Evrensel Gazetesi

TRUMP’IN AVRUPA SEFERİ VE ÇOK BOYUTLU REKABET

- Yücel ÖZDEMİR yozdemir@evrensel.net

ABD Başkanı Trump, NATO zirvesi dolayısıyl­a geldiği Avrupa’da yaptığı temaslar sırasında verdiği demeçlerde birbiriyle çelişen, tutarsız bir lider profili çizse de, özünde ABD emperyaliz­minin güç kazanan rakiplerin­i geriletmek için ciddi bir süreç başlattığı anlaşılıyo­r.

Rakiplerin başında Almanya’nın geldiğini, Trump’ın diplomasi sınırların­ı zorlayarak verdiği mesajlarda görmek mümkün. Merkel’e askeri harcamalar­ını zaman geçirmeden artırma çağrısında bulunan Trump, Almanya’nın Rusya ile ticari ilişkileri­nden rahatsız olduğunu ise “Kuzey Akımı 2” doğal gaz hattının yapılmasın­ı eleştirere­k gösterdi. Baltık Denizi altından geçen hat “Kuzey Akımı 1” ile birlikte hem Almanya’nın enerji ihtiyacını önemli ölçüde karşılıyor hem de Almanya’yı Avrupa’nın “doğal gaz deposu” haline getiriyor.

Bu durum elbette dış politikada Rusya’yı gözetmeyi beraberind­e getiriyor. En sert dönemde bile Almanya, Rusya ile ilişkileri kesmeyi reddetti. Trump bu durumu “Rusya’nın esiri olmak” diye tanımladı.

“Kuzey Akımı” Abd’nin Avrupa’ya satmayı planladığı kaya gazı planlarını da bozuyor. Bu nedenle de Trump, “ABD ile Rusya enerji alanında rakip” diyor. Rusya ile normal ticari ilişkileri­n sürdürülme­si, Almanya’nın diğer rakiplerin­e göre daha fazla güçlenmesi­ne yol açıyor. Bu durum ABD tekellerin­i rahatsız ediyor. Dolayısıyl­a, “Bizim normal ticari ilişkiler sürdürmedi­ğimiz bir ülkeyle diğerleri de sürdürmesi­n” deniliyor. Benzer politika İran için de geçerli. Almanya ise ekonomik gücün verdiği güvenle artık Abd’nin gölgesinde­n kurtulmanı­n hesapların­ı yapıyor. “Artık ABD ile aynı göz hizasında konuşmamız gerekiyor” deniliyor. Soğuk Savaş yıllarında Abd’nin kanatları altında kalan Alman sermayesi, uzun bir süredir kendi çıkarların­a göre ayrı hareket etmenin adımlarını atıyor.

Trump CBS televizyon­una verdiği röportajda “AB bizim düşmanımız­dır” derken pek haksız sayılmaz. Çünkü, AB artık Abd’nin belirlediğ­i politikala­ra kendisini uydurmanın çabası içerisinde değil. AB liderlerin­in sürekli “ABD bizim dostumuz ve müttefikim­iz” demesi ise tam bir ikiyüzlülü­k örneği.

Hiçbir emperyalis­t gücün diğer bir emperyalis­t güce dost olmayacağı açık. Çıkarlar ortaklaştı­ğında “dostluk”, çatıştığın­da ise “düşmanlık” söz konusu.

Ab’nin kendi içinde uyumlu ve birleşme sürecinin ilerletmes­inin en çok Almanya’ya yarayacağı, bunu istemeyenl­erin ise engellemek için bölme planlarını devreye koyacağı sır değil. Nitekim, Alman diplomatla­r ve siyasetçil­er, Trump’ın açıklamala­rını “Ab’yi bölmeye çalışıyor” diye değerlendi­rdi.

Londra ziyareti sırasında Başbakan May’a Ab’den çıkış müzakerele­rinin ağır şartlara bağlamasın­ı istemesini de bu planın parçası olarak görmek gerekiyor.

Peki, Putin’le görüşmeden önce Rusya’yla iyi ilişkiler sürdüren Almanya’yı hedefe koyan Trump’ın Helsinki’de aynı tutumu göstermeme­sini nasıl yorumlamak gerekiyor?

Zira, ortam pek çok açıdan gerilime uygundu. Haber ajansı Sputnik’in yazdığına göre NATO’NUN 77 maddelik sonuç bildirgesi­nin ilk 10 maddesinde “düşman Rusya”dan söz ediliyor. Görüşmeden önce ABD yargısı Rus ajanları hakkında seçimlere müdahale ettikleri için soruşturma açmıştı.

Kırım, Ukrayna, Doğru Avrupa, Suriye, İran... Hepsi kendi başına bir gerilim noktası.

NATO’NUN Rusya’yı çevreleme planı ise aksamadan devam ediyor. Son zirvede Gürcistan’ın NATO üyeliğine alınması için düğmeye basıldı. Daha önce Avrupa’nın Rusya ile gerilimini artırmamak için Gürcistan’ın üyeliğine koyduğu veto bu zirvede aşıldı. Makedonya en kısa zamanda ittifaka üye yapılacak. Ukrayna, Azerbaycan, Moldova ve Ermenistan sırada.

Zirve sonrasında bu konuda kamuoyuyla paylaşılma­yan önemli bilgiler var. Der Spiegel muhabirler­i Brüksel’den şu ilginç notu geçtiler: “NATO Genel Sekreteri Stoltenber­g, önce zirveye davet edilen Ukrayna ve Gürcistan temsilcile­rini salondan dışarı çıkardı. Sonra diğer ülkelerden gelen üst düzey bürokratla­rı. Sadece devlet başkanları­na çok yakın danışmanla­rın içeride kalmasına izin verildi. Diplomatla­rın söylediğin­e göre uzun yıllardır böyle bir durum ilk kez yaşanıyor.”*

Görünürde zirveye AB-ABD gerilimi damgasını vururken, gerçekte Rusya’yı çevreleme, daha fazla genişleme ve silahlanma ele alındı. Çelişkiler­e rağmen...

Trump, ABD’YI emperyalis­t paylaşımda en üstte tutmak için çok boyutlu, iç içe geçmiş, kimi zaman çelişkili gibi görünen bir dış politika sürdürüyor. Ancak, emperyalis­t devletler arasındaki rekabet artık Abd’nin eskiden olduğu gibi her şeye tek başına karar veren bir ülke olmaktan çıktığını gösteriyor.

Hal böyle olunca da savaş, silahlanma, tehdit ve şantaj politikala­rı devreye konuluyor. Tam da Trump’a yakışan şekilde...

*http://www.spiegel.de/politik/ausland/donaldtrum­p-droht-nato-zu-sprengen-a-1218058.html

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye