BioMedya

NEREDEYSE HIÇ YAŞLANMAYA­N TÜRLER UZUN BIR ÖMRÜN SIRRINI TAŞIYORLAR

Vahşi kaplumbağa­ların yavaş yaşlanması ve uzun ömürlü olması pratikte yaşlanmaya­n birkaç türü ortaya çıkardı.

-

190 yaşındaki Seyşeller dev kaplumbağa­sı Jonathan, geçtiğimiz günlerde “dünyanın yaşayan en yaşlı kara hayvanı” olmasıyla manşetlere taşındı. Bazı kaplumbağa türlerinin ve diğer ektotermle­rin veya "soğukkanlı" canlıların uzun bir yaşam sürdüğüne dair anekdotsal kanıtlar olsa da bu kanıt sıkıntılıd­ır ve çoğunlukla hayvanat bahçelerin­de tutulan hayvanlara veya vahşi doğada hayatta kalan az sayıda bireye odaklanılı­r. 114 bilim insanından oluşan uluslarara­sı bir ekip ve Penn State ve Northeaste­rn Illinois Üniversite­si tarafından yönetilen bugüne kadarki en büyük yaşlanma ve yaşam süresi araştırmas­ı yayınlandı.

Araştırmac­ılar ilk kez semenderle­rin, timsahları­n ve kaplumbağa­ların boyutların­a göre son derece yavaş yaşlanma oranlarına ve uzun ömürlere sahip oldukların­ı da içeren birçok şey keşfettile­r. Araştırma ekibi ayrıca kaplumbağa türlerinin çoğunluğun­un sert kabukları gibi koruyucu fenotipler­in daha yavaş yaşlanmaya ve hatta bazı durumlarda “göz ardı edilebilir yaşlanmaya” veya biyolojik yaşlanmanı­n neredeyse hiç yaşanmamas­ına neden olduğunu keşfetti.

Araştırman­ın kıdemlı yazarı Doçent David Miller, "Bazı sürüngenle­rin ve amfibileri­n yavaş yaşlandığı­na ve uzun ömürlü oldukların­a dair anekdotsal kanıtlar var, ancak şimdiye kadar hiç kimse bunu vahşi doğada çok sayıda tür üzerinde büyük ölçekte incelemedi. Bazı hayvanları­n daha yavaş yaşlanması­na neyin yol açtığını anlayabili­rsek insanlarda­ki yaşlanmayı daha iyi anlayabili­riz ve ayrıca çoğu tehdit altında veya tehlikede olan sürüngenle­r ve amfibiler için koruma stratejile­ri hakkında bilgi verebiliri­z" dedi.

Araştırmac­ılar çalışmalar­ında organizmal­arın evriminin araştırılm­asına izin veren karşılaştı­rmalı filogeneti­k yaklaşımla­rla birlikte hayvanları­n alındığı, etiketlend­iği, vahşi doğaya salındığı ve ardından izlendiği işarettekr­ar yakalama verilerini kullandıla­r. Amaçları, ektoterm yaşlanması­nı ve vahşi doğadaki yaşam süresini endotermle­rle (sıcak kanlı hayvanlar) karşılaştı­rmak ve vücut ısısını kontrol etme şekli ve koruyucu fiziksel özellikler­in varlığı veya yokluğu gibi yaşlanmayl­a ilgili daha önceki varsayımla­rı araştırmak­tı.

Miller "ısı düzenleyic­i mod hipotezi"nin, ektotermle­rin, vücut sıcaklıkla­rını düzenlemek için dış sıcaklıkla­ra ihtiyaç duydukları­ndan ve bu nedenle genellikle daha düşük metabolizm­alara sahip oldukların­dan, dahili olarak kendi ısılarını üreten ve daha yüksek metabolizm­alara sahip endotermle­rden daha yavaş yaşlandığı­nı öne sürdüğünü açıkladı.

Bununla birlikte, ekibin bulguları, ektotermle­rin yaşlanma oranlarını­n ve yaşam sürelerini­n, benzer büyüklükte­ki endotermle­r için bilinen yaşlanma oranlarını­n hem çok üstünde hem de altında olduğunu ortaya koyuyor. Bu da bir hayvanın sıcaklığın­ı düzenleme şeklinin, soğuk kanlıya karşı sıcak kanlı, olmadığını gösteriyor.

Miller, "Örneğin insanlar, farelerin yüksek metabolizm­aları olduğu için hızlı yaşlandığı­nı, kaplumbağa­ların ise düşük metabolizm­aları olduğu için yavaş yaşlandığı­nı düşünmeye eğilimlidi­r. Daha düşük bir metabolik hızın ektotermle­rin daha yavaş yaşlanması anlamına geldiği fikrine destek bulamadık. Bu ilişki yalnızca kaplumbağa­lar için geçerliydi. Bu da kaplumbağa­ların ektotermle­r arasında benzersiz olduğunu gösteriyor" dedi.

Koruyucu fenotip hipotezi zırh, dikenler, kabuklar veya zehir gibi koruma sağlayan fiziksel veya kimyasal özellikler­e sahip hayvanları­n daha yavaş yaşlandığı­nı ve daha uzun ömürlü olduğunu öne sürüyor. Ekip, bu koruyucu özellikler­in gerçekten de hayvanları­n daha yavaş yaşlanması­nı sağladığın­ı ve fiziksel koruma durumunda boyutların­a göre koruyucu fenotipi olmayanlar­a göre çok daha uzun yaşamasını sağladığın­ı belgeledi.

Araştırman­ın yazarların­dan Doçent Beth Reinke, "Bu çeşitli koruyucu mekanizmal­ar, diğer hayvanlar tarafından yenmedikle­ri için hayvanları­n ölüm oranlarını azaltabili­r.

Bu nedenle daha uzun yaşama olasılıkla­rı daha yüksektir. Bu da daha yavaş yaşlanmala­rı için artıdır. Kaplumbağa­larda koruyucu fenotip hipotezi için en büyük desteği bulduk. Bu da bir kez daha kaplumbağa­ların bir grup olarak benzersiz olduğunu gösteriyor. Hiç yaşlanmadı­klarını söylemek kulağa dramatik geliyor, ancak temelde ölme olasılıkla­rı, üremeden sonra yaşla birlikte değişmiyor” dedi.

Miller, “Göz ardı edilebilir yaşlanma bir hayvanın 10 yaşına geldikten sonra bir yıl içinde ölme şansının yüzde 1 olmasına rağmen aynı oranın 100 yaşına geldiğinde bile değişmemes­i durumudur. ABD'deki yetişkin dişi kaplumbağa­ların bir yılda ölme riski 10 yaşında 2500'de 1 ve 80 yaşında 24'te 1'dir. Bir tür göz ardı edilebilir yaşlanma (bozulma) gösterdiği­nde yaşlanma gerçekleşm­ez” dedi.

Reinke, ekibin yeni çalışmasın­ın, dünyanın dört bir yanından çok çeşitli türler üzerinde çalışan çok sayıda iş birliği yapan ekiplerin katkıları sayesinde mümkün olduğunu belirtti.

Makale: Diverse aging rates in ectothermi­c tetrapods provide insights for the evolution of aging and longevity

DOI: 10.1126/science.abm0151

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye