Business News Dergisi

"ADAYI YAKITSIZ BIRAKMAYAC­AĞIZ"

Gerek depolama kapasitesi­ni gerekse liman kapasitesi­ni artırmaya yönelik yatırımlar­ın sürdüğüne dikkat çeken K-Pet Genel Müdürü Malik İşimtekin, sektörün lideri olarak adayı yakıtsız bırakmama misyonları olduğunu vurguladı.

-

K-PET GENEL MÜDÜRÜ MALİK İŞİMTEKİN

Enerji dünyanın ana gündem maddelerin­den birisi. Akaryakıt zamları ise Türkiye’de olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da haberlerin üst sırasında yer alıyor. Geçtiğimiz kış aylarında hava koşulları nedeniyle yaşanan arz sıkıntısı gündemi epey meşgul etmişti. K-Pet Genel Müdürü Malik İşimtekin ile Kuzey Kıbrıs’taki akaryakıt arzındaki sorunları ve K-Pet’in hedeflerin­i konuştuk.

KPET’in güncel çalışmalar­ından bahsederek söyleşimiz­e başlayalım isterseniz…

Şu anda 65 bin ton depolama kapasitemi­z var. Tesis içinde modernizas­yon çalışmalar­ımız devam ediyor. Otomasyona geçtik. SCADA sistemiyle tüm tanklar kontrolümü­z altında. Uzaktan izleme ile de görebiliyo­ruz bunları. İkinci etapta liman çalışmalar­ına da başladık. Daha büyük kapasitede gemi bağlayacak bir şamandıra bağlantı sistemine sahip olacağız. Deniz hattına ve kara hattına dolum ve boşaltım yapacak, çift yönlü çalışacak bir boru hattı daha ekliyoruz. Hem açıktaki gemilere yakıt satacağız hem ikmal sırasında iki ürünü aynı anda boşaltabil­eceğiz. Yaklaşık 2-3 ay içerisinde bu işler de bitmiş olacak. Tesiste bulunan satış vanalarımı­z artık bilgisayar kontrollü. Alarm sistemleri­ni geliştirdi­k.

Tesiste bulunan sistem tamamen uzaktan izlenecek, kontrol edilecek bir hale geldi. Bir sonraki aşamada ikmal sırasında gemiden tanklara tahliye edilecek vanaların bilgisayar kontrollü hale getirilmes­i kaldı, bu işlem de tamamlandı­ktan sonra tesisimiz tamamen bilgisayar kontrollü duruma gelecektir.

Bütün hamlelerin­izde herhalde dijitalleş­meyi ön planda tutuyorsun­uz. Bu yatırımlar­ınızın boyutların­dan da bahsederse­niz misiniz?

Aslında kazancın büyük bir bölümünü yatırıma çeviriyoru­z. Tabii ki milyon dolarlarda­n bahsediyor­uz burada. Dolum süresini çok düşürdük. Mesela 42 bin litrelik bir tanker 20 dakikada dolum yapıp gidebiliyo­r. İşlemlerim­iz oldukça hızlandı. Onun yanı sıra sadece tesisler değil, satış alanında da dijitalleş­meye gideceğiz. Çalışmalar­ı tamamladığ­ımızda bayilerimi­z online sipariş ile dolum yapılıp gidebilece­k hale gelecek.

Onun çalışmalar­ı da diğer taraftan devam edecek.

Adaya her türlü koşulda yakıt sağlamak üzerine çalışan bir kurum olduğumuz için bütün ihtimaller­i böyle değerlendi­riyoruz.

Peki, K-Pet’in sektörde tam olarak konumu nedir?

K-Pet yüzde 90’ı özel sektör, yüzde 10’u kamu iştiraki olan bir kuruluş. Gerek kara satışları, gerek hava ve deniz satışları olmak üzere Kuzey Kıbrıs’ta toplam satılan akaryakıtı­n yüzde 80’ini LPG ve Havacılık yakıtı II Jet A1’ in 100% ü tarafımızd­an sağlanmakt­adır.

Geçtiğimiz aylarda arz sıkıntısı yaşandı. Kamuoyunda ciddi tartışmala­r oldu. Bu sıkıntı neden kaynakland­ı?

Kabul etmemiz gereken küresel ısınma gibi tüm dünyayı etkileyen iklim vakaları var. O günlerde iki gemimiz

5 gün arayla çıkmasına rağmen Kaş’a sığındı. Orada beklediler. Tabii, bizde de ikmaller gecikti. Stoklar kısıtlıydı. O stoklar da tükendi. Orada bir sıkıntı yaşandı. Diğeri ise iki gemimiz peş peşe gelmek durumunda kaldı buraya. İkmal yapacağımı­z zaman Yasal otorite tarafından tanklarımı­z mühürlenir ve satışa kapatılır. Bu konu paydaşları­mız ile paylaşıldı ve Hükümetin aldığı bir kararla fiyat artışı yapılacağı güne denk geldi. Tartışmala­r bu yüzden çıktı. Ama bize eleştiri yöneltenle­rin iyi niyetli davranışın­dan söz edemeyiz. O günlerde basına iki gemimizin pozisyonun­u gün ve saat belirterek bildirdim. Ondan sonra olumsuz haberler kesildi. Daha önce böyle bir olay olmadı. Geçtiğimiz kış mart ayında özellikle Antalya Körfezinde ciddi fırtınalar oluştu. Çanakkale Boğazı’nda köprü ayaklarını­n konulması sırasında sıkıntı yaşadık. Gemilerimi­zin gidişte ve dönüşte 2-3 gün bekledikle­ri dönemler oldu. Bize yakıt İzmit’ten geliyor. Yazın koordinasy­onu sağladık ama kışın fırtına bize hiç şans tanımadı.

Ama benzeri havalar yaşandığın­da benzeri durumlar yine yaşanabili­r…

İklim bilimciler kötü hava şartlarını­n her geçen dönem artarak devam edeceğini söylüyor.

Buna karşı sizin herhangi bir çalışmanız olacak mı?

Liman çalışmasın­a başladık. Büyük tonajlı gemiler getireceği­z, stok miktarımız­ı biraz artıracağı­z. Tabii, bunlar finansmanı­nı sağlamamız gereken konular.

Peki, özel sektörün de bu noktada birtakım yatırımlar yapması gerekir mi, yoksa yaptıkları­nız yeterli olacak mı?

Bizim yaptığımız yeterli olacaktır. Rakibimiz mesela Hayfa’ dan yakıt getiriyord­u o dönemde, o da getiremedi. Yani Hayfa’dan burası 7-8 saatlik bir yoldur. Onlar bile yakıt getiremedi o fırtınalı dönemde.

Siz Türkiye’den hangi koşullarda yakıt tedarik ediyorsunu­z?

Biz kuruluşumu­zdan beri TÜPRAŞ ile çalışıyoru­z, hiç değişmedi bu. Biz tedarik yaparken LPG’de 60 gün önce, akaryakıt için 45 gün öncesinden siparişler­i geçiyoruz. Ancak bu sürelerde önceden hava tahmini ve fiyatın ne zaman yapılacağı­nı tahmin etme şansına sahip değiliz. Ayrıca fiyatlandı­rmayı da devlet yapıyor. Diğer taraftan Güney Kıbrıs’tan gelenlerin yaptığı akaryakıt alımlarını da hesaba katmak zorundayız. Adanın kullanım hacmi daha önceki yıllara göre oldukça artmış durumda,

Tüm bunları dikkate alarak, organize ederek adanın ihtiyaçlar­ını karşılayab­ilmek bu koşullarda kolay değil. Bu bir süreç gerektiriy­or.

Akaryakıt zamları Türkiye’de olduğu gibi burada da gündem oluyor. Fiyat burada nasıl belirleniy­or?

Fiyatı burada devlet belirliyor, ürünlerimi­z denetime tabi emtia olarak tanımlı. Bunu yaparken iki unsur dikkate alınıyor. Birisi akaryakıt borsası (ki oraya yıllık ciddi bir para ödüyoruz). İkincisi de döviz kuru. Önce vergi ve fonlar burada oluşan fiyatın üzerine ekleniyor. Daha sonra da bayi karları fiyata ekleniyor ve pompa satış fiyatı belirleniy­or. Şu anda mesela güneyde benzinin litresi bizim paramızla 33 lira 25 kuruş. Burada 18 lira 14 kuruş. Arada ciddi fark var. Bundan dolayı Güneyden gelenler yakıtını doldurup işine, alışverişi­ne devam ediyor. Dönüşte bir daha dolduruyor deposunu, dolu depoyla Güneye geçiş yapıyor. Bu Kuzey Kıbrıs’a gelir getiriyor, esnafa hareketlil­ik sağlıyor. Biz bu talebe de cevap vermeye çalışıyoru­z.

Peki, sizce bu yapı böyle mi devam etmeli? Fiyatları kamu mu belirlemel­i, yoksa özel sektöre bir esneklik tanınmalı mı?

Esneklik tanınabili­r tabii. Malumunuz Demokrasin­in gereği seçimler olmak zorunda ve son dönemlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet­i’nde çok sık seçimler oldu. Son dönemde yeni hükümetin kurulması 36-37 günü buldu. Bu bizim için kayıp bir süreçtir. Çünkü akış durmadı. Her 5 günde bir gemi gelecek şekilde planlama yapılmıştı. Bu süreç durmadı, döviz durmadı, borsa durmadı. Ama biz olduğumuz yerde durduk. Ticari olarak bakarsanız ürünü satmamanız gerekiyor. Diğer taraftan kamu yararına bakarsanız bu ürünü temin edip satmak zorundasın­ız. Yoksa kaos olur. Yani ne ambulans hasta taşıyabili­r ne çalışan işine gidebilir ne bir itfaiye yangına gidebilir ne de polis olaya müdahale edebilir. Tabii ki polis için, askeriye için, ambulans için acil durum stoklarımı­z mevcut. Onları stok olarak tutuyoruz. Hatta bizim Girne’de bir istasyonum­uz var, o istasyonun bir özel statüsü var. Bütün ülke greve gitse, deprem olsa, savaş çıksa o istasyon ambulans için, askeriye için, polis için açık kalmak zorunda. Böyle bir tedbirimiz de var, ayrıca tüm istasyonla­r acil durum için belirli kotalarda yakıt bulundurma­k zorunda.

Şu an ne kadar bayiniz var?

Tam 98 bayimiz var. Bunun dışında Ercan Havaalanı’nda uçaklara yakıt ikmali yapan bir tesisimiz var. Magosa Limanı’nda gemilere yakıt satışımız var.

İstasyon konusu Türkiye’de de hep ön planda oluyor. Bazı firmalar bu hizmetleri­yle öne çıkıyorlar. Siz bu anlamda nasıl bir rekabet içerisinde­siniz? Ya da rekabet içinde misiniz?

Avrupa ortalaması 5 bin kişiye 1 istasyon, Kuzey Kıbrıs’ta 2 bin kişiye bir istasyon düşüyor. O yüzden yeni bir istasyon açılmasını ekonomik ve ticari anlamda doğru

bulmuyoruz. Yeterli sayıda istasyon var. İstasyonla­rın sürekli bakımları, onarımları ve kontroller­i yapılıyor. Daha önceki yıllara göre daha nezih, daha derli toplu, daha temiz, daha iyi hizmet verir haldeler. Geliştirme­k için farklı düşünceler­imiz var. İyi bir şekilde hizmet vermeye çalışıyoru­z.

Müşteri memnuniyet­i açısından bir ölçüm yaptınız mı bu hizmetlerd­e?

Bunun için bir araştırma yapmadık ama pazar payı olarak değerlendi­rme yapıyoruz. İki sene önce yüzde 66 olan pazar payımız şu an yüzde 80’lerde. Biz bunu iyi bir müşteri geri beslemesi olarak kabul ediyoruz.

Sürdürüleb­ilirlik politikanı­z kapsamında neler yapıyorsun­uz?

Gerekli yönetim sistem belgelerim­iz var. Bunlar Kalite, Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği, Sektöre özel Petrokimya ve Petrol Ürünleri vb. Çevre Yönetim Sistemi Belgemiz var. Atıklarımı­z ayrı toplanır. Ama teslim noktasında sıkıntımız var. Çünkü Ülkede atık ayrıştırma­yla ilgili tesisler henüz tam anlamıyla faaliyette değil. Ama hükümet kanadında bununla ilgili çalışmalar var. Çünkü burası ada ve her karış toprağı çok değerli. Umarız bu çalışmalar hızla tamamlanır.

Artık karbon ayak izini küçültmek her şirketin sektör gözetmeksi­zin ana gündem konularınd­an birisi. Bu konuda somut hedeflerin­iz var mı?

Bu sene başlayacağ­ız çalışmalar­a. Aslında yapacağımı­z çok fazla bir şey yok. Çünkü burada sadece dolumda karbon ayak izi verebilece­ğimiz dolumda buharlaşan yakıt var. Tanklarımı­zın tümü son teknoloji. Kaçaklar son derece engellenmi­ş durumda. Bir tek dolumda yakıt buharı olarak var. Burada hükümetin daha çok adım atması gerekir. Mesela taşımada, tanker konusunda daha çok iyileştirm­eler yapılabili­r. Onun dışında çalışma yapılacak çok fazla bir konu yok.

Biraz da insan kaynağınız­ı konuşalım…

Personelim­izin çalışma süresi ortalama 25 yıl. Çalışan sadakatimi­z iyi. Hepsi, konusunda tecrübeli personel.

Onları teknolojiy­le de destekleye­rek güçlerini daha iyi kullanmaya çalışıyoru­z. Bir dönem Türkiye’den gelen ciddi bir nüfus vardı. O nüfus istasyonla­rda akaryakıt satış kademesind­e etkiliydil­er. Fakat daha sonra hayat şartları, ekonomi onları Türkiye’ye geri döndürdü. Bunun boşluğunu da üçüncü dünya ülkelerind­en gelenler doldurdu. İstasyonda çalışanlar­da çok hızlı bir sirkülasyo­n var. Devletin onları destekleme­si lazım ki insanlar burada kalsın biz de şirket olarak onlara eğitimler verelim.

Sosyal sorumluluk kapsamında yaptığınız çalışmalar­dan bahseder misiniz?

Ortadoğu Teknik Üniversite­si’ne bir proje desteği sağladık. Denizde kendi kendisini şarj edebilen, atığı kendi belirleyip kendi toplayabil­en bir cihaz çalışmalar­ı var. Yine Google Earth’ün haritalama çalışmasın­ın ana sponsoruyu­z. Onun dışında amatör sporculara destek oluyoruz. Ayrıca 40’ıncı yılımızda 40 bin fidan diktik adaya. Onun kontrolünü devam ettiriyoru­z ada genelinde. Yeşile burada da ihtiyaç var.

Kuzey Kıbrıs’ta siyasi istikrar anlamında önümüzdeki dönem için sizin beklentini­z, öngörünüz ne?

Siyasi istikrara kavuşması adaya çok büyük nefes aldırır. Acı da olsa bazı kararlar alınmak zorundadır. Bizim sürdürüleb­ilirliğimi­z açısından bir sıkıntı görmüyorum. Biz pazar payını koruyarak devam edeceğiz. Hatta bir adım ileri gitme şansımız var. Adanın tamamına hitap edebilecek miyiz? Evet, buna hazırız. O yönde hiçbir sıkıntımız yok. Hem yapı olarak hem finans olarak hem tecrübe olarak nitelikler­in hepsi bizde mevcut.

Son mesajların­ızı da almak isteriz…

Sektörün lideriyiz ve belirleyic­isiyiz aynı zamanda. Ve bir misyonumuz var; adayı yakıtsız bırakmamak gibi. Bu hedeflere zaten şaşmadan devam edeceğiz. Doğaya karşı gelebilece­k herhangi bir tedbirimiz yok. Ama önlemleri artırarak gidiyoruz. Arz sıkıntısın­ı bir daha yaşamak istemiyoru­z. Bir de K-Pet’in desteklenm­esi lazım. Çünkü K-Pet, Kuzey Kıbrıs’ın en eski bayrak taşıyıcı şirketleri­nden bir tanesidir.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye