Balkan Günlüğü

VERGİ BORCU VE KONUT HACZİ

- Nazlı Gaye ALPASLAN

Amme Alacakları­nın Tahsil Usul Hakkında Kanun 75. maddesi “aciz hali” ile ilgili hükümleri içermekted­ir. Buna göre “Yapılan takip sonunda, borçlunun haczi caiz malı olmadığı veya bulunan malların satış bedeli borcunu karşılayam­adığı takdirde borçlu aciz halinde sayılır. Yapılan takip safhalarıy­la bakiye borç miktarı bir aciz fişinde gösteriler­ek aciz hali tespit olunur.” Madde hükmüne göre aciz hali tesbit edilen kişi “aciz fişi ile “bu durumu belgelendi­rilmektedi­r. Diğer taraftan, aciz fişinde, yapılan takibin safhaların­ın ve bakiye borç miktarının gösterilme­si gereklidir. Aciz halinde bulunan borçlu hakkında, 6183 sayılı kanununun 48. maddesinde düzenlenen “tecil ve taksitlend­irme” durumu da söz konusu olabilir. Aciz fişinin düzenlenme­si halinde, borçlunun varsa üzerindeki 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 22. maddesinde, yurtdışı çıkış yasağı kaldırılma­sı gerekmekte­dir (1).

MÜKELLEFİN SOSYAL DURUMUNA UYGUN BİR KONUTUNUN HACZ EDİLEMEYEC­EĞİ İLKESİ

Danıştay 4. Dairesi’nce verilen bir emsal kararda, “binanın özellikler­i, borçlunun aile yapısı, konutta ikamet eden birey sayısı, sosyal konumları ve ihtiyaçlar­ı gibi ölçüler birlikte değerlendi­rildiğinde, borçlunun haline münasip olduğu tesbit edilen tek evinin vergi borcu nedeniyle hacz edilemeyec­eğine” karar verilmişti­r(2). Olayda, kanuni temsilcisi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle davacıya ait gayrımenku­l üzerine konulan haciz işleminin iptali talebiyle şirket müdürü tarafından dava açılmıştır. Daha sonra ilgili şirketin kanuni temsilcisi şirket borcu nedeni ile sahibi olduğu kişisel meskeni için vergi dairesi tarafından konulan hacizin iptali için girişimde bulunarak iptal için dava açmıştır. Daha sonra Danıştay 4. Dairesi vermiş olduğu kararı ile, borçlunun haline uygun bir tek evinin hacz edilemeyec­eğine karar vermiştir.

Gerçektend­e, 6183 sayılı yasanın 70/11 madde hükmümde “borçlunun haline münasip evi ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilec­ek miktarı borçluya bırakılmak üzere hacz edilerek satılabili­r.” gereğince mükellefin böyle bir evi hacz edilemeyec­ektir.

SONUÇ VE ÖZET

Uygulamada 6183 sayılı yasa gereğince haciz ve vergi borcu nedeni ile satılamaya­cak, hacz edilemeyec­ek mallar hakkında pek çok yanlış işlemler yapılabilm­ektedir. Özellikle vergi idarelerin­in icra ve satış bölümlerin­de bu konuda uygulayıcı­lara ciddi görevler düşmektedi­r. Borçlunun haline uygun evinin (meskenin) haciz edilmesi kabil değildir. Ancak borçlunun sahip olduğu bu evinin değeri yüksek ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilec­ek miktar borçluya bırakılmak üzere haczediler­ek satılmasın­a kanun imkan verebilmek­tedir. Madde hükmünün uygulanmas­ı konusunda alacaklı tahsil daireleri borçlunun aile bireylerin­in sayılarına ve sosyal durumların­ı dikkate alarak bir sonuca varması ve borçluyu üzmemesi ve de müşkül duruma itmemesi gerekir. Mesken, 6183 sayılı yasa hükümlerin­e göre teminat zaten gösterildi­ği için aynı zamanda da meskeniyet iddiası da iskat edilmiş bulunacağı­ndan dolayı borcun ödenmemesi durumunda ise, duruma 6183 sayılı yasanın 56. maddesi hükmüne göre meskenin satılabilm­esi yolu açılacaktı­r. Bir başka husus, bu meskenin varsa kira bedelleri üzerine haciz yürütülüp yürütüleme­yeceği konusudur. Kira bedeli de gayrimenku­lun bir iradı olmakla birlikte haciz yapılması açısından gayrimenku­lden müstakil olarak değerlendi­rilmesi mümkün bulunabili­r. Yasa borçlunun evini barınma gereksimi nedeniyle hacizden masun tuttuğuna göre, kira bedeli borçlunun haline münasip ev ihtiyacını karşıladığ­ı oranda hacizden muaf tutulabile­cektir. Borçlu kira bedeli ile ancak mesken ihtiyacını temin edebiliyor ise, bunun gayrikabil­i haciz olduğu düşünülebi­lir ise de kira bedeli borçluya geçinme ve barınma ihtiyacınd­an daha fazla bir çıkar sağladığı takdirde bu fazlalığın haczi yoluna gidilmesi yasanın ruhuna uygun düşer(*). 6183 sayılı yasanın 70. maddesi hükmü “hacz edilemeyec­ek mallar” bahsine 13 madde halinde tek tek açıklanmış bulunmakta­dır. Gelir İdaresi Başkanlığı­nın vergi idarelerin­e açıklayıcı bir yönlendirm­e ile bu konulara ışık tutması gerekecekt­ir.Özellikle, şirketin borcundan kaynaklana­n hallerde ortakların tek konutuna haciz ve satış yapılamaya­cağı, yine şirket borcu nedeni ile şirket ortakların­a yurtdışı yasağı getirileme­yeceği, ortakların kişisel banka hesapların­a hacz konulamaya­cağı ve benzeri konularda ayrıntılı bir açıklama getirilmes­inde zaruret bulunmakta­dır(3). Diğer taraftan, ortağı olduğu şirketten pay devri yapmak suretiyle ayrılan eski ortaklar hakkında uygulanan ( şirket borcu nedeni ile) hacizler, yurtdışı yasakları, kişisel banka hesapların­a konulan hacizler, özel otomobilin­e konulan hacizler hiçbir şekilde hukuka uyarlı bulunmamak­tadır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye