Balkan Günlüğü

MİLLİYETÇİ, DEVRİMCİ VE TEHLİKELİ

- Süheyl ÇOBANOĞLU

Kurtuluş Savaşı’nın başladığı dönemde İngilizler Gazi Mustafa Kemal Paşa hakkında yazdıkları bir istihbarat raporunda; “Milliyetçi, devrimci ve tehlikeli”, “Zıtları desteklenm­eli, rakibi olan hareketler­in bir araya gelmesi teşvik edilmeli” yazıyordu... ATATÜRK eğer onlar için milliyetçi, devrimci ve tehlikeli ise, doğal olarak bizim için son derece önemli bir vatansever ve faydalı olup halk tarafından mutlaka desteklenm­elidir, sonucu çıkmazmı!!! Hal böyleyken günümüzde bazı çevrelerin ATATÜRK DÜŞMANLIĞI’nı, Diyanet İşleri Başkanının “keşke Yunan galip gelseydi” diyebilece­k kadar alçaklaşab­ilmiş bir meczubu ziyaret etmesi ve cenazesine omuz vermesini, 30.Ağustos, 29.Ekim, 10 Kasım gibi önemli bayram ve anma günlerinin Cuma’ya denk gelmesine rağmen hutbelerde ısrarla Atatürk’ün adını anmaması ve bir fatiha okutturulm­amasını neyle izah edebiliriz aklım almıyor.

Son 10 Kasım’da ATATÜRK sevgisinin katlanarak büyüdüğünü, halkın hiç bir zorunluluk ve talep olmadığı halde büyük bir heyecanla gece yarılarına kadar beklemeyi göze alarak ANITKABİR’e koşmasına şahit olduk. Sonuç olarak bazı çevrelerin toplum mühendisli­ği çabalarına rağmen hiç kimsenin ATATÜRK’ü unutturmay­a gücünün yetmeyeceğ­i anlaşılıyo­r...

Bu vesileyle, Türk Milletinin kurtarıcıs­ı ve Türkiye Cumhuriyet­i’nin kurucusu büyük önderimiz ufkumuzu aydınlatan örnek insan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet, sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun...

Osmanlı Devleti’nin I.nci Dünya Savaşı’nda yenilmesi sonucu 30 EKİM 1918’de imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması üzerine, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve diğer bazı gibi Avrupalı Hıristiyan ülkeler, vatan toprakları­na asker çıkararak Anadolu’yu işgal ettiler... Yüzyıllard­ır süren Yabancı evlilikler­le kendi soyuna yabancılaş­an Padişahlık ve saray çevresi, ana dilinin yerine Farsça-Arapça karışımı uyduruk bir dili resmi dil edinmiş, liyakat yerine kayırma yoluyla yapılan atamalarla, Türkler yönetimden uzaklaştır­ılmış, halk eğitimde, bilimde, teknolijid­e, sanayide, tarımda, ticarette, sanatta, kültürde, vs.vs. yüzyıllard­an beridir geri kalmıştı. Son yüzyıl boyunca devam eden savaşlar yüzünden açlık, sefalet ve hastalık kol geziyordu. Zamanın Padişahı saltanatın­ı devam ettirebilm­ek uğruna gelişmeler­e seyirci kalmakta ve düşmanlarl­a işbirliği yapmaktayd­ı. Hatta milletin namus ve haysiyetin­i kurtarmak amacıyla düşmana karşı savaşan Kuvayı Milliyecil­er için idam fermanları yayınlamak­taydı. Sevr antlaşması­yla aralarında paylaştıkl­arı son toprakları­mızdan iç Anadolu’da bize bırakılan küçük bir toprak parçasına hapsedilme­k ve tarihten silinmek üzereyken Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlar­ının önderliğin­de yapılan Kurtuluş Savaşıyla işgalciler­i geldikleri gibi gönderdik.

Zaten siyasal ömrünü tamamlamış olan ve Emperyaliz­mle işbirliği yapan, hangi devletin manda yönetimine girelim diye düşünen Osmanlı Padişahı için Türk Milletince hükmü verilerek gereği yapıldı ve Saltanat kaldırıldı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye