LADY GAGA
SADECE . KENDIN OL!
HER KESİMDEN, CİNSTEN, IRKTAN YAKLAŞIK 18.000 KİŞİ, VARLIKLARINDAN RAHATSIZ OLANLARA KARŞI GÜNÜMÜZÜN EN SIRA DIŞI POP İKONU LİDERLİĞİNDE 2 SAAT SÜRESİNCE KENDİLERİNDEN GEÇTİLER.
2000 ’li yılların ilk 10 senelik kısmı hızla ilerlerken pop müziğinin kraliçesi Madonna’nın artık sadece gösterişli turnelerle ön plana çıktığı, Rihanna ve Beyonce arasında büyük çekişme yaşandığı, Britney Spears ile Christina Aguilera’nın eski günlerine geri dönme çabası gösterdiği dönemlerde, 2008 yılının ortalarında ‘Poker Face’ klibiyle dikkat çeken yeni bir isimle karşılaşmıştık. Herkesin yanındakine “İzledin mi klibi? Acayip bi şarkı
değil mi?” diye sormaya başladığı sıralarda o zaman sadece 22 yaşında olan Stefani Joanne Angelina Germanotta ya da bilinen ismiyle Lady Gaga ile hepimiz tanışmış olduk. “The Fame” (2008) albümünden art arda gelen klipler pop müziğin ihtiyacı olan boşluğu doldurmaya yetmişti. Birçok ülkede 1 numaraya yerleşen single’lar, genç yaştaki Lady Gaga için “Popun yeni divası o mu
acaba?” dedirtmeye yetmişti. Aradan geçen 6 senede birçok şarkısının büyük etkisinde kaldığım bu ismi acaba ne zaman izleme şansım olacak diye düşünür dururken ArtRAVE: The ARTPOP Ball Turnesi ile Toronto’da karşılaşma fırsatım oldu.
Toronto Raptors ile Toronto Maple Leafs takımlarına ev sahipliği yapan Air Canada Centre’daki konsere yaklaşık 7 ay öncesinden aldığım biletle yerimi garantiye aldıktan sonra uzun bir bekleyişe geçtim. Bir an önce turne başlasa da nasıl bir sahneyle karşı karşıya kalacağımı görsem diye heveslenirken, gerçek anlamda turnenin başladığı 4 Mayıs’taki Florida konserinden gelen görüntüler heyecanımı bir kat daha arttırmaya yetmişti. Son 7 ayda Miley Cyrus, Cher, Justin Timberlake, Beyonce, Jay Z ve daha birçok ismi izleme imkânına sahip olduğum Air Canada Centre’daki konser günü gelmişti artık. Konserin başlamasına 30 dakika kala giriş yaptığım esnada beklediğimden daha sakin bir ortamla karşılaşmama rağmen gördüğüm en ilginç insanlara da denk gelmiştim. İçeri adım attığımda mekânın hemen hemen tamamı dolmuştu. DJ kabininden son ses yükselen müzikle herkesin kendinden geçtiği sırada insanlarla biraz Lady Gaga ve günümüz müzik piyasası hakkında yaptığım konuşmalarda aslında tam da kafamdaki sorulara cevap bulmuş oldum. Herkesin ortak noktası Lady Gaga’nın müthiş bir şarkıcı, ayrıca müthiş eğlendiren ve herkesi bir araya toplayan, bu işi ticari olarak değil sadece kendi istediği şekilde yapmaya çalışan, insanlara farklı şeyler sunmaya özen gösteren, sözlük anlamıyla “gerçek bir sanatçı” olmasıydı. Konuşmaların devam ettiği anda, saatler 9’u gösterdiği sırada müziğin sesi kısıldı, ışıklar kapandı ve sıra dışı bir gösterinin perdesi yavaş yavaş yukarıya çekildi. Sahnenin arkasında “Star
Wars” serisinde de gördüğümüz kubbe şeklinde yerleşim yerlerine benzer maketlerin yanında dev kristaller gözünüze çarpıyor. Ancak sahnenin asıl müthiş kısmı sahnenin uzantısı şeklinde ön kısma doğru uzanan devasa Y şeklindeki transparan ek bölüm. Tüm kıvrım noktalarında dairesel bölüm olan bu ek parçanın bir ucunda gene büyük kristallerin ortasında kalmış klavye var. Tam bu bölgenin altında da sadece VIP bileti almış olan kişilerin girebildiği, aynı zamanda etrafı bar ile çevrili bir alan var. Işıklar açıldığı anda sahneye önce 15 dansçı çıkıyor. Ardından sahnenin altından parıltılı kıyafetinin içinde masmavi ARTPOP topu eklentili, sırtında tarantula bacağına benzer bir eklentiyle seyirciye merhaba diyor Lady Gaga. ‘ARTPOP’, ‘G.U.Y.’, ‘Donatella’ ile ilk 15 dakika durmaksızın devam ettikten sonra herkese selamlarını dile getirirken seyirciye, “Bana kariyerimin başından beri verdiğiniz desteğe layık bir şov yaratmak istedim. Kendiniz olun ve sonuna kadar eğlenin.” ana başlıklı uzun bir konuşma
yaptı. Ardından ‘Venus’, ‘Manicure’, ‘Just Dance’, ‘Poker Face’ ve
‘Telephone’ ile konser devam ediyor. Tabii bu konserle ilgili şöyle de ilginç bir detay var. Sadece 100 metre ötedeki Rogers Centre adlı beysbol stadında da aynı anda Beyonce & Jay Z konseri vardı. O yüzden ister istemez ‘Telephone’ şarkısı esnasında Rogers Centre’a bir video konferans bağlantısı olur mu acaba diye aklımdan geçirmedim değil.
Zaman zaman kostüm değişiklikleri ve solo dans gösterile
rinin devam ettiği konser ‘Paparazzi’, ‘Do What U Want’ ve ‘Born
This Way’ ile ritmini yakaladı. ‘Do What U Want’ belki de gecenin
. GECENIN EN ÇOK BEKLENEN SARKILARINDAN . . 'BAD. ROMANCE'. . HERKESE. "IYI KI GELMISIZ!"˛ . DEDIRTMEYE YETIYOR.
en zevkli performanslarından biriydi. di. ‘Do What U Want’ bittikten sonra Lady Gaga sahneden yavaş yavaş kristallerle çevrili klavyeye doğru ilerlerken Y şeklinde sahneye atılan n yüzlerce eşyanın bir kısmını üstüne geçiriyor, bir kısım mektuplardan notlar okurken bir mektuba takılıyor or ve klavyenin başında okumaya başlıyor. Bu turnede ‘Born This Way’ y’ şarkısından önce sahneye bir fan çıktığı için acaba bu seferki talihli kim olacak diye beklerken mektubu u yazan şanslı kız kendini bir anda sahnede Gaga’nın yanında buluverdi. di. Bu konserden 7 gün önceki Montreal konserinde çok da sık tanık olmayacağımız bir an gerçekleşmişti. ti. Ottawa’lı genç bir fan, ‘Born This Way’ ay’ öncesi sahneye çıkıp şarkıyı Gaga ile e birlikte söylemişti. Bu kez sahneye çıkan talihli kız düet yapma imkânı bulamasa da her 3 saniyede bir Gaga’ya sarılarak belki de en büyük k hayaline kavuşmuş oldu. ‘Born This s Way’ şarkısına giriş yapmadan önce e Gaga, bir süre önce kendisinin de ank- nksiyete hastalığı ile savaştığını söyledi di ve konsere gelen tüm insanlara “Herer ne hastalığınız ya da probleminiz varsa bununla savaşın ve yardım almaktan kesinlikle sakınmayın.” diye seslendi. Konsere gelen tüm ebeveynlere ise “Çocuğunuz eve geldiğinde öncelikle ona nasıl olduğunu ve gününün
nasıl geçtiğini sorun, çünkü en önemli şey bu.” şeklindeki isteğini yöneltti. Özellikle buradaki konserlerde sıkça rastladığım bir andı bu. Aynı konuşmalara sadece birkaç b ay önce Demi Lovato konserinde de tanık olmuştum. olm Bence geçmişinde belki sıkıntı ve dertleri olan sanatçıların bunları konserlerinde dile getirip insanları i cesaretlendirmesi orada geçirmiş olduğunuz olduğun 2 saatlik eğlencenin çok daha önünde bir önem ar arz ediyor.
‘Born ‘Bo This Way’i akapella olarak dinledikten sonra Gaga yanındaki fan ile birlikte sahnenin altına doğru do yol alırken sahnenin diğer kısmında kı dans şov insanları tekrar coşturuyor co ve bu kez de ‘The Edge
of Glory’i akapella söylemeye başlıyor ba ancak bu sadece 15-20 saniye sa sürüyor. En sevdiğim Gaga şarkısına şa sadece kısa bir süre tanıklık ta etmiş olsam da herhalde o os sesi kolay kolay unutamam. Hemen He ardından ‘Judas’, ‘Aura’,
‘SSexxx Dreams’ ve ‘Alejandro’ ile konserin ko sonları yaklaşıyor. Bu arada ar sahneye atılan yine yüzlerce kıyafet kıy ve mektup Gaga tarafından tek te tek toplandıktan sonra gecenin en çok beklenen şarkılarından ‘Bad
Romance’Ro herkese “İyi ki gelmişiz!’ dedirtmeye de yetiyor. ‘Applause’ ve
‘Swine’Sw ile artık iyice kendisinden geçen ge Kanada seyircisine teşekkürlerini kü ileten Gaga, ‘Gypsy’ ile konserini ko sonlandırıyor.
16 Eylül’de İTÜ Stadyumu’nda Türkiye’deki Tü ilk konserini verecek olan ola Gaga’nın bu muhteşem şovuna geri ge sayımda olanlara tavsiyem, kim ne giymiş, etrafta en çok Samsung S5 mi yoksa iPhone5 mi var diye bakmak yerine sadece sahneye odaklanıp Gaga’nın da dediği gibi “o gecelik sadece kendi gibi olabil
meleri ve eğlenebildikleri kadar eğlenmeleri” dir. Kostümlerin ve sahnenin bu kadar etkileyici olduğu bir gecede açıkçası beni en çok etkileyen şey, seyirci ile bir şarkıcının bu kadar “tek” olduğu, her 2 tarafın da birbirini olumlu yönde etkilediği ender konserlerden biri olmasıydı. Lady Gaga her konuda kusursuz mu derseniz bence değil. İzlediğim konserler üzerinden değerlendirecek olursam da bana göre dans, setlist ve ses olarak Beyonce 1.’liği kolay kolay kimseye kaptırmaz gibi gözüküyor. Sahne düzeni, sahneyi kullanma ve doldurma konusunda da şu ana kadar Miley Cyrus’tan daha iyisini görmedim ancak bu Gaga’nın eşsiz sanatçı ruhunu baltalamaya tabii ki de yetmez.