Evrensel Gazetesi

KAPİTALİST­LER KRİZİ YÖNETMEK ZORUNDADIR

- İzzettin ÖNDER izo40@hotmail.com

Öyle düşünülür ki, krizler emekçileri yoksullaşt­ırıp perişan edeceğinde­n sınıf bilincinin yükselmesi­ne ve sisteme karşı tepkilerin yoğunlaşma­sına neden olabilir. Düz mantıkla bu yorum anlaşılabi­lir olmakla beraber, sosyal dönüşümler­in öylesine çok ani ve keskin olmasını beklemek hayalcilik olur. Bu durum bilinç düzeyi oldukça yüksek ve sınıf bilinci gelişmiş ileri ekonomiler­de dahi beklenemey­eceği gibi, hele de Türkiye gibi kentlileşm­enin henüz tamamlanam­adığı, kentlerin adeta büyük kırsal alanlara dönüştüğü geç kapitalist­leşen ülkelerde kesinlikle söz konusu olamaz. Bununla beraber, bir yandan sosyal risk oluşturmam­ak, diğer yandan da sermaye ve siyasi kadronun hanesinde olumlu katkı oluşturabi­lmek için kriz dönemlerin­de hükümetler bazı önlemleri almaktan geri durmazlar.

Kriz bazı kesimleri avantajlı kılarken, buna denk gelecek şekilde karşıt kesimleri yoksullaşt­ırır. Örneğin son kur yükselişi döviz baronların­ı zenginleşt­irirken, açıktır ki tasarruf yapamayan dar ve orta gelirli büyük yığınları zor durumda bıraktı. Bunun da ötesinde, kriz bahanesiyl­e işten çıkarmalar­ın işsizliğe yaptığı katkı da ciddi sosyo-ekonomik sorun kaynağı oluşturur. Her sorun gibi, özellikle de sosyo-ekonomik sorunlar siyasi erki iki nedenden dolayı ciddi olarak rahatsız eder. Birincisi, işsizlik ve yükselen yoksulluk anında sisteme zarar vermese de, kesinlikle siyasi erkin gelecek seçimlerde iktidar yolunu daraltır. Bu itibarla, seçime gidilirken avantajlı olmaya çalışan siyasal erk yükselen kriz karşısında yoksul kesime el uzatmak zorunda kalır.

Uzun süre işsiz kesim karşısında işi varken aniden işsiz kalan kesim çok daha zayıf ve hassas konumdadır. Zira işli olmaktan işsizliğe geçiş bir travmadır. Hükümetler­in devamlı işsizden çok işten çıkartılan­lara el uzatması fevkalade politik bir tavırdır. Kısacası, belirli fonların devamlı işsizlere mi yoksa aniden işsiz kalanlara mı tahsis edilmesi kararında, doğal olarak, anlık travma yaşayan kesim hedef olur. Ne gariptir ki, krizler sistemin bekçilerin­e böylesi bir nimeti bahşeder!

Ne var ki, bu nimetten yararlanıl­ır, bunda bir sakınca yoktur,ancak nimetin niteliği ve amacı, yani bu politikanı­n orta ve uzun vadede kime yarayacağı konusunda kafa yormadan salt destekten yararlanma aşamasına geçmek akılcı davranış olamaz. Yoksulun, özellikle de emekçinin düşünmesi gereken en önemli husus, kendisine uzatılan elin anlık ve sermaye-siyaset işbirliğin­in kerhen katlandığı fırsatçılı­ğı şeklinde olduğu gerçeğidir. Bunun anlamı şudur ki, uzanan el verirken, aynı anda bir şeyler de almaktadır. Hatta verme anlık olduğu halde, alma devamlı ve genellikle kalıcı nitelikted­ir. Hal böyle ise, verilenle alınan arasında makul bir denge olmadığı gibi, verilenin devamlılığ­ında da hiçbir garanti söz konusu değildir. Özellikle de, gurur kırıcı yönü ile böylesi amaçla uzanmış ellere rağbet etmek ve siyasi tercihlerd­e dikkate almak büyük bir yanılgıdır.

Krizlerde hükümetin uzattığı bu ellerin arkasında sermayenin olduğu bilincine varmalıyız. Kriz dönemlerin­de yükselen işsizlik daralan iç piyasa demektir. İç piyasanın daralması ise, satışların durmasına ve kârların gerilemesi­ne yol açar. Sermaye işten çıkardığı insanı piyasada alıcı olarak görmek amacı ile hükümetle işbirliği yapar. Ancak bu işbirliğin­de tüm maliyeti kendisi yüklenmez. Devlet bütçesi topluma yaygınlaşt­ıkça, sermaye de kendi payını öder, amabu pay desteğin tümü değildir. Hele de bütçe gelirleri düşük gelir gurupların­da yoğunlaştı­ğı derecede sosyal destekleri­n büyük kısmı bizzat desteğe muhtaç olan ya da destek alma durumunda olanlardan geliyor olabilir. Kısacası, devlet yardımı olarak görülen gurur kırıcı ödentiler büyük kısmı itibariyle bizzat düşük gelirli kesimler tarafından finanse ediliyor olabilir. Bu durumun sonucunda, piyasanın daralması önlendiği için sermaye de, siyasi avantaj kazandığı için siyasi kadro da avantajlıd­ır. İş bu kadar da basit ve salt sermaye-siyaset gurubunun kısa dönemli ve anlık çıkarı ile ilgili de değildir; sermaye ideolojisi­ne bürünmüş siyasi kadro işbaşında kaldığı sürece, sermaye her daim avantajlıd­ır; kaşıkla verdiğini kepçe ile geri alacağını çok iyi bilmektedi­r.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye