Kırsal Kalkınma Hamlesi ile diğer belediyelere örnek olmak istiyoruz
Bülent Ecevit’ten aldığım teklif üzerine, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olmaya karar verdiğim andan bugüne kadar geçen süreyi şöyle bir düşündüğümde, bu şehre ilişkin yaptıklarımın az şey olmadığını görebiliyorum. Yasalardan aldığımız yetki, görev ve sorumluluk içinde önemli işlerin altına imza attık. Porsuk Islah Projesi, Şehir içi ulaşıma tramvayın entegre edilmesi, Eskişehirlilerin yüzde 90’nının içme suyu olarak kullandığı Kalabak suyunun 65 yıldır yenilenmeyen isale hattının ve dağıtımının sağlıklı ve düzenli bir sisteme kavuşturulması, büyük tematik parklar, kültür sanat alanında yapılan büyük atılımlar… Daha sayamadığım birçok proje, hizmet, yenilik…
Ancak yapacaklarımız daha bitmedi. Kısa zaman içinde hizmete girecek projelerimiz var. Bir taraftan onları tamamlamaya çalışırken, bir taraftan da yeni projeler hazırlıyoruz. Benim çok önemsediğim iki proje hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Bunlardan birincisi ‘Kırsal Kalkınma Hamlesi’ olarak isimlendirdiğim ve diğer belediyelere de örnek olmasını istediğim projeler bütünü. İkincisi ise 2018 yılının Aralık ayından bu yana uyguladığımız ‘Halk Süt’ projesi.
Türkiye, geride bıraktığımız son 10 yıl öncesine kadar, dünyada kendi kendine yeten ve hatta kendi ayarında 3 ülkeyi daha doyurabilecek bir tarımsal üretime sahipti. Çok verimli topraklarımız ve bu topraklar üzerinde üretim yapan çiftçilerimiz, köylülerimiz vardı. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki bugün, birçok gıda ürününü başka ülkelerden ithal eder
hale geldik. Köylerin nüfusları hızla azalıyor. Artık gençler köylerde kalmıyor, şehre göç ediyorlar. Tarımla, hayvancılıkla uğraşacak iş gücü giderek tükeniyor. Bu durum, Eskişehir için de geçerli.
Neden böyle bir noktaya geldiğimizle ilgili söylenecek çok şey var, ama burada o konulara çok girmek istemiyorum. Gerek gençlerin köyleri terk etmeleriyle işgücünün bitme noktasına gelmesi, gerek üretim maliyetlerinin ürünün satılmasıyla karşılanamayacak noktalara yükselmesi nedeniyle köylerimiz ve köylülerimiz giderek yoksullaşıyorlar. Öyleyse bir şey yapılması lazım. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak neler yapabileceğimi, köylümüze nasıl destek verebileceğimi uzun uzadıya düşündükten sonra böyle bir karar aldım. Bu karar doğrultusunda köylümüzün daha çeşitli ürünlere yönelmesi, ürünlerini daha iyi koşullarda satabilmesini sağlayacak, bir anlamda aracıyı ortadan kaldıracak kooperatif modeline hızla geçmesi, domates, marul gibi geleneksel ürünler için de ücretsiz fide dağıtımına başladık. Sadece tarımsal üretimde değil, hayvancılıkta da benzer destekleri veriyoruz. Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçelerimizdeki mahallelerde 260 bin domates fidesi dağıttık. Bu karşılıksız destek köylüye 7 milyon liradan fazla gelir sağladı. Aynı şekilde 2.5 milyon marul fidesi dağıtımı yaptık. Damızlık manda, koyun, keçi gibi desteklerimiz olacak. Projelerini hazırladık. Ayrıca, Eskişehir’de tarih boyunca yapılan ancak son yıllarda tamamen terk edilen ipek böcekçiliğini yeniden canlandırmak için kendi alanlarımızda yetiştirdiğimiz 170 bin dut fidesini yine ücretsiz olarak dağıttık. Üretilen meyve ve sebzeleri kurutarak satabilmeleri için kurutma tesis kuruyoruz. Kooperatifleşmeleri için yol gösterici desteklerimiz sürüyor.
Biliyorsunuz ki, 2012 yılında çıkan Yeni Büyükşehir Yasası ile büyükşehir belediyeleri il sınırları içindeki her yerleşim yerinden sorumlu kılındı. Köylerin tüzel kişilikleri kaldırılıp, mahalle statüsüne geçirildi. Yani, Eskişehir il sınırları içindeki önceden köy dediğimiz ancak şimdi mahalle olan 550’ye yakın yerleşim yerine hizmet götürme sorumluluğu Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne verildi. Öyle olunca, hizmet vermek için şehir merkezinde yaşayan insanlara karşı ne kadar sorumluysam, evvelce köy olan mahallelerdeki hemşehrilerime karşı da sorumluyum. Yalnızca, yol, kaldırım, kanalizasyon gibi hizmetlerde değil. İnsanların özellikle de gençlerin köylerinde kalmalarına neden olacak yeni gelir kapıları açılmalı. Onları asıl mutlu edecek şey budur. Ancak o zaman insanlar köylerinden ayrılmazlar, ayrılanların bir kısmı da geri döner.
Halk Süt ile ekonomik süt satışını başlattık
Süt en temel besin öğelerinden biri. Özellikle bebekler, büyüme çağındaki çocuklar, anneler, anne adayları, yaşlılar için. Hemşehrilerimiz için nasıl sağlıklı ve ucuz halk ekmek üretimi yapıyorsak, onun yanına sütü de ekleme fikri, son derece önemli geldi bana. Sütün, besin değerlerinden kayıp vermeden, hem daha sağlıklı hem daha ekonomik koşullarda süt satışını başlattık. Bu da bizim, sosyal belediyecilik anlayışımızın gereğidir. Büyükşehir belediyesi olarak kâr etmek gibi bir amacımız yok. Ancak bu hizmetin sürdürülebilir ve kalıcı olabilmesi için de en azından kendi maliyetini sağlamalıyız. Kâr da etmiyoruz, zarar da. Ancak hem tüketici olan halkımız, hem de üretici olan köylümüz, çiftçimiz kazanıyor. Her iki kesim de kazanıyor, biz belediye olarak yalnızca aracılık yapıyoruz.