Markalaşmanın gücü Mersin’i dünya ligine taşıyacak
Türk Patent ve Marka Kurumu verilerine göre Mersin’de son 5 yılda 5 bin 726 marka tescili yapıldı. Elde edilen veriler daha önceki 10 yılda gerçekleştirilen toplam marka tescil sayısından daha fazla. Bu olumlu gelişmeye rağmen son 5 yılda ülkemizde 470 bin marka tescili yapıldığını göz ardı etmemek koşuluyla Mersin ülke ortalamasından sadece yüzde 1,2 seviyesinde pay alıyor.
ZENGİN doğal kaynaklara sahip olmayan ülkelerin ulusal gelirlerini ve yurttaşlarının refahını artırabilmesi için katma değerli üretim ve markalaşmadan başka bir yol yok. Bu doğrultuda katma değerli üretim için başlıca etmenler yüksek teknoloji, tasarım, inovasyon ve yatırımlar. Markalaşmanın firmalar için en az 10-15 yıllık yoğun emek, sabır ve bilgi birikimi gerektiren uzun bir süreç olduğunu
unutmamak gerekiyor. Özü itibariyle markalaşma kaliteli üretim, tüketici için güven ve daha az ürün satarak çok daha fazla gelir elde etmek anlamına geliyor. Örneğin Türkiye’nin ortalama kilogram başına ihracat birim fiyatı 1 dolar. Katma değerli üretimin ve markalaşmanın nispeten iyi olduğu hazır giyimde ortalama birim fiyat 13 dolara çıkıyor. Markalı hazır giyimde ise 50 – 60 doları buluyor.
Türkiye’nin yıllık ihracatı 17 milyar dolar civarında olan hazır giyim sektöründe markalı üretimi artırarak ortalama birim fiyatımızı 25 dolara yükseltebilsek miktar olarak aynı ihracatı yapsak bile elde edeceğimiz geliri 34 – 35 milyar dolara çıkarabiliriz. Türkiye’nin toplam ihracatında ortalama birim fiyatını da iki dolara çıkarabilsek 170 milyar doları değil 350 milyar dolarları konuşulur.
Türk Patent ve Marka Kurumu verilerine göre Mersin’de son 5 yılda 5 bin 726 marka tescili yapıldı. Elde edilen veriler daha önceki 10 yılda gerçekleştirilen toplam marka tescil sayısından daha fazla. Bu olumlu gelişmeye rağmen son 5 yılda ülkemizde 470 bin marka tescili yapıldığını göz ardı etmemek koşuluyla Mersin’in ülke ortalamasından sadece yüzde 1,2 seviyesinde pay aldığını görüyoruz.
Türkiye’de markalaşma çalışmalarının hazır giyim ve ayakkabı başta olmak üzere 1990’lı yıllardan itibaren hız kazandığını söyleyen Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel, birçok firmanın markalaşma stratejisinin temelinde kendini yeniden yapılandırdığını belirtti. Türkiye’deki markaların günümüzde yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağladığını kaydeden Başkan Öncel, markalaşma çalışmalarının ayrıca tüketici bilincinin gelişmesinde ve kaliteli ürünle ilgili farkındalığı da artırdığını söyledi.
Organize perakende sektörünün omurgasını teşkil eden markaların önemli bir kısmının ise BMD çatısı altında buluştuğunu ifade eden Öncel, “Gelinen süreçte ayakkabı, iletişim, optik, mobilya, küçük mutfak ürünleri, kozmetik, aksesuar, ev tekstili-dekorasyonu, çok katlı mağazacılık ve e-ticaret firmalarının katılımıyla üye sayımız 171’e çıktı. Halen BMD olarak 171 üyemize ait Türkiye’nin önde gelen 426 markasını temsil ediyoruz. Mevcut üye profilimizle perakende sektörünün en güçlü sivil toplum kuruluşları arasında yer alıyoruz. Markalaşma ve diğer sektörel konularla ilgili çalışmalarda hem kamu otoritesi hem de akademik çevreler tarafından muhatap kabul ediliyoruz” diye konuştu.
Pandemi sürecinde Avrupa ve ABD’de birçok küresel markanın