Tarımda, iyi tasarlanmış bir sistemle devrim yapmak mümkün
Türkiye, ihracatla kalkınmak zorunda olan bir ülke. İhracata yönelik yatırımlar yaparak, ihracatımız ile küresel piyasalarda başarılı olmamız gerekiyor. Çalışmalarımıza yön veren bu düşünce ile tarımsal ihracatı geliştirmek adına bakanlık bazında ulusal rekabetçiliği geliştirici projeler yürütüyoruz.
Tarım sektörüne, tarımsal desteklere, tarımın iç ve dış ticaretine yeni bir vizyon getirilmeli. Tarım sektörünü geliştirerek, ileri teknolojisi ile rekabet ettirecek ve inovatif üretim altyapısı ile yüksek kalite ve verim sağlayacak bir yapıya oturtmak gerekiyor. Tarım politikalarımızı yenilemeliyiz. Rekabet içinde olduğumuz ülkelere göre rekabete daha uyumlu hale getirmek için tarım sektörünü dönüşüme, değişime götürecek devrim niteliğinde çalışmalar yapmamız gerekiyor.
Tarım ve tarıma dayalı ticarette ciddi bir planlamaya ihtiyaç duyulduğu bilinciyle hareket ediyoruz. Üretilmesi gereken öncelikli ürünleri tespit ediyoruz. Amacımız, üreticinin yetiştirdiği ürünü değerinin altında satmayarak hak ettiği kazancı elde edebilmesini sağlamak. Bir taraftan çiftçinin kazancını artırmaya yönelik faaliyetler sürdürürken diğer taraftan üretim kalitesini yükseltecek çalışmalara imza atıyoruz. Çiftçimizin üretim standardını artıracak uygulamaları teşvik edecek ve destekleyecek bilgileri sektörel bazlı takip ediyor, çiftçilerimizle paylaşıyoruz.
Tarımda 4.0 teknolojileri ile kar marjı artırılmalı
Ülkemizde gelişen teknoloji ile beraber modern tarım uygulamaları ile kar marjı artırılmalı ve markalaşma sağlanmalı. Üretim deseni ve üretim miktarı planlaması yapılmalı. Tarım havzaları ile yenilenen Türkiye ekim deseni ve tarımsal ürünlere sağlanan destek unsurları ile ülkesel rekabetten çok bölgesel rekabetçiliğe destek verilmeli. Ayrıca verilecek desteklerin bölgesel olarak tespit edilen maliyetin en az yüzde 50’sini karşılayacak oranda olması sağlanmalı.
Tarsus’ta tarıma dayalı sanayide büyük bir eksiklik var. Bu eksiği, kurucu ortağı olduğumuz Tarsus Gıda İhtisas OSB ve Agropark A.Ş. ile kapatmaya çalışıyoruz. Bölgede tarımsal işleme sanayisi gelişirse, hem tarım ürünleri işlenerek daha değerli hale gelecek, hem de piyasada arz ve talep dengesi sağlanmış olacak.
Tarımsal üretim yapılan her alan açık bir fabrika gibi
Üreticimizin her an çok büyük risklerle karşı karşıya kalması ne yazık ki kaçınılmaz. Bunun yanına ilave olarak plansız üretim, değişen politikalar, yüksek girdi fiyatları, ürün fiyatının düşük olması da eklenince riskin büyüklüğü kat be kat artıyor.
Tarım, Türkiye ekonomisinin lokomotif ve en stratejik sektörlerinden biri. Türkiye, sahip olduğu verimli topraklar, sulama imkanları, rekabet gücü ve önemli ihraç pazarları ile gücünü her geçen gün daha da artırmalı. Bu bağlamda üreticimize, tarım sektörüne, tarımsal gıda üretimine, tarımsal ticarete de destekler artırılmalı.
Güçlü Türkiye, güçlü ekonomi
Öncelikli olarak Tarsus Ticaret Borsa’sı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş.’yi faaliyete alarak lisanslı depoculuk hizmetlerine başlamak istiyoruz. Soğuk hava ve hububat depolarımızın çatılarında lisanssız elektrik üretim sistemi (GES) kurarak kendi enerjimizi üretmeyi planlıyoruz. Tarsus Sarıulak zeytinimizin yağının coğrafi işaretinin alınması için de yine yıl içinde girişimlerde bulunacağız. Aynı zamanda Tarsus Sarıulak zeytini fidanının üretilmesi konusunda çalışmalarımız başladı. Bunun yanında bölgemizin önemli sorunları arasında yer alan Akdeniz Meyve Sineği ile mücadelede yeni bir eylem planlaması projemiz bulunuyor.
Yatırımcının önünü açan yerel yönetimler istiyoruz
Üyelerimize daha kaliteli ve hızlı hizmet verebilmek amacıyla Smart Borsa Projesi kapsamına dahil edeceğimiz web tabanlı hizmet ile üyelerimiz kendi aralarında iletişime geçebilecek, aynı zamanda fiyat tespiti yapabilecek. En önemlisi 350’ye yakın eğitim videosu içeriği ile gelişimlerine katkı sağlayacağız. Bizler, 2023 hedefleri doğrultusunda, dünya ticaretinde rekabet eden, yerli üretimi artıran, alın terini, akıl terini ön planda tutan, üreten, yatırım yapan, istihdam sağlayan, ihracat gerçekleştirerek ülkesine döviz kazandıran, vergisini son kuruşuna kadar ödeyenler olarak; Türkiye’yi ve ekonomiyi güçlendirmek adına katkılarda bulunmaya devam edeceğiz.
Ülke genelinde seçimlerin sonuçlanmasıyla yeni belediye başkanları beş yıl sürecek görevlerine başladı. Yeni başkanların seçim öncesi çalışmalarında taşıdıkları his ve duygularla seçim sonrası da hizmetlerine devam edeceklerine eminim. Yerel yönetimlerin aldığı oy oranlarını gözetmeksizin ilgili tüm yerleşim yerlerine aynı standartlarda belediyecilik ve yerel hizmet götüreceklerine inanıyorum. Bu ülkenin, hepimizin olduğu ve birlikte barış içinde yaşamamız gerektiği bilinci ile seçim sürecinde yaşananları arkamızda bırakarak, tekrar istihdam, ekonomi ve ihracat gündemine dönmeliyiz. Toplumun tüm kesimlerinin yeniden ekonomiye, ihracata, istihdama odaklanmasını istiyoruz.
Bugünün dünyasında yerel yönetimlerin, kentlerin kaderini tayin etme konusundaki etkileri giderek artıyor. Ülkelerin değil kentlerin yarıştığı dünyada, rekabette yerel yönetimlerin büyük rol oynadığını görüyoruz. Bu sebeple büyükşehir belediye başkanlığına ve ilçe belediye başkanlığına seçilenlerin yeni dönemde sanayinin desteklemesini ve yatırımların teşvik edilmesini temel odakları arasına almalarını bekliyoruz. Tarımsal üretimi ile zengin bir coğrafyaya sahip kentimizde; tarımsal üretimin, tarımsal ticaretin, tarım sanayisinin zarar görmesini önlemek, tarım topraklarını korumak ve tarımı geliştirecek çalışmalara liderlik etmek, yerel yönetimlerimizin çağdaş belediyecilik anlayışı olmalıdır. Tarımsal üretime ve tarımsal sanayiye yönelik projelerin önünü açan ve destekleyen yerel yönetimler bölgemizin kalkınmasında itici güç olacaktır.
Bugün hedefimiz, ihtiyacımız olan güçlü ekonomiye sahip olmaksa, bunu başarmak için izleyeceğimiz tek yol daha çok çalışmak, daha çok üretmektir. Her yıla yeni umutlarla, yeni hedeflerle giriyoruz. Bu dönemde de iş dünyasının hedefleri gayet açıktır. Finansman erişiminde, faiz ve döviz kurlarında alınan önlemlerle ekonomide olumlu gelişmeler yaşanacağına inanıyoruz. Bu noktada bizlere, özel sektöre düşen görev ve sorumluluklar da artıyor.
Ülkemizin gücünün yanında özel sektörün her türlü zorluğun üstesinden geleceğine inanıyoruz. Bize düşen ilk görev üretim ve istihdam konusunda var olan kapasitemizi korumak olmalıdır. Yeter ki ticaret erbabının finans ve rekabet konusunda önü açılsın. Bütün emeğimiz ülkemiz içindir.