BOA YILANLARI AVLARINI SIKARLARKEN NEDEN BOĞULMUYORLAR?
Boa yılanları, avlarını sıkarlarken ve yemeklerini sindirirlerken göğüs kafeslerinin farklı bölümleriyle nefes alıyorlar…
Gebeliğin ilerleyen aşamalarında fetüsün diyaframa baskı yaparak nefes almayı zorlaştırması nedeniyle hayatınız zorlaşabilir, ancak avlarını yutmadan önce sıkan yılanlar her yemek yediklerinde ciğerleri sıkışırken nefes alma zorluklarının üstesinden gelmek zorundadırlar.
ABD’de bulunan Brown Üniversitesi’nden John Capano, “Diyaframı olmadığı için tamamen kaburgalarının hareketlerine güveniyorlar ve en eski yılan atalarının akşam yemeklerini sıkarlarken ve sindirirlerken nefes alma zorluğunun üstesinden gelmiş olmaları gerek” dedi. Öte yandan bu, modern yılanların avlarını sıkarlarken boğulmaktan nasıl kurtulduklarını açıklamaya yeterli bir cevap değil.
Bir olasılık, hayvanların göğüs kafeslerinin belli bölgelerini duruma göre ayarlayabiliyor olmaları. Örneğin; dinlenme esnasında, bir hayvanı sıkma veya sindirme durumuna bağlı olarak göğüs kafesinin hangi bölgesini nefes almak için kullanacakları değişiyor olabilirdi. Öte yandan bu zamana kadar hiç kimse yılanların göğüs kafesinin hangi bölümünü kullandıklarını veya duruma göre göğüs kafeslerini ayarlayıp ayarlayamadıklarını kontrol etmek için yeme eyleminde bulunan yılanların solunum modellerini ayrıntılı olarak izlememişti.
Brown Üniversitesi’nden Capano ve Elizabeth Brainerd boa yılanlarının hareketlerini kısıtlamak için kaburgalarının etrafına kan basınçlı kelepçeler yerleştirdiler. Böylelikle araştırmacılar, bu kıvrımlı sürüngenlerin kaburgaları daraldığında nefes almak için göğüs kafesinin farklı bölümlerini kullandıklarını keşfettiler. Araştırmacılar Journal of Experimental Biology'de, akciğerin arka bölümünün körük gibi çalıştığını ve kaburgalar daha fazla hareket edemediği zamansa havayı akciğere çektiğine dair keşiflerini yayınladılar.
İlk olarak Capano, her sürüngendeki iki kaburgaya, yılanın vücudunun üçte biri ve yarısına kadar olan kısmına, küçük metal işaretleyiciler yerleştirdi ve X-ışınlarını kullanarak kaburgaların nasıl hareket ettiğini görselleştirdi. Sonra her iki bölgedeki kaburgaların üzerine bir kan basınçlı kelepçe yerleştirdi ve onları hareketsiz hale getirmek için basıncı kademeli olarak artırdı. Capano, sürüngenlerin tıslarlarken ciğerlerini gerçekten havayla doldurduklarını açıklayarak, "Hayvanlar ya kelepçeye aldırış etmediler ya da savunmaya geçip bizi uzaklaştırmak için tısladılar. Yılanların içlerine çekebilecekleri en büyük nefeslerden bazılarını ölçebilmek için bu büyük bir fırsattı” dedi.
Boa yılanlarının kaburga hareketleri yeniden yapılandırıldığında yılanların göğüs kafesinin farklı bölümlerindeki kaburga hareketlerini bağımsız olarak kontrol edebildikleri açıkça görüldü. Boa yılanları, vücutlarının üçte biri boyunca kan basınçlı kelepçeler tarafından tutulduklarında yılanlar kaburgalarını geriye doğru çekerek nefes alabildiler. Akciğerlere hava çekmek için onları yukarı kaldırırlarken de kaburgalarını geriye doğru salladılar. Bununla birlikte akciğerin arkasına doğru olan kaburgalar daraldığında yılanlar başa daha yakın olan kaburgaları kullanarak nefes aldılar. Aslında akciğerin uzak ucundaki kaburgalar yalnızca ön kaburgalar tutulduğunda hareket ediyorlardı ve vücuda oksijen sağlamamasına ve zayıf bir kan takviyesine sahip olmasına rağmen bölgenin derinliklerine hava çekiyordu. Akciğerin uzak ucu bir körük gibi davranıyor, artık kendi kendine nefes alamazken akciğerin ön kısmından hava çekiyordu.
Buna ek olarak kan basınçlı kelepçeler tarafından sıkıştırıldığında kaburga kaslarını kontrol eden sinir sinyallerini filme alıp kaydeden araştırmacılar, GoPro ile bir yılanı yemek yerken filme aldılar. Böylelikle yemek yerken kaburgaların sadece hareketsiz tutulmadığı da ortaya çıkmış oldu. Daralan kaslarda sinir sinyalleri yoktu; yılanlar, vücut boyunca farklı bir kaburga kümesini harekete geçirerek nefes almaya geçmişlerdi.
Bir avı sıkmak ve sindirmek bu yılanlara en çok enerji harcatan şeylerden biri olduğundan kendilerini boğmadıklarından emin olmak için nefes alacakları kısmı ayarlama yeteneğini geliştirmeleri gerekliydi. Yani böyle bir yetenek olmadan yılanlar kendilerini rahatlıkla boğabilirlerdi.