600 Türk firması yerleşik
Bugün neredeyse 600 Türk firması Rhein ve Ruhr havzasında yerleşik durumda. Bu şirketler arasında AYBEY, TADIM ve Vizyoneks’in yanı sıra Altınay, Gamateks, Gökbora, Karaca, Marmara, Merinos, Nedex, Paşabahçe, Sarar veya Tırsan gibi birçok tanınmış marka bulunuyor. Bunda, bölgenin sunduğu ekonomik imkânların yanı sıra Türk şirketlerinin NRW'de kendilerini hızlı bir şekilde evlerinde hissetmeleri de rol oynuyor. Eyalette yaklaşık 500 bin Türkiye kökenli insan yaşıyor. Türk bankaları, konsolosluklar, marketler, sosyal ve dini tesislerden oluşan bir altyapı, Türk şirketleri ve çalışanlarının kendilerini burada rahat hissetmeleri
için iyi bir temel oluşturuyor. falya eyalet hükümetine bağlı Ekonomik Kalkınma Ajansı NRW. INVEST merkezi bir rol oynuyor. 2008 yılından bu yana İstanbul’da da Türkiye temsilcilik ofisiyle faaliyet gösteren NRW.INVEST, Türk şirketlerine Kuzey Ren-Vestfalya’daki yatırımlarında ve bu bölgeye yerleşmelerinde destek veriyor. NRW. INVEST, ‘one-stop-service’ hizmet anlayışıyla, yatırım projelerine ilk adımdan başlayarak başarılı bir şekilde tamamlanana kadar hareket ediyor. Çok sayıda Türk şirketi uzun yıllardır Kuzey Ren-Vestfalya’da yerleşik olarak faaliyet gösteriyor. Bu Türk başarı öykülerinden biri de TADIM firması: Şirket, kuruyemişlerin işlenmesi ve ambalajlanması konusunda uzmanlaşmış. TADIM 2014 yılında Avrupa pazarına daha iyi hizmet sunma hedefiyle Avrupa merkezini Kuzey Ren-Vestfalya’da kurdu. Eyaletin Emsdetten şeh
rindeki bu yeni lokasyonda sürekli büyüyen şirket, kısa süre önce daha büyük ve ihtiyaçlarına daha uygun bir tesis yatırımına da başladı. Genel merkezi Türkiye’nin sanayi bölgesi Gebze’de yer alan TADIM, ürünlerini Emsdetten’de işleyerek Avrupa ve dünya piyasalarına ulaşarak yeni satış kanalları açmak için operasyonlarını ve satış stratejilerini yönetiyor. Türk bilişim firmaları da Kuzey Ren-Vestfalya'yı bir büyüme pazarı olarak keşfetti. Örneğin; araç takip ve filo yönetimi için dijital sistemler geliştiren Türk yazılım uzmanı Arvento Mobile Systems Düsseldorf'a yerleşti. Asansör kontrol elektroniği alanında bir üretim ve geliştirme şirketi olan AYBEY Elektronik de yeni sistemler geliştirmek ve bunları Batı Avrupa pazarına daha iyi yönlendirebilmek için Kuzey Ren-Vestfalya'da bir üretim merkezi kurdu.
temsilcilik ofisiyle Türkiye’de faaliyetlere başlayan NRW Invest, Almanya Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti (NRW) Ekonomik Kalkınma Ajansı. 1960 yılında eyaletin ekonomi bakanlığına bağlı olarak kurulan söz konusu kurumun esas amacı, Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) Eyaleti’nin bir yatırım ve ticaret bölgesi olarak pazarlamasını ve tanıtımını yapmak, eyalete doğrudan yabancı yatırımları çekmek.
Avrupa’nın merkezinde ve oldukça avantajlı bir coğrafi konumda bulunan Kuzey Ren-Vestfalya, Almanya’nın 16 eyaleti içinde en büyük nüfusa ve en yoğun yerleşime sahip olan eyaleti konumunda. Bölge, bulunduğu konum itibarıyla Almanya’nın en önemli ve dinamik ekonomik bölgesi olarak yerli ve yabancı şirketler için en ideal yerleşim merkezi olarak öne çıkıyor.
Kuzey Ren-Vestfalya, yabancı sermayenin tüm Almanya çapında tercih ettiği bir numaralı bölge. Eyalet, 2017 sonu itibarıyla yabancı yatırım dağılımında Almanya’daki 16 eyalet arasında toplam 172.5 milyar euro ile en yüksek paya (yüzde 23.3) sahip oldu. NRW, Türk dış yatırımlarının da Avrupa’daki merkezi konumuna gelerek, adeta iş insanlarımızın ikinci vatanı oldu. Almanya ve Türkiye arasındaki yüksek ekonomik ilişkileri ile Türkiye’nin verdiği yurtdışı açılım destekleri ve Almanya’daki yerleşik Türkiye kökenli nüfus yapısı bu
olarak faaliyet gösteriyor, Avrupa ve Almanya operasyonlarını buradan yönetiyor. Yurtdışına açılan Türk şirketleri ilk aşamada satış ofisleri ve mağaza kurarak pazarda yer alırken bugün geldiğimiz aşama oldukça dikkat çekici. Türk şirketleri, Almanya’da hâlihazırda kurulu Alman şirketlerini ve markalarını satın alıyor. Ayrıca pazarın içinde olmanın verdiği fırsatları da değerlendirerek farklı iş kollarında genişleme yatırımı yaptıklarını da müşahede ediyoruz.
Türkiye ihracatının ulaştığı rekor seviye Türk iş insanlarına istikrarlı büyümenin dış ekonomik ilişkilerle ve hedef pazarların içinde olmakla çok daha mümkün olabileceğini gösterdi. Bu bağlamda Avrupa pazarına Kuzey Ren-Vestfalya’ya üzerinden açılmak isteyen iş insanlarımızın Türkiye’deki ilk başvuru masası olan NRW Invest Turkey ofisi olarak sizleri bölgemize davet ediyoruz.
ve inşaat maliyetlerini karşılamak yerine teknoloji geliştirmeye ayıran bu kalkınma modelinin sorumluluklarını artırdığını vurgulayan Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Yurtiçinde sanayicimizin ihtiyacına çözüm üreten, uluslararası yatırımcılarla işbirlikleri geliştiren ve dünyaya daha fazla mal ihraç eden bir sektör olma yolundaki azmimizi artırdı” dedi.
Dünya genelinde makine ihracat artış hızının en yüksek ülkelerinden biri olduğumuz bilgisini veren Karavelioğlu, son 17 yıldır makine ihracat gelirlerini her yıl yüzde 15 artırmayı başardıklarını anlattı. Küresel durgunluğun hâkim olduğu 2020’de de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10.8 daha fazla makine ihraç ettiklerini kaydeden Karavelioğlu, “Makinelerimize dünya ölçeğinde talep artarken her ay 200 milyon dolar ihracat yaptığımız Almanya’ya büyük önem veriyoruz” ifadesini kullandı.
Makine üretiminin merkezi olan Çin, AB ve ABD’deki imalatın salgın nedeniyle felce uğradığı bu dönemde batı ülkelerinin, üretim ve tedarikte Çin’e bağımlı olmalarının ağır sonuçlarıyla yüz yüze geldiğine şahit olunduğunu vurgulayan Karavelioğlu, şunları kaydetti: “Geldiğimiz noktada makine imalatının küresel liderlerinin salgın sonrası yeniden üretime başlamak konusunda sabırsızlandıklarını biliyoruz. Çin ve Almanya'nın pozisyonlanmalarda erken rol alarak egemenlik kapmak istediği bu yarışta, Avrupa pazarının lokomotifi Almanya ile endüstriyel işbirliklerimizi güçlendirmek istiyoruz. Çünkü ABD sanayisi için Meksika ne kadar önemliyse,
Karavelioğlu, Almanya’daki tanıtım faaliyetlerine ve işbirliği geliştirmeye her zaman büyük önem veren Türkiye'nin Makinecileri’nin yeni üretim teknikleri geliştirmek ve teknolojik çözümlerin mevcut sistemlere entegresini kolaylaştırmak adına farklı kurum ve kuruluşlarla temaslar kurduğunu söyledi.
Bu yıl çok yoğun bir sektörel temas trafiği planladıklarının altını çizen Karavelioğlu, “Sene başında Düsseldorf'a düzenlediğimiz ve farklı sektörlerden birçok firmayla üyelerimizi buluşturduğumuz ticaret heyeti sonrasında tümünü askıya almak zorunda kaldık. Makine ticaret heyetimizle Dortmund Teknik Üniversitesi'ne ve Fraunhofer Enstitüsü'ne de ziyaretler gerçekleştirerek KOBİ’lerde yeni üretim teknolojileri, hafif malzemelerle üretim ve şekillendirme teknikleri konularında işbirliği fırsatlarını değerlendirdik” diye konuştu.
Dieses Entwicklungsmodell, das die begrenzten Ressourcen nicht für die Deckung der Infrastruktur- und Baukosten verwendet, sondern für die Entwicklung der Technologie reserviert, bringt mehr Verantwortung mit sich, gab Kutlu Karavelioğlu, Präsident der Vereinigung der Maschinenexporteure (MAİB) bekannt und informierte weiter „Das hat auch unseren Appetit angeregt, um ein Sektor zu werden, der Lösungen für die Bedürfnisse unsere Industriellen produziert, Kooperationen mit internationalen Investoren entwickelt und mehr Waren in die Welt exportiert."
Karavelioğlu stellte fest, dass während der globalen Rezession im Jahr 2020 im Vergleich mit dem gleichen Zeitraum des Vorjahres 10,8% mehr Maschinen exportiert wurden und gab folgendes zum Ausdruck: „Während weltweit die Nachfrage nach unseren Maschinen wächst, legen wir großen Wert auf Deutschland, wohin wir jeden Monat im Wert von 200 Millionen Dollar exportieren.“
Karavelioğlu betonte, dass die westlichen Länder in dieser Zeit, als die Produktion in China, der EU und den USA als Zentrum der Maschinenproduktion, aufgrund des Ausbruchs gelähmt war, von den schwerwiegenden Folgen ihrer Abhängigkeit von China in Produktion und Versorgung betroffen waren. „Wir wissen, dass die weltweit führenden Unternehmen im Maschinenbau ungeduldig darauf warten, nach der Epidemie erneut mit der Produktion anzufangen. Wir wollen unsere industrielle Zusammenarbeit mit Deutschland, der Lokomotive des europäischen Marktes, in diesem Rennen stärken, in dem China und Deutschland dominieren wollen, indem sie frühzeitig eine Rolle in den Positionen übernehmen. Europa muss die Produktionsinfrastruktur der Türkei nutzen, um im globalen Wettbewerb stark zu sein.“
diren Arslan, salgınının bankalar üzerinde olabilecek etkilerini müşteri davranışlarındaki değişim, kredi riski, gelir kaybı, likidite, fonlama yapısı ve maliyetiyle operasyonel süreçlerde gördüklerini belirterek, “Bankamız bu dönemde bilançosunu daha sağlıklı yönetebilmek adına bütün aksiyonları ivedilikle aldı. COVID-19 müşterilerin ihtiyaç, tüketim ve davranışlarında değişime yol açıyor. Bu dönemde amacımız müşterilerimizi farklı kriterlere göre ayırarak değişen müşteri davranışlarına göre hizmet alanlarımızı çeşitlendirmek ve müşterilerimize özel imkânlar sunmak. Almanya’da bulunan birçok banka, finansal kurum ve kuruluş pandeminin akut olduğu mart-nisan döneminde lokasyonlarını kısmi kapatarak, hizmetlerini kısıtlamak durumunda kaldı” dedi.
General Manager der Ziraat Bank International AG Battal Arslan erläutert, dass Sie seit 56 Jahren in Deutschland tätig sind und einen Mehrwert für die Deutsche Wirtschaft und den türkisch-deutschen wirtschaftlichen Beziehungen beitragen. Hierbei dient das Handelsvolumen zwischen der Türkei und Deutschland mit mehr als 30 Milliarden Euro, als ein solides Fundament für die Finanzdienstleistungen der Bank. "Wir bieten unseren Kunden maßgeschneiderte Lösungen an, hierbei nutzen wir auch die Synergie mit der Ziraat Finans Gruppe, die an 111 Standorten in 18 Ländern mit 1734 Niederlassungen tätig ist. Neben der Hauptverwaltung in Frankfurt am Main hat unsere Bank Filialen in Frankfurt, Berlin, Duisburg, Hamburg, Hannover, Köln und München". Battal Arslan betonte hierbei, dass Sie Lösungen für Handelsfinanzierungen, Betriebsmittelkredite, Investitionsfinanzierungen, Akkreditive, Bürgschaften sowie Konten, Cash-Management und kommerzielle Überweisungen anbieten.
