EDİTÖR’DEN MESAJ VAR!
Küresel borç sarmalı büyüyor!
Uluslararası Finans Kurumu’nun (IIF: Institute of International Finance) son açıkladığı verilere göre 2022 yılının ilk çeyreğinde küresel borç toplamı 3,3 trilyon dolar artarak 305 trilyon doları aştı.
IIF verilerine göre borcun dağılımına bakıldığında, hanehalkı borçları 2021 sonu itibarıyla 56,9 trilyon dolar, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 88,8 trilyon dolar, kamuya ait borçlar 88,1 trilyon dolar ve banka benzeri finansal şirketlere ait borçlar 69,8 trilyon dolara ulaştı.
2021 yılında milli gelire oranla en borçlu üç ülke sırasıyla Japonya (%257), Sudan (%210) ve Yunanistan (%207). İlk onda Avrupa’dan Yunanistan dışında İtalya (%150.8) yer alıyor. Avrupa Birliği İstatistik Kurumu’nun 2021 dördüncü çeyrek verilerine göre ise Yunanistan (%193.3), İtalya (%150.8), Portekiz (%127.4), İspanya (%118.4), Fransa (%112.9), Belçika (%108.2) ve Güney Kıbrıs (%103.6) milli gelirlerine oranla en borçlu ülkeler. AB’nin en büyük ekonomisi Almanya için aynı oran % 69.3.
Salt borç rakamlarına baktığımızda ABD’nin 28,4 trilyon dolar güncel borçla lider olduğunu görüyoruz. Bu rakamın milli gelire oranı ise yüzde 133,9 düzeyinde. Çin’in toplam borcu 2020’de 10,2 trilyon doların üzerinde ancak bu rakamın
2021 gerçekleşmesi 13 trilyon doların üzerinde bekleniyor. Borçluluğun milli gelire oranı ise 2020 itibariyle yüzde 68 düzeyinde. Japonya ise güncel olarak 12 trilyon doların üzerinde bir borca sahip.
Türkiye'nin brüt dış borç stoku, Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre 2021 sonu itibarıyla 441,1 milyar dolar olarak gerçekleşirken, borcun milli gelire oranı yüzde 54,9 oldu. Bu oran dünya ortalamalarına bakılınca korkutucu görünmüyor. Ancak eğilimlere baktığımızda hane halkı borçlanması düşmeye devam ederken kamu kesimi ve reel kesimin borçlanmalarında artışın devam ediyor olması kaygı veriyor. Diğer taraftan investing.com verilerine göre Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) 700’ün üzerinde seyrediyor.
Pandeminin ivme kazandırdığı küresel risklere Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan politik riskler de eklendi. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya giriş başvurularıyla gerilim daha da tırmanacak gibi duruyor. Dünyanın her yerinde enflasyon yükseliyor, merkez bankaları faizleri yükseltiyor. Borçlanma ihtiyacı artıyor ama borçlanmak zorlaşıyor. Artan riskleri de dikkate alırsak yakın gelecekte küresel borç sarmalı dünyanın başını daha da ağrıtacak gibi görünüyor.