TERAPÖTIK MIMARI TASARIM
Cansu Çolpan Güven ve Nihan Çolpan’ın kurduğu Therapinterior, projelendirdiği iç mekanları dekorasyondan daha kapsamlı bir bakış açısıyla ele alıyor. En keyifli ortamların doğanın bir yansıması olduğuna inanan ikili, tasarım bütünlüğü olan mekanlar ortaya çıkarmak için Uzak Doğu felsefelerinden faydalanıyor.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Cansu Çolpan Güven: Mimarlık lisans eğitimimi Kültür Üniversitesi’nde, yüksek lisansımı Yıldız Teknik Üniversitesi’nde tamamladım. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde doktora eğitimime devam ediyorum. Araştırmalarımı mekan algısı ve psikolojisi, mekansal aidiyet, mekansal bellek ve mekan kültürü üzerine geliştiriyorum. Bu araştırmalar kapsamında, ‘İnsanı bir mekana bağlayan, mutlu eden nedir? Bir mekanın belleğini ve kültürünü korumak için neler gerekli?’ sorularına cevap arayarak, literatürde yer alan farklı ideoloji, felsefe ve mesleki deneyimlerim ışığında yöntemler sunuyorum.
Nihan Çolpan: Lisans eğitimimi Uludağ Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra eğitimime London School of Business and Finance’da MBA ile devam ettim. Üniversite yıllarında ilgilenmeye başladığım italyanca, kariyerimi belli bir zaman sonra İtalya’ya yönlendirdi ve Bologna’da bir süre yaşadım. İtalya’da bulunduğum sürede de, Cansu’yla birlikte ilk mağaza ve konut projelerimizi hayata geçirmeye başladık.
Therapinterior’un vizyonu ve mimari stilinden bahseder misiniz? projelerinizde hangi uzak doğu felsefelerinden faydalanıyorsunuz?
Therapinterior’da mekanları dekorasyonun ötesinde, özel bir yaklaşımla ele alıyoruz. Huzur veren mekanlar, denge, simetri ve mükemmel oranlarla ilgili bir çalışmanın sonucudur. Tasarım ve uygulama sürecinde tüm detayları, kişiye özel öneriler ve güncel tasarım trendleri ile ‘Zen, Wabi-Sabi, Feng Shui ve Vastu Shastra’ gibi mekan sağlıklaştırma felsefeleri ışığında ele alarak tasarım bütünlüğüne odaklanan özgün mekanlar yaratıyoruz. Mekan ve insan sürekli olarak etkileşim halindedir. Mekanla bir bağ kurmak, mekanın kullanıcıda bir duygu yaratması çok önemli. Doğru enerjileri yansıtan ve kullanıcıyla bütünleşen mekanlar yaratma hedefiyle, kullanıcıyı yaratıcı sürecin merkezine yerleştirerek zamanın ve standartların dışına çıkan mekanlar tasarlıyoruz.
Projelerinizde sıklıkla kullandığınız malzemeler, doku ve renkler hangileri?
Terapi etkisi yaratan, huzur veren ve iyi hissettiren mekanlar yaratmak bizim hedefimiz. İstekler ve kullanım alanları değişse de baz aldığımız tema denge ve sadelik. Trendler ne olursa olsun, teknolojiden destek alarak, dengeyi, huzuru ve dinginliği yakalayabilmek adına doğadan ilham alıyor ve doğal malzemelerle natürel tonları tercih ediyoruz.
Bir evin enerjisini pozitife çevirmek için yapılabilecek bazı küçük değişikliklerle ilgili ipuçları verebilir misiniz?
Küçük dokunuşlar bile büyük etkiler yaratabilir. Öncelikle size neyin neşe getirdiğini ve sağlığınıza neyin iyi geldiğini keşfetmek sağlık ve şifa enerjisi getiren bir mekanın birinci koşuludur. Çünkü şifa konusunda her ne kadar kadim öğretilerde araştırılmış ve belirlenmiş olan kurallar olsa da, mekanı sağlıklı kılmanın sırrı sizin zevkleriniz, tercihleriniz, ihtiyaç ve hedeflerinizle şekillenir. Canlı bitkilere yer vermek, havalandırma ve nem dengesinin idealize edilmesi mekanın aurasını şifalı kılar. Gün ışığından olabildiğince yararlanmak için geçirgen ya da açık tonlarda perdeler kullanılmalı. Zarif ve basit detaylara sahip organik malzemeler, birbiriyle yarışmadan bir alanı geliştirebilir ve mekanın doğal güzelliğini ortaya çıkarmak için doku katmanları oluşturabilir.
Son olarak gerçekleştirdiğiniz Urla Ev projesinden bahseder misiniz?
Kent hayatının karmaşasından ruh ve bedenen yorgun olan ev sahipleri zamanlarının bir bölümünü şehir yaşamından uzakta bir mekanda geçirmek istiyorlardı. Toskana’yı sevdiklerini, ancak Ege’nin yerel yapı ve kültürel dokusundan da kopmadan, ağır rustik detaylar içermeyen bir mekan istediklerini belirttiler. Tüm bu çerçeve doğrultusunda, kent yaşamından fiziken ve ruhen uzak, zarif, sanatsal ve dinginliğe odaklanan, ancak fonksiyonel ve teknolojiyle kurgulanmış detaylarla kent yaşamını aratmayan bir mekan tasarlamak üzere yola çıktık.
Urla Ev projesinde uyguladığınız Uzak Doğu felsefeleri hangileriydi? Bunları gerçekleştirmek için ne tür yapısal düzenlemeler yaptınız?
Bu projede Zen ve Wabi Sabi felsefeleriyle kurgulanan, Ege’nin yerel dokusu, iklimi ve yaşam kültürüyle uyumlu, Toskana’nın sanatsal ve dingin enerjisinden ilham alan bir mekan yaratmayı hedefledik. Tasarım kurgusu Zen felsefesinin temel estetik ilkelerinden, tasarruf (Koko), sadelik (Kanso), doğallık (Shinzen), asimetri (Fukinsei), gizem veya incelik (Yugen) ve sessizlik (Seijaku) kavramları çerçevesinde tasarlandı. Sağlıklı bir mekan oluşturulabilmesi adına, hakim iklime göre yapının konumu ve odaların yerleşim planında bir takım düzenlemeler yapıldı. Doğru enerji akışını sağlayabilmek için tüm tesisatlar iç mekan yerleşimine uygun bir şekilde tasarlandı.