Cesareti ve özgüveni ile ilham verenler.
Yaptıkları iş her ne olursa olsun, yapış şekilleri, yaratıcılıklarını ortaya koyuş biçimleri ve kişisel imzalarını işlerinin altına başarıyla atmaları sayesinde yakından takip ettiklerimiz listesinin başını çeken isimlerle bir aradayız.
Yaratıcılıklarını ortaya koyuş biçimleri ve kişisel imzalarını işlerinin altına başarıyla atmaları sayesinde yakından takip ettiklerimiz...
WOHHA STUDIO’NUN KURUCUSU SERAMIK SANATÇISI Aslı Şarman
Sanatla iç içe bir ailede büyüyen Aslı Şarman’ın çocukluk hayali resim eğitimi almakmış. Bu hayalini gerçekleştirir gerçekleştirmez sanat galerilerinde çalışmaya başlayan Aslı’nın yolu ressam Komet ile kesişir. Hayata bakış açısı ve sanatıyla ona çok şey kazandıran Komet’in asistanlığını yapmaya başlar. Diğer bir yandan da sinemaya olan ilgisi nedeniyle birçok sinema ve reklam filmine konsept tasarımlar yapar ve storyboard’lar çizer. Uzun yıllar her iki işini de severek yapan Aslı Şarman, kendi markası Wohha’yı kurma vaktinin geldiğine inanır. Kendi çizimlerini değerlendirebileceği, hayaller kurabileceği ve bunları başkalarıyla paylaşabileceği bir platform yaratır. Wohha, farklı kültürlerden, insan ifadelerinden, doğadan ve yaşamın kendisinden aldığı ilhamla benzersiz seramik tasarımlarını kullanılabilen sanata dönüştürmektedir. Yaklaşık iki yıl önce Arnavutköy’de açılan Wohha Studio seramik atölyesi, mağaza ve kahve alanının tek bir mekanda iç içe olması ile gelen misafirlerin üretim sürecine de şahit olmasını sağlıyor ve gündelik rutinin dışında kalıp sanatı hayatın içine dahil ediyor. @aslisarman/@wohha
ANIM LIVING’IN KURUCUSU TEKSTIL GIRIŞIMCISI, Mina Dilber Temo
‘Kültürlerarası diyaloğa ve tasarıma her daim meraklı biri olarak, her zaman kendi dünyamı, hikayemi daha iyi yansıtabileceğim bir iş yapabilmenin yollarını aradım’ diyen Mina Dilber Temo’nun tekstil markası Anim’in yolculuğu bundan bir buçuk sene önce başlamış olsa da aslında kökleri onun için çok eskiye dayanan bir macera. Koç Özel Lisesi’nin ardından University of Southern California’da siyaset ve iletişim alanlarında çift ana dal yaptıktan sonra BBC Londra ve CNN Türkiye olmak üzere değerli kurumlarda önemli deneyimler kazanan Mina Dilber Temo, hikaye anlatma sanatının önemini projeler aracılığıyla keşfetmiş. Tekstilci bir aileden gelen ve bu dünyanın içinde büyümüş olmasından dolayı, özellikle ev tekstili alanında genç, dinamik, ruhu olan parçaların eksik olduğunu düşünüp harekete geçmesi ile Anim’i kurar. Anim, Mina’nın tersi olmasının yanı sıra Latince’de kök anlamı yaşam olan, çeşitli yaşam alanları ile hayat bulmasını hayal ettiği bir yolculuğa referans veriyor. Türkiye’nin sahip olduğu el dokuması değerlerin ve kumaş zenginliğinin büyüsüne kapılan ve bunları dünyaya anlatmanın peşine düşen Mina D. Temo, yurtdışı operasyonları başladığından beri heyecan verici geri dönüşler aldığını söylüyor. @animliving
ATÖLYE PATIKA’NIN KURUCUSU SANATÇI VE OTACI Emine Boyner Kürşat
Sanatçı ve otacı Emine Boyner Kürşat, ‘doğadan ilhamla kaynayan koca bir kazanda sanat, zanaat ve bitki şifası...’ olarak anlattığı Atölye Patika’yı 2012 yılında Ayvalık’ın Cunda adasında kurar. Resim ve seramik gibi sanat çalışmalarını yürütürken eş zamanlı olarak bitkisel tedavi üzerine eğitimler almaya başlayan Emine Boyner Kürşat, ilk eğitimini Rosemary Gladstar isimli bitki bilgesinden alır. İki yıl süren bu eğitim ve Gladstar ile tamamladığı diğer otacılık eğitimlerinden sonra, Tierona Lowdog MD ve Herbal
Academy’nin klinik bitkisel tedavi eğitimleriyle yolculuğuna devam eder. Bitkisel şifa çalışmaları sonucunda Cadı Kazanı adındaki bitki harmanları doğar. Emine şu anda bitkisel şifa, otacılık ve sanat konularının yaşamında bir araya gelişlerini araştırmakta, sanat çalışmalarında bitki ve toprak mürekkepleri kullanmaktadır. Sanatı ve doğaya saygılı otacılığı, bulunduğumuz coğrafya ile bağ kurma yolunda rehberleri olarak görmektedir. Bu rehberlerin eşliğinde yaratıcı çalışmalar ve yaşamın içinde doğal pratiklerle, içimizdeki yaban ve doğa ile bağ kurma alıştırmalarına odaklanmaktadır. @atolyepatika
MERVE KAHRAMAN PRODUCTS & INTERIORS’IN KURUCUSU VE TASARIMCI Merve Kahraman
Merve Kahraman Milano Istituto Europe di Design’da iç mimarlık bölümünü bitirdikten sonra Londra’da Central Saint Martins College of Art and Design’da endüstriyel tasarım yüksek lisansını tamamladı. Bu süre içinde Tom Dixon ve Tord Boontje dahil olmak üzere çeşitli tasarım stüdyolarında çalıştı. Temel felsefesi kullanıcı ve ürün arasındaki ilişkiyi araştırmak ve aralarında duygusal bir bağ kurmak olan tasarımcı, el işçiliğine, doğal malzemeler kullanmaya ve sürdürülebilir tasarıma önem vermektedir. Merve Kahraman New York ve İstanbul arasında iç mimari ve endüstriyel tasarım çalışmalarına devam etmektedir. @mervekahramandesign
MARSEL DELIGHTS’IN YARATICISI Selim Cenkel
1979 yılında İstanbul’da doğan Selim Cenkel liseden sonra eğitimine Boston Northeastern University’de devam eder. Dinmeyen merak duygusu sayesinde farklı yaratıcı alanlara ilgi duyan ve sürekli araştıran Selim, markası Marsel Delights ile kültürümüzün önemli bir parçası olan lokuma güncel bir yorum getirmeyi başardı. ‘Bulunduğum kültürün ve coğrafyanın sentez kavramı üzerinden en iyi biçimde anlatılabileceği fikri ile lokumu yorumlamayı hedefledim. Markama Akdeniz’in çok kültürlü yapısını temsil eden dedemin adını verdim. Akdeniz tatlılarını modernize ederek yorumlamaya devam etmeyi hedefliyorum. Umarım bu süreçte hikayemizi farklı dinleyicilerce anlatabiliriz’ sözleriyle Selim Cenkel, rafine şeker ve yapay aroma içermeyen Marsel’in ‘yeni nesil sağlıklı lokum’ olarak günümüz beslenme standartlarına uygun bir marka olduğunun mesajını veriyor. @marseldelights
LOULOU LA DUNE’UN KURUCUSU MIMAR VE TASARIMCI Aylin Çınarlı Duna
Kanada’nın Montreal kentinde doğan, İstanbul’da büyüyen, Amerika’da University of Virginia ve Pratt Institute’de mimarlık eğitimi alan Aylin Çınarlı Duna’nın ülkeler ve kültürler arasında ilerleyen yaşam öyküsü tasarımlarına zarif bir biçimde yön vermiş. Kökleri Mısır,
Lübnan ve Türkiye’ye uzanan bir ailenin parçası olan ve şu anda İstanbul’da yaşayan Aylin Çınarlı Duna, kültürel üretimlere ve zanaatkarlığa verdiği değeri masa üstü tekstili ve aksesuar markası Loulou La Dune’a taşımış. Desenler, dokular ve renklere karşı büyük bir tutku besleyen Duna için tarih ve gelenekler ayrı bir öneme sahip. Kendi tasarımlarının yanı sıra başka markalar ve tasarımcılarla da iş birliği yapan Duna, son olarak Alice Naylor-Leyland’ın markası Mrs. Alice ile birlikte bir koleksiyon hazırlamış. @loulouladune
LABOFEM ATÖLYENIN YARATICISI Fem Güçlütürk
Yaptığı iş her ne olursa olsun, o işi farklı ve yaratıcılığını yansıtarak yaptığı için her zaman ilham aldığımız isimlerden Fem Güçlütürk’ün İstanbul’un hızlı temposundan doğanın kollarında bitkileriyle iç içe yaşadığı günümüze uzanan öyküsünü Fem’in kaleminden okuyoruz: ‘Hayat maceramda ailem bana farklı olmak, kendim olmak, kafama göre yol almak hakkını ve imkanını tanıdılar. Avusturya Lisesi’nden disiplini, lisanın gücünü öğrendim, Boğaziçi Üniversitesi’nde batılı eğitim sistemine maruz kaldım. Bodrum’da tekne temizledim, otelde, barda çalıştım. Alarko Holding’de Halkla İlişkiler öğrendim, turizm grubunda eğlence sektörüne daldım. Fuga Tatil Köyü’nü A’dan Z’ye hayata geçirdim. Bernaylafem Marka İletişim firmasını Berna Sağlam Naipoğlu ile kurdum. Arada bir de oğlan doğurdum. 20 yaşına gelmiş o arada! Şehirde hep balkonu büyük, ışığı bol evlerde yaşadım, çünkü bakmakla sorumlu olduğum bitkilerim vardı. Doğaya yakın olmak için Enduro motorsiklet ile neredeyse dünyanın her yerini gezdim. Her gittiğim ülkede botanik bahçeleri gezdim. Gün geldi ayaklarım işe geri geri gitmeye başladı. Tam da o dönemde ‘bitkileri neden estetik bir saksı ile birleştiremiyoruz ve iyi bakamıyoruz da öldürüyoruz’a kafayı takıp önce evde sonra ufak bir atölyede Labofem markasını hayata geçirdim. Bitkileri Latince isimleri, bakım şartları ve ıvır zıvır detayları ile seramik sanatçılarına tasarlatıp ürettirdiğim saksılarla birleştirerek satışa sundum. Sonra bir gün Muğla’nın bir köyüne aşık oldum, bitkilerimi ve saksılarımı alarak eşimle birlikte yerleştim. İşimi ortağıma bıraktım, oğlumu kendi doğasına... Arsayı seçerken ışığını, rüzgarını, toprağını, fauna ve florasını sevdik. Alışılmışın biraz dışında brüt beton ve camdan bir ev, onlarca çeşit bitki ile bir bahçe, bostan ve hassas bitkiler için cam bir sera kurduk. Youtube’da bitki bakımına dair anlattıklarımdan cesaretle bitki yetiştirmeye başlayan tüm dünyadan takipçilerle gül gibi geçinip gidiyoruz. Hani masallardaki sonsuza kadar mutlu yaşadılar dedikleri faza geçtik. Aman nazarınız değmesin!’ @femg/@labofem
MOYY ATÖLYE’NIN KURUCUSU VE SÜRDÜRÜLEBILIR ÜRETIM DESTEKÇISI Özlem Erol
Profesyonel olarak yaklaşık 10 yıl çeşitli tekstil firmalarında tasarımcı olarak çalıştıktan sonra tasarımı, tekstili ve sanata dair her şeyi çok sevmesine rağmen şehir yaşamı, o yaşantının getirdikleri Özlem Erol’u rahatsız etmeye başlar ve Çamlıhemşin’e yerleşme kararı alır. Çamlıhemşin’de birkaç yıl Moyy adlı küçük bir otel işleten Erol, turizmin defoları nedeniyle bu işi bırakarak Moyy Atölye’yi kurma yolundaki ilk adımlarını atar. Sürdürülebilir ve yerel üretime dikkat çeken Moyy’un öyküsünü Özlem’den dinliyoruz: ‘Bir arkadaşım halk eğitim kurslarından bahsetmişti. Feretiko nam-ı diğer Rize bezini, el dokumasını, kenevir kumaşları yeniden canlandırma çalışmaları olduğunu söyledi. Feretiko’yu anlamaya ve inanılmaz bir hayranlık beslemeye başladım. Kenevir tarımının yasaklanması ile kenevir iplerinin yurtdışından gelmesi canımı çok sıkıyordu. Bu yüzden bu işi bir markaya dönüştürmek ve bu markanın etrafında çeşitli üretim şekillerini yeniden hayata geçirmek istedim. Kumaş üretimi kurslarında dalga dalga yayılan Moyy Atölye hareketi, diğer üretim şekillerine de kaymaya başladı. Geleneksel el örgüsü sepet ve sandalyeler, el örgüsü yünler, kısacası Hemşin ve civarında elde üretilen ve kültürel miras olarak korumamız gerektiğini düşündüğüm tüm üretim şekillerini koleksiyona dahil ettim. Şu anda tekstil hammaddesi konusunda %100 sürdürülebilir üretim yapıyoruz diyemeyiz. Kullandığımız kenevir kimyasal içermiyor, doğal ve çözülebilir bir malzeme fakat lokal değil. Ne zaman biz kenevirimizi de kendi yöremizden temin ederiz işte o zaman %100 sürdürülebilir bir üretim yaratmış oluruz.’ @moyyatolye
MIMAR VE SERAMIK SANATÇISI Mesut Öztürk
‘Halka Vazoları’ ile uzun zamandır tasarım gündeminde en üst sıralarda yer alan Mesut Öztürk, 1989’da Bulgaristan’da doğar ve aynı yıl ailesi ile Türkiye’ye göç eder. 2013’te mimarlık fakültesinden mezun olduktan sonra bir süre mimar olarak, bir süre de akademisyen olarak çalışır. Son iki yıldır ise ‘Halka Vazoları’ adını verdiği, kadim medeniyetlerin anonim sanatçılarının üretimlerinin zamansız estetiğini yeniden yorumlamayı denediği sanat projesi üzerinde çalışıyor. Projenin çıkış noktasını Mesut Öztürk’ten dinliyoruz: ‘Akademik çalışmalarımda da, sanat ve tasarım üretimlerimde de ortak nokta tasarımcının/ üreticinin anonim olduğu kolektif üretimleri keşfetmeye çalışma dürtüsü. Bu dürtü kent ölçeğinde gecekondulara, tasarım alanında simitçi tezgahlarına, sanat bağlamında antik çömleklere dokunuyor. Halka Vazoları da bu arayışın bir parçası olarak başladı; ana fikri antik çömlek arketiplerinden çağdaş bir form dili yaratıp, o dilin içinde her tasarımın yalnızca bir kez üretildiği bir vazo ailesi üretmekti. 125. özgün formu ürettiğim bugün itibariyle geri dönüp baktığımda zaman içerisinde Halka Vazoları’nın kendi form dilini oluşturduğunu ve bu dilin kendi evriminin bana kendisini antik çömlek referanslarından daha çok dayattığını fark etmeye başladım.’ @mesozt
LE KOKO COLLECTIF’IN KURUCUSU VE KREATIF DIREKTÖRÜ Bahar Kongel
Bahar Kongel Fransez, 1979 yılında İstanbul’da doğar. 2002 yılında sektörün önde gelen moda dergilerinde çalışmaya başlar. Bunun yanı sıra çok uzun yıllar sayısız hazır giyim markasının kampanya çekimleri ve koleksiyonları için kreatif direktörlük ve styling yapar. Dergiciliğe yeni bir soluk getirmek ve kendi doğru bulduğu şekilde yayıncılık yapabilmek adına 2010 yılında, Türkiye’nin ilk online dergilerinden biri olan ‘blank-mag’i kurar. Kendi alanının en iyi isimleri ile 5 sene boyunca ilham veren sayılar üretir. 2015 yılında ise moda sektörü, basılı ve dijital alanda içerik üretimi anlamındaki tüm deneyimini bir çatı altında toplayarak, sadece moda ve lifestyle markaları özelinde çalışacak yeni nesil ajans Le Koko Collectif’i kurar. Sektörde gördüğü eksiklikleri değerlendirerek kurduğu Le Koko Collectif, farklı disiplinlerden oluşan ekibiyle markalara daha yaratıcı çözümler sunuyor. Ajans her markanın bir hikayesi ve karakteri olduğunu düşünüyor ve bu hikayeyi ilham veren, samimi ve bütün bir dilde yaratmayı seviyor. Le Koko Collectif, çalıştığı markaların, müşterileri ile kalpten bir iletişim kurmalarını sağlamayı çok önemsiyor. Bahar, özgür ve kendi sevdiği şekilde, aynı dili konuşabildiği insanlar ile üretmeyi çok seviyor. İlhamını renklerden ve oğlu Miro’dan alıyor. @baharkongelfransez/@lekokocollectif
RESSAM Aslı Özok
Aslı Özok, İstanbul ve Sevilla’da stüdyoları bulunan Londra merkezli bir ressam. Türkiye ve İspanya’da resim eğitimi alan Özok, doktora çalışmaları sırasında Sevilla Üniversitesi’nde profesör olarak görev aldı. Daha sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde ders verdi. Bu deneyim, genç sanatçılarla çalışmasına ve İyilik İçin Sanat Derneği Vakfı’na katılarak sanatın sosyal sorumluluk bölümüne de odaklanmasına imkan tanıdı. Dünya’nın pek çok kentinde sergilere ve bienallere katılan Aslı’nın eserleri ünlü koleksiyonerlerin koleksiyonlarına dahil olurken, müzelerin kalıcı sergilerinde de yerini aldı. Dünyanın en önemli müzayede evlerinden Phillips, Sotheby’s ve Christies müzayedelerinde eserleri yüksek fiyatlara alıcı bulan Aslı Özok’un 2005 tarihli Barcode serisinden Transport isimli çalışması da, Royal Museums Greenwich’in kalıcı koleksiyonuna dahil edildi. @asliozokstudio
ASLI GÜNŞIRAY INTERIORS’IN KURUCUSU VE IÇ MEKAN TASARIMCISI Aslı Günşiray
Aslı Günşiray, hem tarihi hem de modern akımlardan aldığı ilhamlarla, zengin kültürel çeşitliliği içinde barındıran özgün tarzını ortaya çıkarmıştır. 1988’den beri bir yandan kendi tasarımları ile farklı kültürlere ait eski ve yeni parçaları Çukurcuma’daki butiğinde izleyicilere sunarken, diğer yandan ticari ve kişisel alanlar için kişiye özel projeler tasarlamayı sürdürmektedir. ‘Amacım estetik değerlerin basitlik ve zamansızlık duygularıyla ön plana çıkarılmasıdır. Mekanlar, içinde yaşayanların ruhunu yansıtmalı; işlevsel, özgün ve huzur dolu olmalıdır. Ayrıca, çalışma ve yaşam alanlarında yaşam kalitesini artırdığı için muhakkak sanat eserlerinin bulundurulması gerektiğine inanırım’ cümleleriyle Günşiray, projelerini ele alış biçimini özetliyor. @asligunsirayinteriors
SLOW PUBLIC’IN KURUCUSU FLORIST VE YAZAR Ege Soley
Ege Soley 1983’te İstanbul’da doğar. İtalyan Lisesi’nin ardından İngiltere’nin Canterbury kentindeki University of Kent’te Avrupa politikası, İtalyanca ve İspanyolca bölümlerinden mezun olur. Üniversite eğitiminin ardından Paris’e yerleşen Ege, dört yıl boyunca Pascal Mutel’in çiçek butiğinde çalışır bir yandan da Ecole des Fleuristes de Paris’te çiçekçilik ve botanik eğitimi alır. 2011’de İstanbul’a döner ve kendi adını taşıyan çiçek dükkanını açar. Geçtiğimiz 9 yıl boyunca kurumsal etkinlik ve markaların çiçeklerini yapmaya, bireysel çiçek aboneliği servislerine devam eder. 2015 yılında sadece Türk kadınların ürettiği tasarım ve zanaat ürünlerinin satıldığı, yavaş yaşam ve yavaş tasarım anlayışlarını destekleyen Slow Public mağazasını kurar. 2019 yazında ise ilk kitabı Sakin’i yayınlar. İçinde kendi hayatından kesitlerin ve hayata dair kısa yazıların olduğu Sakin çok sevilir ve bir yıl boyunca çok satanlar listesinde kalır. 2020 yılının Haziran ayında ise Sakin’in kardeşi niteliğinde olan Yakın piyasaya çıkar. Ege Soley, bugünlerde yeni kitabı için çalışmalara başlamış durumda. @egemuga/@slowpublicistanbul