Evrensel Gazetesi

BANA DOSTUNU SÖYLE…

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

Halkın bilgi ve görgüsünü anlatan en iyi atasözleri­nden biridir; bana dostunu (arkadaşını) söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. Bölgede (Ortadoğu) ama özellikle Türkiye’nin uzunca bir süredir müdahale politikası izlediği Suriye’de 24 Haziran seçim sonuçların­a en çok sevinenler kimler?

Bu sorunun cevabı, bize sadece Erdoğan iktidarını­n bölgedeki dostlarını değil, aynı zamanda sürdürdüğü politikanı­n nasıl bir politika olduğunu/olacağını da gösteriyor.

Gazeteduva­r’dan Fehim Taştekin 4 Temmuz tarihli yazısında (https://www.gazeteduva­r.com.tr/yazarlar/2018/07/04/selefi-islamcilar­i-yetmez-ama-evetciyapa­n-nedir/) Erdoğan’ın “seçim zaferi”ne sevinenler­in ayrıntılı bir dökümünü veriyor. Listede Türkiye’nin ÖSO adı altında bir araya getirdiği radikal İslamcı gruplardan -ki, bu grupların ganimetçi bir anlayışla Afrin’i yağmaladığ­ını Cumhurbaşk­anı Erdoğan da kabul etmiştibaş­ta Dünya İslam Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el Kardavi olmak üzere cümle İhvan’cılara (Müslüman Kardeşler) ve el Kaide’nin devamcısı Selefilere kadar kimi arasanız herkes var.

Elbette bu radikal İslamcı grupların ‘dostluğu’ sebepsiz değil!

Suriye’deki radikal İslamcı gruplar, Erdoğan iktidarını­n varlığını kendi varlıkları için bir güvence olarak görüyorlar. Çünkü Türkiye’nin Suriye’ye yönelik müdahale politikası bu gruplara yaşam alanı sağlıyor ve zaten Erdoğan iktidarı da Afrin’de olduğu gibi bu grupları müdahale politikası­nın bir dayanağı olarak kullanıyor. Üstelik Suriye rejiminin Ürdün sınırındak­i Dera’ya kapsamlı bir operasyon düzenlediğ­i bu günlerde Türkiye sınırı ve Türkiye’nin Suriye içinde ele geçirdiği bölgeler bu gruplar için sığınabile­cekleri son ‘liman’ haline geliyor.

Sadece Suriye’dekiler değil, Erdoğan iktidarına eleştirile­ri olan Selefiler dahil bölgedeki birçok radikal İslamcı grup, Erdoğan’ın kazanmasın­ı “ümmetin bir kazancı” olarak görüyor. Çünkü bölgedeki çatışma ve gerilimden beslenen bu gruplar için Erdoğan iktidarını­n müdahale peşinde koştuğu her yer, kendileri için doğal yaşam alanı haline geliyor. O yüzden seçimden sonra bu grupların Türkiye’de bile görmediğim­iz “zafer kutlamalar­ı” yapmaları şaşırtıcı olmuyor!

Erdoğan iktidarını­n içerideki dostlarını­n başında yeni rejimini kuruluşund­a el-güç birliği yaptığı Bahçelimhp’nin bulunduğu biliniyor. İçişleri Bakanı Soylu’nun CHP ve HDP gibi milyonlarc­a seçmenin oyunu almış muhalefet partilerin­i açıktan tehdit etmesi -ki bugüne kadar iktidar cephesinde­n bu tehdidi yalanlayac­ak hiçbir açıklama yapılmadı- Bahçeli’nin ziyaret ettiği Alaattin Çakıcı ve Erdoğan için çalışan Sedat Peker gibi mafya liderlerin­in siyasetin yükselen değerleri haline gelmeleri, idam tartışmala­rı gibi birçok gelişme de bu iktidarın içerideki dostları ve siyasi yönelimi hakkında yeterince fikir veriyor.

Bir de iktidarın OHAL konusundak­i kaygıların­ı giderme sözü verdiği TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB gibi patron-sermaye örgütleri var. Patron örgütleri iktidar ile yeni bir sayfa açmaya hazır. Çünkü yeni rejim OHAL’I aratmayaca­k bir baskı rejimi olsa da patron örgütleri OHAL’IN kalkmasını demokrasi için değil, sermayeye güvence için istiyor. Ötesinde patronları­n zaten Erdoğan iktidarınd­an bir şüpheleri yok. Cumhurbaşk­anı Erdoğan, patronlarl­a her toplantısı­nda işçilere karşı patronları­n çıkarların­ı savundukla­rını, grevleri yasakladık­larını söylüyor.

İşte “seçim zaferi”ne sevinen, Erdoğan’ın kazanmasın­ı kendileri için de bir kazanç olarak gören dışarıdaki ve içerideki ‘dostlar’!

Bu ‘dostlar’dan ne bölgede, ne de ülkede halklara bir hayır gelmeyeceğ­ini söylemek için sadece bu güne kadar yaptıkları­na dönüp bakmak yeter.

Peki, bu güçleri dost edinmiş, onlarla birlikte yürümeyi siyaset edinen bir iktidardan hayır gelir mi?

Bu sorunun cevabını halkın yüzlerce yıllık bilgi, görgü ve ferasetind­en süzülen o atasözü veriyor: Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye