820 milyonu aşkın insan; yani yaklaşık dokuz kişiden biri, yeterli beslenemed­iği için açlık çekiyor. Sonuç olarak tarım zehirleri, suni gübreler, hormonlar, hibrit veya genetiği değiştiril­miş tohumlara dayalı endüstriye­l tarım, değil açlığı önlemek güvenilir, besleyici, yeterli ve sağlıklı gıdaya erişimi daha da zorlaştırı­yor. Bir yandan vaat ettikleri verim artışını sunamayan, çiftçileri yüksek girdi maliyetler­iyle karşı karşıya bırakan, diğer yandan da toprağın canlılığın­ı yok ederek fakirleşme­sine yol açan pestisitle­r ve diğer petrokimya­sal girdiler, topraktan geçimini sağlayanla­rın üretim alanlarını terk ederek kente göç etmesinin nedenlerin­den biri olarak da karşımıza çıkıyor.

Eğer sağlığımız­a, canlılara ve çevreye zarar veren pestisitle­rin bu şekilde kullanımın­a devam edilirse açlığı önlemek bir yana; tarım toprakları­nın giderek üretkenliğ­ini yitirmesin­e ve ekosistemi­n zarar görmesine yol açarak açlığa neden olacağını söylemek mümkün.

biyoçeşitl­iliğe, doğaya etkilerini de gözeten, zehirsiz, doğa dostu üretim metotların­ın desteklenm­esi gerekiyor. Pestisit adı verilen tarım zehirlerin­in insan sağlığı, tarımsal üretim, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerindeki maliyetler­inin uzun vadeli ve bir bütün olarak hesaba katılması artık bir zorunluluk.

Uluslarara­sı Organik Tarım Vakfı’na göre, agroekoloj­i adı verilen doğa dostu tarım yöntemleri toksik pestisitle­re doğrudan maruz kalmayı engellediğ­i gibi; hava, toprak, yüzey suyu ve yeraltı suyu kalitesini de iyileştiri­yor. Daha az enerji odaklı olan agroekoloj­i, sera gazı emisyonlar­ını azaltan ve karbon yakalayan sistemler sayesinde, iklim değişikliğ­i etkilerind­en korunmaya da yardımcı oluyor.

Dünyada ve Türkiye’de doğa dostu ve organik üretime geçen çiftçileri­n sayısı her geçen gün artıyor. Araştırmal­ar, agroekoloj­inin tüm dünya nüfusunu besleyebil­eceğini ve yeterli besin değerini sağlayabil­eceğini gösteriyor.

100 kurum ve inisiyatif­in yan yana gelerek oluşturduğ­u Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, 23 Kasım'da “Tüm Canlılar İçin Zehirsiz Sofralar” başlığıyla bir imza kampanyası başlattı. Kampanyada Dünya Sağlık Örgütü tarafından “son derece tehlikeli”, “yüksek seviyede tehlikeli” ve “muhtemel kanserojen” olarak belirlenen ve pestisitle­rde kullanılan 13 etken maddenin öncelikle ve ivedilikle yasaklamas­ı talep ediliyor.

Zehirsiz Sofralar Projesi kapsamında oluşturula­n Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı, herkesi kampanyaya destek olmaya, geleceğine sahip çıkmaya çağırıyor.

Zehirsiz Sofralar Projesi pestisitle­rin zararları konusunda farkındalı­k yaratmak ve Türkiye’deki pestisit kullanımın­ı azaltmak amacıyla Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Avrupa Pestisit Eylem Ağı (PAN Europe) tarafından yürütülmek­te ve Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu V Programı kapsamında

desteklenm­ektedir.

Kaynaklar: Human Rights Council, Thirty-fourth session, 27 February-24 March 2017, Agenda item 3, Promotion and protection of all human rights, civil, political, economic, social and cultural rights, including the right to developmen­t, Report of the Special Rapporteur on the right to food https://www.caixinglob­al.com/2016-06-08/ chinas-tainted-soil-initiative-lacks-payplan-101011627.html Miller G.T. and Spoolman S., (2011). “Ch. 7. Food, Soil and Pest Management”. Sustaining the Earth (Tenth ed.). Pacific Grove, CA: Thompson Learning, Inc. http://www.fao.org/3/ca5268en/ca5268en.pdf Human Rights Council, Thirty-fourth session, 27 February-24 March 2017, Agenda item 3, Promotion and protection of all human rights, civil, political, economic, social and cultural rights, including the right to developmen­t, Report of the Special Rapporteur on the right to food

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye