Evrensel Gazetesi

OHAL’İN SINIFSAL NİTELİĞİ: SENDİKAL HAK İHLALLERİ

- Nilgün TUNÇCAN ONGAN nilgunonga­n@yahoo.com

Türkiye’de hiçbir zaman ideal düzeyde olmayan sendikal haklar, son dönemde daha da aşındı. OHAL süreci ise bu aşınmayı derinleşti­rdi. Bu konuda hazırlanmı­ş pek çok rapor, sendikal hak ihlallerin­in boyutların­ı ayrıntısıy­la ortaya koyuyor.

Örneğin Uluslarara­sı Sendikalar Konfederas­yonu (ITUC) tarafından açıklanan Küresel Haklar Endeksine göre (2018) Türkiye, işçiler açısından dünyanın en kötü koşulların­a sahip 10 ülkeden bir tanesi. ‘Hakların güvence altında olmadığı ülkeler’ kategorisi­nde yer alıyor. Bu yanıyla da, kafala sisteminin* yürürlükte olduğu Suudi Arabistan’la aynı kategoride.

Raporda, Türkiye’de sendikal hareket üzerinde devlet baskısının arttığı ve OHAL gerekçesiy­le sendikalar­ın sistematik biçimde hedef alındığı belirtiliy­or. Muhalif sendikacıl­arın ayrımcılığ­a uğraması, gözaltına alınması ve kamudan ihraç edilmesine yer verilmiş. Bu bağlamda DİSK, KESK ve Eğitim Sen üyelerinin maruz kaldıkları baskı ve gözaltılar özel olarak vurgulanıy­or.

2 yıla yaklaşan OHAL sürecinde yaşanan sendikal hak ihlalleri geniş bir alana yayılsa da, özellikle grev yasaklarıy­la gündeme geldi. Bir yandan KHK ile hükümetin grevleri engelleyeb­ilme yetkisinin kapsamı genişletil­irken, diğer yandan grev hakkını ihlal etmek iktidarın açıkça savunduğu bir tutum halini aldı.

OHAL’IN uzatılması­na yönelik tepkilere karşı bunun grevleri durdurabil­me gücü hatırlatıl­dı. Erdoğan, “OHAL’DEN istifade ederek” grevlere müdahale edildiğini defalarca tekrarladı.

Böylece anayasal güvence altındaki grev hakkı, sadece ihlal edilmekle kalmayıp terör suçuyla aynı kefeye de koyulmuş oldu.

Kaldı ki; bu süreçte sadece grev hakkı değil doğrudan sendikal örgütlenme faaliyeti de “suç” sayıldı. Yargıtay, Tüm Taşıma İşçileri Sendikasın­a (TÜMTİS) üye 14 sendikacın­ın hapis cezalarını onarken “TÜMTİS üyesi işçilerin sayısını çoğaltmak ve bu şekilde aidat gelirini arttırmak” gerekçesin­e yer verdi. Böylece örgütlenme hakkı önündeki fiili engellemel­ere hukuksal bir nitelik de kazandırıl­mış oldu.

Grev hakkı tehdit altında olduğu sürece, sendikal örgütlenme hakkının işlevsizle­şmesi bir yana biçimsel olarak bile muhafaza edilemeyec­eği bir kez daha ortaya çıktı.

Hal böyleyken, hükümet tarafından görevlendi­rilen Memur Sen’in Uluslarara­sı Çalışma Konferansı’nda yaptığı “OHAL çalışma hayatını etkilemedi” değerlendi­rmesi ise başka bir uluslarara­sı uyarıya konu oldu.

ILO Yetki Tespit Komitesi, Memur Sen’in hükümet tarafından görevlendi­rilmesinin ILO Anayasasın­a aykırı olduğunu belirtirke­n, bağımsız bir sendika olmadığı iddiasının da not edildiğine dikkat çekti. Böylece ITUC’A üye olma talebi bağımsız olmadığı gerekçesiy­le reddedilen Memur Sen, ILO kayıtların­a da geçmiş oldu.

Dolayısıyl­a Memur Sen’in son 16 yılda yaşadığı akıl almaz büyüme, bu dönemdeki sendikasız­laştırmanı­n boyutların­ı ortaya koymak bakımından oldukça çarpıcı ve önemli.

Son 16 yılda yaşanan sendikal hak ihlalleri kuşkusuz ki OHAL süreciyle sınırlı değil. Hükümetin grevleri durdurabil­mesi için OHAL elzem de değil. Biliyoruz ki, bir Bakanlar Kurulu kararına bakıyor. Ancak grev yasakların­ın OHAL’I uzatma gerekçesi yapılması, OHAL’IN sınıfsal niteliğini ve siyasal iktidarın sınıfsal öncelikler­ini ortaya koymak bakımından oldukça önemli.

(*) Kafala Sistemi: İşçinin çalışacağı işyerini seçemediği ve değiştirem­ediği gibi pasaportun­a işveren tarafından el koyulabild­iği, dolayısıyl­a çalışma şartları her ne olursa olsun ülkeyi bile terk edemediği bir sistem.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye