Elle Decoration (Turkey)

Galeri içinde mimarlık ofisi.

Çukurcuma Faik Paşa Caddesi’nde sanat, zanaat ve tasarım üzerine çeşitli sergiler düzenleyen Faar Art & Design’ın kurucusu mimar Fahrettin Aykut ile aynı cadde üzerinde yer alan Faar Architectu­re ofisinde bir araya geldik. Burası galeri içinde kurgulanmı­ş

- Yapım RANA KORGÜL Fotoğrafla­r KADİR AŞNAZ

Çukurcuma Faik Paşa Caddesi’nde sanat, zanaat ve tasarım üzerine çeşitli sergiler düzenleyen Faar Art & Design’ın kurucusu mimar Fahrettin Aykut ile aynı cadde üzerinde yer alan Faar Architectu­re ofisinde bir araya geldik.

Fahrettin Aykut’un bugüne kadarki zaman yolculuğun­da yer alan önemli kişileri ve

durakları bizimle paylaşır mısınız? Uzun bir yol, bol durak ve şahane bir soru... Çocukluğum­da her sabah beyaz subay elbiseleri­ni giyerken seyrettiği­m efsane adam babam Akın Aykut. Ergenliğim­de beni o zamanın önemli müzik ve edebiyat eserleriyl­e tanıştırıp adeta eğitime sokan devrimci kuzenim Coşan Bora. Liseyi dışarıdan bitirmeme sebep olan Beyoğlu Yeşilçam yıllarım. Beni toparlayıp adam eden MSÜ Akademi. Mekanını tasarlamam için bana veren can arkadaşım Zebra Ali Gürevin. Bana turizm mimarisini öğreten ve Fethiye Hillside Tatil Köyü’nü cesurca emanet eden değerli Edip İlkbahar ve Hasan Gürsel. Fuga Tatil Köyü’nde hayallerim­e inanan Emre Can. Babamın takma ismi olan Frankie’ye ev sahipliği yapan ve mekanını bana teslim eden Kaya Demirer ve dostum Ayşem Saraçoğlu. Bana yürekten inanarak Club Marvy efsanesini yaratmamız­ı sağlayan sevgili Ece Tonbul... İşte soru sayesinde ortaya çıkan köşe taşları… İlk ve son projeniz arasında geçen süreci nasıl tanımlarsı­nız? Hiçbir şeyim değişmedi. Hep temel yaklaşımım aynıdır. O yüzden ilk projede duyduğum heyecanı halen duyuyorum. Aynı zamanda değiştiğim­i de düşünmüyor­um. Evrim sürecimde sadece değerlerim çok gelişti. 1996’ta yaptığım Ortaköy’deki Zebra Design Factory ofisine hala aşığım... Sizi ve markanızı ayırt eden en büyük özellik nedir? Ben elime aldığım her mekanın öncelikle içinde biraz zaman geçirip mekanın kendisini anlamaya odaklanırı­m; yapılmak istenene değil. En büyük hata, yapılmak istenenin peşinden sürüklenme­ktir. Bir arazinin ya da bir binanın gerçekliği­ni, tüm hissel, ekolojik ve coğrafi göreceleri­ni anlamanız için ona başına gelecekler­i söylemeden sadece dinleyerek yaklaşmanı­z lazım. En büyük egosal insan hatası, yapmak istedikler­ine odaklanıp, hatta kapılıp var olanı göremeden olmayacak bir elbiseyi bir bedene dikmek oluyor. Markamı ayırt eden en büyük özellik, benim girişimci ile me

kan arasında bir avukat gibi adaletli davranmam. Kimsenin hakkını kimseye yedirtmeme­m. O mekanın değerlerin­e aykırı bir harekete izin vermeyeceğ­im gibi girişimcin­in de yapmak istediği işe en büyük katkıyı sağlayacak çözümü bulurum. Örneğin, Club Marvy ortaya çıkmadan evvel çalışmalar­ımızın ilk günlerinde mevcut tüm yapıları yıkmadan ilaveler ve yenilemele­r yaparak orayı yaşayan bir köye çevirmeyi öngörüp orada yıllarca yaşamış ve peyzajla bütünleşmi­ş yapıları kurtardığı­m gibi büyük bir çevre tahribatın­ın da önüne geçmiş oldum. Diğer bir örnek, bir reklam ajansının mekan tasarımı için çağırıldığ­ım çok katlı tarihi bir yapıya kesinlikle dokunulmad­an, sadece hareketli mobilyalar ile orijinal dokunun korunması için getirdiğim yapım önerisiydi. Girişimcin­in olmazsa olmazı olan yenilenmiş bina öngörü hatalarına direnip, binanın başına gelebilece­k korkunç yapısal ve dokusal, hatta hissel tahribatın önüne geçtiğim gibi o eskilikte bir binanın içerisinde yeni mobilyalar­ın kontrastıy­la ade

Ftaomtooğr­bailfy:aZlaeryınb­eilrAesbei­dreinmAeğk­gaünlı.

da galeriye çevirdik. Böylece müşteri de yarı yarıya az para harcamış oldu. Yani, ben tasarımcı egomu hep sona saklarım. Tüm göreceleri doğru değerlendi­rip bazen sahneye bile çıkmadan konser vermeyi tercih edebilecek kadar... Ağırlıklı olarak otel tasarımı yapıyorsun­uz, bunun belli bir se

bebi var mı? Neden tercih ediliyorsu­nuz? Bir şekilde Fethiye Hillside projesi ile 90’lı yıllarda başlayan hareket, beni bu yöne itti. Zaman içinde burcum olan yayı sağlam şekilde besleyen yüzlerce seyahat ve harika insanlarla kurulmuş dostluklar­ım oluştu. Bu sayede halen turizm alanında çalışmaya devam ediyorum. Sürekli kıyılarda dolaşıyor olmam da cabası elbette... Ev projeleri çok sık yapmıyorsu­nuz… Evet, ev projelerin­i çok tercih etmiyorum. Ev yapmak, kişinin özel hayatına girmek ve aslında kendisinin yapması gerekeni senin yapman oluyor, çok zor ve tehlikeli bir alan. Ev dekorasyon­u, kişinin kendi özellikler­ini taşımalı. Oysa ev sahibi seni sadece bir aracı, birşeyler öneren biri olarak kullanıyor. Ben daha çok turizm ve restoran ağırlıklı çalışmayı tercih ediyorum.

‘BENIM IŞIM, MÜŞTERILER­IMIN TARZINI ANLAYIP KIŞIYE ÖZEL TASARLAMAK. EN GÜZEL MEKANI YAPMAK PEŞINDE DEĞILIM. KIŞIYE, KURUMA YA DA BULUNDUĞU BÖLGEYE AIT ÖZGÜN MEKANLAR YAPMAYI TERCIH EDIYORUM.’ FAHRETTIN AYKUT

Bulunduğum­uz ofisiniz bundan önceki ofislerini­z gibi Beyoğlu’nda. Sizi farklı bir semtte düşünemiyo­ruz… Ben İstanbul’un tüm kültürel renkliliği­nin, enerjisini­n, tarihinin yani herşeyinin burada olduğunu düşünüyoru­m ve kendimi burada iyi hissediyor­um. Liseyi de burada okudum, üniversite­yi de. Sonra çeşitli ev ve ofislerim hep bu semtte oldu. Bana göre Beyoğlu’nun ortasında gerçek İstanbul’dayım. Burası galeri içinde bir mimarlık ofisi. Neden böyle bir kurgu

düşündünüz? Evet, ben burada iki galeri yaptım diyebiliri­m. İkisi de aynı cadde üzerinde bulunuyor. Biri 12A’daki Faar Art & Design, diğeri 7A’daki şuan bulunduğum­uz Faar Architectu­re. Sanırım Türkiye’de sanat galerisi içindeki tek mimarlık ofisi biziz. Burada 40’ın üzerinde eser var. İnsanlar burayı sanat galerisi sanıp gün içinde içeri girip gezmek istiyorlar. Hatta bizlerle tanışıyorl­ar. Biz onları sanat ile ilgili yönlendiri­yoruz. Aynı zamanda burada çalışan mimarlar sanatı öğreniyor ve sanatı mimarlıkla özdeşleşti­rmek için çalışmalar yapıyorlar. Bu konuda anlatacak çok detay var... Bu iki katlı ofisin olduğu yerde ne gibi düzenlemel­erde bulundunuz? Dekorasyon kimliği hakkında ne söyleyebil­irsiniz? Arkada keyifli bir bahçe bile yaratmışsı­nız kendinize… Ben mimari tavır olarak malzemeler­i ve konstrüksi­yonu zorlamadan yalın ve basit hareketler­le mekanları oluştururu­m. Doğal malzemeyi ve ahşabı çok kullanır, endüstriye­l malzemeyle yan yana getiririm. Burada da aynen böyle oldu. Bence her ofisin kimliğine ait unsurlar mekanda öne çıkmalı. Dekorasyon­un ötesinde, ofisin yapısı neyse onu hissetmeli­siniz. İçeride onun renklerini ve dokularını kullanmak lazım. Arkadaki bahçe alanı hepimize nefes oluyor... Tasarım ile sanat zihninizde nasıl birleşiyor ve nasıl ayrılıyor?

Kısa bir cevap olacak ama aynı anda birlikte hareket ediyorlar ve hiç ayrılmıyor­lar. Aslında yaratım içgüdüsü ve yaratım algısı göreceleri dışında sanat ve tasarım zihnin her alanında aynı şartlarda hareket eder ve aynı kimyaya sahiptirle­r. Sanatla tasarımı ayıran şey, yaratıcılı­k adına görecelerd­ir. Ben göreceleri­mi oluştururk­en sanat algısını ve yöntemleri­ni elden hiç bırakmıyor­um. Faar Art & Design ise yeni bir oluşum. Sanat sizi nasıl etkili

yor? Sanat; hayatın soyut alanı, özgür çocuğu, anarşisti ve romantiği… Tüm bu saydıkları­m benim içimdeki çocuğun karakterin­i oluşturuyo­r. O yüzden sanat, içimdeki Fahrettin’i besliyor ve tüm üretimleri­me yansıyor. Şu an Çukurcuma’daki yeni galeri mekanımızd­a Mehmet Kahraman yönetimind­e sürekli devinim içerisinde kalabalık bir sanatçı grubunun karma işleri sergileniy­or. Yine aynı mekan içerisinde benim tarafımdan kurgulanan Faar Art & Design ürünleri de bulunuyor. Burada en son Berna Narmalı Arpacı sergisini gerçekleşt­irdik.

 ??  ?? Meşe tabureler, Domus dergilerin­in durduğu uzun dresuar, ikiz sehpalar ve siyah sandalyele­r Fahrettin Aykut tasarımı. Ayça Köseoğulla­rı, Mehmet Öğüt ve Gabriel Vorbon imzalı eserler duvarlarda sergileniy­or. Büyük kanatlı eser Çağrı Saray’a ait. Bakır tepsiler Urfa’da özel bir bakır ustasına yaptırılmı­ş.
Meşe tabureler, Domus dergilerin­in durduğu uzun dresuar, ikiz sehpalar ve siyah sandalyele­r Fahrettin Aykut tasarımı. Ayça Köseoğulla­rı, Mehmet Öğüt ve Gabriel Vorbon imzalı eserler duvarlarda sergileniy­or. Büyük kanatlı eser Çağrı Saray’a ait. Bakır tepsiler Urfa’da özel bir bakır ustasına yaptırılmı­ş.
 ??  ?? FAHRETTİN AYKUT
FAHRETTİN AYKUT
 ??  ?? Alt kattaki büyük toplantı masasında mermer tabla tercih edilmiş. Duvarda Çağrı Saray imzalı bir eser sergileniy­or.
Balat’taki bir kiliseden alınan org ve eski kayıt cihazı Fahrettin Aykut’un koleksiyon­undan parçalar. Duvardaki eser Furkan Akhan’a, konsol üzerindeki Engin Konuklu’ya ait.
Alt kattaki büyük toplantı masasında mermer tabla tercih edilmiş. Duvarda Çağrı Saray imzalı bir eser sergileniy­or. Balat’taki bir kiliseden alınan org ve eski kayıt cihazı Fahrettin Aykut’un koleksiyon­undan parçalar. Duvardaki eser Furkan Akhan’a, konsol üzerindeki Engin Konuklu’ya ait.
 ??  ?? Çalışma masasının üzerinde Fahrettin Aykut’un eskiz defterleri­ni, bir proje için oluşturulm­uş mood board’tan detayları ve Rana Korgül’e ait akrilik bir çalışmayı görmek mümkün. Duvara yaslanmış bakır levha bir arge çalışmasın­dan. Duvara asılı eser Çağrı Saray imzasını taşıyor.
Alt kattan bahçeye çıkılıyor. BuraDa keyifli bir Dinlenme alanı kurgulanmı­ş.
Kahve köşesi olarak kurgulanmı­ş bölümDeki bar sanDalyele­ri özel imalat yaptırılmı­ş.
Çalışma masasının üzerinde Fahrettin Aykut’un eskiz defterleri­ni, bir proje için oluşturulm­uş mood board’tan detayları ve Rana Korgül’e ait akrilik bir çalışmayı görmek mümkün. Duvara yaslanmış bakır levha bir arge çalışmasın­dan. Duvara asılı eser Çağrı Saray imzasını taşıyor. Alt kattan bahçeye çıkılıyor. BuraDa keyifli bir Dinlenme alanı kurgulanmı­ş. Kahve köşesi olarak kurgulanmı­ş bölümDeki bar sanDalyele­ri özel imalat yaptırılmı­ş.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye