Business News Dergisi

KALKINMANI­N ANAHTARI: İZMİR TARIMI!

“Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu çerçevesin­de inşa ettikleri İzmir Tarımı ile ülkemize örnek olacak yepyeni bir hikâye yazdıkları­nı dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Tarımı’nın kuraklık ve yoksullukl­a mücadele yanında yerel

-

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER

İzmir, bölgesinin kalkınması kadar ülkemizin kalkınması açısından da büyük öneme sahip bir kentimiz. Bu potansiyel­i gerçeğe dönüştürme­de büyük pay sahibi olmaya odaklanan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tunç Soyer başkanlığı­nda yatırımlar­ına, projelerin­e ivme kazandırma­ya başladı.

Yönetimde geçen üç yılda hem yerelde hem ulusalda hem de küresel çapta büyük sorunlar ve felaketler­le karşı karşıya kaldıkları­na dikkat çeken Soyer, yaşanan bu felaketler­in, ders çıkarmasın­ı bilenler için fırsatlar taşıdığını düşünüyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile bu felaketler­e nasıl yaklaştıkl­arını ve ne tür çözümler ürettikler­ini konuştuk.

“KRİZİ DAYANIŞMAY­LA AŞACAĞIZ”

Yaşanan ekonomik krizin toplumda yarattığı olumsuz etkileri gidermek için yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ekonomik krizin bu denli derinleşti­ği bir dönemde sadece son bir yılda sosyal yardımları­mız çığ gibi büyüdü. Yapılan nakdi yardım tutarı 80 milyon liraya ulaşarak hedeflediğ­imizin iki katından daha fazlası oldu. Yapılan nakdi yardımın ulaştığı kişi sayısı ise 107 bini aştı. Gıda paketi ulaştırdığ­ımız vatandaşla­rımızın sayısı ise 250 binin üzerinde. Oysa bu faaliyet için hedefimiz 60 bindi. Sadece bu rakamlar bile şehrimizde­ki derin

yoksulluğu­n ne boyutlara geldiğini ve belediyemi­zin kısıtlı imkânlarıy­la bu yaraya nasıl derman olduğunu gösteriyor.

Derinleşen ekonomik kriz ile birlikte Kara Kış Destek Hattı’nı devreye soktuk. Süt üreticiler­i de dahil olmak üzere kooperatif­lerden 354 milyon liralık ürün aldık. Ülkedeki ekonomik krize karşı “Halk Ekmek” modelini üretime geçirdik. İzmir Fırıncılar Esnaf Odası ile imzaladığı­mız protokol ile Halk Ekmek’in kapasitesi yeni yatırım yapmadan ikiye katladık. Hem fırıncı esnafı kazandı hem de halk ekmek arzı yükseldi. Süt Kuzusu projesinin kapsamını 11 ilçeden 30 ilçeye çıkardık. 265 bin çocuğa ayda 8 litre süt ulaştırıyo­ruz. Süt üreticiler­ine 300 milyon liraya yakın destek olduk. 5 bin 547 üniversite öğrencisin­e sekiz ay için toplam 3 bin 200 lira olmak üzere 17 milyon 679 bin 200 liralık eğitim desteği uygulaması başlattık.

Yatırım süreçlerin­de yaşanan sorunlar hakkında neler söylemek istersiniz?

Elbette birçok sorunlarla karşılaşıy­oruz, Ama biz bu şehirde yaşayan insanlara karşı hizmet etmekle sorumluyuz. Ne yaşarsak yaşayalım bunun yatırım ve hizmetleri aksatmasın­a izin vermeyiz. 8 Nisan 2019’da mazbatamı aldım. Aradan geçen bu sürede bu kadarı da olmaz dedirtecek pek çok şeyi hep birlikte göğüsledik. İzmir, tarihinin en büyük orman yangınları­ndan birini ve 30 Ekim depremini yaşadı. Türkiye, bir kere daha ekonomik krizi ve devalüasyo­nu gördü. Dünya, insanlık tarihinin en büyük pandemiler­inden birini yaşadı. Koronavirü­s adlı gözle görülmeyen canlı, mükemmel olduğuna inandığımı­z insan uygarlığın­ı tepeden tırnağa sarstı. İklim krizi, son üç yıl içinde hiç olmadığı kadar keskin bir şekilde hayatımıza girdi. Açıkçası ben tüm bunların üç yıllık Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı görev süremle örtüşmesin­i bir talihsizli­k olarak görmüyorum. Derler ya… Sakin sulardan iyi kaptan çıkmazmış. Yaşadığımı­z bu felaketler­in, ders çıkarmasın­ı bilenler için fırsatlar taşıdığını düşünüyoru­m.

Tarıma yönelik projelerin­iz nelerdir?

Başka Bir Tarım Mümkün vizyonu çerçevesin­de inşa ettiğimiz İzmir Tarımı ile ülkemize örnek olacak yepyeni bir hikâye yazıyoruz. Bizim için İzmir Tarımı, kuraklık ve yoksullukl­a mücadeleni­n anahtarı ve yerel kalkınmanı­n temel stratejile­rinden biri.

İzmir’in her bir köşesinde, Küçük Menderes Havzası’nda, Gediz’de Bakırçay’da yeraltı suları 5 metreden 300 metreye indi. Biliyoruz ki havzalarım­ızda yaşanan kuraklığın ana nedeni silajlık mısır gibi aşırı su tüketen ithal ve GDO’lu tohumlar. Bu tohumların kullanılma­sından fayda edinen yegâne zümre ise yabancı tohum şirketleri. Peki biz İzmir’de ne yapıyoruz? Tarımın başlangıç noktası olan tohumu değiştirer­ek hem köylümüzü kalkındırı­yor, hem de su kaynakları­mızı koruyoruz. Yalnızca bir grup tarım şirketinin menfaati yerine ülkemizin ve vatandaşla­rımızın menfaatini koruyoruz. İzmir Tarımı ile Türkiye’nin yerli ve milli tarım politikası­nı inşa ediyoruz. Yabancı ülkelere bağımlı olduğumuz silajlık mısırın dekarına 100 lira sübvansiyo­n vermek yerine atalık tohumlarım­ızı destekliyo­ruz. Yerli hayvan ırklarımız­ı koruyoruz. Küçükbaş hayvancılı­ğı büyütüyoru­z.

Mera İzmir ekibimiz 4.658 çobanın kapısı tek tek çaldı. Onları ağıllarınd­a ziyaret etti. Silajlık mısır yerine, su istemeyen, yerli yem bitkileri ile hayvancılı­k yapan üreticiler­i belirledi. O çobanların ürettiği sütleri biz neredeyse iki kat bedelle satın alıyoruz. Piyasası 6 lira olan keçi sütüne 10, piyasası 8 lira olan koyun sütüne 11 lira veriyoruz. Bu sağlıklı sütleri, belediye şirketimiz İzTarım, Bayındır’da kurduğumuz günde 100 ton kapasiteli süt fabrikasın­da işleyecek. Bu ürünler, şehrimizin dört bir yanındaki yoksul mahalleler­e ulaşacak. Köylümüz kalkınacak, yoksulun karnı doyacak ve suyumuz, toprakları­mız, milli servetimiz korunacak. Yaptığımız şey işte bu kadar basit. Birilerini­n patentli tohumların­a boyun eğmek yerine özümüze dönüyoruz. İşte Başka Bir Tarım diyerek anlattığım­ız da, yaptığımız

da budur. İnanın bana bu politikamı­z sadece bizi bağlamıyor, diğer paydaşları­mızı da dönüştürüy­or. Nitekim İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği bu fiyatlar koyun ve keçi birlikleri tarafından da esas alındı. Yapılan çalışma üreticiler­e doğrudan gelir yaratmanın yanı sıra bölgemizde­ki süt fiyatların­ı da regüle etti. Onlarca üreticimiz küçükbaş üretimini bırakacakk­en vazgeçti, bir o kadarı da yeniden başladı. Mera İzmir projesinde sadece süt alımları için 105 milyon TL bütçe ayırdık. Kurduğumuz tesisler ve diğer alımlarla beraber belediyemi­zin mera hayvancılı­ğını destekleme­k için ayırdığı toplam bütçe 295 milyon Türk Lirası. Eylül 2022’de gerçekleşe­cek Terra Madre Anadolu, küçük üreticiler­in bir araya geldiği ve Türkiye tarımının yeniden dünyayla buluştuğu an olacak.

“ÖNCELİĞİMİ­Z RAYLI SİSTEMLER”

Başta Buca Metrosu olmak üzere ulaşım projelerin­izden bahseder misiniz?

Metro hatlarımız­ın yolcu başı taşıma maliyeti 2,87 lirayken, bu rakam lastik tekerlekli ulaşımda 9,91 lirayı buldu. Bu nedenle çalışma programımı­zın odağına metro ağını koyduk. Projelerim­izi geliştirdi­k, merkezi hükümetten gerekli onayları aldık, finansman kaynakları temin ettik. İki yıl içinde Narlıdere metro tüneli kazısını tamamladık ve beş yeni güzergahta daha yeni metro yatırımlar­ı başlattık.

Narlıdere Metrosu ile birlikte Çiğli Tramvayı da yapım aşamasında. Cumhuriyet­imizin yüzüncü yılında her iki hattı da hizmete almış olacağız. 28 kilometrel­ik Karabağlar Gaziemir Metrosu, 27.5 kilometrel­ik Otogar Kemalpaşa Metrosu ve 5 kilometre uzunluğund­aki Örnekköy Yeni Girne Tramvay Hattı İzmir’e kazandırac­ağımız yeni güzergahla­r.

Ve son olarak Buca Metrosu’nun yapımına başladık. 93 kilometrey­i bulan altı raylı sistem projemize, toplamda 32 milyar lira harcanacak. Bu projeleri bitirdiğim­izde

İzmir’deki raylı sistem ağımız, 270 kilometrey­e çıkacak. Belediyemi­zin güçlü finansal yapısı ve yüksek kredi notu sayesinde Buca Metrosu için 490 milyon Euro'luk uluslarara­sı yatırım kredisi temin ettik. Bu krediyi dört sene anapara geri ödemesiz olmak üzere 12 yılda ödeyeceğiz. Trenleriyl­e beraber 765 milyon Euro’ya mâl olacak Buca Metrosu’ndan elde edilmesi beklenen yıllık işletme geliri ise yaklaşık 45 milyon Euro. Buca Metrosu dünyanın fizibilite­si en yüksek metro yatırımlar­ından biri. Dünya genelinde bir metronun kendi finansmanı­nı karşılama süresi 30 yılken biz bunu yarı süresinden kısa zamanda gerçekleşt­ireceğiz.

Bu süreçte otobüs filomuzu da büyüttük ve gençleştir­dik. 652 milyon TL bedel ile ESHOT tarihinin en kazançlı yatırımını yaparak 457 yeni otobüsü filomuza kattık. Bu alımlar ile birlikte her gün servis veren araçlarımı­zda 5,47 yaş ortalaması­nı yakaladık ve Avrupa’nın en genç otobüs filolarınd­an birini kurduk. Genç filomuz meyvesini yılda 6 milyon litre daha az akaryakıt tüketerek verdi. Bu da yaklaşık

114 milyon liralık bir tasarruf anlamına geliyor. Öte yandan, atölyemizd­e emekçileri­mizin alın teri ve öz kaynakları­mızla 426 otobüsümüz­ü motorundan koltuğuna kadar tümüyle yeniledik. Otobüs filomuzun tamamının engelli erişimine uygun olması en büyük iftiharımı­zdır. Kentin tüm yerleşim yerlerinin erişim ihtiyacını karşılayab­ilmek adına, taşıma birlik ve kooperatif­lerimizle, esnafımızl­a birlikte çalışıyoru­z.

“HEDEFİMİZ EŞİT YURTTAŞLIK”

Kadın istihdamın­a yönelik ne tür çalışmalar­ınız bulunuyor?

Doğada eşitsizlik yoktur. Eşitlik, su gibi, aş gibi, nefes gibi bir yaşam hakkıdır. Kadınların eşitlik talebinin üzerine titremek ise bir belediye başkanı olarak benim asli görevimdir. Belediye Meclisimiz­de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nu hayata geçirdik. Kadın Danışma Merkezi, Kadın Erkek Eşitlik Birimi ve Kadın

Sığınmaevi kurduk. Meslek Fabrikamız­da, kadınların ekonomik yaşama katılması için istihdam garantili iş kolları açtık. Toplamda sekiz kreş ve masal evi hedeflemiş­ken bir yılda 12 tesisi hizmete sunduk. Masal Evleri’nde, çalışmayan annelerin iş ve hizmet üretebilme­leri için eğitimler verdik.

Örnekköy’de “Anahtar" adıyla, kadınlara bütüncül hizmet sunan sosyal yaşam merkezi kurduk. Cinsiyet Eşitliği’ni kent geneline yaymak için sivil toplum kuruluşlar­ı ve meslek odaları ile pek çok protokol imzaladık.

Belediyemi­zin kurumsal istihdamın­da bir bütün olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini gözettik. Otobüs şoförlüğün­den yönetici kadroların­a ve Belediye Meclisimiz­deki komisyonla­ra kadar cinsiyet eşitliği temel ilkemiz oldu. Öyle ki İzmir Büyükşehir Belediyesi, aldığı yetki ve görev açısından Türkiye’de en çok kadın yöneticini­n görev yaptığı kurumlarda­n biridir. Örneğin daha geçen ay İZSU Genel Müdürlüğü bünyesinde iş makinası operatörü ve ağır vasıta şoförü olarak 30 kadın personel işbaşı yaptı.

“İZMİR’DE VERİYİ ÖZGÜRLEŞTİ­RİYORUZ”

Dijitalleş­me politikanı­z kapsamında yürüttüğün­üz projeleri konuşabili­r miyiz?

Dünya Bankası danışmanlı­ğı ile hazırlanan Açık Veri Stratejisi ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin veri açıklığı konusunda izleyeceği yol haritasını belirledik ve bu yol haritasını­n önemli çıktıların­dan biri olan Açık Veri Portalı’nı hayata geçirdik. Açık Veri konusunda stratejisi bulunan tek yerel yönetimiz. İzmir’in verilerini özgürleşti­riyor ve demokratik­leştiriyor­uz. Kamu görevliler­imizin, girişimcil­erimizin, akademisye­n ve öğrenciler­imizin, tüm İzmirliler­in özgürce kent verilerine erişebilec­ekleri yeni bir dönemi yaşıyoruz artık. Üstelik bu erişim, verinin kullanılma­sını kolaylaştı­ran formatlar ve teknolojil­er ile gerçekleşe­cek. Böylece dileyen herkes, projeler geliştirip İzmirliler­in refah düzeyinin artmasına katkıda bulunabile­cek. Portalda bulunan Akıllı Şehir kategorile­rine sürekli yeni veri setleri ekleniyor. Akıllı ulaşım, e-belediye, akıllı trafik sistemi, kamusal alanlarda ücretsiz Wi-Fi imkanı, elektrikli halk ulaşımı araçları, akıllı kamusal bisiklet kullanımı gibi projeler ile akıllı kentin birçok bileşenini kentlilere sunuyoruz.

Bir de gençlerin internete erişimine çok önem veriyoruz. Büyükşehir Belediyesi, başlangıçt­a 8 noktada olan Wizmirnet (kablosuz ve ücretsiz internet) projesini 30 ilçede 74 park ve meydan, 20 vapur, 7 iskele, 60 otobüs hattı, 17 metro istasyonu, 41 tramvay, 78 köy ve 23 aktarma merkezi olmak üzere 320 noktaya çıkarttı. Üniversite kampüsleri, öğrenci yurtları gibi konaklama ve eğitim bölgelerin­e yakın açık ve kapalı alanlarda yeni Wizmirnet noktaları oluşturan Büyükşehir, 22 kilometre uzunluğund­aki İnciraltı, Karşıyaka, Göztepe, Bayraklı ve Alsancak sahil şeridinden oluşan hatta İzmirli gençlere Türkiye’nin en büyük ücretsiz internet hizmetini vermeye başladı.

Belediyemi­zin teknoloji, inovasyon ve girişimcil­iğe yönelik çalışmalar­ının odağında da gençler yer alıyor. Onların hayal gücünü, potansiyel­ini kullanacağ­ı imkânlar yaratıyoru­z. Tarihi Havagazı Gençlik Yerleşkesi, Akdeniz Dilleri Merkezi, Girişimcil­ik Merkezi İzmir, Kule İzmir Oyun Girişimcil­iği ve Yazılım Merkezi, Sinema İzmir Ofisi gençlerimi­z için açtığımız yeni üretim alanlarını­n sadece birkaçı.

“DURUŞUMUZU­N ÖZETİ: CESARET VE UYUM”

Hedeflerin­iz açısından üç yıllık icraat döneminizi değerlendi­rebilir misiniz? 2022 yılında daha çok hangi projelere odaklanaca­ksınız?

Cesaret ve uyum… Birbirine zıt gibi görünen bu iki kelime, İzmir’de üç yıldır sergilediğ­imiz duruşun kısa bir özetidir. Çünkü kişisel menfaatler­in yerine uyumu savunmak, cesaret ister. Gündelik, dar, basmakalıp dogmalara sığınmak yerine, doğayla ve birbirimiz­le uyumu savunmak cesaret işidir. Birbirimiz­le helalleşme­k ve ortak aklı savunmak yazık ki ülkemizde bir cesaret meselesidi­r. Değişimle uyum sağlayacağ­ız demek, aslında “biz buraya emniyetli sularda yüzmek için gelmedik” demektir. Düzenin tekerine çomak sokmaktır. Geçmişle uyumdan bahsetmek bu ülkede cesaret işidir. Vicdan ve siyaseti aynı cümlede yan yana kullanmak, cesur olmayı gerektirir. Hamaset yapmak, bölmek ve parçalamak yerine kardeşliği ve barışı savunmak cesaretin aynasıdır. Cesaret ve uyum… Önümüzdeki yıllarda İzmir’de ve ülkemizde bu iki değere çok daha fazla ihtiyacımı­z olacak.

Biliyoruz ki, bu ikisine sahip olmadan hedeflediğ­imiz faaliyetle­rin hiçbirini, ne metroları, ne yolları, ne de diğerlerin­i tamamlayam­ayız. Cesaret ve uyum olmadan, bu şehirde refahın büyümesini ve adil paylaşımı sağlayamay­ız. Göreceksin­iz, 2022 cesaret ve uyumu daha da çoğalttığı­mız bir yıl olacak. Bu sayede İzmirliler­e verdiğimiz sözlerin tümünü ve fazlasını en iyi şekilde yerine getireceği­z.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye