SPIRITUAL FRONT
KASIM AYINDA ÜLKEMİZDE BİR KONSER VERECEK OLANİTALYAN GRUP SPIRITUAL FRONT’ UN VOKALİSTİ SIMONE SALVATORI İLE KONUŞTUK.
Grubun solisti Simone Salvatori; Roma’yı, sokaklarında güzel fahişelerin ava çıktığı, uyuşturucu bağımlılarının öldüğü, sevgililerin imkânsız aşkların peşinde kendini yok ettiği, hüzünlü, dejenere, ahlaksız, acımasız ve büyülü bir gece şehri olarak resmediyor. “Roma’da hayat benim için sürprizlerle dolu.” diyor Simone: “Spiritual Front dışında hayvan mumyacısı olarak çalışıyorum, ayrıca küçük bir de motelim var. Yani her gün yeni bir turist ya da ceset hayatıma giriyor. Asla sıkılmıyorum!”
Tarzlar arasında sörf
Grubu 1990’ların sonunda bir solo proje olarak hayata geçiren Simone, aslen Death in June ve Changes gibi grupların başını çektiği NeoFolk tarzında müzik yapmak istiyormuş. Bu tarzdaki birkaç albümün ardından radikal bir değişimle (biraz da alaylı biçimde) “nihilist intiharsal pop” olarak tanımladığı, Kabareden Euro-pop’a, rockabilly’den triphop’a uzanan bir müziğe kaymış. “Adım adım yarattığım seslere güvenim arttı ve farklı bir şeyler denemek istedim.” diyor.
“Mırıldanmayı bıraktım, gerçekten şarkı söyleyebilecek güveni içimde buldum. Spiritual Front’u gerçek bir gruba dönüştürdüm.” Grubun eski günlerden bugüne taşıdığı en önemli emanet tabii ki faşist çağrışımlar yapan ismi. Simone ise grubun po--
litik hiçbir yanı olmadığı noktasında diretiyor: “Spiritual Front her zaman benim kişisel yaşantım, hayal kırıklıklarım ve takıntılarım ile ilgili oldu.”
Yazdığı parçaların neredeyse tamamı çetrefilli, uçlarda yaşanan ilişkilerle ilgili ve çoğu zaman son derece müstehcen.
Dahası “cinsel kimlik” denilen kavram bu parçalarda çoğu zaman silikleşiyor: ‘Kiss the Girls and Make Them Die’ gibi bir parçada kızlara âşık olmaktan korktuğu için onları harcamayı tercih eden Kazanova’nın ruhu, ‘Overkilled Heart’ta ise sevdiği adamı ölene dek acıyla bekleyen bir kadının ruhu barınıyor.
Grup için en önemli değişim, tıpkı sözleri gibi cüretkâr kapağı ile de öne çıkan “Armageddon Gigolo”da gerçekleşmiş.
“O dönemde Stefano Puri ile tanıştım. Klasik müzik eğitimi sayesinde parçalara orkestral düzenlemeler kattı ve zenginleştirdi. Bu albümde tarzımızı bulduk.” diyor.
“Armageddon Gigolo”da ünlü İtalyan kompozitör Ennio Morricone’nin orkestra müzisyenleri ile çalışmış olmaları da önemli bir referans.
“Morricone’nin büyük bir hayranıyım ve müziği ile gerçek bir bağ kurabilmenin yolunun, onun müzisyenleri ile çalışmaktan geçtiğini düşündüm.” diyor Simone ve bir kahkaha atarak eklemeden edemiyor: “Onlarla çalışmak zevkli olduğu kadar pahalıydı da!”
Masraflar cepten!
Peki müzik sektörünün çürümekte olduğu göz önünde bulundurulduğunda, plak firmasından gerekli bütçeyi koparabilmek zor olmuyor mu? İmalı bir ifade ile gülümsüyor: “Müzik sektörü ile ilgili kirli çamaşırlarımı dökmemi mi istiyorsun yoksa?”
İkimiz de gülüyoruz. “Plak firmalarının verdiği para çoğu zaman yetmiyor, özellikle de biz gerçek yaylılar kullanmayı tercih ettiğimiz için. Çoğu zaman masrafların bir kısmını cebimizden karşılamak zorunda kalıyoruz! Ayakta durabilmenin yolu bencil olmaktan geçiyor.” diye sürdürüyor.
“Firmalar ile işler kötüye gidebilir, elemanlar yaşlandıkça aileleri ön plana çıkmaya başlayabilir. Ayakta durmak için yeri geldiğinde acımasız olmak zorundasın.” Kadroyu bu nedenle çok sık değiştirmek zorunda kaldığından bahsediyor. Ancak “Armageddon Gigolo”nun mimarı olan Stefano Puri ile çalışmaya ayrı olarak devam ediyorlar.
“Stefano bana tamamen klasik müzik enstrümanları için yazılmış parçalar getirdi ve üzerine vokal yapmamı istedi. Ben de sevdiğim Alman yönetmen Fassbinder’ın çalışmalarına odaklandım ve ortaya ‘Black Hearts in Black Suits’ çıktı.” İkili, şimdilerde bu çalışmanın ikinci bölümü üzerinde çalışıyor ancak Spiritual Front’un “Amour Braque” isimli yeni albümü de yolda.
Spiritual Front, 21 Kasım 2014 günü, İstanbul’un en önemli alternatif müzik mekânlarından Bar Rasputin Live’da sahne alacak.