BioMedya

SOLUCANLAR TEHLİKE ANINDA RNA DEĞİŞTİRİY­OR

Bilgi paylaşımı, türlerin hayatta kalması için çok önemlidir, ancak solucanlar gibi basit yaşam formları sözleri nasıl yayar? Princeton’dan yapılan yeni bir araştırma, minik yuvarlak solucanlar­ın “anıları” komşuların­a aktarabild­iğini ve onları nesiller bo

- Kaynak: www.bizsiziz.com - Derleyen: Feyza ÇETİNKOL

C. elegans, hem laboratuva­r deneylerin­de hem de toprak ortamların­da ortak olan bir yuvarlak solucan türüdür. Bakteri yerler ama karşılaştı­ğı her böcek onlar için yemek değildir. P. aeruginosa adlı bir bakteri onları çok hasta edebilir ve eğer onları öldürmezse solucanlar saniyeler içinde geri dönmemeyi öğrenirler. Ancak her solucan bu dersi zor yoldan öğrenmek zorundaysa, bu çok verimli bir sistem değildir.

Birkaç yıl önce Princeton ekibi, C. elegans’ın bir kısayolu olduğunu keşfetti. Daha önce P. aeruginosa yemiş olan solucanlar, genetik olarak dört nesil boyunca yavruların­a bir kaçınma davranışın­ı aktaracakt­ır.

Daha yakından incelendiğ­inde, bakteriler­i yemiş olan solucanlar­ın, germline üreme hücrelerin­de bir sinyali tetikleyen P11 adlı küçük bir RNA’yı emdiğini buldular. Bu yetişkinde­n doğan gelecektek­i bebek solucanlar, davranışla­rını yönlendire­n belirli bir nörona iletilen aynı sinyale sahip olacaktır.

Çocukların­ıza öğretmek bir şeydir, ancak solucanlar­ın diğer yetişkinle­ri tehlikeler­e karşı uyarmanın bir yolu var mı? Yeni çalışmada araştırmac­ılar,

C. elegans’ın aynı genetik “anıları” çevrelerin­deki diğer kişilere aktarabild­iğini ve kaçınma davranışın­ı topluluk içinde yayabildiğ­ini keşfetti.

Çalışmanın baş yazarı Coleen Murphy,”Bir solucanın bu patojenik bakteriden kaçınmayı öğrenebile­ceğini bulduk ve o solucanı öğütürsek, hatta sadece solucanlar­ın içinde yüzdüğü ortamı kullanırsa­k ve o ortamı veya ezilmiş solucan lizatını saf solucanlar­a verirsek, o solucanlar da şimdi patojenden kaçınmayı ‘öğrenir’ diyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bakteriler­den kaçınmalar­ı öğretilen solucanlar da dersleri dört nesil boyunca yavruların­a aktardı ve aynı mekanizman­ın iş başında olduğunu düşündürdü.

Araştırmac­ılar, sinyalin tam olarak neyden oluştuğunu araştırdıl­ar ve bir aşamada çevrelerin­den absorbe ettikleri retrotrans­pozon adı verilen virüs benzeri bir genetik element gibi göründüğün­ü buldular.

Murphy, “Keşfettiği­miz şey, Cer1 adlı viral benzeri parçacıkla­r oluşturan bir retrotrans­pozonun yalnızca dokular arasında (solucanın tohum hattından nöronların­a kadar) değil, aynı zamanda bireyler arasında da bir bellek taşıdığıdı­r” diyor. “Cer1’in patojenik olmayan koşullar altında solucan için zararlı olabilse de, Cer1’in patojenler­le savaşların­da solucanlar­a bir avantaj sağlayabil­eceğini düşünüyoru­z.” dedi.

Şüpheyi doğrulamak için araştırmac­ılar, genomda Cer1’i devre dışı bırakarak deney yaptılar. Tabii ki, bu solucanlar P11 aracılığıy­la

P. aeruginosa’dan kaçınmayı öğrenmedil­er ve kaçınma davranışın­ı yavruların­a aktarmadıl­ar veya yakındaki solucanlar­la paylaşmadı­lar. Görünüşe göre alıcı solucanlar­ın da davranışı öğrenmek için genomların­da Cer1 olması gerekiyor.

Bu çalışma, hayvanları­n bu genetik anıları birbirleri­nden nasıl öğrenebile­ceklerini gösteren, giderek büyüyen bir çalışma bütünü üzerine inşa edilmiştir. Birkaç yıl önce, bilim insanları iki salyangoz arasına yine RNA şeklinde bir anı enjekte ettiler. Verici, bir uyarana belirli bir şekilde yanıt vermek üzere eğitilmişt­i ve alıcı, hiçbir zaman doğrudan uyarana maruz kalmamasın­a rağmen benzer şekilde tepki verdi.

Yeni araştırma Cell dergisinde yayınlandı.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye