Mesir macunu
gular saçılır” dedi.
Dernek olarak 12 ay boyunca mesir macununu geleneğe en yakın olarak üretip sattıklarını belirten Tanık, “Yılda yaklaşık 140 ton üretim gerçekleştiriyoruz. Bunları da başta Manisa’daki esnaflar olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerine satıyoruz. Çok yoğun bir talep var ama kapasitemiz sınırlı. Bu nedenle şimdiye kadar yurtdışına açılamadık. Almanya, Avusturya, Rusya, Suudi Arabistan gibi ülkelere küçük partiler halinde ürün gönderdik. Fakat bunlar sürekliliği olan ihracatlar değildi. Daha çok orada yaşayan vatandaşlarımız talep ediyorlardı. Yaptığımız yeni yatırımla kapasitemizi iki katından fazla artıracağız. Üretimi artırdıktan sonra daha organize ihracat için altyapıyı oluşturmuş olacağız. Geçtiğimiz günlerde Fransa’dan güçlü bir gıda pazarlama firmasıyla öngörüşmeyi yaptık. Bununla büyük miktarlı ve sürdürülebilir ihracata başlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.
500 bin TL yatırım
Yeni yatırımın yaklaşık 500 bin TL’ye malolacağını belirten Tanık, “Bunun için sarma makinesi başta olmak üzere, soğutma kuleleri, kavanoz dolum sistemleri gibi bölümler olacak. Bizim işimizin en çok zaman alan kısmı sarım aşaması. El işçiliği ile yapıldığından istediğinizde kapasite artıramıyorsunuz. Special ürün dediğimiz mesir macunu ürününü makine ile saracağız. Şubat ayında teslim aldığımız makine ile mesir macunu üretim kapasitesini arttırarak Manisamıza hizmet etmeye ,tüm dünyaya mesiri tanıtmaya devam edeceğiz. Hiçbir yerden destek almayan bir sivil toplum örgütü olarak bu önemli bir yatırım” dedi.
Geçmişi 480 yıl öncesine dayanan, 41 çeşit baharatın karışımından oluşan bu macunun hikayesi şifa, sevgi, kardeşlik, dayanışma gibi duyguları da kapsıyor. Mesirin öyküsünün iki ana kahramanı var. Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan ve dönemin en büyük alimlerinden Merkez Efendi. Rivayete göre Hafsa Sultan, Manisa’da ikamet ederken hastalanır. Hekimler hastalığına çare bulamayınca, Sultan Cami Medresesi’nin başında bulunan Merkez Efendi yöredeki bitki ve baharatların karışımından bir macun hazırlar. Hafsa Sultan bu macundan yiyip sağlığına kavuşunca, halk da macun talep eder. Bunun üzerine sultan bu macundan bolca yapılıp, kağıtlara sarılarak kendi yaptırdığı Sultan Camii’nin kubbe ve minarelerinden halka saçılmasını buyurur. 480 yıl önce başlayan bu gelenek, kesintisiz olarak bugüne kadar gelir.