Arslan vermerkt, dass die Bank sowohl Privat als auch Firmenkunden betreut und führt fort: "Unsere Zielgruppen im Firmenkundenbereich sind alle Kunden, die einen bilateralen Handelsverkehr zwischen Deutschland und der Türkei haben, speziell türkische Unternehmen in Deutschland und mehr als 7.000 Deutsche Unternehmen, die in der Türkei ansässig sind. Im Privatkundenbereich bieten wir Dienstleistungen mit Sparkonten, Girokonten, Zahlungsverkehr und Privatkreditprodukten an. Battal Arslan fügte hinzu, dass es in den letzten Jahren zu vielen Partnerschaften zwischen den Unternehmen beider Länder gekommen ist. Durch länderübergreifendes Handeln und strategische Partnerschaften versuchen Unternehmen beider Länder, das Geschäftsvolumen zu erhöhen.
arasındaki yakın ekonomik ilişkiler iki ülke arasındaki ilişkilerin taşıyıcı sütununu oluşturuyor. 19’uncu yüzyıldan itibaren süren dostane ve geleneksel ilişkiler, ilerleyen yıllarda artarak yoğunluk kazandı. Bu gerçek, siyasi ve askeri ilişkilerde olduğu gibi ekonomik ilişkilerde de kendini gösterdi.
Türkiye ile Almanya’yı birbirine yaklaştıran tarihsel bir hafıza söz konusu. Her iki ülkenin 1. Dünya Savaşı öncesine dayanan askeri ittifaklarının olması, Osmanlı döneminde Anadolu ile Bağdat demiryolu projeleri gibi işbirliklerinin gerçekleşmesi, şimdiye dek doğrudan birbiriyle savaşmamaları gibi çeşitli etkenler tarihsel olarak pozitif bir resmi ortaya koyuyor.
Wolfgang Rudzio, Almanya’yı ‘dış politikasını bir güç devleti değil bir tüccar tarzında uygulayan ve bütünleşme isteklisi olarak kendisini kabul ettirmeye çalışan bir ülke’ olarak tanımlıyor. Yaklaşık 82 milyonluk nüfusuyla dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan Almanya için ekonomi dış politikayı çevreleyen en önemli faktörlerden.
Buna hem Türkiye’de çok sayıdaki Alman şirketinin yatırımlarının hem de Türk kökenli Almanlar veya Türk vatandaşları tarafından Almanya’da kurulan onbinlerce şirketin etkisi büyük. Almanya’daki ekonomik gelişmeye büyük katkısı olan bu şirketler, yüzbinlerce insana iş imkânı yaratıyor.
Almanya, Türkiye’de en büyük yabancı yatırımcılar arasında yer alıyor. Türkiye’de Alman sermaye
yıllar içerisinde arttı. Şahinler, Almanya’daki en büyük Türk firma grubu ve Avrupa’daki en önemli çocuk giysisi üreticilerinden. Türk-Alman ortaklıklarının Enerjisa da göze çarpıyor. Türk şirketi Sabancı ile Alman firması E.ON’un bir ortak girişimi olan bu kuruluş Türkiye’de enerji sektöründe 9 bini aşkın eleman çalıştırarak dört milyar dolar civarında bir yıllık ciro elde ediyor.
mentini yakalamış bir pazarı benimseyen Almanya ileri teknoloji ve ana sanayilerin başkenti unvanını koruyor. Alman sanayisi uzmanlık ve tecrübeye odaklanmış, ‘iyi olduğumuz alanda ilerleyelim’ bakış açısıyla işgücünün ağırlıkta olduğu mekanik teknolojileri satın alarak kendi sanayisini geliştirmeye devam ediyor” dedi. Sanayi ülkesi Almanya’nın Türkiye’den takım tezgahları ithal etmesinin ardındaki asıl neden üretim kapasitesinin ülkenin ihtiyacına yetmemesi olduğunu anlatan Varlık, “Hammadde, işgücü ve zaman üçgeninde kara kara düşünmek yerine bu konularda uzman bir pazara güvenmek daha hesaplı. Gümrük Birliği’nin yarattığı avantajlar da Türkiye’den teknoloji ithal etmek hususunda Almanya’nın elini güçlendiriyor. Jeopolitik konum dediğimiz gerçeklik de yine Türkiye’nin daha tercih edilir bir ülke olmasını sağlıyor” diye konuştu.
Türkiye’nin bilhassa mekanik üretim konusunda orta kalite teknoloji standartlarında iddialı bir ülke olduğunu ifade eden Varlık, “Ancak ülkemiz sanayisinin Almanya gibi agresif ve zor bir pazardaki payını artırması için ileri teknolojili, katma değerli üretime daha büyük bir hassasiyetle odaklanması gerekiyor. Çünkü Almanya’ya takım tezgahları ihraç etmek bir bakıma tereciye tere satmak ve bu pazarda rekabetçi olmak için sadece ‘ucuza’ üretmek yeterli değil” açıklamasını yaptı.
Almanya’nın Avrupa ekonomisinin motor gücü olarak birçok sektörde öne çıktığını söyleyen Mobilya Dernekleri Federasyon u (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, “Mobilya sektöründe Almanya’nın pozitif ayrışması sadece Avrupa ile sınırlı değil tüm dünyada bu ayrışmasını mobilya istatistikleriyle sağlamlaştırıyor” dedi.
Birkaç yıl öncesine kadar Avrupa’da mobilya ihracatı ve üretim konusu İtalya ile anılırken artık Almanya’nın üretim, ihracatla ithalat verilerinde Avrupa’nın en büyük mobilya ülkesi konumunda olduğunu kaydeden Güleç, “Uluslararası raporlara göre 20182019 dönemini Almanya 22 milyar dolar üretim, 13,5 milyar dolar ithalat ve 11,5 milyar dolar ihracatla kapattı. Bu veriler Almanya’yı dünyanın ikinci sırasına yerleştirdi” iadesini kullandı.
Almanya’da ithalatın ülke pazarındaki penetrasyonunun yüzde 60’lar seviyesine ulaştığını vurgulayan Güleç, şöyle devam etti: “Almanya hem üretirken hem yurtdışına ürünlerini satarken ciddi yabancı mobilya alımı yapıyor. Bu veriler ülkemizin Almanya pazarına mobilya ihracatının temelini de
Son iki ay gerçekleştirilen performansa bakarak 2020 senesinin geride kalan 5 ayı için sadece Almanya pazarında yüzde 20’lik bir artışla yılı kapatmamızın mümkün olduğunu belirten Güleç, “Almanya’ya yapılan ihracatımızda kilogram birim fiyatları genel ihracat kilogram birim fiyatımızın bir hayli üzerinde. 2,79 dolar olarak ortalama veriye ulaştığımız mobilya ihracat birim fiyatımız Almanya için 3,5 dolar. Almanya’ya yaptığımız ihracatımızın ürün gruplarına göz attığımızda ise yatak odası takımları, metal mobilyalar, çek yatlar, oturma grupları, mobilya aksesuarları ve tamamlayıcı ürünlerin başı çekiyor” açıklamasında bulundu.
2019 yılında sektör olarak AB ülkelerine önemli ihracat gerçekleştirdiklerini belirten Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, “Genel itibariyle ihracatımızın yarısını AB ülkelerine gerçekleştiriyoruz. En çok ihracat yaptığımız ülkelere baktığımız zaman 364 milyon dolar ile ikinci sırada Almanya geliyor” dedi.
Amaçlarının ilk aşamada bu ihracatı 500 milyon dolara çıkarmak olduğunun altını çizen Öksüz, şunları söyledi: “Almanya’ya ihracatın yarısından fazlasını endüstriyel mutfak eşyaları ve küçük ev aletleri oluşturuyor. Ev ve mutfak eşyaları sektörü tutarı dünyada 90 milyar dolar olurken Türkiye, ihracat sıralamasında dünya altıncısı. Sanayinin ve tasarımın sayılı ülkelerinden Almanya’ya gerçekleştirdiğimiz ihracat önemli bir başarı.
Yaklaşık 15 milyar dolar züccaciye ithalatı bulunan Almanya’ya ihracatımızı artırabilmek için 15 yıldır düzenli olarak sektörün en büyük fuarı olan Ambiente Frankfurt’ta milli katılımla yer alıyoruz.”
Art Design olarak kişiye özel mobilya tasarımındaki açığı görerek bu alana adım attıklarını kaydeden Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, kişiye özel mobilya tasarımını Türkiye’de ilk başlatan firmalardan biri olduklarına işaret etti.
Üretimlerinin yüzde 75’ini konutların, yüzde 25’ini ise ofislerin oluşturduğunu söyleyen Terzi,
“Pandemi sürecinde yatırımlarımız hız kesmedi. 2019’un yaz aylarında yatırıma başladığımız 8 milyon TL’lik Kalamış mağazamızı geçtiğimiz günlerde açtık” diye konuştu.
2019’da ihracata ağırlık verdiklerinin altını çizen Terzi, şunları kaydetti: “Gümrüklerde yaşanan sıkıntılar ve iş yaptığımız ülkelerde koronavirüsün görünmesi nedeniyle ihracatımız yavaşladı. Bu süreçte ‘satışlarımız bir anda bıçak gibi kesilir’ diye düşünüyorduk. Aksine önemli bir sıkıntı yaşamadık ve şu anda tam randımanla çalışmaya devam ediyoruz. İhracat en önemli odak noktamız. Geçtiğimiz yıl itibariyle ihracatın ciromuz içerisindeki payı yüzde 30’du. Bu yıl ise kapılardaki sorunlardan ötürü bir miktar azalma bekliyoruz. İhracat yaptığımız pazarlar ise Türk Cumhuriyetleri Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri. Avrupa tarafında Almanya bizim için çok önemli bir pazar. Çünkü burada otel, restoran, villa gibi büyük ve katma değeri yüksek projelerle konuşlanıyoruz. Bu projelere sadece ürün göndermiyor, duvar boyasından yer kaplamasına kadar tamamen değiştiriyoruz. Özel el yapımı mobilyalarla yeniden dekore ediyoruz. Zaten Belçika, Almanya ve Hollanda hattında büyüme gibi bir planımız bulunuyor. Bu bölgeye yatırım planlamalarımız var. Pandeminin gidişatına göre bu yatırımımızı yıl içerisinde ya da 2021’de hayata geçireceğiz.”
Deutschland und die Türkei, die jahrelang enge Wirtschaftsbeziehungen unterhalten, verfolgen eine ausgewogene Entwicklung im bilateralen Handel. Deutschland, das im Jahre 2019 einen Import in Höhe von 17,7 Milliarden Dollar aus der Türkei realisiert hat und einen Außenhandelsüberschuss von 250 Milliarden Dollar aufweist, nimmt vom Tourismus bis zu Möbeln eine bedeutende Marktposition ein.
Deutschland gehört seit 1980 mit einem Investitionsvolumen von rund
14,5 Milliarden Dollar zu den größten ausländischen Investoren in der Türkei. Die Zahl der deutschen Kapitalpartnerschaften von türkisch-deutschen Unternehmen in der Türkei hat 7 Tausend 150 erreicht. Die Tätigkeitsbereiche dieser Unternehmen reichen von der industriellen Produktion bis zum Management von KMU-Unternehmen in allen Bereichen des Vertriebs-und Dienstleistungssektors.
Während Deutschland im Jahre 2018 aus der Türkei einen Import von 19,3 Milliarden Dollar und im Jahre 2019 in
Höhe von 17,7 Milliarden Dollar realisierte, betrug dieser Import im Vergleich zu seinem weltweiten Importvolumen im Jahre 2018
1,5 Prozent und im Jahre 2019 1,4 Prozent. Deutschlands Importe aus der Türkei gingen 2019 im Vergleich zu 2018 um rund 8,4 Prozent zurück. Während die höchsten Importe Deutschlands aus der Türkei im Jahre 2018 sich auf 19,3 Milliarden Dollar beliefen, betrug der höchste Anteil ihrer Importe aus der Türkei innerhalb ihrer weltweiten Gesamtimporte 1,6 Prozent im Jahre 2016. Der Anteil der Exporte nach Deutschland an den Gesamtexporten der Türkei Betrug im Jahre 2001 18,6 Prozent, während dieser Anteil im Jahre 2018 auf
11,5 Prozent und 2019 auf 10,4 Prozent zurückging.
Während Deutschland im Jahre 2018 ein Exportvolumen von 1,56 Trillionen Dollar realisierte, belief sich das Importvolumen auf 1,29 Trillionen Dollar. Im Jahre 2019 hingegen wurden ein Exportvolumen von 1,49 Trillionen Dollar und ein Importvolumen von 1,24 Trillionen Dollar realisiert. Der Außenhandel verzeichnete im Jahre 2018 einen Überschuss von 269 Milliarden Dollar und im Jahre 2019 von 250 Milliarden Dollar. Der Außenhandel verzeichnet einen stabilen Aufwärtsgang. Die meisten Exporte und Importe wurden im Jahre 2018 getätigt.