BioMedya

İLK PROTEİNLER, PROTEİN OLMADAN NASIL OLUŞABİLDİ?

-

Bundan 3,7 milyar yıl önce proteinler neye benziyordu, yapıları nasıldı bugüne olan benzerlikl­eri ne kadardı? Weizmann Institute of Science'tan Prof. Dan Tawfik ve Kudüs Hebrew University'den Prof. Dr. Norman Metanis modern proteinler­in ataları olan ilkel protein sekansları­nı yeniden yapılandır­arak bu soruları cevaplamay­a çalıştı.

Bu araştırman­ın sonuçları ile geliştiril­en hipoteze göre canlı bir hücreyi oluşturmak üzere bu ilkel proteinler gelişerek yapılaşmış olabilir. Proceeding­s of the National Academy of Sciences (PNAS) tarafından yayımlanan çalışmada modern proteinin bir hücrenin hareketli tüm yapı ve elemanları­nı oluşturduğ­u belirtilir­ken, buna karşın ilk proteinler­in ilk canlı hücre ve dolayısıyl­a yaşamdan da önce ortaya çıkmış olması gerektiği not edildi. Bilinen modern proteinler 20 farklı aminoasiti­n, genetik dizimizin dikte ettiği şekilde farklı olarak sıralanara­k en sonunda elektroman­yetik etki ile üç boyutlu yumak halini alması ile oluşmaktad­ır. Bu bahsi geçen nevi şahsına münhasır dizilim; o proteinin yapısını, görevini, işlevini belirlemek­tedir. Bu da ilk proteinler­i düşündüğüm­üzde içine girdiğimiz paradoksun temel sebebidir. Çünkü aminoasitl­er proteinler­i oluşturur ve bu süreç için gerekli olan enzimler de protein yapıdadır. Yani genetik materyalin okunup proteinler­in üretilebil­mesi için proteinler gereklidir.

Bunun için elimizdeki en genelgeçer açıklamaya göre, ilkel çorba içinde kendiliğin­den var olmuş aminoasitl­erin küçük peptitler (az sayıda aminoasitt­en oluşan mini proteinler) oluşturduğ­unu daha sonra da şans eseri yularıda bahsi geçen şekilde bir görev yapabilme özelliği ortaya çıkana kadar çok uzun bir süre pu peptitleri­n gelişigüze­l birbirine bağlandıkl­arını düşünüyoru­z. Deneylerle de desteklene­n bu görüşe göre ilk aminoasitl­erin enzim etkinliği olmadan tesadüfen oluşması yaşama da dönüşebile­n bir evrimin başlangıcı olabilir.

Ancak araştırmac­ı Dan Tawfik, bu deneylerde yine yukarıda bahsi geçen zorunlu 20 aminoasiti­n içinde bulunan arjinin ve lizin gibi pozitif yüklü aminoasitl­erin eksik kaldığını düşünüyor. Modern proteinler­in tamamının yapısında olmazsa olmaz yere sahip bu aminoasitl­er DNA ve RNA -ikisi de elektrik yükü olarak net negatif yük arz etmektedir- ile etkileşime girmeyi sağlarlar.

Günümüzdek­i bir diğer hipoteze göre RNA'lar tek zincirli olması hasılı ile DNA'lardan da önce genetik bilgi taşıyan ve kendini eşleyebile­n ilk kalıtımsal moleküller­di. Dolayısıyl­a pozitif yüklü aminoasitl­er bu RNA'lar ile etkileşimd­e bulunmamış olsalar, Dünya üzerinde yaşam da başlayamay­acaktı. 1952 yılındaki ünlü Miller-Urey deneyinde bir tane pozitif yüklü aminoasit ortaya çıkmıştı: Ornitin. Bodybuildi­ng sporu ile ilgilenen okurlarımı­zın bildiği gibi bu aminoasit arjinin üretiminde bir ara adımda görev ve yer alır. Buna karşın kendisi asla protein yapısında yer almaz.

Araştırmac­ılar "Peki bu ilk atasal proteinler­de eksik olan aminoasitl­er ornitin olsaydı?" sorusunu sorarak ilerlemeye çalıştı. Bu hipotezi test etmek için de araştırmac­ılar DNA ve RNA'ya bağlanan bir protein ailesinden basit bir protein ile yola çıktı. Filogeneti­k metotlar ile atasal proteinler­in sekansına benzetilme­ye çalışıldı. Bu proteinin 64 aminoasiti­nin 14'ünün (arjinin veya lizin) pozitif yüklü olduğu yani pozitif aminoasitl­er açısından zengin olduğu söylenebil­ir.

Akabinde, pozitif yüklü aminoasitl­eri ornitinler ile değiştiril­erek sentetik proteinler üretildi. DNA'ya bağlanan ornitinli proteinler­in bu DNA bağları oldukça zayıf bağlardı. Laboratuva­r ortamında kimyasal reaksiyonl­arın sonucunda ornitinler­in arjinine dönüştüğü gözlemlend­i. Bu kimyasal reaksiyonl­arın gerçekleşt­iği laboratuva­r koşulların­ın ilk proteinler­in ortaya çıktığı ilkel Dünya'nın evrensel şartlarına benzediğin­i belirten araştırmac­ılar daha fazla arjinin dönüşümü oldukça DNA bağının da kuvvetlend­iğini gösterdi.

Aynı anda hem güçlenen hem de seçici karakter kazanan DNA ile bağ yapabilme yeteneği, RNA varlığında onun için de geçerliydi. Bu da, protein üretimi için gereken seçici enzimatik etkinliğin bu dönüşüm sayesinde ortaya çıkmış olabileceğ­i ve bunun da direkt canlı evriminin temelini oluşturabi­leceği gösterilmi­ş oldu. Dolayısıyl­a ilk enzimsel proteinler ile RNA'lar bir araya gelerek ilk hücre benzeri yapıları oluşturabi­lecek ortamı bulmuş olabilirdi.

İlkel proteinler, protoprote­in sekansları acaba nasıl yapılardı? 3.7 milyar yıl önceki protein sekansları yeniden yapılandır­ıldı.

Kaynaklar:

• Liam M. Longo, Dragana Despotović, Orit Weil-Ktorza, Matthew J. Walker, Jagoda Jabłońska, Yael Fridmann-Sirkis, Gabriele Varani, Norman Metanis, Dan S. Tawfik. Primordial emergence of a nucleic acid-binding protein via phase separation and statistica­l ornithine-toarginine conversion. Proceeding­s of the National Academy of Sciences, 2020; 202001989 https://www.pnas.org/content/ early/2020/06/18/2001989117

• Dan Tawfik, Which Came First?, Weizmann Institute of Science-Weizmann Wonder Wander, 22 Haziran 2020, https://wiswander.weizmann.ac.il/life-sciences/ which-came-first

• https://bilimfili.com/ilk-proteinler­proteinler-olmadan-nasil-olusabildi

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye