Türkiye’nin küçük bir ölçeği olan Mersin’in sorunları ülkenin sıkıntılarını yansıtıyor
Mersin’e genel olarak baktığımızda ilin, temel anlamda küçük bir Türkiye ekonomisi ölçeğinde olduğunu görürüz. Kentin ekonomik sorunları, ister küçük esnaf boyutunda, isterse de orta ve büyük işletmeler boyutunda olsun Türkiye’nin gelişmekte olan kentlerinin sorunlarına paralel bir yapı barındırıyor. İlde tarım, dış ticaret, lojistik, sanayi ve turizm neredeyse eş değer önemde ve vazgeçilmez sektörler. Bundan dolayı Mersin ekonomik çeşitlilik anlamında Türkiye’nin istisna kentlerinden biri. Ancak bu durum ekonomi bakımından Mersin’in sorunlarının aslında Türkiye’nin sorunları olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Beyana dayalı vergilerin yolunun açılması gerekiyor
Biz, mali müşavirler olarak Mersin’in küçük, orta veya büyük sayısız işletmesine destek verdiğimiz için, kentin makro sorunlarından daha çok işletmeler temelinde yaşanan sorunlara ve çözümlere odaklanıyoruz. Bu sorunlar tüm işletmelerin sorunudur ve çoğu yapısal sorundur. Ülke ve kent fiziksel alt yapı sorunlarını aşıyor. Eksikler olsa da altyapı sorunları çözülüyor. Ancak bugün gelinen nok- tada ülke ekonomisinin önündeki engelin artık yapısal sorunlar olduğunu görüyoruz.
Yapısal sorun terimi ne yazık ki bir slogana dönüştü ve çoğu insan bunu anlamıyor. Örneğin; bir kentte okul olmaması bir fiziksel altyapı sorunudur. Okul yaparsınız bu sorun ortadan kalkar. Ama var olan okulların ülke ekonomisinin veya toplumun ihtiyaç duyduğu ihtiyaçlara cevap verememesi bir yapısal sorundur. Bu anlamda Mersin özelinde bakacağımız her yapısal sorun aslında ülke ekonomisinin bir yapısal sorundur. ‘Vergi adaleti’ konusu buna bir örnek. Gelişmiş ülkelerde verginin büyük kısmını doğrudan vergiler oluştururken, ne yazık ki bizde dolaylı vergiler çoğunlukta. Vergi kalkınmanın temelidir ama dolaylı vergi ile etkin bir vergilendirme yapılamıyor. Beyana dayalı vergilerin hızla artması ve bunun yolunun açılması gerekiyor. Buna rağmen Mersin vergi verme oranı ve miktarı ile Türkiye’nin ilk altı kenti içinde. Yani, vergi verme oranı ve miktarı bir kriterse Mersin Türkiye’nin ekonomik anlamda en büyük altıncı ilidir bize göre. Bunun temelinde gerek muhasebe ve mali müşavirlik hizmetlerinin kalitesi gerekse kayıt dışı ekonomi mücadelesinde Mersin dinamiklerinin etkin mücadelesi bulunuyor.
Ülkenin gelişmesini engelleyen yapısal sorunlara odaklanmalıyız
Öte yandan iş gücü maliyetlerinin yüksekliği, çoğunluğu KOBİ niteliğindeki Mersin işletmelerinin önündeki egelerden biri. Yine buna rağmen veriler Mersin işsizlik rakamlarının Türkiye ortalamasına paralel olduğunu görüyoruz. Yani, Mersin istihdam eden bir ekonomiye sahip. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın verilerine baktığımız taktirde kurulan tüzel kişilik sayılarında da Türkiye’nin diğer illerine paralellikler yaşanıyor. Birlikte çalıştığımız işletmelerin çoğunun yenilikçi, katma değer yaratmanın peşinde koşan, büyümek isteyen işletmeler olduğunu görüyoruz. Bu noktada tüm bu vizyon son 10 yıldır neredeyse tüm Mersin dinamiklerinin paydaş olduğu Bölgesel İnovasyon Stratejisi projelerinin sonuçlarıdır. Merisin ekonomisi ve dinamikleri bu farkındalığı oluşturmayı başardı. Kısaca Mersin artık sektörlerini belirleme aşamasını, yol haritasını belirleme aşamasını çoklatan geçmiş gibi görünüyor. Son kararname ile gelen sektörle ÖTV ve KDV indirimleri yaşanmakta olan ekonomik durgunluğun önüne geçecek.
Yeter ki bu vizyonun önüne bürokrasi engelleri çıkamasın, yapısal eksiklerin engelleri çıkmasın. Yoksa biz biliyoruz ki, bir gün elbet havalimanı, Akdeniz otoyolu biter; OSB otoban bağlantısı yapılır. Önemli olan daha çok gözle görünmeyen ama kentin ve ülkenin gelişmesini engelleyen yapısal sorunlara odaklanmak.