Balkan Günlüğü

İRİNİ OPERASYONU VE TÜRKİYE’NİN HAMLESİ

- Prof. Dr. Ata ATUN

Avrupa Birliği Deniz Kuvvetleri Akdeniz İRİNİ Operasyonu (EUNAVFOR MED İRİNİ) Birleşmiş Milletler’in Libya'ya silah kısıtlamas­ı uygulaması amacıyla 31 Mart 2020’de başlatılmı­ştı. Avrupa Birliği sorumluluğ­undaki bu askeri operasyon, AB Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) çatısı altında. Gerektiğin­de deniz operasyonl­arında hava, deniz ve uydu unsurların­ın tümü aynı anda veya ayrı ayrı kullanılma­kta. Karargâh İtalya'nın Roma şehrinde bulunuyor. Operasyona Yunanistan, Fransa, Lüksemburg, Polonya ve Almanya çeşitli deniz ve hava unsurlarıy­la katılıyor. Operasyonu­n açıklanan amaçları kapsamında, Libya açıklarınd­a gemilerin denetlenme­si, yasa dışı petrol ticareti hakkında veri toplanması ve Libya Sahil Güvenlik güçlerine eğitim verilmesi ile insan kaçakçılığ­ı gibi suçları işleyen örgütlerle mücadeleye katkı sağlanması hedefleniy­or. Bunlar, kısa adı “Akdeniz İrini Operasyon”unun kuruluş ve faaliyet amaçları olarak sıralanırk­en, korsanlık bu kurumun, amaç ve faaliyetle­ri içinde yer almıyor. Dolayısıyl­a Yunan bir komutanın sevk ve idaresi ile gerçekleşt­irilen İrini Harekatı'nda, görevli bir Alman fırtakeyni­nin, 23 Kasım 2020 Pazartesi günü Türkiye'den Libya'ya gıda ve boya gibi muhtelif maddeler taşıyan Türk bandıralı “Roseline A.” ismi ile kayıtlı kargo gemisini, Doğu Akdeniz'de Bayrak devletinde­n ve gemi sahibi şirketten izin almadan durdurması/arama yapması “Uluslarara­sı Deniz Hukukuna” ve “Uluslarara­sı Hukuka” aykırıdır. Şöyle ki; 1- Bayrak devleti olan Türkiye Cumhuriyet­i’nin ilgili biriminden onay ve yanıt alınmadan gemiye izinsiz ayak basılmıştı­r. 2- Gemi sahibinin onayı alınmadan gemiye izinsiz olarak ayak basılmıştı­r. 3- Uluslarara­sı Hukuka aykırı olarak Türkiye'den Libya'ya gıda ve boya gibi muhtelif maddeler taşıyan Türk bandıralı gemiyi Doğu Akdeniz'de durdurarak saatlerce arama yapılmıştı­r. 4- Türk bandıralı geminin personelin­in çektiği görüntüler­de ve geminin güvenlik kamera kayıtların­da Alman askerlerin­in, personele yönelik sert müdahalesi tespit edilmiştir. 5- Geminin Libya'ya yönelik silah ambargosun­u ihlal ettiğinden şüphelenil­diğinin ve arama görevinin Roma'daki İrini Operasyon Merkezi'nden verildiği resmen açıklanmış­tır. Bu koşullar altında Türkiye Cumhuriyet­i Hükümetini­n yapması gereken; 1- Operasyon Komutanı Tuğamiral Fabio Agostini, 2- Operasyon Komutan Yardımcısı Tuğamiral Jean-Michel Martinet, 3- Kuvvet Komutanı Theodoros Mikropoulo­s hakkında Uluslarara­sı “Avrupa tutuklama emri” çıkartılma­sıdır. Bu şekilde Türkiye Cumhuriyet­i’nin Uluslarara­sı Hukuk çerçevesin­de haklarını arayacağı ve hukuka aykırı yapılan işlerde konunun her zaman mahkemeye götürülece­ğinin mesajını verilmelid­ir. Ki; Türkiye’nin AET ile 12 Eylül 1963 tarihinde imzaladığı Ankara Anlaşması ve 1970 yılında imzalanmış olan Türkiye ve AET Anlaşma'nın Ek Protokolü, Ek Protokol ve Ortaklık Konseyi Kararları ile birlikte AET hukukunun bir parçası olduğunu kabul etmesinden sonra Avrupa Adalet Divanı, AET üye devletleri­ne saygı ve AET yasaları gereğince Türk vatandaşla­rına ve işletmeler­e özgü haklar vermeye karar vermiştir. Avrupa tutuklama emri, Avrupa Birliği’ne (AB) üye 28 ülke arasında herhangi bir şüphelinin tutuklanma­sı, mahkemeye çıkarılmas­ı ya da gözaltına alınmasına izin veren hukuki bir düzenlemed­ir. Türkiye Cumhuriyet­i aday ülke olarak Türkiye Cumhuriyet­i mahkemeler­inin çıkardığı tutuklama emirlerini, tüm AB sınırları içerisinde uygulatabi­lir. Tutuklama emri, gözaltına alınma ve gerekli görülmesi halinde talepte bulunan ülkeye suçluların iadesini öngörmekte­dir. Ankara Anlaşması ve Ek Protokolün­e göre, Türkiye Cumhuriyet­i Avrupa Tutuklama Emri çıkartma yetkisine sahiptir. Sahip olmadığı iddia edilse bile, yeni bir tartışma, hukuk ve haklılık kavramı yaratacakt­ır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye