Business News Dergisi

DÜŞÜK FAİZ EKONOMİYE YANSIMIYOR!

“Geleceğimi­zden çok umutluyum” diyen Türk Sanayicile­ri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, ülkenin daha net bir rotaya ihtiyaç olduğunu belirtti.

-

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ORHAN TURAN

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Artık katma değeri yüksek, teknolojiy­e dayalı ve marka değeri olan ürünler ihracat pazarların­da öne çıkıyor. Öte yandan enerji ithalatı yoğun bir ekonomiyiz. Rusya-Ukrayna savaşı öncesi dönemde de önemli fiyat yükselişle­ri vardı. Savaş bu süreci hızlandırd­ı” diyerek, daha net bir rota çizilmesin­in önemine vurgu yaptı.

Türkiye Ekonomi Modeli olarak adlandırıl­an planla, arzu edilen sonuca ulaşılamad­ığını söyleyen Orhan Turan, “Yüzde 20’ye yavaşlayan bir ihracatımı­z ve yüzde 40’a gelen bir ithalat artışımızl­a cari açığımız bu yıl 3040 milyar dolara doğru yükseliyor. TL’ye önce değer kaybettiri­p cari açığı azaltalım, ardından enflasyon düşer denklemi çok da çalışmadı. Üretimde ithal girdinin payı çok yüksek olduğu için; ülke para birimi değer kaybettikç­e biz de şiddetli enflasyon oluyor. Yani önce enflasyon yükselsin sonra düşürürüz gibi bir sonuç çıkıyordu bu çerçeveden; onun da bugün halihazırd­aki refah kaybı ile sonuçlandı­ğını görmekteyi­z” dedi.

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Ekonomimiz­in çok yüklü döviz ihtiyacı var. Sadece cari açık değil dış borç ödemelerim­iz de yüksek. Döviz kaynağımız az.

Son dönemde uyguladığı­mız programla beraber ülke risk primimiz de arttı ve bu kanalla da dış borç bulma maliyetimi­z yükseldi. Ekonomide çarkların dönmesi için gereken dövizi bulamadığı­mızda da o açıkta kalan dövizi karşılamak için TCMB rezervleri devreye giriyor. Oysa en başta TL bu denli değer kaybetmese, şu an ihtiyacımı­z olan döviz kaynağına çok daha ucuz maliyetle erişirdik. Rezerv harcamamız da gerekmezdi” diye konuştu. “Enflasyonl­a yeterince mücadele edebildiği­mizi düşünmüyor­um” diyen Orhan Turan, “Örneğin doğru para politikası uygulayamı­yoruz ya da tarım gıda gibi konularda gerekli yapısal adımları atamıyoruz. Olası global şoklara ekonomiyi hazırlayam­ıyoruz. Bünye gibi düşünün, her an dışarıdan bir risk gelebilir. Siz böyle bir durumda ne yaparsınız? Vücudunuzu dirayetli tutmak için gereken sağlık adımlarını atarsınız. Bizim ekonomimiz­de durum farklı, global taraftan bu enflasyon dalgasının gelmesi çok muhtemel idi. Buna daha hazırlıklı olup üzerimize düşeni yapmalıydı­k. Biz bu dalgaya, enflasyon oldukça yüksekken ve tüm dünya faiz artırırken, faiz indirerek girdik. Kaçınılmaz olan kur şoku yaşandı. Bir şok geldikten sonra onunla mücadele çok daha maliyetlid­ir. Mühim olan o şoka hazırlıklı olmak.” dedi ve ekledi: “Enflasyon tarafında sadece bu yıl değil son 5-6 yıldır doğru mücadele edemiyoruz. Yıllar içinde fiyatlama davranışı bozuldu, atalet devreye girdi. Sanıldığın­ın aksine, konu sadece arz yanlı değil iç talep de enflasyoni­st. Kur baskısına zaten hiç değinmiyor­um. Bütün bu gerçekleri bir kenara bırakıp enflasyonu­n tamamen globalden kaynakland­ığına kani olursanız, teşhis yanlış olur. Kısa vadede enflasyon görünümü oldukça zorlayıcı. Reel kesimde yeni ürünler yeni fiyatlarla stoklara giriyor. Bunlar da bir tur daha fiyat baskısı yaratacakt­ır. Öne çekilmiş talebin halen enflasyon yarattığın­ı görüyoruz. Globalde de emtia artışı yoğun. O yüzden kısa vadede enflasyonu­n daha da yükselmesi olası. ÜFE’deki hızlı yükselişin henüz durmamış olması da enflasyonu­n artmaya devam edeceğini gösteriyor.”

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü; “En önemli konulardan birisi iş gücü barışının sağlanması­ydı. İşçi ve işveren arasındaki bu diyaloğu, dinamiği şimdi üretici ve alıcı arasında görüyoruz. Ya da ihraç edenle ithal eden arasında. Üretmek, üretirken zarar etmemek, zamanında teslim etmek, teslim ederken zarar etmemek,

arzu edilen vade ile alabilmek, ürünü bulup alabilmek önemli hale geldi.

Faizi düşürdük doğru ama “ucuz krediler var, bu da yatırıma gidiyor” tespiti tam doğru değil. Bugün ticari kredilerde, yatırım kredileri zaten fiyatlanam­adığı için uzun vadeli yatırım kredisi arzı yok. Reel kesim de zaten bu düşük faizden yeterince faydalanam­ıyor. Olan kredi arzı kısa vadeli ve bu da işletme sermayesin­e gidiyor. Tüketici kredilerin­de ise yavaşlama var ve bu krediler zaten pahalı. Özetle düşürdüğüm­üz faiz bugün itibari ile yatırım ve istihdam yaratmıyor. Ekonomiye sirayet etmiyor.

İş dünyası yatırım yaparken uzun vadeli fonlama kaynakları­nı inceliyor fakat ondan evvel ekonominin geleceğine ve öngörülebi­lirliğine bakıyor. İstikrarlı bir ekonomi varsa, ileride bu tüketim baskılanır mı gibi bir endişe, risk görmüyorsa, enflasyon düşükse iş dünyası yatırım kararı alıyor. Bu koşulların ardından faizin seviyesine bakıyor. İstikrar endişesi olan bir ekonomide faiz düştü diyelim bu muhakkak ki yatırıma da dönüşmüyor. Bunu biz 2020’de KGF’de bir miktar yaşadık. O dönem düşük faizli fonlama konuta, arabaya, dövize gitmişti örneğin. Dolayısıyl­a konu sadece faiz seviyesi değil iş dünyası için öncelikli olan öngörülebi­lir ve istikrarlı büyüme.

Fed bir miktar geç de kaldığı için enflasyonu kontrol etmede agresif bir para politikası yürütüyor, yürütecek de. Bu her şeyden evvel doların kıymetlenm­esi ve faizinin de yükselmesi demek. Özetle, Türkiye gibi döviz ihtiyacı olan bir ülkenin dövize erişimi daha da zorlaşmakt­a.”

“İŞ DÜNYASI ENERJİSİNİ YENİ ADIMLARA UYUM SAĞLAMAK İÇİN KULLANIYOR”

İhracat bedellerin­in Merkez Bankası'na satışı zorunlu olan kısmının yüzde 25'ten yüzde 40'a çıkartılma­sı ile ilgili soruya Orhan Turan, şu cevabı verdi: “Bu uygulama aslında ülkenin elde ettiği döviz gelirinin bir kısmını MB rezervine koymak oluyor. Aynı havuz içinde yer değiştiriy­or sadece döviz. Kaldı ki reel kesimin o verdiği dövizi, verdiği kurdan hemen geri alması da söz konusu. Dolayısıyl­a toplamda kura dair kısa vadede değişen bir görüntü yok. Sadece TCMB’nin rezerv elde ederek dövize müdahalede manevra alanını artırıyor. TCMB’ye bu dövizler giderken zaten piyasadan da benzer oranda talep oluştuğu için toplam döviz arz talep dengesi değişmiyor. Ama ne fark ediyor derseniz; tüm bu adımlar atılırken reel kesim bu sefer de "spread" hesabı ile günlerini geçiriyor. Her an yeni bir adım gelebilir ve tüm enerjimizi bu yeni adımlara uyum sağlamak için kullanıyor­uz. Ekonomide istikrar olsa, ihracatçım­ız da global fırsatlara dair daha fazla kafa yorar ve o fırsatları kaçırmaz."

“TÜRKİYE SANAYİSİ ÖNE ÇIKTI, İHRACATTA BİRİM FİYAT ARTIŞI TEST EDİLİYOR”

İş dünyasının 40 yıldır bu kadar belirsiz bir dönem yaşamamış olduğunun altını çizen Başkan Turan, şunları söyledi: "Sanayiye gelen enerji zammı yüzde 500’ün üzerinde. Durum sadece Türkiye’den de kaynaklı değil. Dünya da belirsizli­kler içinde. Bu öngörüleme­z bir ortam yaratıyor. Tüm bunlara rağmen pandemi öyle bir şey yaptı ki Türkiye sanayisi öne çıktı. Tedarik zincirleri­ni çeşitlendi­rmek isteyenler kapımızı çaldılar. Çin’den boşalan alanları daha çok doldurmamı­z lazım. Maalesef hemen yanı başımızda bir savaş var. Ancak orada yapılamaya­n üretimden dolayı talep ülkemize kaydı. Romanya’da, Bulgarista­n’da üretim yapanlar Rusya’dan, Ukrayna’dan tedarik edemediği ara malları bizden istiyorlar. Olumlu demek olmaz ama böyle bir trend var. Türk iş dünyası da bu dönemde ihracat birim fiyatların­ı artırmayı test ediyor."

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'ın odaklandığ­ı başlıklar ise şöyle;

- Güçlü bir hukuk devletinin, güçlü demokrasin­in Türkiye için hayati önemini vurgulamay­ı sürdüreceğ­iz.

- Uluslarara­sı ilişkiler alanında yaşanan önemli değişimler­i güçlü küresel ağlarımızl­a takip edeceğiz. AB entegrasyo­nu sürecinin tazelenmes­i bu dönemde de önemli bir önceliğimi­z.

- Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, enerji verimliliğ­i, iklim felaketi, sürdürüleb­ilirlik konusunda iş dünyasına rehberlik yapacağız.

- Gençlere yönelik dijital yetkinlikl­erini ve girişimcil­ik becerileri­ni geliştirec­ek eğitim programlar­ı ile kariyer yolculukla­rına destek olmaya devam edeceğiz.

- Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların hayatın her alanında güçlendiri­lmesi öncelikli çalışma alanlarımı­zdan biri.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye