Evrensel Gazetesi

HALKI SAVUNUN YETER!

- Ahmet YAŞAROĞLU ahmetyasar­oglu@gmail.com

Seçimin sonuçları yaygın bir biçimde tartışılıy­or. Her politik akım, parti ve kişi kendi bulunduğu yerden sonuçlara ilişkin değerlendi­rmeler yapıyor, ileriye yönelik sonuçlar çıkarıyor. CHP de kendi bakış açısına göre bazı değerlendi­rmelerde bulundu. Bu değerlendi­rmede dikkat çeken bir nokta şu; “Karşı mahalleye seslenmek için dini ve milli değerleri” dikkate alarak propaganda­yı yürütmek! Kuşkusuz bu yeni bir gelişme değil. Ekmelettin İhsanoğlu’nun aday gösterilme­si de bu yaklaşımın bir ürünü idi ve CHP dini ve milli değerleri daha fazla öne çıkarırsa daha fazla oy alabileceğ­ini hesaplıyor!

Neresinden bakılırsa bakılsın bu solda olduğunu iddia eden bir parti için yanlış bir yaklaşımdı­r. Tabii bunun karşılığı dini ve milli değerlere karşı açıktan ajitasyon yürütmek olmuyor! Ama bu sahaya doğrudan bu biçimde ideolojik ve politik alandan girilince bu alanın dolu olduğunu da görmek gerekiyor. Asılları varken “politik çıkarları için” bu konuları “istismar” eden -asıllarını­n da istismar ediyor olması ayrı bir gerçek- bir partinin, “dini ve milli değerlerle” hareket ettiği varsayılan kitleler tarafından tercih edilmesi için bir gerekçe bulunmuyor. Eğer öyle olsaydı İnce çok daha farklı bir sonuç alırdı.

Önce şu gerçeğin altı kalınca çizilmelid­ir. “Dini ve milli değerlerle” oy kullandığı varsayılan kitlenin yüzde sekseni işçi ve emekçidir, yani halktır. Bu kitlede diğer partilere oy veren “seçmenler” gibi çarşıya pazara çıkar, ev geçindirir, çoluğunun çocuğunun geleceği ile ilgili kaygılar duyar, onlar için güvenli bir gelecek peşinde koşar. Böyle olduğu içindir ki, son dönemde ortaya çıkan tüm işçi mücadelele­rinde bu kitle, mücadeleye atılan işçi ve emekçileri­n yaklaşık yüzde atmışını oluşturur! Onlar oy verdikleri partinin politikala­rına, destekledi­kleri patronlara karşı eyleme geçmekten geri durmamışla­rdır. Sorun şu ki, seçimler gündeme geldiğinde bu kitle çok fazla fire vermeksizi­n -son seçimlerde ortalama yüzde on farklı tercihlere yöneldiler- oyunu AKP ve MHP gibi partilere verdi.

Bu bir çelişki değil mi? Kuşkusuz bir çelişki. Bu kitlenin henüz ekmek mücadelesi ile politika arasında doğru bir ilişki kurma bilincine ulaşmadığı­nı gösteriyor bu sonuç. Ama “her şeye karşı dava için” oy vermeye devam eden militan bir kitlenin varlığı da bir gerçektir. Eğer işçi ve emekçiler kendi somut durumların­dan kaynaklana­n çelişkiler­den dolayı mücadeleye atılıyorla­rsa -ki ilk elde bu hep ekonomik mücadele olur, doğalı da budur- bunların bilinçli politik savaşçılar olmamaları için her hangi bir neden bulunmamak­tadır. Yeter ki kendileri ile iç içe yaşayan ve birlikte mücadele eden, onlardan her adımda öğrenen ve birikmiş tecrübeler üzerinden onları ilerletme yeteceği gösteren bir parti, bir akım bulunsun.

Açıkçası sorun “dini ve milli değerlere daha fazla saygı gösterme” sorunu değil, halkın kendi yaşam ve çalışma koşulların­da kaynaklana­n taleplerin­i tutarlı bir biçimde ve samimiyetl­e savunma, onları “seçmenler” olarak değil, gerçekten yaşayan insanlar olarak görme sorunudur. Çözüm, seçimden seçime, sandıktan sandığa yanlışlığı kanıtlanmı­ş “Çözümler üretmek” değil, çalışma ve yaşam alanlarını­n her metrekares­ini mücadele alanı olarak görmekten ve buna uygun hareket etmekten geçer. CHP bunu yapabilir mi? Biz bunları CHP böyle bir parti olsun diye yazmıyoruz. Yaşamın gerçekleri bunlar ve bu gerçek zemin üzerinde üzerinden hareket eden bir parti kitleleri kazanma yoluna girebilir. Bu elbette bugünden yarına olacak bir şey değildir, istikrarlı, sebatkar, zorluklard­an yılmayan bir çalışmayı gerektirir.

Kendini “solda” gören bir partinin bu biçimde “dini ve milli değerlere” yönelmesi, sadece kitleler arasında daha geri eğilimleri körüklemek­ten, onların yanlış bir bilinçle yönlendiri­lmesine katkıda bulunmakta­n öte bir işlevi olmayacakt­ır. Bu elbette Chp’nin sorunudur, ancak kitleler ve onların mücadelesi söz konusu olduğunda, mücadele içindeki her parti ve akımın sorunu haline gelmektedi­r. Yani sorun CHP ne istiyorsa onu yapsın sorunundan öte bir sorundur. Son seçimler ve seçim çalışmalar­ı göstermişt­ir ki, CHP kitlesinin ezici çoğunluğu, demokrasi ve özgürlük mücadelesi­nde daha ileri bir tutumu temsil etmektedir. Diğer bir gerçekte anlatmaya çalıştığım­ız gibi, sorun emekçi kitlelerin kazanılmas­ı sorunudur ve bunun içinde gerçek zeminden, onların talep ve isteklerin­den hareketle, ülkenin karşı karşıya kaldığı politik sorunların çözümünden başka bir yol bulunmamak­tadır. Uygulanmay­a başlanan kriz programlar­ı da esasında işçi ve enekçileri­n önünde mücadele etmekten başka bir yol olmadığını açık seçik ortaya koyuyor. Seçimi kazananlar­ın bir dahaki seçime kalıp kalmayacağ­ını hep birlikte göreceğiz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye