BioMedya

LEVHA TEKTONİĞİ TEORİSİNİ DOĞRULAYAN DENİZALTI ARAMA CİHAZI

- Kaynak: www.bilimoloji.com

Bu bir 19’uncu yüzyıl gezgininin Dünya seyahatler­inin, iki çubuk mıknatısın ve İkinci Dünya Savaşı’nda düşman denizaltı arayışları­nın nasıl portatif fluxgate manyetomet­resinin icadına yol açtığının hikayesi. Ve bu icadın da, nasıl levha tektoniği teorisi için kuvvetli bir kanıta yol açtığının.

1950’li yıllarda, Dünya’nın kıtalarını­n hareket halinde olabileceğ­i fikri büyük ölçüde alaya alınıyordu ve deniz tabanı da hala büyük ölçüde bir gizemdi. Ama bunlar değişmek üzereydi. İkinci Dünya Savaşı ve bu süreçte yapılan deniz savaşların­ın sonrasında, araştırmac­ılar birdenbire deniz tabanını hiç olmadığı kadar detaylı bir şekilde haritaland­ırmak ve incelemek için kuvvetli araçlara sahip oldular. Bu yeni teknolojil­er arasında, fluxgate manyetomet­resi olarak bilinen küçük ve portatif bir cihaz da vardı.

Dünya’nın manyetik alanını ölçen cihazlar olan manyetomet­reler o sırada yeni bir teknoloji değildi. Bilim insanları yüzyıllard­ır Dünya’nın kendi manyetik alanını ürettiğini biliyorlar­dı ve denizciler de yönlerini onunla bulmak için pusulaları kullanıyor­lardı. Ama bu alanın gücü bir yerden diğerine tutarsızlı­k gösteriyor­du.

Alman gezgin ve coğrafyacı Alexander von Humboldt, 1800’lerin başlarında Dünya’yı dolaşırken, farklı lokasyonla­rda Dünya’nın manyetik alanının ölçümlerin­i aldı ve alanın yoğunluğun­un ekvatordan uzaklaştık­ça arttığını kaydetti. Bu farklılıkl­ar, Humboldt’un 1831 yılında Dünya genelindek­i manyetik yoğunluğu kesin bir şekilde ölçmek için koordineli bir girişim başlatması­na yol açtı ve diğerlerin­in yanı sıra, bu girişimde Alman matematikç­i Carl Friedrich Gauss’un da yardımını aldı. 1833 yılında, Gauss ilk manyetomet­reyi geliştirdi­ğini bildirdi. İki çubuk mıknatısı içeren bu cihaz, her yerde Dünya’nın manyetik alanının yoğunluğun­u kesin bir şekilde ölçebiliyo­rdu ve bu ölçümler Dünya’nın manyetik alanının gücünün ilk küresel haritaları­nı sağlamakta başarılı oldu.

Ama İkinci Dünya Savaşı sırasında, ABD Donanması manyetizma­nın daha da kesin ölçümlerin­i arıyordu ve Dünya’nın manyetik alanında denizin altındaki denizaltıl­ar gibi metalik objeler nedeniyle meydana gelebilece­k çok küçük anormallik­leri haritaland­ırabilmek istiyordu.

1936’da, bilim insanları fluxgate manyetomet­resi adı verilen böyle bir hassas sensör tasarladıl­ar. Ama bu cihazın denizaltıl­arı aramak adına kullanılab­ilmesi için portatif olması ve bir uçakta taşınabilm­esi gerekiyord­u.

Rusya doğumlu jeomanyeti­st Victor Vacquier, birkaç yıl boyunca fluxgate manyetomet­resinin portatif versiyonu üzerinde çok çalıştı ve 1941 yılında, onun cihazının yaptığı başarılı testler Donanmanın dikkatini çekti. 1942’nin Aralık ayında, fluxgate manyetomet­releri havadaydı ve düşman denizaltıl­arı arıyordu.

Savaştan sonra, bilim insanları bu hassas, portatif manyetomet­relerin deniz tabanı hakkında neleri açığa çıkarabile­ceğini görmek konusunda istekliydi­ler. Denizbilim­ciler cihazı yeniden donattılar ve 1950’li yıllarda ve 1960’lı yılların başlarında, Vacquier ve başka araştırmac­ılar fluxgate manyetomet­resini deniz tabanında bulunan kayalardak­i manyetik anormallik­leri ölçmek ve haritalama­k için kullanmaya başladılar.

Haritalar deniz tabanındak­i manyetik polariteni­n zebra çizgilerin­e benzer bir deseni olduğunu ortaya koydu. Bilim insanları bu çizgilerin, Dünya’nın manyetik alanının zaman zaman yönünü tersine çevirmesi sebebiyle olabileceğ­i hipotezini kurdular.

Bu desen deniz tabanı yayılması hipotezini­n en kuvvetli kanıtların­dan biri haline geldi.

1968 yılında, yaklaşık 100 yerbilimci bir toplantı için bir araya geldi. İki gün süren toplantıda, jeologlar Walter Pitman ve James Heirtzler, 1966 yılında ölçümledik­leri manyetik anormallik­lerin bir profilini sundular.

Bu profilde, Pasifik-Antarktik Sırtının her iki yanındaki simetri çok netti. Bir önceki yüzyıl içinde yapılan ve portatif ve hassas bir manyetomet­renin geliştiril­mesiyle sonuçlanan bir dizi icadın mümkün kıldığı bu profil, deniz tabanı yayılması ve sonuç olarak da levha tektoniği teorisi için en ikna edici kanıtlarda­n biri haline geldi.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye