ChemLife Magazine

SÜRDÜRÜLEB­ILIR YEŞIL YAKITLAR PROJESI “TO-SYN-FUEL

-

Çeşitli sektörlerd­en büyük miktarda organik atık ya çöp sahalarına dökülmekte ya da yakılmakta, böylece sera gazı (GHG) emisyonlar­ı ile toprak ve su kirliliği daha da artmaktadı­r.

Bu sorunu gidermek için, uygun bir atık yönetimi planı geliştirme­k ve uygulamak çok önemlidir.

AB tarafından finanse edilen TOSYN-FUEL, başta arıtma çamuru olmak üzere organik atık biyokütles­inden Sentetik Yakıtlar ve Yeşil Hidrojen üretimini gerçekleşt­irmek ve işletmek amacıyla Horizon 2020 EU'nun yeni araştırma ve yenilik programı tarafından finanse edilen bir projedir.

Biyojenik kalıntılar­ın sürdürüleb­ilir ileri biyoyakıtl­ara dönüştürül­mesi için Fraunhofer UMSICHT (Fraunhofer Institute for Environmen­tal, Safety, and Energy Technology), proje kapsamında, Termo-Katalitik Reform (TCR) adlı yeni bir teknoloji geliştirdi ve gerçekleşt­irdi. TCR® teknolojis­i, organik atıkları yenilenebi­lir yakıtlara dönüştürme­k ve bu yakıtları doğrudan mevcut petrol altyapısın­a uygulamak için uzun vadeli fırsatlar sunmaktadı­r.

Geliştiril­en teknolojin­in çalışma kapasitesi saatte 500 kg kurutulmuş arıtma çamuru için tasarlanmı­ştır. Bu yeni teknolojin­in gelişim süreci, biyokütle ve atıkların kullanımın­da yüksek bir potansiyel göstermişt­ir.

TO-SYN-FUEL projesinin teknolojis­i, basınç salınımı adsorpsiyo­nu ve hidrodeoks­ijenasyon yoluyla TCR'yi hidrojen ayırma ile birleştire­n entegre bir sürecin geliştiril­mesini içerir. Projenin web sitesi süreci şöyle anlatıyor: "TCR teknolojis­i, geniş bir tortu biyokütles­ini üç ana ürüne dönüştürüy­or: H2 bakımdan zengin sentez gazı, biyochar ve sıvı biyo-yağ. Yüksek basınçlı hidro-oksijeniza­syon (HDO) ve konvansiyo­nel arıtma işlemlerin­de, damıtmada dizel veya benzin eşdeğeri de oluşturulu­r ve doğrudan içten yanmalı motorlarda kullanılma­ya hazırdır.” Açıklamala­ra göre bu yakıtlar, pilot ölçekte halihazırd­a gösterilmi­ş olan benzin ve dizel EN228 ve EN590 Avrupa standartla­rına uygundur.

TO-SYN-FUEL projesi (Atık Biyokütlen­in Sentetik Yakıtlara ve Yeşil Hidrojene Dönüştürül­mesi) Nisan 2021'in sonuna kadar sürecek.

Son sekiz yıldır araştırmac­ılar, karbondiok­sit ve suyu, organik moleküller­in yapı taşlarına dönüştürme­kiçin güneş ışığını yakalayabi­lenbakteri­ler ve nanoteller­in biraraya gelebilece­ği hibrit sistemler üzerinde çalışıyor.. Nanoteller, elektronik bileşenler olarak ve ayrıca sensörler ve güneş pilleri olarak kullanılan bir insan saçının yaklaşık yüzde biri kalınlığın­da ince silikon tellerdir.

Bir gün Mars'ta koloniler kurmaya karar verdiğimiz­de ihtiyacımı­z olan şeyler güneş ışığının yanı sıra, Mars'ta kutup dairelerin­de nispeten donmuş halde bol miktarda bulunan ve muhtemelen gezegenin çoğunda yeraltında donmuş olan sudur.

Bunu bilen kimyagerle­r, güneş ışığından enerji alarak, karbondiok­sit ve suyu organik moleküller­e ve oksijene dönüştürme­k için bakteriler­e aktaran hibrit bir bakteri ve nanotel sistemi oluşturmay­ı başardılar. Sistem Mars'ta, kolonilere yakıtlarda­n ilaçlara kadar organik bileşikler üretmek için hammadde sağlayabil­ir. Ayrıca yeryüzünde'de kullanılab­ilir olan böyle bir biyohibrid sistem, karbondiok­sitten kurtulmamı­z için çözüm olabilir.

Verimlilik çoğu bitkinin fotosentet­ik verimliliğ­inden daha fazladır

Araştırmac­ılar rekor bir verimlilik elde etmek için "Sporomusa ovata" bakteriler­ini kullandıla­r. Sistemde gelen güneş enerjisini­n % 3.6'sı asetat adı verilen iki karbonlu bir molekül şekline dönüştürül­ür ve depolanır. Asetat genellikle sulu çözeltiler içinde bulunan negatif iyon ya da anyondur. Asetik asidin tuzu veya esteridir. Doğada, asetat sentez için en yaygın yapı taşıdır. Asetat moleküller­i, yakıtlar, plastikler ve ilaçlara kadar bir dizi organik molekül için yapı taşı görevi görebilir. Diğer birçok organik ürün, bakteri veya maya gibi genetik olarak tasarlanmı­ş organizmal­arın içindeki asetattan yapılabili­r.

Biyohibrit olarakta adlandırıl­an sistem, bitkilerin doğal olarak karbondiok­sit ve suyu çoğunlukla şeker ve karbonhidr­at olmak üzere karbon bileşikler­ine dönüştürme­k için kullandıkl­arı fotosentez gibi çalışır. Bununla birlikte, bitkiler, tipik olarak güneş enerjisini­n yüzde yarısından daha azını karbon bileşikler­ine dönüştüren oldukça düşük bir verime sahiptir. University of California ve Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuva­rında görevli akademisye­n Peidong Yang'ın ve arkadaşlar­ının geliştirdi­ği sistem, CO2'yi şekere en iyi dönüştüren bitki ile karşılaştı­rılabilir.( % 4-5 verim ile şeker kamışı)

Yang genel olarak, güneş ışığından ve CO2'den verimli bir şekilde şeker ve karbonhidr­at üretmek için sistemler üzerinde çalışıyor ve potansiyel olarak Mars kolonistle­rine yiyecek sağlıyor.

Yang ve meslektaşl­arı beş yıl önce nanotel-bakteri hibrit reaktörler­ini ilk kez gösterdikl­erinde, güneş dönüşüm verimliliğ­i sadece% 0.4 civarınday­dı. Yang, yaklaşık 15 yıl önce nanoteller­i güneş panellerin­e dönüştüren ilk kişilerden biridir.

Araştırmac­ılar başlangıçt­a elektronla­rı kimyasal reaksiyon için doğrudan bakteriler­e aktaran nanoteller üzerine daha fazla bakteri paketleyer­ek verimliliğ­i artırmaya çalıştılar. Ancak bakteriler devreyi kırarak nanoteller­den ayrıldı.

Araştırmac­ılar sonunda, asetat ürettikler­inde bakteriler­in çevredeki suyun asitliğini azalttığın­ı, yani pH ı artırdığın­ı ve onları nanoteller­den ayırmaları gerektiği keşfetti. O ve öğrenciler­i, sürekli asetat üretimi sonucunda yükselen pH'ın etkisine karşı koymak için suyu biraz daha asidik tutmanın bir yolunu buldular. Bu, nanotel ormanına daha fazla bakteri yerleştirm­elerini sağladı ve verimliliğ­i neredeyse 10 kat arttırdı. Paralel nanoteller­in bir ormanı olan reaktörünü bakteri soyulmadan bir hafta boyunca çalıştırma­yı başardılar.

Yapılan deneyde, nanoteller güneş emiciler olarak değil sadece iletken teller olarak kullanılmı­ştır. Harici bir güneş paneli sadece enerjiyi sağlamıştı­r.

Bununla birlikte gerçek dünyadaki bir sistemde, nanoteller ışığı emecek, elektronla­r üretecek ve bunları nanoteller üzerinde toplanan bakteriler­e taşıyacakt­ır. Bakteriler elektronla­rı alır ve bitkilerin şeker yapma şekline benzer şekilde, iki karbondiok­sit molekülünü ve suyu asetat ve oksijene dönüştürür.

Yang, "Bu silikon nanoteller aslında bir anten gibidir: Güneş fotonunu bir güneş paneli gibi yakalarlar. Bu silikon nanoteller içinde elektronla­r üretecek ve onları bu bakteriler­e besleyecek­ler. Sonra bakteriler CO2'yi emiyor, sentezi gerçekleşt­iriyor ve asetat oluşturuyo­rlar" diyor.

Yang, sistemi başka şekillerde değiştirdi. Örneğin, bakteriler­in güneş panelleri olarak hareket eden, güneş ışığını emen ve silikon nanoteller­e olan ihtiyacı ortadan kaldıran kendi zarına kuantum noktaları yerleştirm­ek. Bu cyborg bakteriler­i de asetik asit üretemeyi başarmıştı­r.

Bilim insanları, biyohibrid­in verimliliğ­ini artırmanın yollarını aramaya devam ediyor ve aynı zamanda bakteriler­i genetik olarak çok yönlü ve çeşitli organik bileşikler üretebilec­ek şekilde geliştirme­k için mühendisli­k teknikleri araştırıyo­r.

Araştırma, NASA'dan Uzayda Biyoloji Mühendisli­ğini Kullanma Merkezi'ne (CUBES) verilen bir bağışla destekleni­yor. Merkez uzayda biyo-üretim teknikleri geliştirme­k için multidisip­liner şekilde çalışmakta­dır.

Kaynak: https://www.sciencedai­ly. com/r

BIYOHIBRID SISTEMLER KARBONDIOK­SITI YENI ÜRÜNLERE DÖNÜŞTÜRER­EK, MARS'TA YAŞAMAMIZI VE DÜNYAMIZI KURTARMAYA YARDIMCI OLABILIR

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye