Mardin’den Paris’e, Erzurum’dan Amsterdam’a…
Üniversitenin ilk yıllarında DÜNYA Gazetesi’nde çalışmaya başladım... Şanslıydım; ekonomiyi “yaşayarak” öğrenecektim…
“Tarım iktisadı” dersi nedeniyle okulu 1 yıl uzattığım gün!
GAP’tan sorumlu Devlet Bakanı Salih Yıldırım’a sorduğum, “GAP ne zaman bitecek? Ne kazandıracak?” sorusuna aldığım yanıt, DÜNYA’nın manşetindeydi…
Başbakanlık muhabirliğimin, Kemal Dervişli kriz dönemine denk gelmesi mi?
Ekonomide ne olur, ne olacak, ne olmalı, nasıl olmalı gibi yüzlerce sorunun yanıtını “yaşayarak” öğretti…
Son 16 yıldır, Ankara Temsilcisi olarak görev yapıyorum…
Ama…
2002 yılında gazetenin Doğu ve Güneydoğu Bölge Koordinatörlüğü’ne atanmam ve bölgede yaşadıklarımın “DÜNYA’nın” ve “gazeteciliğin” ne demek olduğunu gösterdiğine inanıyorum…
Mardin’de günde 12 sandalye üreten üreticinin, yaptığımız küçük bir haberle, Paris’e ürün göndermeye başlaması…
Erzurum’da küflü peynir üreten köylü kadınların, yaptığımız haber sonrasında, peynir ülkesi Hollanda’da fuara davet edilme öyküsü…
Hatay’da yeşil sabun üreticilerinin, ABD Ticaret Ateşeliği’nin haberi görmesi sonrasında, ABD’den yüklüce sipariş alması…
Gaziantep KÜSGET’te kompozit üretmeye başlayan 4 gencin, haberden sonra, Avrupalı helikopter üreticisi davet edilmesi…
Gibi binlerce örnek…
“DÜNYA’nın” ve “yaptığımız işin ülke için ne anlama geldiğinin” göstergesiydi…
Çoğumuzu, öğrencilik yıllarında işe alarak, “çalışarak öğrenmemize” vesile olan merhum Nezih Demirkent’e…
En ücra köşedeki üreticinin/çabalayanın sesi olmamız için tüm kapıları ardına kaçan açan/tüm imkanların bu yolda kullanılmasını sağlayan ve sonrasında “Bu gazete sizin, sesi olmanız gereken üreticinin, devam ettirmelisiniz” diyen Didem Demirkent’e…
“DÜNYA’yı devam ettirmeliyiz” deyip, sorumluluk alan çalışma arkadaşlarıma…
Ve desteklerini esirgemeyen okurlarımıza binlerce teşekkür ederek, 41’inci doğum gününü kutluyorum…