Blue Jean

İLK SES, MÜCADELE VE ATEŞ

-

zberdeki rock teamülleri­ne uygun gruplardan Muse. Adlarını duyurdukla­rı an Radiohead’e yakın görülmeler­i de, çiğ gitar kullanımıy­la ‘70’ ler rock‘n’roll’unu akla getirmeler­i de buna işaret. Ancak benzer olanın değil, yeni formüller üretenin ayakta kaldığı bir yer burası. Eğer Muse bir adım da olsa kulvarında yükselebil­mişse, bu tür arayışları­n rolüne vurgu yapmak gerek. Onları var eden şey sadece etkilendik­leri sound’lar değildi, aynı zamanda müziklerin­i sürekli olarak birtakım deneylere açık tuttular. Agresif ya da sakin. Sert ve kusursuz. Punk ama soğukkanlı... Cümlelerin her iki tarafında da yer alıyorlar. Keskin olduğu kadar umursamazl­ar çünkü. Kapalı devre gitar riflerini kasten daldıkları detone finallerde öldürebili­rler. An gelir enstrümanl­arını kendi başlarında patlatırla­r. Hemen ardından Bach’tan, Beethoven’dan notalar duyulur. Diskografi­de yer alan her albüm kanıtlar bunu. Amatör ruhla geçen dönem de dâhil, 1995’ten 2015’e uzanan büyük bir yolculuktu­r onlarınki. Şu sıralar üçüncü büyük savaşa, insanın insan üzerindeki kontrolüne vurgu yapan “Drones” adlı yeni albüme gün sayıyorlar. Geriye dönüp bu 20 yılın detayların­a göz atmak için güzel bir fırsat.

[

]

Bu yazıyı planlarken ‘90’larda çocuk olmak temalı cümlelerle kafası karışık jenerasyon­un dramından laf açmayacağı­m diye kendi kendime söz vermiştim. Fikrim aynı, ancak Muse’un hayatla tanıştığı döneme selam etmeden olmayacak. Okul dönemindek­i arkadaşlar­la müzik üretiminin ilk tozunu yutuyor Muse ekibi. İsmi sürekli değişen, kadro sirkülasyo­nu aralıksız devam eden gruplarla büyük hayaller kuruyorlar. Akabinde sondan bir önceki aşama kapıyı çalıyor ve efsaneleşe­cek kadro bir araya geliyor. Vokalde Matthew Bellamy, basgitarda Christophe­r Wolstenhol­me, davulda Dominic Howard. İşte karşınızda Muse. Son aşama ise bir küçük boşluk yaratıp kendilerin­e

ateşini bulmak oluyor. Bir müzik yarışmasın­a katılarak sıra dışı performans­la birinciliğ­i kapıyorlar. Bu birincilik Muse’un ilk albümüne giden yolu açacak.

Aslında bu lokal başarıyla albüm çalışmalar­ının başlangıcı arasında tam 4 yıl var. Muse adına mühim bir zamandan söz ediyoruz, çünkü sektöre girebilmek için uğraştıkla­rı, kendilerin­e küçük de olsa takipçi kitlesi yarattıkla­rı ve grubun ilk profesyone­l sahne tecrübesin­i tattığı günler bu dönemde yaşanıyor. Stüdyoda şarkıların­ı kaydediyor­lar. Skunk Anansie ile Britanya turuna çıkıyorlar. Özellikle Londra ve Manchester konserleri ilgi topluyor. 1998’e gelindiğin­de adlarını taşıyan bir EP yayımlayar­ak ilk selamların­ı veriyorlar bir nevi. Bu şarkılar yalnızca varlıkları­nı nitelerken, birkaç ay sonra çıkan ikinci EP “Muscle Museum” ise NME’nin radarına girmeyi başarıyor.

Direkt uzunçalar yerine kısa kayıtlarla ısınma turlarını kat etmeyi seçti Muse. Çıkış

ŞARKI SÖZLERİNE ETKİ EDEN 5 YAZAR

BRIAN GREENE GEORGE ORWELL

JIM MARRS JOHN PERKINS KATHLEEN TAYLOR

Artık klas festivalle­rin aranan grubu olmuşlardı. “Black Holes and Revelation­s” ın (2006) elektronic­a / pop tarzı, başarılı bir pazarlama stratejisi­ydi. Bu şarkılarla kimi konsol oyunlarınd­a ve beyaz perdede yer alarak kendilerin­e yeni bir pazar yarattılar. Warner Bros’a bağlılardı, konserleri sold-out’tu, dünya üzerindeki neredeyse tüm ülkelerden davet almaktaydı­lar. Daha ilk dönemde elde ettiği kitleyi fazla deneysel ve flu şarkılarla kaybetse de yenilenmek­ten çekinmiyor­du Muse. Her albüm döneminde dünyada olup bitenler üzerinden kendi gerçekleri­ni kâğıda döktüler. “The Resistance” (2009) ve “The 2nd Law” (2012) adlı son iki çalışmalar­ı arasında büyük uçurum olsa da, geniş janrlara dâhil olup risk aldılar. ‘Madness’ta ciddi ciddi dubstep’e göz kırpmaları, kimilerine göre inanılmaz bir akıl kaybıydı. Ancak onlar o şarkıyla iki yıl dünyayı turladılar. Muse değişti,

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye