Zincirini Alman rakipten ‘Osmanlı zırhı’ ile korudu
ELAZIĞ Sanat Okulu mezunu Hüseyin Şedele, Van ve Elmadağ Çimento Fabrikaları’nda elektrik ustabaşı olarak çalıştıktan bir süre sonra 1970’lerin ikinci yarısında İstanbul’a taşındı. Kendi elektrik-bobinaj atölyesini açtı.
1978 yılında Balıkesir Çimento Fabrikası’nda “lastik koruyucu zincir” e ihtiyaç oldu. O dönemin patinaj zinciri üreticilerinin kapısı çalındı, şu yanıtla karşılaşıldı:
- Biz “lastik koruyucu zincir” üretmiyoruz. Üretsek de pazarı yok.
Çimento fabrikalarında çalışan meslektaşlarının aklına Hüseyin Şedelegeldi:
- Hüseyin, girişken, mucit yanı olan bir ustadır. Aranan zinciri o yapabilir.
Hüseyin Şedele, çimento fabrikasından kendine ulaşan talep üzerine kolları sıvadı. Elinde örnek ürün, fotoğraf, teknik çizim yoktu. 6 aylık çalışma sonunda büyük iş makinesi için “ilk lastik koruyucu zincir” ini üretti.
500 kilo ağırlığındaki zincirin lastiğe nasıl takılacağını da kimse bilmiyordu. Zinciri lastiğe takma işlemi bir haftada bitmedi. O sırada Balıkesir Çimento yönetiminin Almanya’ya sipariş verdiği zincir ellerine ulaştı:
- Hüseyin Usta, al paranı, zinciri de bize bırak git. Lastiğe takmana gerek kalmadı.
Hüseyin Şedele, zinciri bırakıp gitmek yerine lastiğe taktı, çalıştırdı, uzun ve kısa gelme sorunları yaşadı, yeri geldi koptu.
Hüseyin Usta, “lastik koruyucu zincir” konusunda başka deneme üretimleri de yaptı. 1982’de kararını verdi:
- Seri üretime geçeceğim.
Seri üretime geçişle birlikte pazarlama için de harekete geçti. Türkiye’deki yol, otoyol, baraj şantiyelerine tek tek gitti.“Lastik koruyucu zincir” i bilmeyenler tereddüt etti:
- Ya iş makinemizin lastiğine zarar verirse? Hüseyin Usta, tereddüt edenleri ikna formülünü buldu:
- Benim zincirim lastiğinize zarar verirse, bedelini ödemeye hazırım. Bunun için senet imzalarım.
Hüseyin Şedele’nin bire bir pazarlama yöntemi tuttu, adı Türkiye pazarına hakim, Almanya merkezli rakibi tarafından duyuldu. Alman şirket dava açıp, kendi ürünü korumaya aldırmak için mahkemeden şu taleplerde bulundu:
- 15 yıl boyunca Türkiye’de kimse “lastik koruyucu zincir” üretemez. Kalıpları imha edip, üretiminizi durdurun.
Alman rakibin tazminat talebinin de yer aldığı dava 5 yıl sürdü, Hüseyin Şedele mahkemede şu savunmayı yaptı:
- Osmanlı Zırhı da aynı “lastik koruyucu zincir” gibi örülüyordu. Benim ürettiğim zincirin mantığı da Osmanlı Zırhı ile aynı. Alman şirketin ürettiği zincirle ilgisi yok.
Hüseyin Şedele, “Osmanlı Zırhı” savunmasıyla ürününü korumayı başardı. Türkiye’deki mermer ve taş ocaklarındaki ağır iş makinelerinin lastiklerini zinciriyle sarıp sarmaladı.
Ailenin ikinci kuşak temsilcisi Fatih Şedele, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkan Yardımcısı ve Urtim Kalıp-İskele Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Urfalılar’la sohbet ederken aldıkları son siparişten söz etti:
- Haritada yerini dahi bilmediğimiz Yeni Kaledonya’dan sipariş aldık.
Urfalılar, Fatih Şedele’yi bana yönlendirdi: - Vahap Abi bu tür işlerin öyküsünü yazmayı sever.
Fatih Şedele, “Las Zırh” ın iki ayrı üretim merkezi olduğunu belirtti:
- İstanbul Hadımköy’de 8 bin merkekarelik alanda 75 kişiyle, Kırıkkale Yahşi OSB’de de 11 bin metrekare alanda 80 kişiyle üretim yapıyoruz. Bir süre önce patinaj zinciri üretimine de girdik.“Lastik koruyucu zincir”de dünyada 3’üncüyüz.
Elektrik-bobinaj ustası Hüseyin Şedele, 1978’de Balıkesir Çimento’dan aldığı siparişle kafayı taktığı “Lastik koruyucu zincir”le “Las Zincir” in temellerini atıp, epey yol aldı.
Ailenin ikinci kuşağı Hüseyin Usta’dan aldığı bayrağı daha yukarı taşıdı, şirket ihracatıyla 70 ülkeye uzandı, dünyanın önde gelen üreticileri arasına girdi.