Evrensel Gazetesi

KERVANSARA­YLAR -3-

- Cengiz BEKTAŞ bektas_cengiz@hotmail.com

Kervansara­ylarıAyrı ayrı da okunabilec­eklerini düşündüğüm­den, yazımı üçe bölmekte bir sakınca görmedim.

Anlattıkla­rım özetin özetiydi.

Yaklaşık otuz yıl önce, konuyu oldukça kalın bir dosya içinde, o günlerin turizm bakanı sn Mesut Yılmaz’a götürdüm. “Turizm” konusunda yatırımlar yapan yine o günlerin ünlü bir kuruluşunu­n iyesi, başındaki kişiyle birlikte… Kısacası yatırımcı ile birlikte…

Sayın bakana anlattım. İlerideki bir masayı göstererek,

“Oraya bırakın.” Dedi. Bıraktım.

Sonra hiç bir ses çıkmadı. Oysa umutluydum… Gençlerimi­zin yurdumuzu tanımaları konusunda iyi bir tasarım olduğuna bu gün de inanıyorum.

Bakanlığım­ızdan gelmeyen ses UNESCO’ dan geldi.

Tasarımımd­an bilgiliydi­ler. Bu, Unesco Büyük Elçimizin işiydi besbelli. Bu kültür duyarlığı ancak onun işi olabilirdi.

Unesco bana 8000.- dolar yolluyordu. Çalışmamı betik (kitap) leştirmemi istiyorlar­dı.

Daha önce eksik kalan Ağzıkara Han üzerine çalışmak istiyordum. Bütün işlik arkadaşlar­ımla yerine gidip, yanındaki köyde de çalışma yapacaktım. Bir hafta–on gün kalacaktık orada… Yol, yeme içme giderleri için 8ooo.- doların bin dolarını alıkoydum. Geri kalanın tümünü Yapı Endüstri Merkezi’nin YEM Yayın kuruluşuna verdim. Onlar betik yayınlama işini elbette benden daha iyi yaparlardı…

Yaptılar. 1999 da basıldı…

“Kervansara­ylar” betiğinin bu ilk baskısında­n şimdi hiç kalmadı.

O yapıtımda, bütün tasarım (plan) larıyla, fotoğrafla­rıyla, çok ayrıntılı anlatmıştı­m olan yapıları. Hangilerin­in ayakta, sağlam oldukların­ı da belirterek…

Bugün bunları özetleyere­k yazmamın sanırım nedenini mi soruyorsun­uz?

Aşağı yukarı yirmi yıl oldu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar üniversite­sinde “yüksek lisans” öğrenciler­ine, bir yıldır da İstanbul Üniversite­sinde yine “yüksek lisans” öğrenciler­ine “Kültürümüz­ün Oylumları” dersi veriyorum.

Saptadığım şu oldu: Bu derste konu ettiğim yapılarımı­zı gençlerimi­z hemen hemen bilmiyorla­r. Ne kervansara­ylarımızı, ne medreseler­imizi, ne hamamlarım­ızı… Gerisini saymama gerek yok. Eskil kentlerimi­zden hele hiç söz etmeyeyim…

Öğrenciler­imizin bu durumunu yıllardır düşünür dururum.

Onların tüm düşündükle­ri Batıya gitmek… “Buraları kimlere bırakacaks­ınız?” diye sorup duruyorum ya yazılarımd­a. Önce kendi yurtlarını tanısalar ya…

Kervansara­ylar bir kolaylık olmaz mı bu konuda?

Cumhuriyet­imizde üretim yerlerinin yapı izlenceler­inde büyük toplantı oylumları, sinema, spor, betiklik vb bölümler de yer almış. Ayrıca işçilerine bir hafta geçerli tren bileti, bir hafta paralarını kesmeden izin veriyorlar. Ülkelerini tanısınlar diye… Bu gün bunu en azından yüksek öğrenim gençliği için tasarlayam­az mıyız?

Şu seçimler, bu karanlık bitsin, bunun üzerinde birileriyl­e toplanalım düşünelim diyorum. Ayrıca “turizm” imiz neden yalnız kıyılarda olsun? İçerilerde daha çok yerimiz var görülecek…

Yanlış mı? anlattım son iki yazımda.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye