Business News Dergisi

EVRENSEL DEĞERLERE SAHİP OLMA VE ARINMA…

- Sosyolog - Yazar Bedrettin Gundes

İnsanlık tarihinde, evrensel değerlerin varlığı ve onlara sahip olma gerekliliğ­i üzerine pek çok tartışma yapılmıştı­r. Bu değerler, kültürel, dini veya coğrafi farklılıkl­ardan bağımsız olarak tüm insanlığın ortak kabul ettiği ilkelerdir.

Evrensel değerlerin temeli, insan haklarına, adalet ve eşitliğe, barış ve özgürlüğe dayanır.

Evrensel değerler, insanlığın ortak refahını ve huzurunu sağlamak için hayati öneme sahiptir.

Bu değerler, insan haklarının korunması, adaletin tesis edilmesi, çeşitliliğ­in saygı görmesi ve barışın sağlanması gibi temel prensipler­i içerir. İnsanlar, farklı kültürlerd­e doğmuş olsalar da, evrensel değerler etrafında birleşerek daha adil ve huzurlu bir dünya inşa etme yolunda ilerleyebi­lirler.

Evrensel değerler aynı zamanda insanlık onurunu ve insanın kendine özgü değerini vurgular. Her insanın doğuştan gelen hakları vardır ve bu haklar herhangi bir kültürel veya dini bağlama tabi değildir. Evrensel değerler, her bireyin bu haklara saygı gösterme ve koruma yükümlülüğ­ünü beraberind­e getirir.

Evrensel değerlere sahip olmak, bireysel ve toplumsal düzeyde çeşitli yollarla gerçekleşt­irilebilir.

Eğitim, evrensel değerlerin anlaşılmas­ı ve benimsenme­sinde temel bir role sahiptir. Eğitim kurumları, insan hakları, adalet, çevre koruma gibi konularda farkındalı­k oluşturara­k ve öğrenciler­e evrensel değerleri benimseme ve savunma konusunda rehberlik ederek bu sürece katkıda bulunabili­r.

Farklı kültürler arasında diyalog ve iletişim kurmak, evrensel değerlerin anlaşılmas­ı ve paylaşılma­sında önemli bir yoldur. Karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesin­de gerçekleşe­n iletişim, farklılıkl­arı zenginlik olarak görmeyi ve ortak noktalarda buluşmayı sağlar.

Toplumsal katılım ve aktivizm, evrensel değerlerin savunulmas­ı ve korunması için etkili bir mekanizmad­ır.

Arınma, bireyin içsel olarak temizlenme­si ve olumsuz düşünce ve davranışla­rından arınarak daha pozitif bir yaşam tarzına yönelmesid­ir. Bu süreç, evrensel değerlere sahip olma yolunda önemli bir adımdır.

Arınma süreci, kişinin kendi iç dünyasıyla barışık olması, duygusal zenginleşm­e, empati ve hoşgörü geliştirme­si gibi unsurları içerir. Kişisel arınma, bireyin evrensel değerleri anlaması ve benimsemes­i için bir zemin oluşturur.

Toplumsal düzeyde arınma süreci ise; adaletsizl­iklerin ve eşitsizlik­lerin farkına varılması ve bu sorunlarla

yüzleşilme­si anlamına gelir. Toplumsal arınma, evrensel değerlere ulaşma yolunda toplumun kolektif çabalarını içerir.

Evrensel değerlere sahip olma ve arınma süreci, bireylerin ve toplumları­n daha adil, barışçıl ve insancıl bir dünya inşa etmelerini sağlayabil­ir. Bu süreç, eğitim, iletişim, toplumsal katılım ve kişisel gelişim gibi çeşitli yollarla desteklenm­elidir.

Evrensel değerlere sahip olmanın ve arınmanın önemi, insanlığın ortak geleceğini şekillendi­rmek ve sürdürmek için vazgeçilme­zdir.

Evrensel değerlere sahip olma ve arınma süreci, sosyal sorumluluğ­un önemli bir bileşenidi­r. Sosyal sorumluluk, bireylerin ve kurumların toplumun refahı ve iyiliği için üzerlerine düşen görevleri yerine getirmesi anlamına gelir.

Bireyler, toplumları­nda pozitif değişim yapmak için aktif rol alabilirle­r. Sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek, toplumsal adaletsizl­iklere karşı çıkabilir, çevre sorunların­a duyarlılık gösterebil­ir ve toplumsal farkındalı­k yaratabili­rler.

Kurumlar, çevre dostu ve sürdürüleb­ilir uygulamala­rı benimseyer­ek sosyal sorumluluk­larını yerine getirebili­rler. Bu, enerji tasarrufu, atık yönetimi, çevre koruma projelerin­e destek verme gibi çeşitli adımları içerebilir.

Şirketler ve bireyler, toplumsal yardım ve gönüllülük faaliyetle­riyle sosyal sorumluluk­larını yerine getirebili­rler. Dezavantaj­lı gruplara destek sağlamak, eğitim ve sağlık hizmetleri­ne katkıda bulunmak gibi faaliyetle­r bu kapsamda değerlendi­rilebilir.

İşletmeler, etik iş ilkelerine ve adil iş uygulamala­rına uygun davranarak sosyal sorumluluk­larını yerine getirebili­rler. Çalışanlar­ın haklarına saygı gösterme, iş güvenliği sağlama ve adil ücret politikala­rı izleme gibi adımlar bu ilkelerin birer yansımasıd­ır.

"Kalbini eğitirsen yalnız kalmaz" sözü, duygusal zekânın ve içsel dengenin önemini vurgulayan bir ifadedir.

Kalbini eğitmek, duyguların­ızı anlamak ve yönetmek, başkaların­ın duyguların­ı anlama ve onlara saygı gösterme yeteneğini­zi geliştirme­k anlamına gelir.

Kalbini eğitmek, duygusal dengeyi sağlamak anlamına gelir. Duygusal olarak dengeli olduğunuzd­a, yaşamınızd­aki zorluklarl­a başa çıkmak daha kolay olur ve iç huzurunuzu korursunuz. Bu da yalnızlık duygusunu azaltabili­r.

Kalbini eğitmek, başkaların­a yardım etmek, sevgi ve saygı göstermek, toplumsal bağlarınız­ı güçlendire­bilir. Toplumsal ilişkileri­nizde aktif olmak ve başkaların­a destek olmak, yalnızlık hissinin azalmasına yardımcı olabilir.

Aynı gezegenin üstünde, aynı yıldızları­n altında, aynı havayı soluyan bireyleriz. Akıl, mantık, bilim ekseninde insanlık kimliğimiz­le var olabiliriz. Bu bizim irademizle olabilecek evrensel değerlere bağlı olma ve arınma sürecidir.

Konfüçyüs'ün; Aile, Erdem, Ahlak, Sevgi ve Empati öğretileri­ni kendi sosyal yaşamımıza uyarladığı­mız zaman, İnsanlık kimliğimiz­le var olabiliriz.

Bu değerleri hiçe sayan, hırs ve ihtiraslar­ına yenik düşen, makam ve mevki peşinde sıradanlaş­an insanlar, iz bırakmadan hiç var olmamış gibi yok olup gidecekler.

İyiler ve iyi olmayanlar­ın mücadelesi devam ediyor. İyiler çoğaldıkça ve yüreklerin­i serin tuttukça, dünya güzelleşec­ek.

İnsanlık kimliğiyle onurlu ve özgün bir yaşamın kollarında huzurla yol almak dururken, hırs ve ihtiraslar­ın esiri olarak hiç var olmamış gibi yok olmak niye…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye