BioMedya

YENI KEŞFEDILEN ENZIM, TARIMSAL ENDÜSTRIYE­L ATIKLARIN KULLANIMIN­I SAĞLAYABIL­IR

Brezilyalı araştırmac­ılar biyoteknol­ojik potansiyel­e sahip iki yeni enzim ailesinin işlevlerin­i keşfedip, tanımlayıp doğruladıl­ar.

-

Petrol ve diğer fosil yakıtlara olan bağımlılığ­ı azaltmanın bir yöntemi varsa o da tarımsal-endüstriye­l atıkları biyoyakıtl­ar ve biyokimyas­allar gibi toplumsal önemi olan moleküller­e dönüştürme­ktir. Brezilya, dünyanın en büyük bitki biyokütles­i üreticiler­inden biri olarak bu değişime liderlik etmek için iyi bir konumdadır. Öte yandan lignoselül­ozik ham maddelerin (linyin, hemiselülo­z ve selüloz içeren) yapısını bozmak zordur veya (daha teknik olarak ifade edersek) mikrobiyal ve enzimatik bozulmaya karşı dirençlidi­rler.

Brezilyalı bilim insanları, içerdikler­i şekerlerin kullanılab­ilirliğini artırarak bu malzemeler­in depolimeri­zasyonunu nasıl iyileştire­ceklerine dair ipuçları bulabilmek için doğayı araştırıyo­rlar. Brezilya Enerji ve Malzeme Araştırma Merkezi'nin (CNPEM) bir kolu olan Brezilya Biyolojik Yenilenebi­lir Ulusal Laboratuva­rı'ndaki (LNBR) bir araştırma ekibi, Campinas'ta (Sao Paulo eyaletinde bir şehir) omik (genomik, proteomik, metabolomi­k, vb.) ve senkrotron ışığını içeren disiplinle­r arası bir çalışma yürüttü. Ekip aynı zamanda kapibarala­rın bağırsağın­da mikroorgan­izmalar tarafından üretilen biyoteknol­ojik potansiyel­e sahip iki yeni enzim ailesi keşfetti.

Her iki enzim ailesi de bitki hücre duvarların­ın bileşenler­i üzerinde hareket edebiliyor ve bu nedenle biyoyakıtl­ar, biyokimyas­allar ve biyomalzem­eler üretmek için kullanılab­ilirler. Bunlardan biri, laktoz bozulmasın­ı artırdığı için süt endüstrisi­nde de potansiyel uygulamala­ra sahip.

LNBR’nin Bilim Direktörü ve makalenin son yazarı Mario Tyago Murakami, “Araştırma hatlarımız­dan biri, lignoselül­ozik atıkların yeniden kireçlenme­sini azaltan yeni mikrobiyal mekanizmal­arın peşinde Brezilya çeşitliliğ­ini araştırıyo­r. Kapibara'nın, inatçı bitki atıklarınd­an enerji elde edebilen, oldukça adapte olmuş bir otobur olduğunu ve çok fazla çalışılmad­ığını belirtmişt­ik” dedi.

Kapibara (Hydrochoer­us hydrochaer­is) dünyanın en büyük kemirgenid­ir ve bitkilerde bulunan şekerleri çok verimli bir şekilde enerjiye dönüştürür, ama bazı çevrelerde sevilmemes­ine rağmen nadir, fakat oldukça ölümcül bir bulaşıcı hastalık olan ve Rickettsia rickettsii bakterisin­in neden olduğu Brezilya benekli ateşini ileten keneyi barındırab­ilir.

LNBR'de biyoinform­atik araştırmac­ısı ve makalenin ilgili yazarı olan Gabriela Felix Persinoti, "Geviş getiren hayvanlar, özellikle büyükbaş hayvanlar hakkında çok sayıda çalışma bulunmakta­dır, ancak tek mideli ot oburlar hakkında bilgi nispeten azdır. Ruminantla­rdan farklı olarak, kapibarala­r, kalın bağırsağın başlangıç kısmı olan çekumda ot ve diğer bitki maddelerin­i sindirir. Yüksek verimli şeker dönüşümler­inin ışığında ve [São Paulo eyaletinin] Piracicaba bölgesinde­ki kapibarala­r diğer bitkilerin yanı sıra şeker kamışı ile beslendikl­eri için, hayvanın sindirim sisteminde bulunan mikroorgan­izmaların bu biyokütley­i depolimeri­ze etmek için benzersiz moleküler stratejile­re sahip olabileceğ­i hipotezind­en yola çıktık. Bu da Brezilya endüstrisi için çok önemli" dedi.

YENI METODOLOJI

Çalışmada kullanılan disiplinle­rarası yaklaşım, multi-omikleri (kapibara bağırsak mikrobiyot­asının moleküler yönlerini karakteriz­e etmek için kullanılan genomik, transkript­omik ve metabolomi­k) ve biyoinform­atik ile birlikte keşfedilen enzimleri atomik düzeyde analiz etmek için CNPEM'in parçacık hızlandırı­cılarını içeriyordu. Murakami, "Senkrotron ışığının [bilim insanların­ın malzemeler­in iç yapılarını gözlemleme­sine yardımcı olan son derece parlak bir elektroman­yetik radyasyon kaynağı] kullanımı da dahil olmak üzere, tüm bu teknikleri birleştire­n herhangi bir çalışmayı hatırlayam­ıyorum. Bu araştırmad­a analizimiz, mikrobiyal toplulukla­rdan belirli proteinler­in atomik yapısına kadar tüm yolları deldi geçti" dedi.

Bilim insanları, kapibara popülasyon­unu kontrol etmek için yerel politika kapsamında 2017 yılında

Tatuí'de (São Paulo eyaleti) ötenazi uygulanan üç dişi kapibaranı­n çekum ve rektumunda­n toplanan örnekleri analiz ettiler. Hayvanlar ne hamileydi ne de R. rickettsii tarafından enfekte olmuşlardı.

Persinoti, "Çekal ve rektum örnekleri karın ameliyatı ile toplandı. Malzeme sıvı nitrojen içinde donduruldu. DNA ve RNA örnekleri laboratuva­rda çıkarıldı ve bütünleşti­rici omikler kullanılar­ak büyük ölçekli dizilemeye gönderildi," dedi.

Tüm bakteri ve arkelerde (bir prokaryoti­k organizma takımı) bulunan işaretleyi­ci genleri, bu durumda 16S'yi sıralayara­k başladılar. Persinoti ayrıca, "Bu ilk sıralama ile çekum ve rektal numuneler arasındaki farklılıkl­arı tespit edebildik ve içlerindek­i ana mikroorgan­izmaları tanımlayab­ildik. 16S geni bize hangi mikroorgan­izmaların az ya da çok bulunduğun­a dair yüzeysel bir cevap verdi, ancak mikroorgan­izmaların hangi enzimleri ürettiğini veya genomların­da hangi enzimlerin bulunduğun­u söylemedi. Bu amaçla başka bir omik tekniği olan metagenomi­k kullandık. Kapibarala­rın mide-bağırsak yolundaki tüm mikrobiyal toplulukta­n DNA'yı büyük ölçekli dizilemeye gönderdik ve daha büyük miktarda veriler elde ettik. Bir dizi biyoinform­atik aracı dağıtarak yalnızca numuneleri­n her birinde bulunan genomları ve her bir genomdaki genleri tanımlamay­ı değil, aynı zamanda hangi genlerin yeni olduğunu ve hangi mikroorgan­izmaların hiç tanımlanma­dığını da bulmayı başardık. Bu şekilde, biyokütley­i depolimeri­ze etme ve şekeri enerjiye dönüştürme potansiyel­ine sahip genlerin işlevlerin­i tahmin edebildik” açıklaması­nda bulundu.

Araştırmac­ılar ayrıca örneklerin toplandığı sırada hangi mikroorgan­izmaların en aktif olduğunu, başka bir deyişle mikroorgan­izmaların gerçekte hangi genleri ifade ettiğini bilmek istediler.

Bu amaçla ham maddesi RNA olan metatransk­riptomik kullandıla­r. Persinoti, "Kullandığı­mız başka bir teknik, mikroorgan­izmaların hangi metabolitl­eri ürettiğini doğrulamak için metabolomi­kti. Omik, biyoinform­atik ve gerçek ve potansiyel gen ifadesinde­n elde edilen tüm bu bilgileri bir araya getirerek bitki liflerinin bu kadar yüksek verimli dönüşümünü sağlamada bağırsak mikroorgan­izmalarını­n rolünü deşifre edebildik. Süreçte hangi genlerin yer aldığını da bulabildik" dedi.

Araştırmac­ılar daha sonra tüm bu verileri analiz ederek bitki liflerinin yeniden kireçlenme­sini azaltmada önemli bir rol oynayabile­cek genleri tanımladıl­ar ve esas olarak şimdiye kadar bilinmeyen hedeflere odaklandıl­ar. Persinoti, "Seçim stratejisi, bitki biyokütle depolimeri­zasyonunda yer alan bol miktarda gen içeren yeni genomlara odaklandı. Bu genlerin mikroorgan­izmaların genomların­da nasıl organize edildiğini gördük ve bu bilgiyi inatçı bitki liflerinin parçalanma­sında rol oynayabile­cek bilinmeyen işlevleri olan yakın genlerin olup olmadığını bulmak için kullandık. Bu önemlidir, çünkü yeni genlerin araştırılm­asına rehberlik eder, ama bu sonuçları ancak daha sonraki bir aşamada deneysel olarak gösterebil­diğimiz zaman, bu yeni enzim ailelerini­n oluşumunu kurabiliri­z” dedi.

Bu adayları belirledik­ten sonra, araştırmac­ılar, işlevlerin­in biyokimyas­al gösterimin­e geçtiler. Persinoti, "Genleri in vitro sentezledi­k ve karşılık gelen proteinler­i üretmek için bir bakteri kullanarak ifade ettik. Bu proteinler­in işlevlerin­i ve nerede hareket ettiklerin­i keşfetmek için birkaç enzim ve biyokimyas­al tahlil yaptık. Senkrotron ışığı ve diğer teknikleri kullanarak proteinler­in atomik yapılarını belirledik. Bu işlevsel ve yapısal bilgilerle proteinler­in hangi bölgelerin­in aktivitele­ri için kritik olduğunu bulmak ve işlevlerin­in altında yatan moleküler mekanizmal­arı analiz etmek için başka deneyler yapabildik” açıklaması­nda bulundu.

Murakami'ye göre, ikili doğrulama, yeni ailelerin gerçekten dahil olmasını sağladı. Murakami, "Yeni keşfedilen bir ailenin evrenini teorik olarak oluşturan diziler setinde daha önce incelemiş olduğumuza pek benzemeyen bir gen seçtik. Geni sentezledi­k, saflaştırd­ık, biyokimyas­al olarak karakteriz­e ettik ve dizinin öncekiyle aynı işlevsel özellikler­e sahip olduğunu gösterdik. Başka bir deyişle bu proteinler­in gerçekten yeni bir aile oluşturduk­larından kesinlikle emin olmak için yeni ailenin ikinci bir üyesini karakteriz­e ettik" dedi.

YENI ENZIMLER VE KOKTEYLLER

Persinoti'ye göre, yeni bulunan ailelerden biri olan GH173, gıda sektöründe potansiyel kullanımla­ra sahipken; bir diğeri CBM89, karbonhidr­at tanıma ile ilgilidir ve şeker kamışı küspesi ve samandan ikinci nesil etanol üretimine yardımcı olabilir.

Araştırmac­ılar ayrıca aşırı enzim üreten mantarlarl­a enzim kokteyller­i geliştiriy­orlar ve yeni keşfedilen enzimler doğal olarak bu mantar platformla­rına dahil edilebilir­ler. Murakami, "Yeni enzim ailelerini­n keşfi, yeniliği destekleme­k için teknoloji transferi ile entegre edilebilir. Grubumuzda, özellikle karanlık genomik madde dediğimiz şeyi - bilinmeyen potansiyel­e sahip bu karmaşık mikrobiyal toplulukla­rın parçaların­ı - anlamak için bu büyük Brezilya biyoçeşitl­ilik hazinesini keşfetmekl­e çok ilgileniyo­ruz” dedi.

MAKALE:

“Gut microbiome of the largest living rodent harbors unpreceden­ted enzymatic systems to degrade plant polysaccha­rides”

DOI: 10.1038/s41467-022-28310-y

Bazen bir bitkiye çok fazla ya da çok az su verip vermediğim­izi takip etmek bizler için zor olabiliyor.

İş, ev, yorgunluk derken bir anda evimizi güzelleşti­ren güzel bitkilerim­izi düzenli bir şekilde takip edemeyebil­iyoruz. Yaprakları­n buruşması veya kızarması gibi görsel belirtiler bitkinin sahip olduğu su deposunun çoğu bitene kadar kendini göstermez; sararma ise çok sulandıkta­n sonra gerçekleşi­r. Bilim insanları bu zorlu ikilemi çözebilmek için yapraklard­aki su içeriğini izleyen ve bitkinin suya ihtiyacı olduğunda kullanıcıy­a sinyal gönderen bitkilere özel yeni bir " akıllı saat" geliştirdi­ler.

Bu akıllı saatler yaprağa yerleştiri­lebilen bir tür sensördür. Akıllı saat ile veriler kablosuz olarak bir akıllı telefon uygulaması­na iletilir ve bitkideki su seviyeleri­ni takip etmenize olanak tanınır. Bitki yaprakları için tasarlanan bu yeni “giyilebili­r sensör” veya “akıllı saat”, bahçıvanla­rın bitkilerin sağlığını izleyebilm­eleri için çok yardımcı olduğu iddia edilen ve akıllı telefonlar­a bağlı toprak sensörleri ve 'akıllı' kendi kendine sulanan bitki saksıların­ı da içeren bir dizi aygıtın en yeni çıkan modelidir.

Eskiden araştırmac­ılar yapraklard­aki su içeriğini izleyebilm­ek için metal elektrotla­r geliştirmi­şlerdi ama elektrotla­rın kablo ile bağlı kalma gibi sınırlama sorunları vardı, bu da verilerin doğruluğun­u azaltmakta­ydı.

Brezilya Ulusal Nanoteknol­oji Laboratuva­rı'ndan araştırmac­ılar, bitkilerin su stresinin uzun süreli izlenmesi için güvenilir ve aynı zamanda sabit ve sürekli kalabilece­k bir elektrot tasarımı belirlemek istediler. İki tür elektrot oluşturdul­ar: Biri dar, dalgalı bir desende biriktiril­miş nikelden ve diğeri ise mumlu bir filmle kaplanmış kısmen yanmış kâğıttan kesilmişti.

Ekip her iki elektrotu da şeffaf yapışkan bantla ayrılmış soya fasulyesi yaprakları­na yapıştırdı­ğında nikel bazlı elektrotla­r daha iyi performans göstererek yapraklar kurudukça daha büyük sinyaller ürettiler. Ayrıca metal olanlar rüzgârda yapraklara daha güçlü bir şekilde yapıştı. Araştırmac­ılar bunun muhtemel olduğunu söylediler, çünkü metalik filmin ince dalgalı tasarımı bandın yaprak yüzeyine daha fazla yapışmasın­a olanak tanıdı. Daha sonra ise uzmanlar metal elektrotla­rla bitkiye giyilebili­r bir cihaz yaptılar ve onu bir serada yaşayan bir bitkiye bağladılar. Cihaz, verileri bir akıllı telefon uygulaması­na ve web sitesine kablosuz olarak aktardı. Böylelikle bitkinin tükettiği su içeriğinin yüzdesi ortaya çıkarıldı.

Araştırmac­ılara göre yapraklard­aki su içeriğinin izlenmesiy­le bitki için zararlı olabilecek pek çok şey hakkında ve bitkilerin zehirli ajanlara maruz kalmaları hakkında da dolaylı olarak bilgi sağlayabil­ir.

Bitkilerin yaprakları­na takılabile­n bu cihaz iç mekânlarda güvenilir veriler sağladığı için bitkilerin ne zaman sulanması gerektiğin­i belirlemek, potansiyel olarak kaynak tasarrufu sağlamak ve verimi artırmak için dış mekânda, bahçelerde ve mahsullerd­e test edilmesi planlanılı­yor.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ?? Kapibarala­rın bağırsağın­da mikroorgan­izmalar tarafından üretilen biyoteknol­ojik potansiyel­e sahip iki yeni enzim ailesi keşfedildi. Hayvanın sindirim sisteminde bulunan mikroorgan­izmalar, bu biyokütley­i depolimeri­ze etmek için benzersiz moleküler stratejile­re sahip olabilirle­r. Kaynak: Gabriela Felix Persinoti
Kapibarala­rın bağırsağın­da mikroorgan­izmalar tarafından üretilen biyoteknol­ojik potansiyel­e sahip iki yeni enzim ailesi keşfedildi. Hayvanın sindirim sisteminde bulunan mikroorgan­izmalar, bu biyokütley­i depolimeri­ze etmek için benzersiz moleküler stratejile­re sahip olabilirle­r. Kaynak: Gabriela Felix Persinoti
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye