AROLAT’TAN
Fransa Cumhurbaşkanı Macron piyasalara “Hiçbir işyeri iflas etmeyecek, şirketlerin vergi ve sosyal yükümlülükleri ertelenecek, küçük işletmelerden süresiz olarak vergi, sosyal güvenlik payı alınmayacaktır” vaadinde bulundu. Peki Türkiye’de durum ne?../
Sanayi Odası Başkanı olan bir DÜNYA dostu beni aradı, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Euronews’te yayınlanan haberini gönderdi, yorumumu sordu.
Önce Macron’un haberini aktarayım: -Hangi büyüklükte olursa olsun hiçbir işyeri iflas etme tehlikesi yaşamayacaktır. Şirketlerin vergi ve sosyal yükümlülükleri ertelenecektir. Banka ödemeleri geciktirilerek kredi imkânı sağlanacaktır. Küçük işletmelerden süresiz olarak vergi, sosyal güvenlik payı alınmayacaktır.
Bu metni gönderen Sanayi Oda Başkanı dostuma bir yorum yapmadan ‘’Peki Türkiye’de son durum nedir?’’ diye sorunca, şu değerlendirme ile karşılaştım: Dış dünyadan talepler canlı ve sürüyor. Ancak, girdi maliyetlerimizde önemli artış var. Artışları maliyetimize yansıtamıyoruz. İşletme sermayemiz artan bu maliyetler karşısında yetersiz kalıyor. Uygun kredi koşulları hiç söz konusu değil. Pazar kaybetmemek için kârımızın bir bölümünden vazgeçip ayakta durmaya çalışıyoruz. Önümüz karanlık...
AB ve ABD‘nin avantajı, sıfıra yakın faiz maliyetli kredi yapısı. Bunun dışında, hem AB, hem de ABD‘de ‘’sıfır‘’ maliyetli devlet teşvik paketleri açıldı. AB ‘’yeşil ekonomi dönüşümü ‘’adıyla büyük bir kredi paketi hazırladı. Avrupa Yatırım Bankası etkili ve büyük bir enstrüman. Bizdeki karşılığı Eximbank olan Hermes’lerin kredi ve yatırım garantilerinin kapsamı genişletildi.
Cumhurbaşkanlığı ekonomi yönetiminin elindeki en önemli koz, AB çıkışlı AYB kredi paketlerinin miktar ve sayısını arttırmak. Kuşkusuz bu AB ile yenilenen siyasal diyalog sürecinin semere vermesini sağlamaktan geçiyor. Bunun yanında, standby anlaşması gerektirmeyen IMF’nin hibe benzeri kredileri ve Dünya Bankası‘nın çok elverişli alt ve üstyapı kredileri var. Ancak bunlar için de ‘’talebin’’ Türkiye’den gelmesi gerekiyor. İşletmelerimizin, kaynak sağlayabildiği oranda, rekabetçi olarak ayakta kalmaları mümkün olacaktır.
Aksi halde, birçok işletmemiz zorda kalarak sistem dışına çıkacaktır. Bu da ülkemiz için çok olumsuz sonuç verecektir.
Konu acil çözüm bekliyor.