Modern Chinoiserie.
GÜNCEL MEKANA EGZOTİK DOKUNUŞ
Tasarımcıların yüzyıllardır kullandığı klasik ve zamansız bir dekorasyon stili olan Chinoiserie, son yıllarda yükselen bir mikro trend olmasının yanında pandemiyle birlikte iç mekanda neşeli çözümler arayanlara ilaç oldu.
Tasarımcıların yüzyıllardır kullandığı klasik ve zamansız bir dekorasyon stili olan Chinoiserie, son yıllarda yükselen bir mikro trend olmasının yanında pandemiyle birlikte iç mekanda neşeli çözümler arayanlara ilaç oldu. 17. yüzyılda ortaya çıkan bu stilin, minimal modern mobilya ve aksesuarlarla hafifletilmiş şekli, güncel mekanlara keyifli bir fırça darbesi kıvamında, yeniden hayatımızda.
Chinoiserie için ‘Çin ve Doğu Asya estetiğinin Batılı yorumu’ denebilir. Kelime, Fransızca ‘Çinli’ anlamına gelen ‘chinois(e)’ kelimesinden türemiş. Koloni ticaretinin yoğunlaştığı 17. yüzyılın ortalarında Çin kültür öğelerinin İngiltere, Hollanda, Fransa tarafından yoğun şekilde ithal edilmesinin bir sonucu olarak başlayıp 18. yüzyılda Fransa’da rokoko stilinin altında gelişti. Uluslararası seyahatin yaygın olmadığı, Avrupalıların Doğu Asya kültürlerini ancak Marco Polo’nun yazılarında okuyup hayal edebildiği bir dönemde; ticaret yollarının açılmasıyla yükselen burjuvazi sınıfı, birdenbire hayatlarına giren bu çok zengin kültürü, sürekli rekabet içinde oldukları aristokrasiye karşı yepyeni bir estetik silah olarak kullandı. Çin resimleri, mobilyaları, ipekli kumaşlarıyla kendinden geçen Avrupalı zanaatkarlar, ilk kez gördükleri Doğu Asya yaşamının fantastik tasvirlerine kendi rokoko stili yorumlarını katmakta gecikmediler. Sonuç olarak genel kanının aksine Chinoiserie stili çerçevesinde yaratılan tasarımların çoğu Avrupa’da hayat buldu.
CHINOISERIE MOBİLYA VE CHIPPENDALE
Binlerce yıl öncesine dayanan ve nesilden nesile aktarılan bir teknik olan lake, özel bir beceri ve işçilik gerektirdiğinden Batılılar tarafından uygulanması çok zordu. Doğudan ithal edilen lake eşya ve sanat eserlerini taklit etmeyi başaranlardan biri; daha sonra Chinoiserie mobilyanın babası ve ilk mobilya tasarımcısı kabul edilecek Thomas Chippendale’di. ‘The Gentleman and Cabinet-Maker’s Director’ adlı bir kitap yayımlayan Chippendale’in, Chinoiserie mobilyaların üretiminin yaygınlaşmasında etkisi büyük. Kitabında, diğer marangozların şablon olarak kullanabileceği 160’tan fazla mobilya parçası tasarımına yer veren Chippendale’in Çin kültürünü batılı unsurlarla birleştirdiği tasarımları, hala Chinoiserie mobilyaların en önemli kılavuzu konumunda.
DOĞRU ORANDA KULLANILDIĞINDA, GÜNCEL MODERN STILLER IÇINDE KÖKLERINI JAPON ESTETIĞINDEN ALAN ISKANDINAV STILIYLE MÜKEMMEL UYUM SAĞLADIĞI GIBI, DOĞAL, HAM DOKULARLA ŞEKILLENEN RUSTIK MINIMALIZM DE CHINOISERIE’NIN OYUN ARKADAŞI OLABILIR.
CHINOISERIE DUVAR KAĞIDI
Chinoiserie dendiğinde hiçbir şey manzara veya çiçek motifli bir duvar kağıdından daha belirleyici olamaz. Ancak şaşırtıcı bir gerçek; tarihsel olarak Chinoiserie duvar kağıdı, Çin’den ithal edilmiş bir ürün değil. Parasını nereye harcayacağını bilemeyecek kadar zenginleşen tüccarların, görkemli malikanelerinde 18. yüzyılda ortaya çıkan Çin odalarının dekorasyonunda kullanılan doğulu mobilya ve aksesuarları, daha şaşaalı göstermek için yarattıkları bir ürün. İpek paneller üzerine capcanlı renklerde boyanan bu duvar kaplaması çok pahalı olduğu için belli bir zaman sonra sınıf göstergesi haline gelmiş. Çin’den ithal edilen porselen ve mobilya gibi dekoratif objelerin üzerindeki çiçek desenlerini, pagodaları, mitolojik karakterleri, hayvanları ve egzotik manzaraları ipek panellere işleyen dönemin sanatçıları, ilk duvar kağıtlarını yaratmışlar. Ardından, matbaanın gelişimi ve yayılmasıyla orta sınıfın da ulaşabildiği bir ürün haline gelmiş. Otantik el boyaması duvar kağıtları günümüzde de Gournay, Fromental ve Gracie gibi markalar tarafından üretiliyor. Kate Moss, Gwyneth Paltrow gibi yıldızlar, ipek üzerine el boyaması duvar kaplamalarının ünlü müşterileri arasında.
MODERN CHINOISERIE
Chinoiserie’nin klasik stil kodları, özellikle nötr renkler ve ahşap minimalist mobilyalarla şekillenen mekanlara derinlik katmak, monokromatik renk skalalarını monotonluktan kurtarmak için harika bir araç olabilir. Doğru oranda kullanıldığında, güncel modern stiller içinde köklerini Japon estetiğinden alan İskandinav stiliyle mükemmel uyum sağladığı gibi, doğal, ham dokularla şekillenen rustik minimalizm de Chinoiserie’nin oyun arkadaşı olabilir. 18. yüzyılın sonunda popülaritesini kaybetmesinin ardından 1930’larda kısa bir süre yeniden canlandığı için Art Deco mobilya ve aksesuarlarla da kullanmak mümkün. Özellikle Chinoiserie duvar kağıdı ya da duvar resimleri mekanda odak noktası yaratmak, odanın karanlık bir noktasını canlandırmak ya da aşırı parlak bir alanda ışık kontrolü sağlamak için birebir. Yüksek kontrastlı cesur motifleri ve canlı renkleriyle bir mekana enerji getiren Chinoiserie, çağdaş çizgilere sahip bir mekana nostalji, zamansızlık ve kültürel çeşitlilik gibi öğeleri katarak eklektik bir atmosfer yaratımına olanak sağlıyor. Geçtiğimiz sene EDIDA Duvar Kaplaması kategorisinde birincilik ödülünü kazanan Designmixer markasının yaratıcısı Tijen Samuray imzalı Chinoiserie Koleksiyonu da Modern Chinoiserie stiline güzel bir örnek teşkil ediyor. Modernize edilmiş motiflerle koleksiyonunu şekillendiren Tijen Samuray ‘Chinoiserie dünya tasarımına hediye edilmiş tılsımlı bir mirastır’ diyor.