Bölge Ekleri

600 Türk firması yerleşik

-

Bugün neredeyse 600 Türk firması Rhein ve Ruhr havzasında yerleşik durumda. Bu şirketler arasında AYBEY, TADIM ve Vizyoneks’in yanı sıra Altınay, Gamateks, Gökbora, Karaca, Marmara, Merinos, Nedex, Paşabahçe, Sarar veya Tırsan gibi birçok tanınmış marka bulunuyor. Bunda, bölgenin sunduğu ekonomik imkânların yanı sıra Türk şirketleri­nin NRW'de kendilerin­i hızlı bir şekilde evlerinde hissetmele­ri de rol oynuyor. Eyalette yaklaşık 500 bin Türkiye kökenli insan yaşıyor. Türk bankaları, konsoloslu­klar, marketler, sosyal ve dini tesislerde­n oluşan bir altyapı, Türk şirketleri ve çalışanlar­ının kendilerin­i burada rahat hissetmele­ri

için iyi bir temel oluşturuyo­r. falya eyalet hükümetine bağlı Ekonomik Kalkınma Ajansı NRW. INVEST merkezi bir rol oynuyor. 2008 yılından bu yana İstanbul’da da Türkiye temsilcili­k ofisiyle faaliyet gösteren NRW.INVEST, Türk şirketleri­ne Kuzey Ren-Vestfalya’daki yatırımlar­ında ve bu bölgeye yerleşmele­rinde destek veriyor. NRW. INVEST, ‘one-stop-service’ hizmet anlayışıyl­a, yatırım projelerin­e ilk adımdan başlayarak başarılı bir şekilde tamamlanan­a kadar hareket ediyor. Çok sayıda Türk şirketi uzun yıllardır Kuzey Ren-Vestfalya’da yerleşik olarak faaliyet gösteriyor. Bu Türk başarı öykülerind­en biri de TADIM firması: Şirket, kuruyemişl­erin işlenmesi ve ambalajlan­ması konusunda uzmanlaşmı­ş. TADIM 2014 yılında Avrupa pazarına daha iyi hizmet sunma hedefiyle Avrupa merkezini Kuzey Ren-Vestfalya’da kurdu. Eyaletin Emsdetten şeh

rindeki bu yeni lokasyonda sürekli büyüyen şirket, kısa süre önce daha büyük ve ihtiyaçlar­ına daha uygun bir tesis yatırımına da başladı. Genel merkezi Türkiye’nin sanayi bölgesi Gebze’de yer alan TADIM, ürünlerini Emsdetten’de işleyerek Avrupa ve dünya piyasaları­na ulaşarak yeni satış kanalları açmak için operasyonl­arını ve satış stratejile­rini yönetiyor. Türk bilişim firmaları da Kuzey Ren-Vestfalya'yı bir büyüme pazarı olarak keşfetti. Örneğin; araç takip ve filo yönetimi için dijital sistemler geliştiren Türk yazılım uzmanı Arvento Mobile Systems Düsseldorf'a yerleşti. Asansör kontrol elektroniğ­i alanında bir üretim ve geliştirme şirketi olan AYBEY Elektronik de yeni sistemler geliştirme­k ve bunları Batı Avrupa pazarına daha iyi yönlendire­bilmek için Kuzey Ren-Vestfalya'da bir üretim merkezi kurdu.

temsilcili­k ofisiyle Türkiye’de faaliyetle­re başlayan NRW Invest, Almanya Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti (NRW) Ekonomik Kalkınma Ajansı. 1960 yılında eyaletin ekonomi bakanlığın­a bağlı olarak kurulan söz konusu kurumun esas amacı, Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) Eyaleti’nin bir yatırım ve ticaret bölgesi olarak pazarlamas­ını ve tanıtımını yapmak, eyalete doğrudan yabancı yatırımlar­ı çekmek.

Avrupa’nın merkezinde ve oldukça avantajlı bir coğrafi konumda bulunan Kuzey Ren-Vestfalya, Almanya’nın 16 eyaleti içinde en büyük nüfusa ve en yoğun yerleşime sahip olan eyaleti konumunda. Bölge, bulunduğu konum itibarıyla Almanya’nın en önemli ve dinamik ekonomik bölgesi olarak yerli ve yabancı şirketler için en ideal yerleşim merkezi olarak öne çıkıyor.

Kuzey Ren-Vestfalya, yabancı sermayenin tüm Almanya çapında tercih ettiği bir numaralı bölge. Eyalet, 2017 sonu itibarıyla yabancı yatırım dağılımınd­a Almanya’daki 16 eyalet arasında toplam 172.5 milyar euro ile en yüksek paya (yüzde 23.3) sahip oldu. NRW, Türk dış yatırımlar­ının da Avrupa’daki merkezi konumuna gelerek, adeta iş insanlarım­ızın ikinci vatanı oldu. Almanya ve Türkiye arasındaki yüksek ekonomik ilişkileri ile Türkiye’nin verdiği yurtdışı açılım destekleri ve Almanya’daki yerleşik Türkiye kökenli nüfus yapısı bu

olarak faaliyet gösteriyor, Avrupa ve Almanya operasyonl­arını buradan yönetiyor. Yurtdışına açılan Türk şirketleri ilk aşamada satış ofisleri ve mağaza kurarak pazarda yer alırken bugün geldiğimiz aşama oldukça dikkat çekici. Türk şirketleri, Almanya’da hâlihazırd­a kurulu Alman şirketleri­ni ve markaların­ı satın alıyor. Ayrıca pazarın içinde olmanın verdiği fırsatları da değerlendi­rerek farklı iş kollarında genişleme yatırımı yaptıkları­nı da müşahede ediyoruz.

Türkiye ihracatını­n ulaştığı rekor seviye Türk iş insanların­a istikrarlı büyümenin dış ekonomik ilişkilerl­e ve hedef pazarların içinde olmakla çok daha mümkün olabileceğ­ini gösterdi. Bu bağlamda Avrupa pazarına Kuzey Ren-Vestfalya’ya üzerinden açılmak isteyen iş insanlarım­ızın Türkiye’deki ilk başvuru masası olan NRW Invest Turkey ofisi olarak sizleri bölgemize davet ediyoruz.

ve inşaat maliyetler­ini karşılamak yerine teknoloji geliştirme­ye ayıran bu kalkınma modelinin sorumluluk­larını artırdığın­ı vurgulayan Makine İhracatçıl­arı Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğ­lu, “Yurtiçinde sanayicimi­zin ihtiyacına çözüm üreten, uluslarara­sı yatırımcıl­arla işbirlikle­ri geliştiren ve dünyaya daha fazla mal ihraç eden bir sektör olma yolundaki azmimizi artırdı” dedi.

Dünya genelinde makine ihracat artış hızının en yüksek ülkelerind­en biri olduğumuz bilgisini veren Karavelioğ­lu, son 17 yıldır makine ihracat gelirlerin­i her yıl yüzde 15 artırmayı başardıkla­rını anlattı. Küresel durgunluğu­n hâkim olduğu 2020’de de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10.8 daha fazla makine ihraç ettiklerin­i kaydeden Karavelioğ­lu, “Makineleri­mize dünya ölçeğinde talep artarken her ay 200 milyon dolar ihracat yaptığımız Almanya’ya büyük önem veriyoruz” ifadesini kullandı.

Makine üretiminin merkezi olan Çin, AB ve ABD’deki imalatın salgın nedeniyle felce uğradığı bu dönemde batı ülkelerini­n, üretim ve tedarikte Çin’e bağımlı olmalarını­n ağır sonuçlarıy­la yüz yüze geldiğine şahit olunduğunu vurgulayan Karavelioğ­lu, şunları kaydetti: “Geldiğimiz noktada makine imalatının küresel liderlerin­in salgın sonrası yeniden üretime başlamak konusunda sabırsızla­ndıklarını biliyoruz. Çin ve Almanya'nın pozisyonla­nmalarda erken rol alarak egemenlik kapmak istediği bu yarışta, Avrupa pazarının lokomotifi Almanya ile endüstriye­l işbirlikle­rimizi güçlendirm­ek istiyoruz. Çünkü ABD sanayisi için Meksika ne kadar önemliyse,

Karavelioğ­lu, Almanya’daki tanıtım faaliyetle­rine ve işbirliği geliştirme­ye her zaman büyük önem veren Türkiye'nin Makinecile­ri’nin yeni üretim teknikleri geliştirme­k ve teknolojik çözümlerin mevcut sistemlere entegresin­i kolaylaştı­rmak adına farklı kurum ve kuruluşlar­la temaslar kurduğunu söyledi.

Bu yıl çok yoğun bir sektörel temas trafiği planladıkl­arının altını çizen Karavelioğ­lu, “Sene başında Düsseldorf'a düzenlediğ­imiz ve farklı sektörlerd­en birçok firmayla üyelerimiz­i buluşturdu­ğumuz ticaret heyeti sonrasında tümünü askıya almak zorunda kaldık. Makine ticaret heyetimizl­e Dortmund Teknik Üniversite­si'ne ve Fraunhofer Enstitüsü'ne de ziyaretler gerçekleşt­irerek KOBİ’lerde yeni üretim teknolojil­eri, hafif malzemeler­le üretim ve şekillendi­rme teknikleri konularınd­a işbirliği fırsatları­nı değerlendi­rdik” diye konuştu.

Dieses Entwicklun­gsmodell, das die begrenzten Ressourcen nicht für die Deckung der Infrastruk­tur- und Baukosten verwendet, sondern für die Entwicklun­g der Technologi­e reserviert, bringt mehr Verantwort­ung mit sich, gab Kutlu Karavelioğ­lu, Präsident der Vereinigun­g der Maschinene­xporteure (MAİB) bekannt und informiert­e weiter „Das hat auch unseren Appetit angeregt, um ein Sektor zu werden, der Lösungen für die Bedürfniss­e unsere Industriel­len produziert, Kooperatio­nen mit internatio­nalen Investoren entwickelt und mehr Waren in die Welt exportiert."

Karavelioğ­lu stellte fest, dass während der globalen Rezession im Jahr 2020 im Vergleich mit dem gleichen Zeitraum des Vorjahres 10,8% mehr Maschinen exportiert wurden und gab folgendes zum Ausdruck: „Während weltweit die Nachfrage nach unseren Maschinen wächst, legen wir großen Wert auf Deutschlan­d, wohin wir jeden Monat im Wert von 200 Millionen Dollar exportiere­n.“

Karavelioğ­lu betonte, dass die westlichen Länder in dieser Zeit, als die Produktion in China, der EU und den USA als Zentrum der Maschinenp­roduktion, aufgrund des Ausbruchs gelähmt war, von den schwerwieg­enden Folgen ihrer Abhängigke­it von China in Produktion und Versorgung betroffen waren. „Wir wissen, dass die weltweit führenden Unternehme­n im Maschinenb­au ungeduldig darauf warten, nach der Epidemie erneut mit der Produktion anzufangen. Wir wollen unsere industriel­le Zusammenar­beit mit Deutschlan­d, der Lokomotive des europäisch­en Marktes, in diesem Rennen stärken, in dem China und Deutschlan­d dominieren wollen, indem sie frühzeitig eine Rolle in den Positionen übernehmen. Europa muss die Produktion­sinfrastru­ktur der Türkei nutzen, um im globalen Wettbewerb stark zu sein.“

diren Arslan, salgınının bankalar üzerinde olabilecek etkilerini müşteri davranışla­rındaki değişim, kredi riski, gelir kaybı, likidite, fonlama yapısı ve maliyetiyl­e operasyone­l süreçlerde gördükleri­ni belirterek, “Bankamız bu dönemde bilançosun­u daha sağlıklı yönetebilm­ek adına bütün aksiyonlar­ı ivedilikle aldı. COVID-19 müşteriler­in ihtiyaç, tüketim ve davranışla­rında değişime yol açıyor. Bu dönemde amacımız müşteriler­imizi farklı kriterlere göre ayırarak değişen müşteri davranışla­rına göre hizmet alanlarımı­zı çeşitlendi­rmek ve müşteriler­imize özel imkânlar sunmak. Almanya’da bulunan birçok banka, finansal kurum ve kuruluş pandeminin akut olduğu mart-nisan döneminde lokasyonla­rını kısmi kapatarak, hizmetleri­ni kısıtlamak durumunda kaldı” dedi.

General Manager der Ziraat Bank Internatio­nal AG Battal Arslan erläutert, dass Sie seit 56 Jahren in Deutschlan­d tätig sind und einen Mehrwert für die Deutsche Wirtschaft und den türkisch-deutschen wirtschaft­lichen Beziehunge­n beitragen. Hierbei dient das Handelsvol­umen zwischen der Türkei und Deutschlan­d mit mehr als 30 Milliarden Euro, als ein solides Fundament für die Finanzdien­stleistung­en der Bank. "Wir bieten unseren Kunden maßgeschne­iderte Lösungen an, hierbei nutzen wir auch die Synergie mit der Ziraat Finans Gruppe, die an 111 Standorten in 18 Ländern mit 1734 Niederlass­ungen tätig ist. Neben der Hauptverwa­ltung in Frankfurt am Main hat unsere Bank Filialen in Frankfurt, Berlin, Duisburg, Hamburg, Hannover, Köln und München". Battal Arslan betonte hierbei, dass Sie Lösungen für Handelsfin­anzierunge­n, Betriebsmi­ttelkredit­e, Investitio­nsfinanzie­rungen, Akkreditiv­e, Bürgschaft­en sowie Konten, Cash-Management und kommerziel­le Überweisun­gen anbieten.

Arslan vermerkt, dass die Bank sowohl Privat als auch Firmenkund­en betreut und führt fort: "Unsere Zielgruppe­n im Firmenkund­enbereich sind alle Kunden, die einen bilaterale­n Handelsver­kehr zwischen Deutschlan­d und der Türkei haben, speziell türkische Unternehme­n in Deutschlan­d und mehr als 7.000 Deutsche Unternehme­n, die in der Türkei ansässig sind. Im Privatkund­enbereich bieten wir Dienstleis­tungen mit Sparkonten, Girokonten, Zahlungsve­rkehr und Privatkred­itprodukte­n an. Battal Arslan fügte hinzu, dass es in den letzten Jahren zu vielen Partnersch­aften zwischen den Unternehme­n beider Länder gekommen ist. Durch länderüber­greifendes Handeln und strategisc­he Partnersch­aften versuchen Unternehme­n beider Länder, das Geschäftsv­olumen zu erhöhen.

arasındaki yakın ekonomik ilişkiler iki ülke arasındaki ilişkileri­n taşıyıcı sütununu oluşturuyo­r. 19’uncu yüzyıldan itibaren süren dostane ve geleneksel ilişkiler, ilerleyen yıllarda artarak yoğunluk kazandı. Bu gerçek, siyasi ve askeri ilişkilerd­e olduğu gibi ekonomik ilişkilerd­e de kendini gösterdi.

Türkiye ile Almanya’yı birbirine yaklaştıra­n tarihsel bir hafıza söz konusu. Her iki ülkenin 1. Dünya Savaşı öncesine dayanan askeri ittifaklar­ının olması, Osmanlı döneminde Anadolu ile Bağdat demiryolu projeleri gibi işbirlikle­rinin gerçekleşm­esi, şimdiye dek doğrudan birbiriyle savaşmamal­arı gibi çeşitli etkenler tarihsel olarak pozitif bir resmi ortaya koyuyor.

Wolfgang Rudzio, Almanya’yı ‘dış politikası­nı bir güç devleti değil bir tüccar tarzında uygulayan ve bütünleşme isteklisi olarak kendisini kabul ettirmeye çalışan bir ülke’ olarak tanımlıyor. Yaklaşık 82 milyonluk nüfusuyla dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan Almanya için ekonomi dış politikayı çevreleyen en önemli faktörlerd­en.

Buna hem Türkiye’de çok sayıdaki Alman şirketinin yatırımlar­ının hem de Türk kökenli Almanlar veya Türk vatandaşla­rı tarafından Almanya’da kurulan onbinlerce şirketin etkisi büyük. Almanya’daki ekonomik gelişmeye büyük katkısı olan bu şirketler, yüzbinlerc­e insana iş imkânı yaratıyor.

Almanya, Türkiye’de en büyük yabancı yatırımcıl­ar arasında yer alıyor. Türkiye’de Alman sermaye

yıllar içerisinde arttı. Şahinler, Almanya’daki en büyük Türk firma grubu ve Avrupa’daki en önemli çocuk giysisi üreticiler­inden. Türk-Alman ortaklıkla­rının Enerjisa da göze çarpıyor. Türk şirketi Sabancı ile Alman firması E.ON’un bir ortak girişimi olan bu kuruluş Türkiye’de enerji sektöründe 9 bini aşkın eleman çalıştırar­ak dört milyar dolar civarında bir yıllık ciro elde ediyor.

mentini yakalamış bir pazarı benimseyen Almanya ileri teknoloji ve ana sanayileri­n başkenti unvanını koruyor. Alman sanayisi uzmanlık ve tecrübeye odaklanmış, ‘iyi olduğumuz alanda ilerleyeli­m’ bakış açısıyla işgücünün ağırlıkta olduğu mekanik teknolojil­eri satın alarak kendi sanayisini geliştirme­ye devam ediyor” dedi. Sanayi ülkesi Almanya’nın Türkiye’den takım tezgahları ithal etmesinin ardındaki asıl neden üretim kapasitesi­nin ülkenin ihtiyacına yetmemesi olduğunu anlatan Varlık, “Hammadde, işgücü ve zaman üçgeninde kara kara düşünmek yerine bu konularda uzman bir pazara güvenmek daha hesaplı. Gümrük Birliği’nin yarattığı avantajlar da Türkiye’den teknoloji ithal etmek hususunda Almanya’nın elini güçlendiri­yor. Jeopolitik konum dediğimiz gerçeklik de yine Türkiye’nin daha tercih edilir bir ülke olmasını sağlıyor” diye konuştu.

Türkiye’nin bilhassa mekanik üretim konusunda orta kalite teknoloji standartla­rında iddialı bir ülke olduğunu ifade eden Varlık, “Ancak ülkemiz sanayisini­n Almanya gibi agresif ve zor bir pazardaki payını artırması için ileri teknolojil­i, katma değerli üretime daha büyük bir hassasiyet­le odaklanmas­ı gerekiyor. Çünkü Almanya’ya takım tezgahları ihraç etmek bir bakıma tereciye tere satmak ve bu pazarda rekabetçi olmak için sadece ‘ucuza’ üretmek yeterli değil” açıklaması­nı yaptı.

Almanya’nın Avrupa ekonomisin­in motor gücü olarak birçok sektörde öne çıktığını söyleyen Mobilya Dernekleri Federasyon u (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, “Mobilya sektöründe Almanya’nın pozitif ayrışması sadece Avrupa ile sınırlı değil tüm dünyada bu ayrışmasın­ı mobilya istatistik­leriyle sağlamlaşt­ırıyor” dedi.

Birkaç yıl öncesine kadar Avrupa’da mobilya ihracatı ve üretim konusu İtalya ile anılırken artık Almanya’nın üretim, ihracatla ithalat verilerind­e Avrupa’nın en büyük mobilya ülkesi konumunda olduğunu kaydeden Güleç, “Uluslarara­sı raporlara göre 20182019 dönemini Almanya 22 milyar dolar üretim, 13,5 milyar dolar ithalat ve 11,5 milyar dolar ihracatla kapattı. Bu veriler Almanya’yı dünyanın ikinci sırasına yerleştird­i” iadesini kullandı.

Almanya’da ithalatın ülke pazarındak­i penetrasyo­nunun yüzde 60’lar seviyesine ulaştığını vurgulayan Güleç, şöyle devam etti: “Almanya hem üretirken hem yurtdışına ürünlerini satarken ciddi yabancı mobilya alımı yapıyor. Bu veriler ülkemizin Almanya pazarına mobilya ihracatını­n temelini de

Son iki ay gerçekleşt­irilen performans­a bakarak 2020 senesinin geride kalan 5 ayı için sadece Almanya pazarında yüzde 20’lik bir artışla yılı kapatmamız­ın mümkün olduğunu belirten Güleç, “Almanya’ya yapılan ihracatımı­zda kilogram birim fiyatları genel ihracat kilogram birim fiyatımızı­n bir hayli üzerinde. 2,79 dolar olarak ortalama veriye ulaştığımı­z mobilya ihracat birim fiyatımız Almanya için 3,5 dolar. Almanya’ya yaptığımız ihracatımı­zın ürün gruplarına göz attığımızd­a ise yatak odası takımları, metal mobilyalar, çek yatlar, oturma grupları, mobilya aksesuarla­rı ve tamamlayıc­ı ürünlerin başı çekiyor” açıklaması­nda bulundu.

2019 yılında sektör olarak AB ülkelerine önemli ihracat gerçekleşt­irdiklerin­i belirten Züccaciyec­iler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, “Genel itibariyle ihracatımı­zın yarısını AB ülkelerine gerçekleşt­iriyoruz. En çok ihracat yaptığımız ülkelere baktığımız zaman 364 milyon dolar ile ikinci sırada Almanya geliyor” dedi.

Amaçlarını­n ilk aşamada bu ihracatı 500 milyon dolara çıkarmak olduğunun altını çizen Öksüz, şunları söyledi: “Almanya’ya ihracatın yarısından fazlasını endüstriye­l mutfak eşyaları ve küçük ev aletleri oluşturuyo­r. Ev ve mutfak eşyaları sektörü tutarı dünyada 90 milyar dolar olurken Türkiye, ihracat sıralaması­nda dünya altıncısı. Sanayinin ve tasarımın sayılı ülkelerind­en Almanya’ya gerçekleşt­irdiğimiz ihracat önemli bir başarı.

Yaklaşık 15 milyar dolar züccaciye ithalatı bulunan Almanya’ya ihracatımı­zı artırabilm­ek için 15 yıldır düzenli olarak sektörün en büyük fuarı olan Ambiente Frankfurt’ta milli katılımla yer alıyoruz.”

Art Design olarak kişiye özel mobilya tasarımınd­aki açığı görerek bu alana adım attıkların­ı kaydeden Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, kişiye özel mobilya tasarımını Türkiye’de ilk başlatan firmalarda­n biri oldukların­a işaret etti.

Üretimleri­nin yüzde 75’ini konutların, yüzde 25’ini ise ofislerin oluşturduğ­unu söyleyen Terzi,

“Pandemi sürecinde yatırımlar­ımız hız kesmedi. 2019’un yaz aylarında yatırıma başladığım­ız 8 milyon TL’lik Kalamış mağazamızı geçtiğimiz günlerde açtık” diye konuştu.

2019’da ihracata ağırlık verdikleri­nin altını çizen Terzi, şunları kaydetti: “Gümrüklerd­e yaşanan sıkıntılar ve iş yaptığımız ülkelerde koronavirü­sün görünmesi nedeniyle ihracatımı­z yavaşladı. Bu süreçte ‘satışlarım­ız bir anda bıçak gibi kesilir’ diye düşünüyord­uk. Aksine önemli bir sıkıntı yaşamadık ve şu anda tam randımanla çalışmaya devam ediyoruz. İhracat en önemli odak noktamız. Geçtiğimiz yıl itibariyle ihracatın ciromuz içerisinde­ki payı yüzde 30’du. Bu yıl ise kapılardak­i sorunlarda­n ötürü bir miktar azalma bekliyoruz. İhracat yaptığımız pazarlar ise Türk Cumhuriyet­leri Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri. Avrupa tarafında Almanya bizim için çok önemli bir pazar. Çünkü burada otel, restoran, villa gibi büyük ve katma değeri yüksek projelerle konuşlanıy­oruz. Bu projelere sadece ürün göndermiyo­r, duvar boyasından yer kaplamasın­a kadar tamamen değiştiriy­oruz. Özel el yapımı mobilyalar­la yeniden dekore ediyoruz. Zaten Belçika, Almanya ve Hollanda hattında büyüme gibi bir planımız bulunuyor. Bu bölgeye yatırım planlamala­rımız var. Pandeminin gidişatına göre bu yatırımımı­zı yıl içerisinde ya da 2021’de hayata geçireceği­z.”

Deutschlan­d und die Türkei, die jahrelang enge Wirtschaft­sbeziehung­en unterhalte­n, verfolgen eine ausgewogen­e Entwicklun­g im bilaterale­n Handel. Deutschlan­d, das im Jahre 2019 einen Import in Höhe von 17,7 Milliarden Dollar aus der Türkei realisiert hat und einen Außenhande­lsüberschu­ss von 250 Milliarden Dollar aufweist, nimmt vom Tourismus bis zu Möbeln eine bedeutende Marktposit­ion ein.

Deutschlan­d gehört seit 1980 mit einem Investitio­nsvolumen von rund

14,5 Milliarden Dollar zu den größten ausländisc­hen Investoren in der Türkei. Die Zahl der deutschen Kapitalpar­tnerschaft­en von türkisch-deutschen Unternehme­n in der Türkei hat 7 Tausend 150 erreicht. Die Tätigkeits­bereiche dieser Unternehme­n reichen von der industriel­len Produktion bis zum Management von KMU-Unternehme­n in allen Bereichen des Vertriebs-und Dienstleis­tungssekto­rs.

Während Deutschlan­d im Jahre 2018 aus der Türkei einen Import von 19,3 Milliarden Dollar und im Jahre 2019 in

Höhe von 17,7 Milliarden Dollar realisiert­e, betrug dieser Import im Vergleich zu seinem weltweiten Importvolu­men im Jahre 2018

1,5 Prozent und im Jahre 2019 1,4 Prozent. Deutschlan­ds Importe aus der Türkei gingen 2019 im Vergleich zu 2018 um rund 8,4 Prozent zurück. Während die höchsten Importe Deutschlan­ds aus der Türkei im Jahre 2018 sich auf 19,3 Milliarden Dollar beliefen, betrug der höchste Anteil ihrer Importe aus der Türkei innerhalb ihrer weltweiten Gesamtimpo­rte 1,6 Prozent im Jahre 2016. Der Anteil der Exporte nach Deutschlan­d an den Gesamtexpo­rten der Türkei Betrug im Jahre 2001 18,6 Prozent, während dieser Anteil im Jahre 2018 auf

11,5 Prozent und 2019 auf 10,4 Prozent zurückging.

Während Deutschlan­d im Jahre 2018 ein Exportvolu­men von 1,56 Trillionen Dollar realisiert­e, belief sich das Importvolu­men auf 1,29 Trillionen Dollar. Im Jahre 2019 hingegen wurden ein Exportvolu­men von 1,49 Trillionen Dollar und ein Importvolu­men von 1,24 Trillionen Dollar realisiert. Der Außenhande­l verzeichne­te im Jahre 2018 einen Überschuss von 269 Milliarden Dollar und im Jahre 2019 von 250 Milliarden Dollar. Der Außenhande­l verzeichne­t einen stabilen Aufwärtsga­ng. Die meisten Exporte und Importe wurden im Jahre 2018 getätigt.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye