Bohem terapi.
Laxmi Interiors’ın imzasını taşıyan bu Alaçatı evi ilhamını Maya evlerinin geleneksel mimarisinden ve renk terapisinin gücünden alıyor.
Laxmi Interiors’ın imzasını taşıyan bu Alaçatı evi ilhamını Maya evlerinin geleneksel mimarisinden ve renk terapisinin gücünden alıyor. Bohem ve eklektik detaylarla şekillenen mekanlarda, sanat dolu, fonksiyonel, samimi ve konforlu bir yaşam aritmetiği yaratılmış.
Alaçatı taşı adı verilen ponza taşı görünümlü kesme taşlardan yapılan, Osmanlı ve Rum mimarisinin başarılı bir karması niteliğindeki Alaçatı evleri bu yaz da popülaritesini artırmaya devam ediyor. Laxmi Interiors’ın imzasını taşıyan bu ev, restoran ve mağazalara yürüyerek ulaşabileceğiniz merkezi konumu ile cazibesini yükseltiyor. Nisan 2021’de tamamlanan iç mekan tasarımının ardında yatan detayları Laxmi Interiors’ın kurucusu iç mimar Pınar Hacıraifoğlu anlatıyor: ‘Bu ev, çok sevdiğim ve yakın dostlarım olan İstanbullu bir ailenin en genç üyesi için kışın haftasonları, yazın da tatil evi olarak kullanılmak üzere tasarlandı. Üç katlı olan 350m2 genişliğindeki yapının havuzlu bahçesi ise 450m2 büyüklüğünde. Veryeri İnşaat tarafından geleneksel Alaçatı evleriyle uyumlu taş ev mimarisinde inşa edilmiş bir yapı. Salon, açık mutfak, iki misafir tuvaleti, beş yatak odası, beş banyosu ve özel barlı bir parti odasından oluşuyor. Yaklaşık üç yıl önce ortak bir arkadaşımız sayesinde yollarımızın kesiştiği ev sahibi ve ailesiyle bu beşinci projemiz oldu. Önce kendi eviyle başladık, sonra annesinin evini yaptık, daha sonra erkek kardeşinin evini ve holding binasını tamamladıktan sonra şimdi de kız kardeşinin evini yaptık. Artık onları çok iyi tanıdığımız ve kendileriyle aile gibi olduğumuz için çok keyifli bir proje süreci yaşadık. Bir sene önce başladığımız çalışmalarımız dahilinde iki alternatif tasarım süreci ve akabinde başlayan pandemi ve yazın inşaat yasakları ile bir süre çalışmaları durdurmak zorunda kaldık. Sonunda Ekim 2020’de başladığımız inşaat çalışmaları altı aylık bir süreçte tamamlandı. Eve ilk girdiğimizde aslında yaşanabilecek, bakımlı bir ev durumundaydı. Fakat biz ihtiyaçlar ve evde yaşayacak ev sahibimizin zevklerine göre çoğu yeri kırdık ve sıfırdan yapılandırdık. Tüm banyolar, tuvaletler ve havuz tekrardan tasarlandı. Alt yapı malzemeleri, zemin döşemeleri, dış cephe kepenkleri, kapılar ve saz pergolalar değiştirildi. Bodrum kattaki oda bölümleri yeniden tasarlandı. Buraya dı
EV SAHIBININ YAŞAM TARZINA GÖRE TASARLANAN FONKSIYONLAR ESTETIKLE BIRLEŞTIRILMIŞ. KROMATERAPININ IZINDE SARI, TERAKOTA VE YEŞIL RENKLERIYLE UYUMLU BIR DENGE KURGULANMIŞ.
şarıdan kuranglez yapılarak merdiven açıldı ve böylece barlı parti kısmına parmak izli bir kapı ile dışarıdan giriş yaratıldı. Kısacası, üst kat oda bölmeleri dışında, evin her yeri tekrardan tasarlandı.’ Evin farklı renkleri bir araya getiren başarılı kurgusunda kromaterapi denilen renklerin gücünden yararlanılmış. ‘Vücudun sağlıklı ve dengeli bir şekilde çalışmasını sağlamak için bu projemizde renk terapisinin izinde renklerin enerjilerinden faydalandık. Güneş ışığının ve altının rengi olan sarıyı evin tüm dış cephesindeki kepenk ve kapılarda kullandık. Sarı rengi; varlığı, ruhsal gelişimi, zekayı ve arzuları simgelerken, mekan psikolojisinde umut, mutluluk, neşe ve eğlenceye işaret ediyor. Tüm bunlar, tam da bizim bu evde yaratmak istediğimiz detaylardı. Eve hakim ikinci ton, terakota rengi oldu. Heyecan ve mutluluk verici, dışa dönük, dinamik, dikkat çekici olan terakota, bir yatak başında, ebeveyn banyosunda ve havuz kenarında ev sahibi ve arkadaşlarına mutluluk ile dinamizm enerjisi getirmesi amacıyla kullanıldı. Üçüncü hakim ton ise yeşil. Havuzda, banyo duvarlarında, sanat eserlerinde, peyzajda ve minderlerde kullanılan yeşil tonunun amacı, refah ve bereket duygusunu pekiştirmesiydi. Bu arada, gökkuşağını oluşturan renk tonlarını bir arada kullanmak ve evin içerisinde bölüm bölüm gökkuşağı hissini vermek istedik. Bu doğrultuda evin çeşitli bölgelerinde gün ışığının vurma açılarına göre kimi camlarda gökkuşağı renklerinde vitray camlar kullandık. Böylelikle gün içerisinde evin belirli bölümlerinde vitraydan yansıyan ışınlarla gökkuşağı görüntüsünü yakalayabildik. Ayrıca, tüm duvarlarda beyaz Alaçatı sıvası kullanarak hafiflik ve yalınlık hissini vurguladık. Evin yüksek ve açık çatı avantajını baz alarak üst katlarda ferahlık hissini pekiştirmek için çatıyı düşürmeden kullandık’ diyor Hacıraifoğlu. Evin tasarım unsurlarındaki bir diğer ilham kaynağı ise tarihi ve kültürel zenginliği ile bilinen Meksika’nın tatil kasabası Tulum ve buradaki geleneksel Maya evlerinin mimarisi olmuş. Pınar Hacıraifoğlu şöyle anlatıyor: ‘Tulum’un doğal ve bohem havasını bu evde hissetmek mümkün. Mayaların kullandığı çubuk ve saz çatılar ile Maya mimarisinde tipik olarak önemli binalarda kullanılan kemerler, evin birkaç alanında yer verdiğimiz tasarım öğeleri. Mekanları kurgularken her detayı özenle tasarladık. Gün ışığının
ALAÇATI EVLERINDE RUM MIMARISININ TIPIK ÖĞELERINDEN DUVAR NIŞLERINE SIK SIK RASTLANIYOR. BEYAZ ALAÇATI SIVASIYLA KAPLANAN DUVARLAR EVIN BOHEM KIMLIĞINE HAFIFLETILMIŞ SAKIN BIR HAVA KATIYOR.
hangi saatte hangi camdan evin içine girmesinden tutun, ev sahibinin hangi saatte hangi alanlarda vakit geçireceğine kadar her şeyi önceden düşündük. Bizim önceliğimiz, bu evi bir butik otel havasında yapabilmekti çünkü ev sahibinin yaz aylarında kalabalık arkadaş gruplarıyla bu evde vakit geçireceğini biliyorduk. Bu nedenle beş yatak odasının ayrı özel banyosu, odaların içerisinde kendi bluetooth’lu hoparlörleri, her odanın kendine özel renkte nevresim takımları ve havluları var. Ortak alanlarda ise tamamen eğlence odaklı ve kalabalık şekilde keyifli vakit geçirilebilecek alanlar yarattık. Evin tüm mekanlarında birbiriyle entegre olabilen, havuzun içerisinde yüzerken bile müzik dinleyebilecekleri bir ses sistemi kurduk. Bodrum katında da gece dışarıya ses çıkmayacak şekilde ses izolasyonları yaparak özel bir bar alanı tasarladık. Burada Barselona’daki Antoni Gaudi imzalı Park Güell’den esinlendiğimiz Göksu Gül’ün ellerinden çıkan muhteşem bir mozaik bar tasarımımız bulunuyor ve bu tasarımı vitray ve sazlar kullanarak destekledik. Evin her odasında ve salonunda bohem bir ambiyans yaratmak amacıyla hasır pervane kullanıldı ve buna aydınlatma entegre edildi. Diğer ana sarkıt aydınlatmalarda ve apliklerde seçimlerimiz hasır ve pirinç malzemelerinden yana oldu. Dışarıdan içerisi görünmediği için salonda ve mutfakta perde kullanmamayı tercih ettik. Yatak odalarında sabah gün ışığı girmemesi ve rahat uyunabilmesi adına ‘black-out’ keten perde kullandık. Zeminlerde ise genel olarak masif parke, banyo ve terasta mikro beton, ebeveyn banyo zemininde doğal taş tercih ettik.’
Sanat eserleriyle de renkli bir karakter sergileyen bu evde PG Art Gallery ve Sevil Dolmacı Art Gallery’den seçilen Göksu Gül, Emre Namyeter, Sinem Demirci, Nejat Satı, Şahin Demir ve Bahar Oganer gibi sanatçıların işlerine rastlamak mümkün.
Pınar Hacıraifoğlu, ‘Biz aslında gerçekleştirdiğimiz her projede müşterimizin kimliğine bürünüp onun açısından ve gözünden evi tasarlamaya çalışıyoruz. Bu projede renk terapisine ve ışık oyunlarına çok önem verdik. Evin her köşesine baktığınızda çeşitli detaylar görebileceğiniz, cesur renklerin birleştirildiği samimi ve sıcak bir ambiyans yarattık. Projelerimizdeki ortak nokta her şeyin birbiriyle uyum ve ahenk içerisinde olmasına gösterdiğimiz özen. Evin yastığından pikesine, havlusundan tabak takımına kadar seçtiğimiz, ayrıcalıklı, özel dokunuşlar ile mekanlarını kurguladığımız eşsiz bir ev projesi oldu’ diyerek sözlerini tamamlıyor.
‘EVIN BODRUM KATINDA KALABALIK DAVETLERDE EĞLENCELI VAKIT GEÇIRILEBILECEK ÖZEL BIR ALAN KURGULADIK.
BURADA BARSELONA’DAKI PARK GÜELL’DEN ESINLENEN MOZAIK KAPLI MUHTEŞEM BIR BAR TASARIMI DA BULUNUYOR’