“Tarsus’un Humus merkezli turizm master planına ihtiyacı var”
Sahip olduğu 8 bin yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Tarsus’ta turizmi hareketlendirecek yatırımlar ve projeler sürüyor. 2’si turizm işletme belgeli olmak üzere 3 otelin faaliyet gösterdiği kentte; 3 bin 733 yatak kapasiteli 16 otel projesi de yatırımcısını bekliyor. Tarihi kent merkezinde yürütülen çalışmalarda ise eski adliye binası restorasyon işlemlerinin ardından müzeye çevrildi. Son olarak atıl durumdaki Burhanoğlu Konağı da butik otel konseptiyle turizme kazandırılırken Mersin Büyükşehir Belediyesi kongre turizmine katkı sağlamak üzere eski Şelale Oteli’nin yerine Tarsus Şelalesi Turizm Tesisleri’nin yapımına başladı.
Tarsus Belediyesi’nin de kentteki yayla ve kamp turizmini geliştirecek çalışmaları sürüyor. Tarsus Slow Food Birliği Sözcüsü Yasmina Lokmanoğlu, Tarsus’un başta gastronomi alanında olmak üzere kültür, inanç ve yayla turizminde değerlendirilemeyen yüksek bir potansiyeli olduğunu kaydetti. Turizmde sürdürülebilir projeler geliştirilmesi için en önemli ihtiyacın ortak akıl, planlama, mesleki eğitim olduğunu dile getiren Yasmina Lokmanoğlu, kentin ilk hedefinin ise ‘Turizm Master Planı’ olduğunu kaydetti.
Humus üzerine kurulacak strateji kenti başarıya götürür
Yürüttükleri akademik çalışmalarda kentin coğrafi işaretli ürünü olan Humus ile turizmde sürdürülebilir bir büyüme yakalayabileceğini aktaran Yasmina Lokmanoğlu, “Gazi Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi işbirliğinde önceki dönemde yaptığımız çalışmalar
da kent turizmi bir yol planı hazırladık. Tarsus binlerce yıllık bir antik şehir. Bu şehri tarihi mekanlarıyla birlikte ancak kendisine özgü yemek kültürüyle tüm dünyaya tanıtabilirsiniz. Çalışmamızda bu alanda en önemli değerin Humus Yemeği olduğu fikri ortaya çıktı. Çünkü
Tarsus Humusu, bugün Amerika’dan Kanada’ya Avrupa ülkelerine kadar hızlı bir yayılım gösteriyor. Humus sahip olduğu protein değerleriyle de hem geleneksel, hem vegan hem de vejetaryen tüketicilere hitap ediyor. Önümüzdeki bakliyat merkezli bitkisel proteine yönelik ilginin hızla devam edeceğini düşündüğümüzde Tarsus, mevcut yemek kültürüyle turizmde öne çıkan kentler arasına yerleşebilir. Bunu da Humus merkezli olarak ortak akılla hazırlanacak bir turizm master planı ile başarabiliriz” dedi.
Yeryüzü Pazarı’nda en çok Humus’a rağbet var
Tarsus Slow Food organizasyonu ile kurdukları Tarsus Yeryüzü Pazarı’nın kendi alanında Avrupa’nın en önemli pazarları arasında yer aldığını ifade eden Yasmina Lokmanoğlu, son olarak gezi turlarının pazara ilgisinin memnun edici düzeye yükseldiğini belirtti.
Lokmanoğlu, “Tarsus Yeryüzü Pazarı’nı kent turizmine entegre etmek için ortaklarımızla birlikte önemli ve başarılı çalışmalar yaptık. Pazarımızdaki tüm ürünler sağlıklı ve adil gıda misyonu kapsamında özel olarak hazırlanıp tüketicilere sunuluyor. Pazarımızda plastik malzemeler kullanılmıyor. Hem tarihi yemekler ve yiyecekler hem de sağlıklı tüketim trendine uygun ürünler pazarda sergileniyor. Pazarımızda en fazla rağbet gören ürün Tarsus humusu oluyor. Humusu sırasıyla yayla bandırması, muska, sac böreği, Şam tatlısı ve mamul ürünleri izliyor. Tarsus şalgamını bugüne kadar tutturamadık. En önemli hedeflerimizden bir tanesi Tarsus Şalgamı’nın hak ettiği değeri görmesidir. Bunun için yerel ortaklarımızla birlikte yeryüzü pazarının alt yapısını geliştirecek adımlar atıyoruz. Önümüzdeki dönemde Tarihi Kubat Paşa Medresesi’nde tematik eğitim programları düzenleyeceğiz” diye konuştu
Tarsus’un başta gastronomi olmak üzere kültür, inanç ve yayla turizminde değerlendirilemeyen yüksek bir turizm potansiyeli olduğuna dikkat çeken Tarsus Slow Food Birliği Sözcüsü Yasmina Lokmanoğlu, kentin turizm alanında geliştirilmesi için humus merkezli bir turizm master planına ve ortak akılla geliştirilecek yeni projelere ihtiyaç olduğunu aktardı.